497 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 497
Yazarlar
- Nail Tan 22
- Mehmet Ölmez 12
- Sadettin Özçelik 10
- Ahmet Karaman 6
- Cüneyt Akın 6
Anahtar Kelimeler
- Turkish 15
- Türkçe 15
- Azerbaycan edebiyatı 10
- vocabulary 10
- edebiyat 9
- Eski Türkçe 9
- Eski Uygurca 9
- Kazakh 9
- literature 9
- söz varlığı 9
Türkçede Hibrit (Melez) Sözcükler
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 253-290
Özet
Hibrit; Türk dilinde iki farklı yapı, tür ve kökenin bir araya gelmesiyle oluşan sözcük olup Arapça melez sözcüğüyle de karşılanabilmektedir. Bu kavram hem fen bilimlerinde hem sosyal bilimlerde kullanılmaktadır. Çıkış yeri biyoloji ve bitki bilimleri olan terim; sosyoloji, müzik, teknoloji, otomotiv ve son zamanlarda eğitim gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada hibritleşme Türk dili alanına uyarlanmış, bu minvalde Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük'teki iki farklı kökene ait sözcüklerin oluşturduğu birleşik yapıların durumu değerlendirilmiştir. Araştırmada genel tarama modeli kullanılarak sözlüğün tamamı taranmıştır. Araştırmanın evrenini Türkçedeki tüm hibrit yapılar; örneklemini ise Türkçe Sözlük'te farklı iki dile ait sözcük ve(ya) eklerden oluşmuş bitişik yazılan sözcükler oluşturmaktadır. Bitişik yazılan en az iki sözcükten müteşekkil yapılar ile Türkçe dışındaki eklerle oluşturulmuş türemiş sözcükler fişlenmiştir. Bu yapılar ait oldukları dile ve dizilimlerine göre sınıflandırılmıştır. Türkçe Sözlük'te toplam 1.839 hibrit yapı tespit edilmiştir. Bu yapılar Türkçe + Arapça, Fransızca + Türkçe, Türkçe + İbranice, Yunanca + Soğdca, Rumca + Türkçe, Türkçe + Farsça + Türkçe, Arapça + Arapça + Türkçe biçiminde birbirinden farklı dizilişler göstermektedir. Bazı gruplardaki hibrit yapıların sayısı fazlayken (Türkçe + Arapça = 755) bazıları sınırlıdır (Türkçe + Latince = 1). Bu çalışma; Türkçenin söz varlığında yer alan hibrit yapıları tespit ve tasnif etmek, hibrit sözcüklerin kökenlerini ve kullanım alanlarını belirlemek üzere yapılmıştır.
Olumsuz Kutuplanma Ögelerinin Lisans Bağlamlarına Anlam Bilimsel Yaklaşımlar
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 237-251
Özet
Olumsuz kutuplama ögesi (OKÖ) doğal dillerde yaygın bir biçimde görülen, ortaya çıkması için genellikle olumsuz biçim birimlerine ihtiyaç duyan bağımlı dilsel unsurlar olarak tanımlanmaktadır. Olumsuzluk ifadelerinin açıkça yer aldığı durumlar dışında OKÖ'ler soru ve şart cümleleri gibi yapılarda da yer yer kendini göstermektedir. OKÖ'ler Türkçede genellikle olumsuzluk ifadelerinde, evet-hayırlı soru cümlelerinde ve nadiren şart cümlelerinin öncüllerinde gözlemlenmekte olup derlem temelli bir incelemeye dayanan sınırlı sayıda çalışmaya da bunların konu edildiği görülmektedir. Bu çalışmada; OKÖ'ler konusunda anlam bilimi temelli yaklaşımları temel alan bir alan yazını taraması yapılarak Klima, Ladusaw, Zwarts, Giannakidou gibi araştırmacıların çoğunlukla İngilizcede ortaya koydukları anlam bilimsel analizlere odaklanılmakta ve Zidani-Eroğlu, Aygen-Tosun, Besler, Kelepir, Görgülü gibi araştırmacıların Türkçeye dair yaptıkları analizler de özetlenerek OKÖ'lerin neden belirli bağlamlara duyarlı olduğu, aynı dil içinde gösterdikleri farklılıklar ile farklı dillerdeki tipolojik gruplandırılmalarda oynadıkları roller konularında araştırmacılara bir bakış açısı sunmak amaçlanmaktadır.
Okuma Seviyesinin Belirlenmesinde İkame Kelime Uygulaması
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 209-236
Özet
Okuma seviyesinin tespitinde boşluk tamamlama tekniği (cloze) ve labirent testleri (maze) gibi pek çok teknik kullanılmaktadır. Literatürdeki boşluk tamamlama tekniğini doğrudan kullanan çalışmalar incelendiğinde boşluk tamamlama testinde eş anlamlı kelimelerin doğru cevap kabul edilmemesinin dezavantaj sebebi olduğu, bu sebeple seviye tespitinde çoğu zaman geçerli puanlar vermediği görülmektedir. Boşluk tamamlama tekniğinin öğrencilerin okuma seviyesini ölçmede sağlıklı sonuçlar vermemesi ikame kelime uygulamasının ortaya çıkış sebebidir. Araştırmanın amacı bireylerin okuma seviyelerinin tespitinde kullanılan tekniklerden boşluk tamamlama ve labirent tekniklerinin ne ölçüde işe yaradığını ve Türkçeye uygunluğunu görebilmektir. Dillerin kelime ve cümle yapıları farklılık göstermektedir. Boşluk tamamlama testlerinde boşluklara yazılan kelimelerden eş anlamlıların ya da anlamı tamamlayan ancak doğru cevaptan farklı olan kelimelerin doğru olarak kabul edilmemesi, bağlam ile anlam arasındaki ilişkiyi yok saymaktadır; bu nedenle öğrencilerin hâlihazırdaki okuma seviyeleri ile her dört, beş ve altıncı kelimenin silindiği boşluk tamamlama testleriyle belirlenen okuma seviyeleri arasında büyük ölçüde farklılık olduğu görülürken ikame kelimeler doğru cevap kabul edildiğinde okuma seviyeleri arasındaki uyumun arttığı görülmektedir. Elde edilen veriler, okuma seviyesinin tespit edilmesinde ikame kelime uygulamasının daha duyarlı sonuçlar verebileceğini düşündürmektedir.
Deniz Feneri Terimi İçin Tanım Önerisi
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 291-300
Özet
Denizciler tarafından kullanılan seyir yardımcılarına ait terimler için mantıksal bir yapı geliştirilmiş, tanımlamalar yapılmış ve elde edilen sonuçlar resmî/bilimsel yayınlarla duyurulmuştur. Ancak deniz fenerleri için yeterli bir tanımlama yapılmadığı tespit edilmiştir. Günümüzde deniz fenerleriyle ilgili olarak tespit edilen tanımsal yetersizlikler dikkate alınarak yapılacak bir yeniden gözden geçirme işlemiyle adlandırma eksikliklerinin giderilmesi, seyir yardımcılarının sınıflandırılması aşamasında ortaya çıkabilecek sorunların da çözümlenmesini sağlayacaktır. Bu çalışmada, bir deniz fenerinin tüm işlevselliğini, en etkin yapı biçimiyle birlikte kapsayabilecek bir tanım araştırması yapılmıştır. Konuyla ilgili tüm tarafların böyle bir çalışmanın sonuçları üzerinde tam bir görüş birliğine varmaları zaman alacağından, bu çalışma sonucunda üretilen önerinin, kullanmayı uygun görenler arasında paylaşılarak tutarlı bir bilgi değişimi sağlanabileceği değerlendirilmektedir.
Güzellik Hakkında Konuşurken Aynı Şeyi Düşünüyor Muyuz?
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 301-320
Özet
Bu makalenin temel amacı güzellik kavramını en iyi şekilde açıklamakla birlikte, diğer dil ailelerinden birçok farklı dil ile etimolojik, bağlamsal ve dil bilimsel yönlerden farklılıklarını ve benzerliklerini irdelemek ve açıklığa kavuşturmaktır. Bu sayede güzellik kavramının farklı boyutlarıyla birlikte tümüyle ele alınıp aslında açıklaması neredeyse imkânsız olan bu kavramın, anlamsal boyutlarıyla birlikte analizinin üzerinde çalışılmıştır. Benzer şekilde bu araştırmada güzellik kavramının anlamını kavramada karşımıza çıkabilecek sorunların en temel nedenlerinden birinin birden fazla farklı alana dayanan soyut ve kapsayıcı bir kavram olduğuna dikkat çekilmeye çalışılmıştır.
Yabancılara Türkçe Öğretimine Bürün Bilimsel Bir Yaklaşım - Boşnak Konuşurların Türkçe Vurgu Üretimleri
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 185-208
Özet
Dilin ses yapısını oluşturan unsurlar, "parçalar" ve "parçalarüstü birimler" olmak üzere iki bölüme ayrılır. Parçalar, "ünlü" ve "ünsüz" adını verdiğimiz ses birimleri ile ilgiliyken dilin parçalarüstü birimleri bütüncül bir parça üzerinden işlev gören vurgu, ton, ezgi, durak gibi bürün bilimsel unsurları içermektedir. Bürün özellikleri dilin yapısal özelliklerini oluşturan birimleri doğrudan etkilemektedir. Bu etki, bürün özelliğine sahip diller için geçerli olmakla birlikte yeni bir dil öğreniminde hedef dili de etkilemektedir. Hedef dili öğrenen bireyin bu dildeki yapısal unsurları doğru şekillendirmesi, doğru bürün edinimiyle mümkün olmaktadır. Bürün ögeleri, parçalı birimlerin duygu, düşünce ve anlamını doğrudan etkilediğinden dil ediniminde bu birimlerin yapısal özellikler ile eş zamanlı edinilmesini gerektirmektedir. Bu sebeple, hedef dildeki parçalı birimlerin yanı sıra vurgu gibi parçalarüstü birimlerin de anlamlı ve yerinde gerçekleştirilmesi, başta konuşma becerisi olmak üzere temel dil becerilerinin gelişimi için önemli ve faydalıdır. Bu anlamda gelişen teknoloji, bürünsel özelliklerin PRAAT gibi ses analiz programları aracılığıyla bilgisayar ortamında görünür hâle getirilmesini mümkün kılmaktadır. Bu çalışmada, ana dili Boşnakça olan 15-20 yaş aralığındaki 25'i kadın 15'i erkek 40 konuşurun Türkçe sesletimlerindeki cümle ve sözcük vurgu üretimleri incelenmiştir. Boşnak konuşurların Türkçe vurgu üretimleri PRAAT (Boersma ve Weenink, 2020) programı ile ölçülmüş ve ulaşılan vurgu grafikleri çerçevesinde yorumlanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, temel seviyedeki Boşnak konuşurlarının seslendirdiği okuma metinlerindeki Türkçe cümle ve sözcük vurguları çoğu kez ana dili konuşurlarının sesletimi ile örtüşmediği tespit edilmiştir.
Dağlık Altay Yazıtlarında İleri Ögeler
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 33-51
Özet
Dağlık Altay yazıtları, Eski Türk yazısının kullanıldığı diğer yazıt ve el yazmalarından kimi farklılıklar içermektedir. Bu yazıtlarda kullanılan kimi yazı karakterleri, dil bilgisel yapılar, anlamsal çağrışımlar ve bağlam içerisinde geçen sözcükler söz konusu farklılıkları oluşturan kimi unsurlardır. Farklılıklarının yanında Eski Türk yazıt ve el yazmaları ortak unsurlar barındırmaktadır. Bu ortaklıklar bağlamında Dağlık Altay yazıtlarının söz varlığı açısından incelenmesi, bu yazıtların anlaşılmasında katkılar sunmaktadır. Kimi türemiş sözcüklerin kök biçimlerinin tespiti bu noktada önemli bir konudur. Yazıtların yazarları, türemiş biçimlerini kullandıkları sözcüklerin kök biçimlerinden haberdardılar. Bu tip kök biçimleri bağlam içerisinde yer almayıp türemiş biçimleri bulunan yapılara ileri öge denilmektedir. Bu yazıda, Dağlık Altay yazıtlarında görülen ileri ögeler tespit edilecektir. Bu tespit, Dağlık Altay yazıtlarının diğer yazıt ve el yazmaları ile söz varlığı açısından ortaklık ve bağlantılarının saptanmasına katkılar sunacaktır. Kök biçimlerin saptanması, Dağlık Altay yazıtlarının söz varlığı açısından zenginliğini anlamakta önemli bir yere sahiptir. Çalışmada, gövde biçim olarak belirlenen yapılar kök biçime ulaşıncaya kadar yapısal ve anlamsal açıdan çözümlenecektir. Bu çalışma, yazıt ve el yazmalarında sözcük türetiminin, sözcüklerin anlamsal boyutlarının, ses değişim ve gelişimlerinin ve o dönemde Türk dilinin lehçe farklılıklarının anlaşılmasına da katkılar sunacaktır. Ayrıca üzerinde durulan sözcüklerin derin etimolojik açıklamaları yapılmış olacaktır.
1467’de Muhammed Adlı Bir Müellifin Yazdığı Manzum Sîret’te Müellifin Kim Olduğu Meselesi
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 133-158
Özet
"Sîret" ya da daha yaygın adıyla "siyer", Hz. Peygamber'in hayatını konu alan eserlerin genel adıdır. İlk örnekleri Arap edebiyatında olan "sîret" / "siyer", Türk edebiyatında XIV. yüzyıldan itibaren yazılmaya başlamıştır. Türk edebiyatında bilinen ilk örnek, XIV. yüzyılın ikinci yarısında Darîr tarafından manzum-mensur olarak kaleme alınan Sîretü'n-Nebî'dir. Bugün bilinen ve tamamı manzum olan ilk örnek ise çalışmaya konu olan ve XV. yüzyılda Muhammed adlı bir müellifin yazdığı Sîret'tir. Eserde çok sayıda arkaik sözün bulunması onu Türk dili açısından önemli kılmaktadır. Sîret'in yazıldığı 872 (1467) yılından itibaren pek çok istinsahı ve taş baskısı yapılmıştır. Ancak bazı nüshaların eserin belli bölümlerini kapsaması, bazılarında da eksikler, kopuklar ve eklemeler olması hacimlerinde ve beyit sayılarında derin farklar oluşturmuştur. Ayrıca eserin taş baskılarında baştaki müellifin adının yeri değiştirilmiş, son kısımdan da çıkarılarak yerine birinci cildin sonuna taş baskıları yapanın adı eklenmiştir. Nüshalardaki bu eksikler, kopuklar ve müdahaleler, başta kütüphane kayıtları olmak üzere kimi çalışmalarda müellifin tespiti konusunda bazı yanlış değerlendirmelere yol açmıştır. Nüshaların tanıtımını, bu yanlış tespitleri ve sebeplerini önceki çalışmalarımızda ele almıştık. Kimi çalışmalarda da Sîret'te "Hz. Peygamber'in Vefatı" bölümünde geçen "veli"nin, müellifin mahlası olduğu üzerinde durulmuş, daha sonra bundan vazgeçilerek Muhammed isminin hem müellifin adı hem de mahlası olduğuna işaret edilmiştir. Başka bir çalışmada da Abdurrahman'ın müellifin adı olduğu söylenmiştir. Eserin tam metin olarak günümüz harfleri ile üç yayını tespit edilmiştir. Çalışmada bu konular üzerinde durulacaktır.
Ağız Özellikleri ile Yerel Alt Gruplar Arasındaki İlişki
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 159-183
Özet
Bu çalışmada temel amaç, yerel ağızlarda kullanılan, günümüz ortak konuşma dili ve yazı dilinde kullanılmayan bazı karakteristik seslerin mekânsal örüntüsünün ve ayrıca bu sesleri kullanan yerel alt grupların belirlenmesidir. Veriler 2013 yılı Haziran ayında Eskişehir ilinin köylerinde yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmış, ardından görüşme verileri yazıya aktarılmıştır. Metinlerde karakteristik olarak damak n'si (/ŋ/), hırıltılı ha (/x/) ve açık e (/ä/) seslerinin geçtiği tespit edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre; /ŋ/ ve /x/ sesleri küresel pozitif mekânsal korelasyon göstermektedir, /ä/ sesi tüm bölgede rastgele dağılmaktadır. /ŋ/ sesinin Manav, Yörük ve Türkmenler tarafından kullanıldığı istatistiksel yöntemlerle de kanıtlanmıştır. /x/ sesi Yörükler ve Türkmenler için önemli bulunmuştur. /x/ sesini Türkmenler, Yörüklerden daha fazla kullanmaktadır. /ä/ sesi Balkan göçmenleri tarafından daha fazla kullanılmaktadır. Bu araştırma, karakteristik sesleri ve bunların yerel bileşenlerle olan ilişkisini anlamak için yapılmış ilk nicel araştırmadır. Bu çalışma geolinguistik ve ağız araştırmaları konusunda çalışan araştırmacılara yeni bir nicel araştırma yöntemi ve perspektifi sunmaktadır.
Kadı ve Uğru Destanı’nın Yeni Bir Nüshası Hikȃyet-i Kadı ve Düzd
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 53-71
Özet
Edebî tür olarak değerleri bir yana hikâyeler, yazıldıkları dönemin sosyal, kültürel, siyasi durumları ve dil özellikleri açısından önemli veriler sunar. İlk örneklerine Eski Uygur Türkçesi Dönemi'nde rastladığımız Türkçe hikâyeler, Türk dili açısından önemli bir külliyatı oluşturmaktadır. Bunlardan biri de Yusuf u Meddah'ın XIV. yüzyılda kaleme aldığı bilinen Kadı ve Uğru Destanı'dır. Çeşitli kütüphanelerde birçok yazması bulunan eserin Yusuf u Meddah'a ait olduğu düşünülen tek nüshası, Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi 1930/5 katalog numaralı, baş tarafından eksik olan manzum nüshadır. Çalışmaya konu olan eser ise Kadı ve Uğru Destanı adlı hikâyenin Leipzig Kütüphanesi'nin dijital erişime sunduğu Türkçe yazmalar içerisinde B.or.069-2 katalog numaralı Hikâyet-i Kadı ve Düzd isimli yeni nüshasıdır. Nüsha daha önceki araştırmalarda tespit edilen nüshalar içerisinde gösterilmemiştir. Eserin yazarı, yazılış tarihi ve yeri hakkında metin içerisinde ve katalog bilgilerinde herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Çalışmada Kadı ve Uğru Destanı ile ilgili bilgiler verildikten sonra mezkûr yeni nüshanın içeriği, diğer nüshalar arasındaki yeri ve dil özellikleri üzerinde durulmuştur. Buna göre metnin Eski Oğuz Türkçesi Dönemi'nde kaleme alınmış olduğu söylenebilir.