497 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 497
Yazarlar
- Nail Tan 22
- Mehmet Ölmez 12
- Sadettin Özçelik 10
- Ahmet Karaman 6
- Cüneyt Akın 6
Anahtar Kelimeler
- Turkish 15
- Türkçe 15
- Azerbaycan edebiyatı 10
- vocabulary 10
- edebiyat 9
- Eski Türkçe 9
- Eski Uygurca 9
- Kazakh 9
- literature 9
- söz varlığı 9
Diyale İli Hanekin İlçesi Türkmen Folklorunda Kurt
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 297-318 · DOI: 10.24155/tdk.2020.150
Özet
Eski Türklerden günümüze kadar kurt hep önemli ve kendisine hamilik, kutsallık, şifa verici, murat/dilek gerçekleştirici, uğur ve bereket getirici vb. gibi işlevleri yüklenen canlı bir kült/motif ve varlık olarak yerini korumuştur. Türk dünyasının muhtelif coğrafyalarında yaşayan Türkler arasında kurda atfedilen inanç ögelerinin büyük oranda benzer olması, bu varlığın Türk düşünce ve inanç sisteminde ne kadar köklü bir yer tuttuğunun somut göstergesidir. Kurttan türediğini düşünen, inanan ve bu düşünceyi muhtelif asırlarda kurduğu çeşitli devletler döneminde farklı anlatı şekilleri ile sürdüren ve benimseyen Türkler, günümüzde de bu hayvanın varlığını çeşitli vesilelerle yaşattıklarını farklı çalışmalardan elde edilen verilerle de ortaya konulmuştur. Irak Türkmenleri, Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra Türkiye ve Türk dünyası ile bağları kesilmiş olmasına rağmen atalarından tevarüs ettikleri köklü ve tarihin derinliklerinden koparak kendilerine kadar ulaşan kültürlerini, düşünce sistemlerini, yargı değerlerini, örf adetlerini, millî kimliklerini ve millî kimliğin kapsadığı bütün unsurları muhafaza etmeyi başaran bir Türk topluluğudur. Nitekim Irak Türkmenleri, Irak'taki coğrafi konuları itibarıyla farklı millet ve etnik grupları ile bir arada yaşamaya mahkûm edilmişlerdir. Ancak bu beraber yaşamayı, sosyal ve kültürel olarak onları zayıflatmamıştır. Aksine Türkmenler atalarından tevarüs ettirttikleri köklü ve zengin kültür mirasları ile beraber yaşadıkları millet ve etnik grupları büyük çapta etkilediği söylenebilir. Bu çalışmada Irak Türkmenlerinin yaşadıkları yerleşim birimlerinden biri olan Diyale iline bağlı Hanekin ilçesi Türkmenlerinin folklorunda kurt olgusu üzerine durulmuştur. Kurtla ilgili farklı sözlü kaynaklardan yapılan derlemeler sonucunda elde edilen 61 atasözü, 3 çocuk oyunu ve 63 halk inancı tespit edilmiştir. Bunlar ayrı başlıklar altında ele alınmış, tasnif edilmiştir. Sözlü kaynaklardan derlenen atasözleri Hanekin ilçesi Türkmen ağız özelliği muhafaza edilerek yazıya geçirilmiş ve her atasözünün yanında Türkiye Türkçesi verilmiştir. Çalışmanın sonucunda elde edilen verilerden yola çıkarak bir değerlendirme yapılmıştır.
Şor Türkleri Atasözlerinde Hayvan Kültü
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 319-346 · DOI: 10.24155/tdk.2020.151
Özet
Atasözleri toplumu doğrudan etkileyen sözlü kültürün bir türü olup, ait olduğu halkın, asırlara dayanan yaşanmış olaylar sonucunda kazanmış olduğu doğru hüküm cümleleridir. Hayatın her alanına ışık tutan atasözleri halkın kültürü, iktisadi yapısı, dünya görüşü, toplumun sosyal ilişkileri ve daha birçok alana dair önemli bilgiler taşırlar. Atasözleriyle kuşaktan kuşağa aktarılan kültür kodları halk kültürünün yaşamasını temin etmektedir. Yetişkinler genç kuşakları hayata hazırlarken, onlara eğitim verirlerken atasözlerinden maksimum seviyede faydalanırlar. Bu çalışmada Şor Türklerinin yaşantısında büyük öneme sahip ve kült hâline gelmiş hayvanların varlığı incelenmiştir. Rusya Federasyonu sınırları içinde Kemerovo Bölgesinde yaşayan Şor Türkleri resmiyette Hıristiyan Ortodoks olmalarına rağmen özünde Şamanizme bağlı bir Türk boyudur. Şamanizm inancına ait birçok unsur, özellikle avcılıkta yansımasını bulmuştur. Tarih boyunca yaşamlarını avcılık, balıkçılık, bitki toplayıcılığı, tarım ve cüzi oranda madencilik-demircilikle sürdürmüş oldukları tarihi kaynaklarda yer almaktadır. Avcılık dinî bakış açısından çok önemlidir, hatta Şor Türkleri için "Avcılık din, din de avcılıktır" denilmektedir. Bunun için de avcılar av öncesinde ve av sonrasında birtakım dini ritüeller icra etmişlerdir. Şor Türkleri sürekli olarak yakın şekilde ilişki içinde oldukları at, köpek, koyun, keçi gibi evcil, geyik, ayı, kurt, tilki vb. gibi yabani hayvanlar ve kuşlardan azami düzeyde istifade etmişlerdir. Bahse konu hayvanların olumlu ve olumsuz özelliklerinden faydalanmışlardır. Tayga - bozkır kültüründe iktisadi ve dinî bakımdan kült olmuş bazı hayvanların o halk için her bakımdan ne kadar önemli olduğu Şor Türklerinin atasözlerinde açık şekilde görülmektedir. Özellikle at, kurt, kuş ve geyik Türk mitolojisi ve sosyo-kültürel hayatının merkezinde bulunmaktadır. Hayvan kültü Şor Türklerinin sözlü kültürünü, özellikle de atasözlerini çok zenginleştirmektedir. Şor Türklerinin atasözlerinin incelenmesi neticesinde birçok atasözünün hiç değişmeden Anadolu'da Türk kültüründe de var olduğu görülmektedir.
Arthur’un Ölümü ve Battal Gazi Destanı Üzerine Mukayeseli Bir Okuma
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 229-256 · DOI: 10.24155/tdk.2020.148
Özet
Romans türü, romandan çok daha eski bir hikâye şeklidir ve içinde olağanüstü olayları ve güçleri, fantastik mekânlara yapılan yolculukları, insanüstü boyutta kahramanları, büyülü hayal âlemlerini iç içe bulmak mümkündür. Romansın kökeninde çok canlı bir hayal gücü yatmaktadır. Kahramanları konu edinen, ahlaki açıdan saflık ve kahramanlığın idealleştirildiği bir tür olan romans, klasik mitolojinin gelişmesinde son aşama olarak ortaya çıkmıştır. Romanslarda tarihî olaylara sadakat fazladır. Bunun yanında bir romansta kahraman, anlatılan hikâyesiyle birlikte hayal dünyasının malıdır ve romans ele aldığı gerçekleri abartan bir türdür. Çünkü romans yazarı okuyucuya; şan, şeref ve kahramanlık rüyalarının gerçekleştiği hayalî bir dünyanın kapılarını açmayı istemektedir. Destan, önemli ve yer yer olağanüstülüklerle süslenmiş toplumsal olayları uzun ve manzum şekilde anlatan bir edebiyat türüdür ve tarihî olaylar, milletlerin gelenek, görenek ve yaşam tarzlarından izler taşımaktadır. Genellikle milletlerin varoluş mücadeleleri etrafında teşekkül eden destanda olağanüstü nitelikler kazandırılmış bir kahramanın hayatından izler bulmak mümkündür. Bu çalışmada Arthur'un Ölümü ile Battal Gazi Destanı, günümüzde roman inceleme yöntemlerinde kullanılan olay örgüsü, kişiler, zaman, mekân, bakış açısı, anlatıcı ve anlatım teknikleri açısından mukayese edilerek bu metinlerin yapıları ve bu yapıların işleyiş biçimleri ele alınacaktır. Etrafında şekillendikleri ana tema noktasında Arthur'un Ölümü ile Battal Gazi Destanı, bazı farklılıkları bünyelerinde barındırmakla beraber, bazı ortak nitelikleri de içerdiğini söylemek mümkündür. Bu çalışmanın amacı, her iki metni oluşturan teknik unsurları kıyaslayarak romans ve destan türünün benzeyen ve ayrılan yönlerini ortaya koymaktır.
Başkurtçanın Sözlükleri
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 347-372 · DOI: 10.24155/tdk.2020.152
Özet
Sözlükler, bir dilin söz varlığını başka bir zamana taşıyan temel kaynaklardır. Yazılış amaçlarına göre çeşitlenirler. İlk olarak halklarla ilişki kurma, onları tanıma ve tanıtma maksatları ile yazılmışlardır. Bu temel amaç korunurken zaman içerisinde halkları ve konuştukları dili tahlil etmeye doğru bir yöneliş gösterirler. Kültürün derli toplu tahlilini de sözlükler üzerinden yapmak mümkün olurken sözlükler de kültürün müzeleri hâline gelirler. Elbette Dîvânu Lugâti't-Türk ve sonraki yüzyıllarda yazılmış abidevi sözlükleri hariç tutarak sözlükçülük ilkelerinin ve uygulamalarının arttığı 19. yy. ve sonrası Türk sözlükçülüğü için önemli bir tarih olmuştur. Edebî dil olma imkânını geç dönemde yakalamış olan, bir başka deyişle lehçeleşme sürecine giren kimi Türk topluluklarının söz varlığını içeren sözlükler, özellikle 19. yüzyılda kendilerini gösterirler. Bu çalışmada da 19. yy. ve sonrasında Başkurt söz unsurlarının belli oranda tespit edildiği sözlükler, bunların içeriği ve niteliği hakkında bilgiler verilmiştir. Sözlükler, türlerine göre yedi başlık altında sınıflandırılmıştır. Bilinen ancak ulaşılamayan sözlüklerin künyeleri ise ilgili başlık altında sunulmuştur. 19. yy.da yazılan sözlükler çoğunlukla iki dilli sözlüklerdir. 20. yy.dan itibaren Başkurtçanın edebî dil olarak tesisi sonucunda açıklamalı sözlükler ve yazım sözlükleri yayınlanır. Yazı dilinin tesisi gerçekleştikten sonra dil bilimsel sözlüklerin yayınlandığı görülür. Terim sözlükleri ise yazı dili sürecinin ardından önce temel bilimlerde daha sonra ise diğer bilim veya sanat alanlarında oldukça yoğundur. İsimler sözlüğü gibi millî dünyanın daha belirgin yansıdığı sözlükler, Sovyet sonrasında daha sık görülür.
Ocağımız Sönmesin
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 373-376 · DOI: 10.24155/tdk.2020.153
Özet
Balkan göçleri hakkında mevcut çok sayıda ve çok farklı türlerde eserin olduğu bilinmektedir. Göç konulu romanlar içinde henüz tanıtılmadığı tespit edildiğinden bu kitabın tanıtımı yapılmak istenmektedir. Tanıtım sırasında betimleyici tanıtım tekniği kullanılacaktır. Refik Özdek'in kaleme aldığı kitabın birinci basımı 1989 yılında yapılmıştır. Temin edilen kitabın kaçıncı basım olduğuna dair bilgi kitabın içinde bulunmamaktadır. Kitabın kapağında sağ üst köşede, arkası dönük bir kadın ve adamla ortalarında bir çocuğun silueti vardır. Mavi ve siyah tonlarında bir kapak rengi seçilmiştir. Kitabın arka kapağında yazar bilgisi bulunmamakta, kısa bir tanıtım yazısı bulunmaktadır. Arka kapak yazısı şöyledir: "Bu kitap Balkan'dan Anadolu'ya özellikle 93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı) esnasında ve sonrasında Bulgar, Sırp, Karadağlı, Yunan çeteleriyle Rusların vahşetinden kaçıp göç eden yüz binlerce insanımızın dramıdır. "Ocağın Sönmemesi" için bayrağın çekildiği yere doğru, öle-yite yürüyüşün hazin hikâyesidir." Kitap roman türünde yazılmıştır ve yirmi bir bölümden oluşmaktadır. Her bölümün başında bölüm içinde birinin ağzından çıkmış özlü bir söz veya içeride geçen bir cümleden alıntı konulmuştur.
Doç. Dr. Seyitnazar ARNAZAROV (1952 - 2020)
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 377-384 · DOI: 10.24155/tdk.2020.154
Özet
Seyitnazar Arnazarov, 1952 yılında Türkmenistan'ın Ahal vilayetine bağlı Bäherden ilçesinde dünyaya gelir. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra 1969'da Mahtumkulu Türkmen Devlet Üniversitesinin Türkmen Filolojisi Fakültesine başlar. 1974 yılında üniversiteden mezun olan Arnazarov, Türkmenistan Bilimler Akademisinin Mahtumkulu Dil ve Edebiyat Enstitüsünde önce asistan, sonra da uzman olarak 18 yıl çalışır. 1982'de "Türkmen Türkçesinde Nutuk Fiilleri" başlıklı tezini savunarak filoloji bilim dalında doktor olur. 1992 yılından itibaren doçent olarak Devletmemmet Azadi Türkmen Millî Dünya Dilleri Enstitüsünde ders vermeye başlar.
Tek dilli özel alan sözlüklerinde yapı ve içerik
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2020, Sayı 69 · Sayfa: 147-161
Özet
Genel sözlükler, kullanıcıların dil öğrenme ihtiyaçları ile ilgili metinlere odaklanmaktadır. Özel alan sözlükleri ise kullanıcıların belirli bir konu alanındaki öğrenme ve bilimsel metin üretme ihtiyaçları ile ilgili metinlere odaklanmaktadır. Özel alan sözlükleri, daha deneyimli sözlük kullanıcıları için bir referans kaynağı olarak kabul edilmektedir. Belirli bir konu alanının öğrenicisi, genel sözlükteki sınırlamalarla yetinmeyip özel alan sözlüğünün sunduğu veriler aracılığıyla ilgili alandaki üst dili daha iyi kavrar. Özel alan sözlüğü hazırlanmasında, "dış metin" ve "sözcük listesi" oluşturulması öncü adımlar olarak değerlendirilebilir. Bu aşamada sözlük hazırlayıcısı, hedef kullanıcının bilgi düzeyi, dil yeterliliği ve ihtiyaçlarına uygun hareket etmek zorundadır. Bergenholtz ve Gouws, özel alan sözlükleri ile ilgili üç kullanıcı tipinden söz eder: i) Uzmanlar, ii) Yarı uzmanlar, iii) Uzman adayları. Kaldı ki bu üç grubun dil yeterlilikleri de farklı düzeylerde olabilir. Sözlük hazırlayıcısı, farklı kullanıcı gruplarına göre sözlüksel metnini tasarlamalıdır. Araştırmada; özel alan sözlüklerinin hazırlanmasındaki aşamalar, izlenmesi gereken yaklaşım ve yöntem, hedef kullanıcı profili vb. kuramsal konular ele alınmış ve seçilen terimler (arı, doğru ve ek) farklı özel alan sözlüklerindeki tanımlarıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. İnceleme, TDK'nin genel ağ sayfasındaki (http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bilimsanat&view=bilimsanat) özel alan sözlüklerinden elde edilen veriler üzerinden yürütülmüştür. Araştırma ile Türkiye'deki özel alan sözlükçülüğüne kuramsal ve uygulamalı açıdan katkı sağlanması amaçlanmıştır. Araştırma; Fuertas-Olivera'nın editörlüğünü yaptığı Specialised dictionaries for learners adlı kitapta yer verilen çerçeveye uygun bir şekilde yapılandırılmıştır. İnceleme, betimsel bir araştırma niteliğindedir.
Zarf-fiil eklerinin cümle sıralama işlevi ve bunun söz dizimindeki yeri üzerine
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2020, Sayı 69 · Sayfa: 135-146
Özet
Cümle; bir düşünceyi, duyguyu, durumu, olayı yargı bildirerek anlatan ve ana unsuru yargıyı taşıyan yüklem olan kelime veya kelime dizisidir. Yüklem çekimli bir fiil veya ek-fiille çekimlenmiş bir isim unsuru olabilir. Yüklemin anlamı diğer ögelerle desteklenir. Bir cümledeki kelime ve öge sayısı ihtiyaca göre değişebilir. Bu vasıftaki söz dizilerinin art arda sıralanmasıyla metinler oluşturulur. Metin oluşturulurken ya cümleler bitme bildiren noktalama işaretleriyle sonlandırılıp ardından yeni bir cümle başlar ya da cümlelerin arasındaki ilişkilere uygun olarak cümleler birbirine çeşitli morfemlerle veya noktalama işaretleriyle bağlanır. Söz dizimi üzerine yapılan çalışmalarda genellikle cümle bağlayıcı morfemler olarak bağlaçlar / bağlama edatları gösterilir. Oysa -(y)Ip, -(y)ArAK ve -ken zarf-fiil ekleri zarf oluşturmalarının yanı sıra cümleleri sıralayarak bağlama işlevine de sahiptirler. Söz konusu eklerin bu işlevlerine söz dizimi çalışmalarında ya hiç değinilmemiş ya da bu konuda kısmen değerlendirmeler yapılmıştır. "Otel için rezervasyon yaptırırken bazı konulara dikkat etmeliyiz." cümlesinde "otel için rezervasyon yaptırırken" ifadesi "dikkat etmeliyiz" yükleminin zarfıdır. Ancak "Kız çocukları sürekli diyet yaparken erkek çocukları her istediğini yiyor." cümlesinde "kız çocukları sürekli diyet yaparken" "yiyor" yükleminin zarfı değildir. Bu aslında "Kız çocukları sürekli diyet yapıyor ama erkek çocukları her istediğini yiyor." şeklindeki iki cümlenin -ken zarf-fiil ekiyle birleştirilmiş şeklidir. -(y) Ip, -(y)ArAK zarf-fiil ekleri de benzer şekilde zarf oluşturmadan cümle bağlayıcısı olarak kullanılabilmektedir. Bu makalenin yazılma amacı söz konusu eklerin bu işlevlerini ve bu işlevlerin söz dizimi açısından değerlendirilmesi gerektiğini dikkatlere sunmaktır.
Eski Türk manzum metinlerinde işletime sokulan alıntı sözcükler
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2020, Sayı 69 · Sayfa: 35-100
Özet
Yeryüzündeki tüm canlı diller, diğer dillerle etkileşim hâlindedir. Bu etkileşim diller arasında sözcük alışverişine yol açar. Bu alışveriş sosyal, siyasal, dinî, ekonomik vb. sebeplere dayanabilir ve söz varlığına birtakım yabancı unsurların girmesine neden olur. Türk dili de tarih boyunca tıpkı diğer diller gibi yabancı dillerden sözcük almış ancak bunları her zaman kendine özgü bir biçime sokabilmiş, bir başka ifadeyle Türkçeleştirmiştir. Bu Türkçeleştirme fonetik, morfolojik, semantik açıdan olabilir. Bu yazıda Eski Uygur Türkçesindeki manzum metinlerde yer alan alıntı sözcüklerin morfolojik açıdan Türkçeleştirilmesi ele alınmıştır. Dildeki alıntı sözcüklere, ulaşılabilen en eski yazılı kaynaklarımız olan Orhun Yazıtları'ndan itibaren rastlanıyor olsa da Eski Uygur Türkçesi döneminde Manihaizm, Budizm gibi yeni tanınan inanç sistemlerine ait birçok yabancı kökenli sözcüğün dile girmesi, bunlara karşılık bulunması ya da bunların Türkçeleştirilmesi bu dönemi özel kılmaktadır. Çalışmanın "Giriş" bölümünde, konuya ilişkin temel yargılar üzerinde durulup benzer çalışmalara yer verilmiş; "Eski Türk Manzum Metinlerinde Yapım Eki Almış Alıntı Sözcükler" bölümünde, ele alınan metinlerde yer alıp yapım ekleriyle işletime sokulan sözcükler üzerindeki etimolojik açıklamalar/görüşler derlenmiş, "Sonuç" bölümünde ise toplanan veriler değerlendirilmiştir.
Eski bir tıp el yazması “Tabibnâme”de bitki adları
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2020, Sayı 69 · Sayfa: 7-34
Özet
Tabibnâme, 18. yüzyılda Fakîr Ahmed Şeyhzâde tarafından yazılmış olan alternatif tıp, eczacılık ve bitki bilimi konularını içeren Türkçe el yazması bir metindir. Metin ayrıca dönemin siyasi, dinî ahlaki, tıbbi, felsefi vb. hususlarında da bilgiler taşımaktadır. Tabibnâme, barındırdığı söz varlığı ve dil özellikleri nedeniyle tıp ve eczacılık terminolojisi bakımından olduğu kadar Türk dili ve Türk kültürü tarihi bakımından da oldukça önemlidir. Tabibnâme metninde 101 adet bitki adı kullanılmıştır. Bu makalede, metinde kullanılan bitki adları art zamanlı ses değişiklikleri bakımından ve bugün Türkiye Türkçesinde kullanılıp kullanılmadıklarına göre değerlendirildi. 35 bitki adı bugün Türkiye Türkçesinde çeşitli ses değişikliklerine uğramış biçimleriyle ve 46 bitki adı ise aynı biçimleriyle kullanılmaktadır. Buna karşılık 20 bitki adı bugün Türkiye Türkçesinde kullanılmamaktadır. Bitki adlarının 27'si Türkçe, 25'i Arapça, 22'si Farsça, 18'i Yunanca ve 1 tanesi de Endonezya dilindendir. 8 bitki adı birden çok dillidir. 101 bitki adı, Tabibnâme metninde 152 kere kullanılmıştır. Ayrıca 7 bitki adı, alt tür adlarıyla birlikte 14 kere kullanılmıştır.