303 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
  • Son 10 yıl
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Modern Türk Öyküsünde Alt Türler (1890-1950)

Erdem · 2016, Sayı 70 · Sayfa: 85-103 · DOI: 10.32704/erdem.536817
Tam Metin
Modern öykü diğer türlerle girdiği ilişkiye ve yararlandığı edebî teknik ve formlara göre sınıflandırılabilir. Buna göre, mizahi öykü, teatral öykü, portre öykü, röportaj öykü, mektup öykü, anı/günlük öykü, tezli öykü, melodramatik öykü, dramatik öykü, gotik öykü olmak üzere on alt tür ortaya çıkmaktadır. İkili tasnif kullanıldığında onlarca hatta yüzlerce öykünün tek bir özelliğinin ya da en çok iki özelliğinin ifade edilmesi söz konusuyken, çoklu tipoloji sayesinde anlatıların pek çok özelliğinin gözler önüne serilmesi mümkün olmaktadır. Başkaca yapısal özelliklerine bakmadan, aynı yazarın pek çok öyküsünü bu iki kategorinin içine koymanın, incelenen öykülerdeki çeşitliliği göstermeyeceği düşünülmüş ve anlatıların yapısal özelliklerinden hareketle alt tür ayrımı yapılmıştır. Bu bağlamda yapılmak istenen, söz konusu ikili ayrımın yanlışlığını kanıtlamak değil, olası başka tipolojiler üzerinden öyküye yeniden bakmayı önermektir.

Televizyon İzleyicisi Kimdir? Kavramsal Bir Tartışma

Erdem · 2016, Sayı 70 · Sayfa: 25-42 · DOI: 10.32704/erdem.536832
Tam Metin
Televizyon çalışmaları açısından "izleyici" muğlak ve tarif edilmesi güç bir kavramdır. İletişim alanı içindeki farklı epistemolojik yönelimler, iletişim süreçlerini olduğu kadar izleyiciyi de farklı biçimlerde tarif ederler. Temelde izleyicinin kim olduğu sorusunun yanıtını belirleyen, izleme davranışının nasıl anlaşıldığıdır. İzleme pratikleri gündelik hayat içerisindeki sosyal etkileşimle belirlenir. Bu bağlamda, teknolojik değişimlerin ortaya çıkardığı farklı sosyal etkileşim biçimleri televizyon izleyiciliği pratiğini de biçimlendirmiştir. Bu makalede televizyon çalışmaları alanında izleyici kavramının geçirdiği dönüşüm ele alınmakta, teknolojik yeniliklerle birlikte izleyicilik pratiklerinin değişimi ve bunun televizyon çalışmaları için ne anlama geldiği tartışılmaktadır.

Felsefi Bir Söylem Biçimi Olarak Susku

Erdem · 2016, Sayı 70 · Sayfa: 75-84 · DOI: 10.32704/erdem.536838
Tam Metin
Felsefe, hep söylemek eylemi üzerine kendini inşa eder, söylemek eyleminde kendini gerçekleştirir. Söylemeyen, söylemeye eğilim duymayan bir felsefe düşünemeyiz bile. Susku hali, zaman zaman felsefenin gündemine girmiştir. Bunun en ileri örnekleri Kant, Kierkegaard ve Wittgenstein'da görülebilir. Bunlar öylesine anlamlı suskulardır ki, adeta felsefenin temel soruları karşısında verilmiş en sahih cevaplardır. Özellikle metafizik konular söz konusu olduğunda -ki buna ölüm de dâhildir- felsefenin, derin susku sularına gömüldüğü görülebilir. Sorun şudur: Susku, sözü bitirir mi yoksa yeni bir konuşma mı başlatır? Susmak, gerçekten susmak mıdır, yoksa Rilke'nin dediği gibi "yeni bir başlangıç, yeni bir işaret ve yeni bir değişim" midir? Sustuğumuz zaman, konuşmayı bitirmiş mi oluruz, yoksa asıl konuşma o zaman mı başlar? Eğer susku da bir konuşma tarzıysa, felsefi bir söylem biçimi olarak ortaya çıkma durumu söz konusu olabilir. Bu bağlamda sorulabilecek bir başka soru da şudur: Ölümün getirdiği ebedi susku, felsefi değerde midir?

Tokat-Pazar, Beyobası Hamamı

Arış · 2015, Sayı 11 · Sayfa: 3-11 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.64
Tam Metin
Günümüze harabe olarak gelen Beyobası Hamamı, Tokat ili, Pazar ilçesi, Sinan Paşa Mahallesi'nin batısında, Pazar-Zile yolunun kuzeyinde, Sarayönü denilen mevkide yer almaktadır. Banisi ve yapılış tarihi bilinmeyen eser, İvaz Paşa'nın Tokat Subaşılığının devam ettiği XIV. yüzyılın sonları ile 1412 yılına kadarki bir süre içerisinde buradaki diğer mimari faaliyetleriyle birlikte inşa ettirilmiş olmalıdır. Binanın enine sıcaklık düzenlemesine sahip olması da bu tarihlendirmeyi kuvvetlendirmektedir. Eserin duvarlarının çok az bir bölümü, sıcaklık ve halvet kubbeleri ile ılıklık mekânının tonozu ayaktadır. Hamam, ortası kubbeli, tek eyvanlı ve tek halvetli plân tarzı ile "ortası kubbeli, enine sıcaklıklı ve çifte halvetli" hamam tipinin farklı bir uygulamasıdır.

Korunması Gereken Bir Yerleşim Sadak Köyü: Salata Antik Kenti

Arış · 2015, Sayı 11 · Sayfa: 12-35 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.65
Tam Metin
Bu çalışmada Gümüşhane ili Kelkit ilçesine bağlı Sadak Köyü Satala antik yerleşiminin coğrafi ve tarihsel süreç içinde Kalkolitik dönemden günümüze fiziksel dokusunun oluşum ve değişim sürecine yer verilmiştir. Çalışma günümüzde Sadak Köyü içinde yer alan yüzey araştırmaları, kazı çalışmaları ve III. derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen Satala yerleşiminde tescillenen ve yerinde yapılan araştırmalarla tarafımızdan tescile değer görülen anıtların sınıflandırılarak incelenmesini, Satala yerleşimi örneğinden hareketle sit alanlarının ve bu alanlar içinde yer alan anıtların korunması için öneriler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Makale ile Sadak Köyü Satala Antik yerleşiminde yapılan yüzey araştırmalarına ve daha önce gerçekleştirilen envanter çalışmalarına ilaveler yapılmış, Sadak Köyü ve Satala antik yerleşiminin bilinçli bir koruma anlayışı çerçevesinde korunması vurgulanmıştır.

Mersin-Mut İlçesi Yörükleri Kadın ve Erkek İç Giyimleri

Arış · 2015, Sayı 11 · Sayfa: 36-52 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.66
Tam Metin
Yörükler, Orta Asya'dan Anadolu'ya yerleşen ve günümüzde kısmen de olsa göçebe kültürünü devam ettiren oymaklardır. Günlük uğraşıları özellikle küçükbaş hayvancılık olan Yörüklerin, yaşam alanları dağlık bölgelerdir. Yörüklerin kültürel özelliklerinin şekillenmesinde bu uğraşıların ve yaşam şartlarının etkisi oldukça fazladır. Istar ve çulfalık dokuma yöntemleriyle, hayvanlardan elde edilen yün ve ürettikleri pamuktan giysilik-kefenlik kumaş, halı, kilim gibi çeşitli tekstil ürünleri oluşturmuşlardır. Yörüklerin giysi kültürleri incelendiğinde, giysi ve giyinme biçimlerinin yerleşik hayata geçişten etkilendiği fakat özellikle kadın giysilerinin belli bölgeler ya da oymaklarda gelenekler ve kültür değerleri açısından korunduğu görülmüştür. Mut yöresinde Yörük kadın ve erkekler, tene giyilen göynek ile iç donu, üzerine üçetek, cepken, altta şalvar veya çakşırdan oluşan giysiler kullanmışlardır. Bu giysilerin altın, gümüş veya bakır süslerden oluşan aksesuarlar ve belde ibrişim trablus kuşak ile birlikte kullanıldıkları görülmektedir. Bu çalışmada;Mersin Mut ilçesi Yörüklerine ait, ten üzerine giyilen iç giyim unsurlarından don ve göynekler ile donlara ait uçkurların tespit edilmesi, yöresel özelliklerinin belirlenmesi ve ulaşılabilen örneklerin tür, biçim, form, terzilik, kullanım şekli ve estetik özellikleri açılarından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için elde edilen don ve göyneklerin, yapım ve kullanım özellikleri ile teknik çizimleri de içeren belgelendirilmesi, kaynak kişiler tarafından aktarılan bilgiler doğrultusunda, bazı karşılaştırmalar ile yapılmaya çalışılmıştır. Seçilen konunun, Türk ve Dünya kültür tarihi açısından ilgili literatüre katkıda bulunması ve söz konusu kültür değerlerinin korunmasına katkı sağlaması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

Isparta Müzesindeki Osmanlı Dönemine Ait Bakır Eşyalar

Arış · 2015, Sayı 11 · Sayfa: 53-72 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.67
Tam Metin
1800'lü yılların sonlarında Isparta'da çok çeşitli el sanatları ve sanat erbabı ustalar bulunmaktaydı. Çok sayıda ustası olan bu el sanatlarından biri de bakırcılıktır. 1850'li yıllarda Isparta'da evlerde kullanılan yemek takımlarının hemen hepsinin bakırdan olduğu bilinmektedir. 1900'lü yılların ortalarına kadar yaşayan bakır cezvecilik de işçilik yönünden oldukça önemli bir yere sahipti. Ispartalı bakır ustaları tarafından geliştirilen 20 çeşit cezve bulunmakta, ünlü Isparta bakır cezveleri yurtdışına bile gönderilmekteydi. Günümüzde 1985 yılında ziyarete açılan Isparta Müzesi envanterine kayıtlı olan 66 adet bakır eşya bulunmaktadır. Müze arşivinde muhafaza edilen bakır eşyaların genel ve bezeme özelliklerine, işleme tekniklerine yönelik herhangi bir araştırma bulunmamaktadır. Bu çalışmada Isparta Müzesindeki bakır eşyalar kullanım alanlarına göre; mutfak, savaş, süs ve banyo eşyaları olmak üzere 4 grupta incelenmiştir. Isparta Müzesi envanterine kayıtlı olan bakır eserler genel özellikleri, bezemeleri ve işleme teknikleri ele alınarak tanıtılmıştır.

Niğde Halı Pazarında Farklı Bir Melendiz Halısı

Arış · 2015, Sayı 11 · Sayfa: 73-80 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.68
Tam Metin
Niğde ili Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesinde önemli el dokuma halıcılık merkezlerinden biridir. Günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş halı pazarlarından olan Niğde Halı Pazarı varlığını devam ettirmektedir. Her Salı pazar kurulmakta üreticiler tarafından halı ve diğer düz dokumalar tüccar ve diğer alıcıya burada satılmaktadır. Bu makalede 2012 yılında yörede yaptığımız araştırma sırasında, Niğde halı pazarında rastlanan, Melendiz (çiftlik ilçesi) yöresine ait, 20.yy. ortalarında dokunmuş bir halı ele alınmıştır. Özgün bir kompozisyona sahip olan ve kayda değer olduğunu düşündüğümüz bu halı teknik ve desen bakımından ele alınmıştır. Halı zemini farklı tasarlanmış bölümlerden meydana gelmekte ve bu bölümlerde; cami mimarisi ile yöreye ait özgün bitkisel ve geometrik bezemeler yer almaktadır.

Bitlis Etnoğrafya Müzesinde Bulunan Düz Dokumalar

Arış · 2015, Sayı 11 · Sayfa: 81-95 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.69
Tam Metin
Geleneksel Türk El Sanatlarının zengin örneklerine sahip olan illerimizden birisi de Bitlis'tir. Dokumacılık tarihi eski bir geçmişe sahip olan Bitlis'te el tezgâhlarında yapılan dokumalar genellikle köylerde olmak üzere bazı evlerde ve müzede yerini korumaktadır. Bu çalışmayla, ilgili makamlardan gerekli izinler alınarak Bitlis Etnografya Müzesinde bulunan 15 adet düz dokuma örneği teknik, renk, desen ve kompozisyon özelliklerine göre incelenmiş, 10 örnek çalışmaya eklenmiştir. Bu çalışmada verilen düz dokumalardan dördü kilim, ikisi cicim, dördü de palazdır. İncelenen kilimlerin hepsinin ilikli kilim olduğu ve yün ile dokunduğu, cicim ve palazların yün ve kıl ile dokundukları görülmüştür. İncelenen düz dokumaların hepsinde siyah rengin, bunun haricinde kırmızı, beyaz, yeşil, pembe ve turuncu renklerin kullanıldığı görülmüştür. Araştırmada müzede bulunan düz dokumaların envanter kaydının tutulmadığı görülmüştür. Araştırma sonucunda, müzede sergileme ve depolama, restorasyon ve konservasyon konularında daha yoğun ve ayrıntılı çalışmaların yapılması gerektiği, müze yetkililerinin bir an önce yöresel düz dokumaların envanter kayıtlarını oluşturmaları, yöresel düz dokumalardan daha fazlasının müzeye kazandırılması, müzede bir etnolog ve tekstil uzmanının istihdam edilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.

Kutadgu Bilig’deki “Tuşı” Çekim Edatı Üzerine

Erdem · 2015, Sayı 69 · Sayfa: 87-100 · DOI: 10.32704/erdem.537384
Tam Metin
Türk-İslam medeniyetinin en önemli eserlerinden biri Kutadgu Bilig'dir. Eser bugüne kadar birçok incelemeye konu olsa da metinde hâlen gözden kaçmış, kesin bir sonuca bağlanmamış veya yeniden yorumlanması gereken dil malzemelerinin bulunduğu aşikârdır. Bu yazıda, Kutadgu Bilig'de çekim edatı olarak işletilen "tuşı" (