223 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 5 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

ÇAĞDAŞ TÜRK YAZI DİLLERİNDE ART ZAMANLI SÖZ BAŞI ÜNLÜ DÜŞMESİ ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 85-107 · DOI: 10.32925/tday.2022.76
Tam Metin
Söz başı ünlü düşmesi sıklıkla karşılaşılan bir ses olgusu olmadığından gerek yurt içi gerekse de yurt dışı Türkoloji'de kapsamlı bir şekilde ele alınan bir konu olmaktan çoğunlukla uzak kalmıştır. Bu konuya tarihî ve çağdaş Türk yazı dilleri kapsamında eğilen ve konuyla ilgili hatırı sayılır örneği dikkatlere sunan ilk önemli çalışma 2003 yılında Vahit Türk tarafından kaleme alınmıştır. Ne var ki o döneme kadarki söz başı ünlü düşmesi konusuyla ilgili literatürün söz konusu çalışmaya yeterince aksettirilemediği düşünüldüğü için bu konuyla ilgili bir çalışma yapma gerekliliği hissedilmiştir. Bu makalede söz başı ünlü düşmesiyle ilgili genel görüşler bir araya getirilerek konunun çağdaş Türk yazı dillerindeki örnekleri gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Ardından bu ses olgusuyla ilgili çeşitli gözlem ve tespitler ortaya konulmuştur. Bu makalenin Türk'ün (2003) çalışmasını tamamlaması ve söz başı ünlü düşmesi meselesiyle ilgili alanında bir boşluğu doldurması amaçlanmaktadır.

DEDE KORKUT KİTABI’NIN DRESDEN NÜSHASI ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 21-55
Dede Korkut, Türk edebiyatında kendi adıyla anılan hikâyelerin anlatıcısı yarı efsanevi bilge bir kişidir. Dede Korkut Kitabı ise Türk edebiyatının en önemli klasik eserlerinden biridir. Bilimsel çalışmaların hemen hepsinde boy olarak geçen destani hikâyeler, Oğuzname'nin bir parçasıdır. Bu çalışmanın temel amacı çok sayıda bilimsel çalışma ve yayına konu olan Dede Korkut Kitabı'nın Dresden nüshasını yeniden ele alıp incelemektir. Bu bağlamda Dresden nüshasındaki metinle doğrudan ilişkisi olmayan metin dışı kayıtlar üzerinde durulmuş, özellikle metin öncesi ve sonrasındaki Arapça, Farsça ve Türkçe kayıtlar üzerine daha önce yapılan çalışmalara değinilmiştir. Hikâye başlıkları karşılaştırmalı olarak yeniden ele alınıp incelenmiş, başlıklardaki bunı / boyı / toyı şeklinde yazılan kelimeler üzerinde ayrıca durulmuştur. Bu kelimelerin farklı yazılmış tek bir kelime olabileceği tartışmaya konu edilmiştir. Temmet (bitti) notundan sonra yazma nüshanın sonunda yer alan ve yine kitapla ilgisi olmayan bir şiir (lugaz) de incelemeye dâhil edilmiştir. Dresden nüshasının incelenen sahifelerinden seçilen örnek renkli fotoğraflar çalışmanın sonuna eklenmiş, çalışmada başvurulan kaynak eserler (bibliyografya) ve geniş İngilizce özet yazıldıktan sonra çalışma tamamlanmıştır.

MUSTAFA SÂFÎ EFENDİ’NİN MENSUR HİLYE-İ ŞERÎF TERCEMESİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 57-83
Türk edebiyatında müstakil olarak 16. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan hilye türünün manzum, mensur ya da manzum-mensur karışık pek çok örneği bulunmaktadır. Bunlardan özellikle mensur olanların araştırmacılarca ikinci planda değerlendirildiği görülmektedir. Sultan Ahmed'in baş imamlarından olan ve imam-ı sultan olarak da şöhret bulan Mustafa Sâfî Efendi tarafından kaleme alınan ve bu çalışma ile ilk kez tanıtılacak olan Hilye-i Şerîf Tercemesi, bugüne değin ortaya çıkarılmamış mensur hilyeler arasında yer almaktadır. Eserin bugün için tespit edilebilen tek nüshası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı 1443 numarada bulunmaktadır. Bu çalışmada, mütercimin Saîd-i Kâzerûnî'nin el-Müntekâ fî Mevlidi'n-Nebiyyi'l-Mustafâ adlı eserinden istifade ederek hazırladığını söylediği Hilye-i Şerîf Tercemesi adlı eseri, şekil ve muhteva özellikleri bakımından incelendikten sonra eserin transkripsiyonlu metni ortaya konulmuştur.

TÜRKÇE DERSLERİNDE EDİM BİLİMSEL FARKINDALIĞIN GEREKLİLİĞİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 235-266 · DOI: 10.32925/tday.2022.82
Tam Metin
Dil öğretiminde ilk hedefi oluşturan bireyin kendini eksiksiz ifade ederek hedef dili amacına uygun kullanabilmesi başarılı bir iletişim için oldukça önemlidir. Bu doğrultuda alıcının karşılaştığı sözceleri / tümceleri / dilsel - dil dışı göstergeleri üretiliş amacına uygun olarak yorumlaması ve verici aşamasına geçebilmek için bağlama göre oluşturduğu sözcelerle iletişim veya bilgilendirme eylemini başarıyla gerçekleştirebilmesi beklenmektedir. Ana dilini edinirken örtük yapılarla ilgili farkındalık geliştiren birey diğer dilleri de daha kolay ve verimli biçimde öğrenebilecektir. Dil paydaşlarının bilinçsiz biçimde uyguladığı bu kuralların Türkçe öğreticileri tarafından bilinçli olarak öğrenicilere aktarılması gereklidir. Çalışmada, edim bilimi uygulamalarının dil becerilerinin geliştirilmesindeki önemini somutlaştırmak amacıyla 5. sınıf (Anıttepe Yayıncılık), 6, 7 ve 8. sınıf (MEB Yayınları) Türkçe ders kitaplarındaki etkinlikler değerlendirilmiştir. Süreç temel nitel araştırma desenine göre yürütülmüş, doküman incelemesi tekniğiyle toplanan veriler betimsel analiz yaklaşımıyla J. L. Austin'in Söz Eylem Kuramındaki edim sözlerine ve J. R. Searle'ün sınıflandırmasına eklemeler yapılarak yorumlanmıştır. İncelenen etkinliklerde 5. sınıf için 21, 6. sınıf için 10, 7. sınıf için 11, 8. sınıf için 16 edim söz değerine ulaşılmıştır. Etkinliklerde edim sözlerin buldurulmaması ve türlerinin yeterli olmaması nedeniyle farklı bağlamları içerecek biçimde genişletilmesi ve tekrarlı yapılarla pekiştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Türkçe öğretmenliği ana bilim dallarında ve ortaokul Türkçe ders kitaplarını hazırlayan komisyonda dil bilimi uzmanlarının da yer almasının bu sorunun giderilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

BEYDILI BOYUNUN AĞIZ ÖZELLIKLERINE DAIR NOTLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 201-216 · DOI: 10.32925/tday.2022.80
Tam Metin
Türkiye Türkçesi ağızları üzerine yapılan çalışmalar büyük bir hacme ulaşmasına rağmen içlerinde bir boyun veya topluluğun ağız özelliklerini belirlemeye yönelik çalışmalar oldukça azdır. Bu durum, Türkiye Türkçesi ağız çalışmaları adına bir eksikliktir. Literatüre bakıldığında konuyla ilgili çalışmaların Avşar, Kınık, Salur ve Çepni boyları üzerinde yoğunlaştığı görülür. Beydili boyuyla ilgili bir çalışma vardır. O da bir türkü derlemesinden ibarettir. Bu yazıda Arpaçbahşiş Kasabası (Mersin-Erdemli) Boynuinceli Yörükleri Ağzı adlı yüksek lisans tez projesinden yararlanılarak Beydili boyuna ait olduğu düşünülen bazı ağız özellikleri üzerinde durulacaktır. Bugün Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaşayan Boynuinceliler; Boz-Ulus'un bir parçası olup Beydili boyuna mensuptur. Beydili oymakları günümüzde Ankara, Ağrı, Erzincan, Karaman, Kırşehir, Mersin gibi şehirlerde yaşamaktadır. Boynuinceliler ise Kıbrıs, Karaman, Kırşehir, Nevşehir ve Mersin'de gruplar hâlinde bulunmaktadır. Yaşadıkları yerlerden biri Erdemli'nin Arpaçbahşiş kasabasıdır. Boynuincelilerin sergilediği ağız özelliklerinin onların bağlı olduğu Beydili boyunu tamamıyla yansıttığı söylenemez. Ancak bu oymağın, ait olduğu bütünün baskın dil hususiyetlerinden izler taşıması muhtemeldir. Boynuincelilerde yaygın şu özelliklerin Beydili ağzının karakteristikleri olabileceği düşünülmektedir: kapalı e sesi ile damak n'sinin varlığı, ġ-ḳ-ŋ seslerinin dil uyumunu bozma eğilimi, kelime içinde ve sonunda ç>ş, ḳ>h değişmelerinin yaygınlığı, arkaik ma/me, oḳ/ök, +ḳına/+kine yapılarının işlekliği, duyulan geçmiş zaman için -IḲ'ın kullanılması ve ekte ünsüz erimesine bağlı olarak yaşanan ünlü uzunlukları.

KAZAKÇA AĞIZLAR SÖZLÜĞÜ’NDE KAYITLI BAZI ESKİCİL SÖZCÜKLER ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 151-190 · DOI: 10.32925/tday.2022.78
Tam Metin
Bu çalışmanın konusunu, Kazak Tiliniñ Aymaktık Sözdigi'nde [Kazak Dilinin Bölge Ağızları Sözlüğü] geçen bazı eski kelimelerin tespiti teşkil etmektedir. Tespit edilen eski kelimeler, eski Türkçe eserleri ve yaşayan Türk lehçeleri dil malzemeleriyle karşılaştırıldı. Burada "en eski" sıfatı ile Türk dilinin Orta Asya'da henüz siyasî ve kültürel bölünmelere maruz kalmadığı, nisbeten tek kol hâlinde gelişimini sürdürdüğü, VII ve XI. yüzyıllar arasındaki birbirini izleyen Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemleri kastedilmiştir. Çünkü Türk dilinin yukarıda sözünü ettiğimiz dönemleri, ünlü Türkologlar tarafından "eski Türkçe" terimi ile de karşılanmıştır. Bu çalışmada bugün Kazakça yazı dilinde kullanılmayıp halk ağzında yaşayan kelimelerin eski Türkçe ile ilgisini bulmaya çalıştık. Amaç Kazakistan'da halk ağzından yapılan derlemelerle oluşturulan Kazakça diyalektoloji sözlüğünde geçen VII ve XI. yüzyıla ait kelimeleri ortaya koyarak bugünkü Kazakça ile dil bağını kurmaktır. Amaç bu kelimelerin XI. yüzyıla kadar yazılmış metinlerde geçip geçmediğini göstermektir. Ele alınan her kelime için VII ve XI. yüzyıla ait metinlerden birkaç örnek vererek bu kelimelerin Eski Türkçe Dönemi eserlerinde geçtiği yeri göstermekle yetindik. Çağdaş Türk lehçelerinden verilen örneklerde ise sözlüklerde geçen sayfaları gösterdik. Özellikle eski kelimenin Kazakistan'ın hangi bölgesinde korunduğu ve onun oradaki kullanım özelliği, kelimenin tarihî veya hangi komşu Türk lehçelerinden alındığı ya da eski Türkçe mirası olabileceği ile ilgili görüşler ortaya konuldu.

SÖZLÜK TİPOLOJİLERİ VE TASNİFLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 217-233 · DOI: 10.32925/tday.2022.81
Tam Metin
Sözlük tipolojileri, sözlük hazırlama süreçlerini ve sözlük kuramlarını belirleyen en önemli başlıklardan biridir. Bugüne kadar, sözlük tipolojilerinin incelendiği çok sayıda çalışma olması, bu hususun önemini ortaya koymaktadır. Esasen, temel bir kavram olarak sözlük tipolojileri veya türleri kavramı dahi, bugünkü literatürde kavram olarak açıklığa kavuşturulmuş değildir. Günümüz sözlük çalışmalarında belli bir sözlüğün, öne çıkan özelliğine göre tasnif edilmesi söz konusudur (eş anlamlılar sözlüğü, zıt anlamlılar sözlüğü, iki dilli veya çok dilli sözlük vb.). Bu nedenle mevcut sözlük tipolojilerinin çoğunun, önemli ölçüde, sözlük başlıklarının tipolojileri olduğu söylenebilir. Bundan dolayıdır ki, öncelikle sözlük tipolojilerini belirleyecek ölçütlerin neler olacağı belirlenmelidir. Bu bağlamda sözlük kuramı için birincil öneme sahip bir soru ortaya çıkıyor: Bir sözlük bilimsel ölçüt nasıl tanımlanabilir? Çalışmada, sözlük tipolojilerinin tarihten bugüne hangi ölçütler çerçevesinde tasnif edilegeldiği ortaya konulmaya, söz konusu sözlük tipoloji çalışmaları ve sözlük tasnifleri dikkate alınarak, bir tasnif denemesi yapılmaya çalışılacaktır.

KAZAKÇADA ḲASḲIR “KURT” SÖZCÜĞÜ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 191-199 · DOI: 10.32925/tday.2022.79
Tam Metin
Kıpçak grubu Türk lehçelerinden biri olan Kazakça, Türkçe söz varlığı açısından oldukça zengin bir dildir. Söz varlığının genelini Türkçe sözcükler ve bu sözcüklerin türevleri oluşturmakla birlikte kültürel ögeler neticesinde ortaya çıkmış sözcükler de söz hazinesinde yer almaktadır. Bu çalışmada, halk kültürünün bir unsuru neticesinde ortaya çıkan ve tarihî Türk leçelerinde var olmayan bir sözcük değerlendirilecektir. Bu sözcük Kazakçada ve birçok Türk lehçesinde görülen kurt yerine kullanılan "ḳasḳır" sözcüğüdür. Çalışmada sözcüğün kökeni, türevleri ve kullanım alanları üzerinde durulmaktadır. Ayrıca sözcüğün diğer çağdaş Türk lehçelerinde görünüşleri ve anlamları hakkında da geniş bilgi verilmiştir. Bununla birlikte sözcüğün nasıl ortaya çıktığına dair bilgiler de verilmiştir.

TÜRKÇEDE “ÇOKÇA YAPAN” VE “OLAN”: TARAMA SÖZLÜĞÜ’NDE -AGAN~-AĞAN, -GAN VE DİĞER EKLİ KELİMELER

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 19-45
Tam Metin
Türkçede yeni kelimeler; türetme, birleştirme, kelimeye yeni anlam katma, ödünçleme gibi farklı şekillerde elde edilmektedir. Bu yollardan biri olan türetme, fiil ya da isim kök ve gövdelerine getirilen türetim ekleri ya da yapım ekleri ile yapılmaktadır. Eklendikleri kök ve gövdelerin türüne göre isimden isim, isimden fiil ya da fiilden isim, fiilden fiil türeterek çeşitlenen bu ekler aracılığıyla dildeki yeni kavramlara karşılık bulunmaktadır. -AGAn~-AğAn, -GAn gibi bazı fiilden isim yapan ekler, üzerine geldikleri fiil kök ve gövdelerinden "çokça yapan" ve "olan" anlamı taşıyan isimler türetmektedir. Öyle ki kimi zaman türettikleri kelimelerin taşıdıkları çokluk ya da abartı manasını karşılamak için çok, iyi gibi birtakım zarflara da ihtiyaç duyulmaktadır. Çalışmada veri toplamaya esas olan Tarama Sözlüğü, Türkçenin tarihsel gelişimini göstermesi bakımından araştırmacılar için önemli bir kaynaktır. 1963-1972 yılları arasında altı cilt olarak yayımlanmış, altı cilt içinde 227 kitabın taranmasıyla 14.000 madde başı söz, 60.000 tanığa yer verilmiştir. Tarama Sözlüğü'ndeki "çokça yapan" ve "olan" anlamındaki kullanımların hangi eklerle türetildiğinin sorgulandığı bu çalışmada, -AGAn~-AğAn ve -GAn ekleri sıklıkla olmak üzere -AcAn, -Ak, -GIç/- GUç, -GIn/-GUn ve -sAk fiilden isim yapma eklerinin "çokça yapan" ve "olan" anlamı taşıyan kelimeler türettiği sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak tespit edilen 121 kelime, aldıkları eklerden hareketle -AGAn~-AğAn ekli türevler, -GAn ekli türevler ve diğer eklerden oluşan türevler olmak üzere üç başlıkta toplanmıştır.

SÜHEYL Ü NEVBAHÂR’DA YIYIL- VE YIYIL- ŞEKLİNDE OKUNMUŞ FİİLLER ÜZERİNE

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 7-18
Arap harfli Türkçe yazma eserlerde geçen kelime, deyim, atasözü, söz kalıbı vb. yapılar; araştırılmaya değer ayrı ayrı konulardır. Bu metinler üzerinde yapılan okumalar, Türkçenin söz varlığına ışık tuttuğu kadar Türkçe kelimelerde meydana gelen ses ve anlam değişmelerine de ışık tutar. Yazma eserlerin metinlerinden hareketle Türkçe kelimelerin geçmişten günümüze kullanılışları, uğramış olduğu ses değişmeleri, anlam değişmeleri ve anlam incelikleri incelenebilir. Arap harfli Türkçe metinlerde ayrıca sözlü dile ait, ses değişmesine uğramış veya ağız özellikleri taşıyan bazı kelimeler veya farklı dil yapıları da geçer. Bunun yanı sıra bazı kelimeler arasında fonetik benzerlikler, yakınlıklar söz konusu olabilmektedir. Böylesi durumlarda kelimelerin okunuşunda yanılgılar olduğu, yanlışlıklar yapıldığı görülebilir. İşte bu yanılgıların ve yanlışlıkların örnekleri de Arap harfli yazma eserler üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarda izlenebilir. Nitekim Süheyl ü Nevbahâr üzerinde yapılmış olan çalışmalarda da böylesi veya daha başka konularda yanlış okuma ve anlamalar olmuştur. Bu mesnevinin okunma ve anlaşılma sorunlarına farklı çalışmalarda dikkat çekilmiştir. Makalede önce Süheyl ü Nevbahâr üzerine yapılmış olan çalışmalar konusunda özet olarak bilgi verildi. Daha sonra araştırmalarda yıyıl- ve yiyil- şeklinde okunmuş olan fiillerin örnekleri üzerinde bazı yorumlar yapıldı. Söz konusu fiillerin geçtiği toplam altı yerdeki bağlam incelenerek ayrı ayrı değerlendirildi. Son olarak bağlam ışığında okuma ve anlam teklifleri sunulup her örneğin geçtiği beyit Türkiye Türkçesine aktarıldı.