2 sonuç bulundu
Dergiler
- Erdem 2
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- ulus inşası 2
- continuity 1
- Derbent 1
- identity 1
- Kanon 1
Tarihsel Süreklilikte Hatay-Belen Kazası ve Türkmenleri
Erdem · 2023, Sayı 84 · Sayfa: 87-106 · DOI: 10.32704/erdem.2023.84.087
Özet
Tam Metin
Osmanlı’nın imparatorluğa uygun bir toplum oluşturma çabası, birçok farklı halkı Türk ve İslami nitelikler çerçevesinde örgütleyerek bağlantı noktaları yaratmıştır. Yönetici elitler ve bölge konjonktüründe, yükselen ve hakim değer Türklük ve İslam’dı. Osmanlılar on yedinci yüzyılın tartışmalı dönemlerinde Anadolu’da yerel halkla daha kurumsal ilişkiler kurdular. Gerek yönetsel gerekse eğitsel alanlarda bağlantılar kurarak bölge halklarının devlet kurumlarına katılımını artırmayı amaçladılar. Post klasik dönemde Osmanlılar bu bağlantıyı bazen yerel yöneticiler, bazen de eşkıyalık faaliyetlerine müdahale sonrası asayişin temini ile sağlama yoluna gitmiştir. Bu katılımlar sayesinde yerel halklar devlet kurumları ile eş güdümlü sosyal düşünce ve pratikleri içselleştirerek yönetici elitlerin norm ve değerleri ile ortak bir ilişki imkanı sağlanmış olacaktı. Bu bağlantıyı büyük oranda yerel elitler eliyle gerçekleştiren Osmanlılar, vergi toplama, askerlerin ihtiyacının karşılanması, özel görevlendirme ve kaçakların cezalandırılması gibi uygulamalarla sosyal disiplini sağlamış ve kendi örfüne bağlı kalmıştır. Bu bağlamda Meeker’in (2001) argümanlarından yola çıkarak Hatay-Belen ilçesinin -tarihi ve stratejik konuma sahip olmasının da getirisiyle- devlet ve toplum arasındaki güçlü bir etkileşim sahası olduğu söylenebilir. Tarihsel sosyolojik ve antropolojik bir bakış açısıyla bakıldığında modern devletin ulus yaratma projesine dayanak olarak belirli bir etnik grubu ve dini inancı kendine ideal model olarak seçmiş ve fakat bu seçme faaliyeti, milliyetçiliklerin ortaya çıktığı on dokuzuncu yüzyıl koşullarından çok öncesinde bünyesinde kültürel ve etnik süreklilikler taşımaktadır (Smith, 1986). Meeker, modern anlamıyla milletin ulus-devletin bir nedeni değil, bir inşası olduğu Gellnerci görüşünün Osmanlı örneğiyle tutarlı olduğunu savunmaktadır. Devlet Türkmenleri kritik noktalara transfer etmiş, bazı yerlerde vergiden muaf tutmuş, millet sistemiyle İslam halklarını diğerlerine üstün hale getirmiş ve atadığı hocalar yoluyla da Sünniliği ana mezhep olarak tahkim etmiştir. Burada oluşan sosyal disiplin yerleşik hayata uygun görülmekteydi. Bir dağ geçidi olması ve Arap topraklarına açılan bir köprü olması nedeniyle Belen’de özellikle iskan edilen Türkmen aileler, inşa edilen külliye ve halkın da devlete kritik zamanlarda yaptığı katkılar, devletin pratikte idealize ettiği disiplin açısından fonksiyoneldir. Bu iskanlarda Müslüman Türkmenlerin seçilmiş olması, modern ulus-devlete geçişte ve ulus inşasında ortak bir tarih miti, vatan sevgisi, milli onur ve ortak kader birliği gibi başlıklar açısından dinamik bir düzlem yaratmıştır.
Bir Kanon Başlatıcısı Olarak Yeni Lisan Hareketi
Erdem · 2013, Sayı 64 · Sayfa: 85-102
Özet
Bir milletin hikâyesini konu alan her türlü edebî anlatının toplamı ola rak tanımlanabilecek millî edebiyat kanonu, hem millî kimliği temsil eder hem de halka milliyetçiliğin değerlerini aşılayarak söz konusu kimliğin üretilmesini sağlar. Toplumların çözülüş zamanlarında ortaya çıkarak bazı ölçütler etrafında eser verilmesi gerektiğini ortaya koyan edebiyat kanonu, tarihî olayları ve kişilikleri, toplumların ortaya çıkış hikâyelerini yine topluma ait bir dille şimdiye taşıyarak, geçmişin gü cüyle geleceği inşa etmeye çalışır. Benzer bir sosyal ve siyasî zeminde filizlenen Yeni Lisan hareketi men suplarının sade bir dil, hece vezni ve millî içerikle yazdıkları edebî eser lerin, Türklüğün doğuş hikâyelerini, Türk tarihini yücelten olay ve ki şileri anımsatarak yeni belleklere taşıması, uyandırılmak istenen millî kimlik aracılığıyla toplumun sürekliliğini sağlamaya yöneliktir. Yeni Lisan hareketinin, 1911'de başlayan etkisini 1930'ların sonuna kadar sürdürmüş olması - ve söz konusu ölçütlere uymayan sanatçıların da bu etki çemberine girmeleri - hareketin edebiyatımızda çok güçlü ve uzun bir kanon başlattığının en büyük kanıtıdır. Kanon'un bu özelliği açısından da bakıldığında, Yeni Lisan hareketinin oluşturduğu kanonik sürecin ve yapının kapsam genişliği çok daha net görülebilmektedir.