505 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 10 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

ABDURRAHMAN AĞA DİLBAZOĞLU VE GENCE HANLIĞI’NIN İŞGALİNE DAİR ŞİİRLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 133-186
Gence Hanlığı ve Cevad Han, 19. yüzyıl başlarını anlatan pek çok edebî eserin konusu olmuştur. Bu bakımdan Abdurrahman Ağa Dilbazoğlu'nun Gence Hanlığı hakkında yazdığı şiirleri dikkat çekmektedir. Abdurrahman Ağa Dilbazoğlu; şimdiye kadar hakkında ne Azerbaycan'da ne de Türkiye'de ayrıca bir çalışma yapılmayan ve eserleri incelenmeyen 18-19. yüzyıl şairidir. Gürcü çarı tarafından hain ilan edilip gözlerine mil sürülmüştür. Şairin günümüze dört şiiri ulaşmıştır. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde öncelikle Gence Hanlığının işgali hakkında bilgiler, daha sonra Gence Hanlığının işgaline dair 19. yüzyılda yazılan şiirler ele alınmıştır. İkinci bölüm, üç alt başlık altında incelenmektedir. Bu bölümde Dilbazoğulları nesli, şairin hayatı ve Mirvardi Dilbazi'nin Abdurrahman Ağa Dilbazoğlu karakterini yarattığı "Kör Şair" manzumesi üzerinde durulmuştur. Son bölümde ise şairin günümüze ulaşan dört şiiri incelenmiştir. Otuz dokuz beşlikten oluşan "Bir rivayet söyle, ey dil, çark-ı kecreftarden" başlıklı şiir; Gence Hanlığı'nın direnişini, savaş sürecindeki birçok detayı tasvir ettiği için tarihî olaylarla karşılaştırılarak daha ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Tarihî kaynaklar olarak daha çok 19. yüzyıla ait Rus arşiv belgelerine başvurulmuştur. Çalışmanın amacı; 19. yüzyıl Azerbaycan edebiyatında istiklal konusuna dikkat çekmek, ister kişiliği isterse de eserleriyle tanınmayı hak eden Abdurrahman Ağa Dilbazoğlu hakkında bilgi vermek, şairin Gence Hanlığı'nın direnişi ve Cevad Han hakkında yazdığı eserleri inceleyerek edebiyat tarihine kazandırmaktır.

ÖZBEK TÜRKÇESİNDE EKSİLTMELİ KULLANIM BİÇİMLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 48-77
Eksiltme, konuşma ya da yazı dilinde bir sesten bir cümle düzeyine kadar gidebilir. Konuşma veya yazı dilinde eksiltme; en az çaba yasasının, bir başka deyişle enerjide tasarrufun bir sonucudur. Dünyada "Zipf yasası" olarak da bilinen en az çaba yasası; tekrara düşmeden, sözü fazla uzatmadan, ekonomik ama karşıdaki kişinin anlayabileceği en etkili şekilde dili kullanmaktır. Bu nedenle konuşur ya da yazar, kullandığı dilin kuralları çerçevesinde çeşitli eksiltmeler yapabilmektedir. Konuşma dilinde sıklıkla karşılaşılan eksiltme örneklerinin, bazı durumlarda yazı dilinde de kullanıldığı görülmektedir. Konuşma dilinde eksiltmenin belirli bir kuralı ya da düzeni olmadığı için yapılan incelemelerde konuşma dilinin temel alınması doğru sonuçlar vermeyebilir. Bu nedenle eksiltmeyle ilgili çalışmalarda daha çok yazılı metinler kaynak olarak seçilmektedir. Bu çalışmada da konu, Özbek Türkçesi eserlerinden seçilmiş bazı metinler çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışmada, eksiltme yapılarının Özbek Türkçesindeki kullanım biçimleri üzerinde durulmuştur. Bundaki amaç, genel olarak eksiltmenin Özbek Türkçesindeki oluşum biçimlerini göstermektir. Bu sebeple öncelikle eksiltme terimi konusunda Türkiye ve Özbekistan dil bilimindeki görüşler verilmiş, bu konuda dile getirilen diğer terimler gösterilmiş, eksiltme konusuyla doğrudan ilişkili olan ve eksiltmenin oluşum sebebi kabul edilen en az çaba yasası üzerinde durulmuştur. Daha sonra Özbek Türkçesinde eksiltme konusu; edebȋ eserlerden seçilen metinlerden hareketle ek, kelime, kelime grubu ve cümle düzeyinde incelenmiştir. Böylelikle konu, bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmiştir.

GÜNEY SİBİRYA’DA (ALTAY BÖLGESİ) BİR AYDINLANMA HAREKETİ OLARAK AK CAÑ / SÜT CAÑ (BURHANİZM): TEŞEKKÜLÜ, TEMEL İLKELERİ VE TARİHÎ SEYRİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 80-131
Rus-Japon Savaşı (8 Şubat 1904-5 Eylül 1905) sırasında Batı literatüründe Burhanizm olarak bilinen fakat Altay Türklerinin Ak Cañ (Ak Din) veya Süt Cañ (Süt Dini) olarak adlandırdıkları inanç sistemi 1904 yılında ortaya çıkmıştır. Bu din, halkını baskıdan kurtarmak için geri dönecek bir kağan olan Oyrot Kaan'ın dönüşüne dair efsaneler ve Amır Sanaa ile Şunu gibi bir takım tarihî şahsiyetlerden ilham almıştır. Bu inanç sistemi dünyanın değişik yerlerinde benzerleri görülen nativistic movement (yerelliği canlandırma) hareketi olarak da kabul edilebilir. Ak Cañ; Ruslara, Rus olan her şeye, Hristiyanlığa ve Altay Şamanizmi'ne bir tepki olarak ortaya çıkmış olmasına rağmen zaman içinde Altay Şamanizmine ait bazı unsurları tekrar bünyesine almıştır. Bu inanç sisteminin ortaya çıkışını hazırlayan çeşitli etkenler vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir: Ruslara duyulan nefret, Rusların adaletsiz ve haksız bir şekilde Altay topraklarına yerleşmesi, Rus tüccarların ekonomik baskısı, msyonerlerin baskısı, Altay Şamanizminin Hristiyanlık karşısındaki zayıflığı ve ihtiyaçlara cevap veremez hâle gelmesi, Moğol Budistlerin propagandası, Rus-Japon savaşının yarattığı gerginliğine bağlı olarak Altay Türkleri arasında ortaya çıkan Japon sempatisi. Bu sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan Burhanizm (Ak Cañ/Süt Cañ), SSCB'nin 1991'de dağılmasından sonra Altay Türkleri için kimlik arayışlarında en önemli unsurlardan biri olmuştur.

KAZAK HALKININ YENİ ÖMÜR, YENİ YIL VE YENİ GÜNLE GÖRÜŞMESİ: AMAL (KÖRİSÜW) MEREKESİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 209-227
Bu çalışmada konargöçer Kazak halkının kıştan sağ salim çıkışının mutluluğunu birbiriyle görüşerek kutladığı Amal (Körisüw) Bayramı ele alınmıştır. Yeni yılın başladığı gün olarak kabul edilen bu bayram, 14 Mart'ta kutlanmaktadır. Amal Merekesi, özellikle Kazakistan'ın batı bölgelerinde kutlanırken günümüzde ulusal düzeyde Kazakistan'ın bütününde kutlanmaya başlanmıştır. Eski Baybaqtı Qazıbek takvimine göre Nawrız'ın birinci günü, çağdaş takvimde 14 Mart'a denk gelmektedir. 1918 yılında Rusya ile birlikte Kazakistan'da takvim değişikliği yaşansa da ülkenin batısında, eski halk takvimine uygun olarak 14 Mart tarihi korunmuştur. Başlangıçta Nawrız ve Amal Merekesi bir olsa da günümüzde bu iki bayramın farklı özellikleri ön plana çıkarak birbirinden ayrışmıştır. Bu ayrım sadece tarih farklılığından ibaret değildir. Kendine özgü ritüeller oluşmuş ve kalıplaşmıştır. Amal (Körisüw) Bayramı'nın birleştirici, canlandırıcı, eğitici ve rahatlatıcı olmak üzere dört temel işlevi olduğu görülmektedir. Çalışmanın amacını Amal Bayramı'nın kökenlerinin, kutlama geleneklerinin ve işlevlerinin sözlü ve yazılı kaynaklara dayalı olarak incelenip ortaya çıkarılması oluşturmaktadır. Çalışmada literatür taraması ve yönlendirilmiş görüşme tekniği ile derleme metotları kullanılmıştır. Kazakistan'da bağımsızlıktan sonraki yıllarda, manevî uyanış sağlayacak projelere ve geleneğe daha çok önem verildiği görülmektedir. Bu sebeple yerel bir bayram görünümündeki Amal Merekesi ulusal düzeye çıkartılarak daha çok tanınır hâle gelmiştir. Nevruz Bayramı etkinliklerinin, her birinin kendine ait içeriği ve adı olmak üzere dokuz gün boyunca kutlanacağı bildirilmiştir. Buna göre Kazakistan'da Nevruz Bayramı kutlamaları, 14 Mart Amal (Körisüw) Günü ile başlamaktadır.

“SANCHO’NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ”NÜN RUS BİÇİMCİLİĞİ AÇISINDAN ELEŞTİRİSİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 187-207
Rus biçimciliği; bir eserin edebîliğini, eserden hareket ederek kendine özgü kavramlarla ortaya koymaya çalışan nesnel bir eleştiri yöntemidir. Bu eleştiri yöntemine göre edebîlik; şiir ve şiire yakın türlerde "alışılmışın kırılması", roman ve romana yakın türlerde ise "süje"nin kurgulanışı ile sağlanır. Alışılmışın kırılması; bir metinde, günlük dilde kanıksanan yapılardan farklı dilsel formların oluşturulmasıdır. Süje ise olay ve durumların gerçekte olması beklenenden farklı şekilde organize edilmesidir. Alışılmış bir yapı okur tarafından otomatik bir şekilde algılanır, bu yüzden de yapı fark edilmez hâle gelir ve beklenen edebî etki ortaya çıkmaz. Otomatik algılamanın zararlı etkisi ancak bu olumsuz durumun ortadan kaldırılmasıyla yani alışılmış yapının farklılaştırılmasıyla aşılabilir. Temel olarak bu iki düzenleme, metnin otomatik algılanmasının önüne geçip onu algılanır hâle getirir ve edebîliği sağlar. Haldun TANER, Türk hikâyeciliğinin öncü ve önemli bir yazarıdır. Modern hikâye tekniklerini ustaca kullanan yazar, edebîliği eserlerinde etkili ve özgün şekilde yaratmıştır. Kahramanının bir köpek olduğu "Sancho'nun Sabah Yürüyüşü", yazarın edebîliği sağlamada dikkat çekici ve özgün kullanımlar sergilediği bir hikâyesidir. Bu çalışmanın amacı, "Sancho'nun Sabah Yürüyüşü"nün Rus biçimciliği açısından eleştirisidir. Hikâyede, edebîliğin nasıl oluşturulduğu alışılmışın kırılması ve süje kavramlarından hareketle örnekler üzerinden ortaya konmaya çalışılmıştır. Hikâyedeki yapı, bu kavramlar açısından incelenmiş ve edebîliğin nasıl yaratıldığı metinden hareketle aydınlatılmak istenmiştir. Eleştirinin sonunda ise hikâyenin edebî boyutu ile ilgili Rus biçimciliği açısından bir sonuca ulaşılması hedeflenmiştir.

ŞAHSEVEN TÜRKLERİNDEN ATASÖZÜ VE DEYİM ÖRNEKLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 229-261
Atasözleri; toplumların uzun süren gözlem ve deneyimleri sonucu ürettikleri, genelgeçer yargılar içeren, sözlü kültür mirası içinde yer alan, yol gösterici ve öğüt verici, halka mal olmuş anonim kalıp sözlerdir. Deyimler ise gerçek anlamından kısmen veya tamamen uzaklaşmış, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbekleridir. Atasözleri ve deyimler; Türklerin evren algısını, dünya görüşünü, düşünce ve hayat tarzını en seçkin bir biçimde ortaya koyan ürünlerdir. Türk dünyasının ve Türklük biliminin yeteri kadar gün yüzüne çıkarılmamış bir parçası olan Şahseven Türkleri, günümüzde İran'ın Erdebil, Doğu Azerbaycan ve Zencan eyaletlerinde yaşayan ve yaylak kışlak hayatı süren bir Türk topluluğudur. Büyük bir bölümü XVI. yüzyılda Anadolu coğrafyasından aşiretler hâlinde göç eden Oğuz Türklerinden oluşan Şahsevenler, hâlihazırda İran'da Kaşkay Türklerinden sonra yaylak kışlak hayatı süren ikinci büyük Türk topluluğudur. Bu çalışmada, öncelikle Şahseven Türkleri hakkında kısaca bilgi verilmiş ve atasözleri ve deyimlerle ilgili genel tanımlar sunulmuştur. Daha sonra 2018 ve 2019 yılları arasında yapılan alan araştırmaları neticesinde Erdebil, Doğu Azerbaycan ve Zencan'da yaşayan Şahseven Türklerinden derlenen 109 atasözü ve 113 deyim incelenmiştir.Kaynak kişilerden derlenen deyim ve atasözleri, çeviri yazı alfabesine aktarılmış ve bu hâliyle yapı ve kavram bakımından ele alınmıştır. Çalışmanın sonuç bölümünde, Şahseven atasözleri ve deyimleriyle ilgili genel bir değerlendirme yapılarak Şahseven Türklerinden derlenen deyim ve atasözleri Türkiye Türkçesine aktarılıp alfabetik olarak sıralanmıştır.

TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR ARAŞTIRMALARINA YENİ BİR KATKI: TÜRK DÜNYASI KÜLTÜRÜ I-II

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2022, Sayı 53 · Sayfa: 263-269
Hâlen Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram DURBİLMEZ (d. 1968, Yozgat/Sorgun), 1991 yılında mezun olduğu Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde araştırma görevlisi olarak akademik çalışmalarına başladığında mutlu bir olay içinde buldu kendini. Sovyetler Birliği dağılmış, Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşmuş, kapalı sınırlar, kapılar açılmış, bilimsel seyahatler az da olsa başlamıştı. Halk edebiyatı, halk bilimi dallarında uzmanlık eğitimini tercih ettiğinden önünde uçsuz bucaksız bir araştırma alanı bulunuyordu. Bir yandan Erciyes Üniversitesinde lisansüstü eğitimini ve akademik kariyer basamaklarını tamamlarken diğer yandan da Türk Cumhuriyetlerinde kültür araştırmalarına yöneldi. Üniversitesinde 1999'da öğretim görevlisi, 2009'da yardımcı doçent, 2010'da doçent ve 2018'de profesör kadrosuna atandı.

Türkçede Hibrit (Melez) Sözcükler

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 253-290
Hibrit; Türk dilinde iki farklı yapı, tür ve kökenin bir araya gelmesiyle oluşan sözcük olup Arapça melez sözcüğüyle de karşılanabilmektedir. Bu kavram hem fen bilimlerinde hem sosyal bilimlerde kullanılmaktadır. Çıkış yeri biyoloji ve bitki bilimleri olan terim; sosyoloji, müzik, teknoloji, otomotiv ve son zamanlarda eğitim gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada hibritleşme Türk dili alanına uyarlanmış, bu minvalde Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük'teki iki farklı kökene ait sözcüklerin oluşturduğu birleşik yapıların durumu değerlendirilmiştir. Araştırmada genel tarama modeli kullanılarak sözlüğün tamamı taranmıştır. Araştırmanın evrenini Türkçedeki tüm hibrit yapılar; örneklemini ise Türkçe Sözlük'te farklı iki dile ait sözcük ve(ya) eklerden oluşmuş bitişik yazılan sözcükler oluşturmaktadır. Bitişik yazılan en az iki sözcükten müteşekkil yapılar ile Türkçe dışındaki eklerle oluşturulmuş türemiş sözcükler fişlenmiştir. Bu yapılar ait oldukları dile ve dizilimlerine göre sınıflandırılmıştır. Türkçe Sözlük'te toplam 1.839 hibrit yapı tespit edilmiştir. Bu yapılar Türkçe + Arapça, Fransızca + Türkçe, Türkçe + İbranice, Yunanca + Soğdca, Rumca + Türkçe, Türkçe + Farsça + Türkçe, Arapça + Arapça + Türkçe biçiminde birbirinden farklı dizilişler göstermektedir. Bazı gruplardaki hibrit yapıların sayısı fazlayken (Türkçe + Arapça = 755) bazıları sınırlıdır (Türkçe + Latince = 1). Bu çalışma; Türkçenin söz varlığında yer alan hibrit yapıları tespit ve tasnif etmek, hibrit sözcüklerin kökenlerini ve kullanım alanlarını belirlemek üzere yapılmıştır.

Olumsuz Kutuplanma Ögelerinin Lisans Bağlamlarına Anlam Bilimsel Yaklaşımlar

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 237-251
Olumsuz kutuplama ögesi (OKÖ) doğal dillerde yaygın bir biçimde görülen, ortaya çıkması için genellikle olumsuz biçim birimlerine ihtiyaç duyan bağımlı dilsel unsurlar olarak tanımlanmaktadır. Olumsuzluk ifadelerinin açıkça yer aldığı durumlar dışında OKÖ'ler soru ve şart cümleleri gibi yapılarda da yer yer kendini göstermektedir. OKÖ'ler Türkçede genellikle olumsuzluk ifadelerinde, evet-hayırlı soru cümlelerinde ve nadiren şart cümlelerinin öncüllerinde gözlemlenmekte olup derlem temelli bir incelemeye dayanan sınırlı sayıda çalışmaya da bunların konu edildiği görülmektedir. Bu çalışmada; OKÖ'ler konusunda anlam bilimi temelli yaklaşımları temel alan bir alan yazını taraması yapılarak Klima, Ladusaw, Zwarts, Giannakidou gibi araştırmacıların çoğunlukla İngilizcede ortaya koydukları anlam bilimsel analizlere odaklanılmakta ve Zidani-Eroğlu, Aygen-Tosun, Besler, Kelepir, Görgülü gibi araştırmacıların Türkçeye dair yaptıkları analizler de özetlenerek OKÖ'lerin neden belirli bağlamlara duyarlı olduğu, aynı dil içinde gösterdikleri farklılıklar ile farklı dillerdeki tipolojik gruplandırılmalarda oynadıkları roller konularında araştırmacılara bir bakış açısı sunmak amaçlanmaktadır.