2068 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 2068
Yazarlar
- Zeynep Korkmaz 37
- Nail Tan 29
- Agâh Sırrı Levend 27
- Hasan Eren 23
- Mustafa Öner 21
- Osman Fikri Sertkaya 21
- Mehmet Ölmez 16
- Saadet Çağatay 15
- Sadettin Özçelik 14
- Şinasi Tekin 14
Anahtar Kelimeler
- Türkçe 42
- Abdullah Tukay 26
- Turkish 23
- Dede Korkut 20
- Türkiye Türkçesi 20
- Eski Türkçe 19
- Tatar edebiyatı 19
- TÜRKÇE 19
- dil 16
- Eski Anadolu Türkçesi 15
Dîvânu Lugâti’t Türk’te Bir Hapaks Örneği Şekirtük İfadesi Üzerine Etimoloji Denemesi
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 71-88 · DOI: 10.32925/tday.2024.120
Özet
Tam Metin
Kâşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda kaleme aldığı Dîvânu Lugâti’t-Türk (DLT), Türk dilinin zenginliğini ve Ortaçağ Türk dünyasının kültürel mirasını yansıtan önemli bir başyapıttır. Bu kapsamlı eser, dönemin Türkçesinin kelime hazinesini, dil bilgisi kurallarını ve lehçeler arasındaki farkları detaylı bir şekilde incelemektedir. Kâşgarlı, dilin gramer yapılarını titizlikle analiz etmiş ve bu kuralları ilk kez sistematik bir biçimde açıklamıştır. Eserde, kelime tanımları, anlamları, kullanımları ve kökenlerine dair zengin bilgiler verilmiş; ayrıca mitolojik ve tarihî unsurlar da kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Türk boylarının dil ve kültür özellikleri, dönemin sosyal ve kültürel bağlamı içinde incelenmiş ve bu analiz, eserin evrensel değerini artırmıştır. Bu çalışmada, DLT’de ‘hapaks’ olan şekirtük ‘antep fıstığı’ kelimesi etraflıca ele alınmıştır. Kelimenin etimolojik çözümlemesi, tarihî ve çağdaş lehçelerdeki kullanımlarına dair incelemelerle desteklenmiştir. Kelimenin etimolojisi hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır. İlk görüş kelimenin çigir (~şiGir) ikincisiTürkçe kökenli çiğit sözcüğünden türediği görüşünü savunur. Üçüncü görüş ise kelimenin İranî kökenli çiğit sözcüğünden türediğini ileri sürer. Çalışmada bu üç farklı görüş değerlendirildikten sonra kelimenin kökeni hakkındakiönerimiz verilecektir. Sonuçta ilgilitüm değerlendirme ve tahliller bir araya getirilerek kelime hakkında bir etimoloji denemesi yapılacaktır.
Oğuz Grubu Yazı Dilleri ve Ağızlarında Yeterlik Kategorisi
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 89-112 · DOI: 10.32925/tday.2024.121
Özet
Tam Metin
Yeterlik, bir eylemin mümkün veya muhtemel olup olmadığının bildirildiği kategoridir. Tarihî ve çağdaş Türk dili alanında yeterlik kategorisinin işaretleyicileri, lehçeleşme seyri ve dil ilişkileri gibi birtakım faktörlere bağlı olarak çeşitlenmiştir. Çağdaş Oğuz alanlarında olumlu ve olumsuz yeterlik için temelde üç tip dizilişten bahsedilebilir: -A bil- ve -AmA- (< -A uma-); -A bil- ve -A bilme- ~ -AmmA- (~ vd.); -p ~ -A bil- ve -p ~ -A bilme-. -A bil- ve -AmA- (< -A uma-) dizilişleri, Türkiye Türkçesinin yazı dili ile Batı ve Kuzeydoğu grubu ağızlarında, Kıbrıs Türk ağızlarında; Balkan (Rumeli) Türk ağızlarında; Suriye Türk ağızlarında; Gagavuz Türkçesinin yazı dili ile ağızlarında kullanılmaktadır. -A bil- ve -A bilme- ~ -AmmA- (~ vd.) dizilişleri, Azerbaycan Türkçesi yazı dili ve ağızlarında; Irak Türk ağızlarında; Türkiye’deki Doğu Grubu ağızlarında; Sungur Türkçesinde; Kaşkay Türkçesinde ve Horasan Türkçesinde yerleşmiştir. -p ~ -A bil- ve -p ~ -A bilme- dizilişleri ise Türkmen Türkçesi ve Harezm Oğuz alanlarında hâkimdir. Diğer taraftan resmî ve baskın dillerle bir arada kullanılan Oğuz alanlarında kopyalanmış sistemler de yaygınlaşmıştır. Örnek olarak İran sahasında Güney Azerbaycan, Sungur, Kaşkay ve Horasan ağızlarında Farsçadaki yeterlik sisteminden kopyalanmış olan başar- ~ başarma- + kip eki + esas fiil + istek ~ emir eki dizilişi yer almaktadır.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten Dergisinin Bibliyometrik (Kaynak Ölçüm) Çözümlemesi: 1953-2024
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 147-168 · DOI: 10.32925/tday.2024.123
Özet
Tam Metin
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten (TDAY-Belleten) dergisi, Türk dili, edebiyatı ve kültürü alanındaki bilimsel çalışmalara ev sahipliği yaparak bu alanlarda temel bir bilgi kaynağı işlevi görmüştür. Derginin yıllar boyu yayımladığı makaleler, Türk dili ve edebiyatının farklı konularına dair kritik tartışmaların önünü açmış ve bilim dalları arası etkileşimleri teşvik etmiştir. Bu çalışmada, derginin bibliyometrik (kaynak ölçüm) bir çözümlemesi gerçekleştirilerek yayın eğilimleri, yazar katkıları, atıf bağlantıları ve derginin akademik dünyadaki yeri detaylı bir biçimde ele alınacaktır. Bibliyometrik (kaynak ölçüm) çözümleme, bilimsel yayınların değerlendirilmesi için sıklıkla başvurulan bir yöntem olup yayınların üretkenliği, etki faktörleri, atıf sayıları ve anahtar sözcük dağılımları gibi göstergeleri yapay zekâ destekli araçlarla inceleyerek bilimsel performansını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, dergide yayımlanan makaleler hem yayımlanma yıllarına göre hem de konu başlıklarına göre sınıflandırılacaktır. Ayrıca makalelerde sıkça kullanılan anahtar sözcükler ve bu sözcükler arasındaki bağlantılar metin madenciliği yöntemleri ile çözümlenerek derginin başlıca araştırma konuları belirlenecektir. Ek olarak dergide yer alan yazarlar, çalışmalara sundukları katkı düzeyleri ve ulusal ile uluslararası bilimsel alanlara olan etkileri açısından değerlendirilecektir. Atıf çözümlemeleri aracılığıyla dergide yayımlanan makalelerin kaynak gösterilme oranları ve bu makalelerin Türk dili ve edebiyatı araştırmalarındaki yeri belirlenecektir. Bu çalışma, TDAY-Belleten dergisinin bilimsel etkisini, gelişim sürecini ve Türk dili araştırmalarındaki önemini daha iyi anlamaya yönelik bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. Yapılacak olan kapsamlı bibliyometrik (kaynak ölçüm) çözümlemeyle derginin bilim dünyasındaki konumu ve bilim alanları arası etki alanı daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konulacaktır.
A Grammar of Dolgan: A Northern Siberian Turkic Language of the Taimyr Peninsula Üzerine Bir Değerlendirme
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 175-180 · DOI: 10.32925/tday.2024.125Tunguz Dilleri Araştırmalarına Önemli Bir Katkı: The Tungusic Languages
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 169-174 · DOI: 10.32925/tday.2024.124Şiir Şerhini Bergamalı Kadri’nin Cümle Tahlili Yaklaşımıyla Yeniden Düşünmek
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 17-42 · DOI: 10.32925/tday.2024.118
Özet
Tam Metin
Eski Türk edebiyatı çalışmalarında şiir inceleme yöntemi tartışılagelen bir meseledir. Eski edebiyatın canlılığını sürdürdüğü yıllarda nesir bilgisi, şiir bilgisi ve edebî sanatları ele alan eserler telif edilmişse de bu kitaplardaki teorik bilgilerin uygulandığı sistematik örnekler ortaya konmamıştır. Bunun belki tek istisnası Bergamalı Kadri’nin Müyessiretü’l-Ulûm adlı kitabının sonunda Hayalî Bey’in gazeline yaptığı şerhtir. Müellif bu şerhte Arapça literatürde Kur’an-ı Kerim ve Arap şiirini incelemede kullanılan yöntemi Türkçe bir şiir üzerinde uygulamıştır. Bu yöntemin kelimelerin anlamını, metindeki edebî sanatları tespit ve dil içi çeviri kısımları günümüz şerh metodunun da bir parçasıdır. Bununla beraber Bergamalı’nın kullandığı yöntemin bir parçası olan cümle tahlili eski Türk edebiyatı çalışmalarında görülen bir uygulama değildir. Bu makalede Bergamalı’nın yaptığı cümle tahlili günümüz gramer yaklaşımı ve terimlerinden yararlanılarak açıklanıp tartışılmış; şiirin cümle tahlili tekrar yapılmıştır. Modern bağlılık grameri teorisinde kullanılan bağlılık ağacıyla, ortaya konan tahlil görselleştirilmiştir. Şiir incelemelerinde cümle tahlili yapmanın dil içi çeviriye bilimsel bir dayanak sunacağı ve belagat çalışmalarını edebî sanat bulmadan öteye taşıyacağı düşünülmektedir. Dil içi çeviride kaybolan bazı anlam inceliklerinin cümle tahlilinde ortaya çıkması ve şiir yorumunun Bergamalı tarafından cümle tahlili üzerine bina edildiğinin görülmesi makalenin önemli bulgularıdır. Bu bulgularla önemi teyit edilen cümle tahlilinin eski Türk edebiyatı sahasında eksikliği hissedilen yöntem meselesinin çözümüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Uygur Yazı Dili ve Sözlükçülüğü
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2024, Sayı 58 · Sayfa: 1-64 · DOI: 10.24155/tdk.2024.238
Özet
Tam Metin
Uygur yazı dili, tarihî Çağatay yazı dilinin devamı olan genç bir yazı dilidir. Çağatay yazı dili, Doğu Türkistan dışında 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yerini yeni yazı dillerine bırakırken Doğu Türkistan’da 1950’lere kadar mahallîleşerek devam etmiştir. 1950 ila 1980 yılları arası, oluşmakta olan yeni Uygur yazı dili için bir belirsizlik dönemidir. Bu belirsizliğin sebebi, bir taraftan alfabe değişikliği tartışmaları diğer taraftan da Çin’de başlayan “Kültür Devrimi”dir. Kültür Devrimi’nden sonra kabul edilen Latin alfabesinin ömrü sadece dokuz yıl sürmüş ve Uygur Türklüğü, 1983 yılında tekrar Arap alfabesini kullanmaya başlamıştır. Bu otuz yıllık belirsizlik dönemi, Uygur yazı dilinin mevcut durumunda etkili olmuştur. Doğu Türkistan’da kullanılan dille ilgili çalışmalar, 1800’lü yılların sonuna rastlar. Ancak bu dönemde yapılan çalışmalar başlangıçta Çin Cumhuriyeti ve Çarlık Rusyası hükûmetlerinin, ilerleyen zamanda Çin Halk Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği’nin Doğu Türkistan bölgesinde ve Uygurlar üzerinde uygulayacağı politikalara esas teşkil etmiştir. 1980’li yıllarda Uygurlar arasında yoğun bir şekilde başlayan dil bilgisi ve sözlük çalışmaları, bu döneme kadar yabancılar tarafından yapılan çalışmaların esas alınmasıyla ortaya çıkmış olup bu çalışmaların amaçları pek sorgulanmamıştır. Bu konuda Avrupa’da yapılan çalışmalarda bölgeden “Eastern Turkestan”, dilden “Türkçe” yapılan derlemelerden “diyalekt” şeklinde bahsedilirken Sovyetler Birliği sınırları içinde yapılan çalışmalarda bölgeden Uygur Özerk Bölgesi, dilden Uygurca şeklinde bahsedilmesi dikkat çeker. Türkiye’de konu ile ilgili çalışanlar da Sovyetler Birliği bilim adamlarının kullandıkları terminolojiyi tercih etmişlerdir. Ayrıca Türkiye’ye 1960’lı yıllarda Doğu Türkistan’dan Uygur kökenli insanların geldiği dikkate alınırsa bu konuda 1990’lı yıllara kadar ciddi çalışmaların olduğu söylenemez. 1980’li yıllarda bir sağanak yağmur gibi ardı ardına yayımlanan bilimsel çalışmaların sebeplerinden birisi, Çin hükûmetinin dışa açılma çabası diğeri eskiden beri Türk dünyasının kültür merkezi konumunda bulunan bölge insanının bilinçlenmesidir. Eserlerin çoğu, Çin hükûmetinin kontrolündeki kurumlar aracılığı ile olsa da kısa sürede binlerce eserin verilmesi bölge insanının okuma yazmaya yatkınlığı ve düşkünlüğü ile izah edilebilirken yeni yazı dili de gelişme seyrine girmiştir.
Azerbaycan Türkçesindeki “Düşmək” Fiilinin Türkçeye Çevirisi
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2024, Sayı 58 · Sayfa: 65-80 · DOI: 10.24155/tdk.2024.239
Özet
Tam Metin
Dünya dillerinin birçoğunda fiiller, diğer sözcük türleriyle ilişkilendirilebilmektedir. Bunu, Azerbaycan Türkçesindeki “düşmək” fiili örneğinde de görmek mümkündür. Azerbaycan Türkçesinde “düşmək” fiili, çeşitli deyim birimler veya sözcük öbekleri oluşturmak için çok sayıda isimle birlikte kullanılır. Bu tür sözcük öbeklerinin diğer dillere çevirisinin kolay olmasına rağmen deyim birimlerin çevirisinde bazı zorluklar ortaya çıkmaktadır. Bunun temel nedeni, bu deyim birimlerin hedef dilde tam karşılığının bulunmamasıdır. Azerbaycan Türkçesinden Türkçeye çeviri sırasında da bu durum görülmektedir. “Düşmək/düşmek” fiilinin temel anlamları çoğunlukla Azerbaycan Türkçesinde ve Türkçede örtüşse de deyim birimlerin içinde onun ifade ettiği anlamlar bazen tamamen farklı olabilir. Bazı dil bilimciler, gelişim tarihi boyunca Türk lehçelerindeki deyim birimlerin bileşenlerinin değişime uğramasının, bu tür farklılıklara neden olduğunu belirtmektedir. Azerbaycan Türkçesinden Türkçeye çeviri sırasında anlam farklılıklarını ve uyumsuzlukları ortadan kaldırmak için hedef dilde eş değerlerin bulunması önem arz etmektedir. Bu eş değerler, deyim birimdeki bir kelimeyi değiştirerek, kısaltarak veya ekleyerek de düzeltilebilir. Eğer bu tür eş değerler mevcut değilse kaynak dilde deyim birimin ifade ettiği fikrin hedef dildeki benzeri kullanılabilir. Bu durumda kaynak dildeki deyim birimin içinde bulunan tüm kelimeler, hedef dilde değiştirilmiş olacaktır. Bu incelikler dikkate alınmadığında, yani Azerbaycan Türkçesinden Türkçeye sözcüksel çeviri yapıldığı takdirde, “düşmək” fiilini içeren deyim birimler hedef dilde anlaşılmaz kalır veya yanlış anlamlar kazanabilir. Makalede, Azerbaycan Türkçesinde “düşmək” fiilinin bulunduğu deyim birimleri incelemeye, onların anlamlarını tespit etmeye, bu deyim birimlerin Türkçeye aktarımı sırasında ortaya çıkan zorlukları analiz etmeye ve bu zorlukların çözüm yollarını bulmaya çalıştık.
Lübnan’da Türkçe Soyadları: Şuf (Chouf) Örneği
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2024, Sayı 58 · Sayfa: 81-114 · DOI: 10.24155/tdk.2024.240
Özet
Tam Metin
Ad bilimi; adların ortaya çıkışını, varlık ve kavramlara verilişini, biçim, anlam, yapı ve kökenini toplumsal ilişkileri de dikkate alarak inceleyen bilim dalıdır. Soyadları, ad biliminin kişi adları başlığı altında yer almaktadır. 1934 yılında Türkiye’de Soyadı Kanunu çıktıktan sonra soyadlarıyla ilgili ilk çalışmalar, soyadı listeleri biçiminde yapılmıştır. Zaman geçtikçe soyadlarıyla ilgili çalışmalar derinleşmiştir. Soyadlarıyla ilgili çalışmalar zamanla Türkiye dışındaki Türkçe soyadlarına da yönelmiştir. Bu çalışmanın evrenini, Lübnan’ın yirmi altı seçim bölgesinden birini oluşturan Şuf (Chouf) yerleşim birimindeki Dürzi kimliği dışında kalan 138.900 seçmenin soyadı oluşturmaktadır. Bu soyadları taranarak içerisinde en az bir Türkçe birim veya biçim birimi taşıyan soyadları; biçim, anlam, yapı ve köken bakımından incelenmiştir. Çalışma sonunda en az bir Türkçe unsur taşıyan 162 soyadı tespit edilmiştir. Bu soyadları, toplamda 417 birim ve biçim birimden oluşmaktadır. Bu birim ve biçim birimlerden 286’sı Türkçe, 75’i Arapça, 36’sı Ermenice, 11’i Farsça, 5’i Rumca, 2’si Fransızca, 1’i İngilizce ve 1’i de Süryaniceden oluşmaktadır. Birden fazla dilden biçim birimi taşıyan soyadlarına bu yönüyle karma sözcük de denilebilir. Soyadlarının yapı bakımından 2’sinin basit, 139’unun türemiş ve 21’inin birleşik olduğu tespit edilmiştir. Daha çok Türkçe meslek adlarının soyadı olarak kullanıldığı ve bu soyadlarının da doğal olarak en çok +CI yapım ekini bünyelerinde taşıdığı tespit edilmiştir.
Akçakoca Ağzındaki Bazı Kelimelerin Derlenmesi ve Semantik Olarak İncelenmesi
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2024, Sayı 58 · Sayfa: 115-134 · DOI: 10.24155/tdk.2024.241
Özet
Tam Metin
Bu makalede, Düzce’nin Akçakoca ilçesinde yaşayan yerli halkın kullandığı bazı kelimeler incelenmiştir. Bölge halkının büyük bir çoğunluğunun Doğu Karadenizli olması hasebiyle bu çalışmanın alanı, Akçakoca ve Doğu Karadeniz’i kapsamaktadır. 93 Harbi olarak da bilinen savaşta, Osmanlı büyük bir mağlubiyet yaşamıştır. Ruslarla yapılan antlaşma sonrasında hükûmet, Doğu Karadeniz çevresindeki bazı yerlerin boşaltılmasını istemiştir. Halkın Rus eziyetlerinden kaçma isteği, yollarını Akçakoca’ya çıkartmıştır. Doğu Karadeniz bölgesinden Akçakoca’ya göç eden halk, tabii olarak ağız özelliklerini ve kendilerine has olan kelimeleri de beraberinde getirmiştir. Bölgede, göç hadisesine kadar Akçakoca’nın yerlisi denen halkın kullandığı Türk ağzı hâkimdir. Doğu Karadeniz’den göç hasıl olunca bölgede kullanılan yerli Türk ağzı, yerini Doğu Karadeniz ağzına bırakmıştır. Şu anki bölge halkının dil özelliklerinde Kuzey-Batı Türkçesi özellikleriyle birlikte Eski Türkçe unsurlar da görülmektedir. Akçakoca’daki halk, Kıpçak Türkçesi ve Eski Türkçedeki bazı kelimeleri hâlâ kullanmaktadır. Bu makalede, kaynak kişilerin kullandıkları ve şahsımın da Akçakocalı olması hasebiyle bildiğim ve kullandığım bazı kelimelerden 132’si derlenmiş, Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü (DS) ile karşılaştırılmıştır. Derleme Sözlüğü’nde bulunmayan kelimeler bir grupta, DS’de bulunmakla birlikte Akçakoca ağzından derlenmeyen kelimeler bir grupta ve DS’de bulunmakla birlikte Akçakoca ağzında farklı anlamda kullanılan kelimeler bir grupta gösterilmiştir. Ayrıca 132 kelimenin içindeki eskicil unsurlar madde başı olarak gösterilip bunların anlamları ve etimolojileri verilmiş, sonra da DLT’deki kullanımları ile karşılaştırılarak kelimelerin art zamanlı ve eş zamanlı biçimleri verilmiştir. Derlenen kelimeler, esas itibarıyla isim ve fiil olarak ayrı ayrı ele alınıp semantik açıdan incelenirken bazı kelimeler de fonetik açıdan incelenmiştir.