1321 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Aydın Sayılı 16
- Erdem Dergi̇si̇ 14
- Müjgan Cunbur 12
- Ömer ÇAKIR 12
- Mübahat Türker Küyel 11
Anahtar Kelimeler
- Dokuma 35
- Halı 32
- Mustafa Necati Sepetçioğlu 24
- Weaving 23
- Kilim 20
- Peyami Safa 20
- Osmanlı 19
- Motif 17
- roman 16
- novel 15
“Image”dan “İmge”ye Attilâ İlhan’ın Edebiyat “Savaşı”
Erdem · 2014, Sayı 67 · Sayfa: 19-32 · DOI: 10.32704/erdem.537399
Özet
Tam Metin
Günümüzde edebiyat eleştirisinin, daha özelde şiir eleştirisinin en gözde terimlerinden biri imge olsa da, bu terimin kavramsal sınırlarını çizmekte zorlanıldığı görülür. Türkiye'de edebiyat eleştirisi alanında 1950'lerden itibaren öncesine nazaran daha sık biçimde kullanılmaya başlanan ve asıl olarak 1960'larda yaygınlaşan imge teriminin tanımlanmasında, başından beri birtakım sorunlar yaşandığı dikkat çeker. Bu kavramın yaygınlık kazanmasında öncü bir konuma sahip olan Attilâ İlhan, 1952 ile 1967 arasındaki eleştirel yazılarında estetik teorisinin merkezî kavramı olarak imgeye yer vermiş ve farklı dönemlerde imge kavramını farklı bağlamlarda kullanmıştır. İlhan, 1950'lerin başında "toplumcu gerçekçi" edebiyatın estetik düzeyindeki eksikliğe işaret etmek, 1955'te Garip şiirinin "biçimci" olduğunu iddia etmek ve 1960'larda ise İkinci Yeni'nin imgeyi "yanlış" biçimde kullandığını kanıtlamak için bu kavrama başvurmuştur. Bu üç farklı edebiyat anlayışını eleştirirken imge kavramını nasıl ve hangi amaçla kullandığına bakınca, İlhan'ın iddialarındaki belirsiz noktaları görmek olanaklı hale gelebilir.
Dünya Edebiyatına Uzanan Yolda Bir Türk Romancı: Orhan Kemal
Erdem · 2014, Sayı 67 · Sayfa: 87-104 · DOI: 10.32704/erdem.537456
Özet
Tam Metin
Bu makalede, Türk kültür, sanat ve edebiyatı ile ilgili eserlerin Türkçe dışındaki dillerde, öncelikle çok konuşulan dünya dillerinde, yayımlanmasını destekleyen TEDA (Türk Edebiyatının Dışa Açılımı) Projesi bağlamında yapılan çeviriler ile bu proje içinde önemli bir paya sahip olan Orhan Kemal'e ait eserlerin çevirileri ele alınmıştır. Türk kültür, sanat ve edebiyatını entelektüel hedef kitle ile buluşturmak amacıyla dünya dillerine yapılan Orhan Kemal çevirilerinin bu proje içindeki oranı, yıllara göre dağılımı ve hangi dillere çevrildiği gibi sorulara cevap aranmıştır. Ayrıca, Orhan Kemal'in 72. Koğuş adlı eseri ve Almanca çevirisi karşılaştırmalı bir şekilde incelenerek görevi, özgün metni önceden okumak ve "metin çözücü" rolüyle metni alımlamak, başka bir deyişle, metni yeniden yorumlamaktan ibaret olan çevirmenin eserde geçen Türkçenin kalıplaşmış dil birimleri arasında yer alan atasözleri ve deyimleri Almancaya ne ölçüde aktarabildiği ve hedeflenen "eşdeğerliği" ne derece sağladığı ayrıntılı bir şekilde irdelenmiştir. Eserin Almanca çevirisi örnekleminde kültürel ögelerin çevrilebilirlik sınırları konusuna dikkat çekmeye çalışılmıştır.
2000’li Yıllarda Kadın Öykücülerin Dili Üzerine Tespitler
Erdem · 2014, Sayı 67 · Sayfa: 63-85 · DOI: 10.32704/erdem.537467
Özet
Tam Metin
Türk edebiyatında kadın yazarların dili, uzun zaman erkek yazarların izinde gitmek durumunda kalmıştır. Kültürel, sosyolojik ve ekonomik değişmelerle birlikte kadın yazar sayısında 2000'li yıllarda görülen büyük artış, bu yazarların kendilerine mahsus bir dil bulup bulamadığı tartışmasına uygun bir süreç yaratmıştır. Bu araştırmanın amacı, 2000'li yıllar Türk öyküsünde kadın diline ait bazı belirlemelerde bulunmak ve kadın yazarların kendilerine ait bir dil edinip edinemediklerini veya önceki alışkanlıklarını değiştirip değiştiremediklerini tartışmaktır. Yazıda, dönemin önemli sayılabilecek yedi kadın öykücüsünün birer kitabı seçilerek bu metinler üzerinde konu incelenmiştir. Buna göre şefkat ve cinsellik başlıkları altında kadın öykücülerin diline yaklaşılmış, onların bir kadın gözüyle dünyayı ve insanı alışılmış dilden ne kadar farklı anlatıp anlatamadıkları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Haşerelere Karşı Bir Önlem: Çekirge Suyu
Erdem · 2014, Sayı 67 · Sayfa: 33-45 · DOI: 10.32704/erdem.537440
Özet
Tam Metin
Tarih boyunca afetler nedeniyle oldukça sıkıntılı dönemler yaşayan insanoğlu, bunlara karşı önlemler almaya ve hatta doğaüstü ve dinî ritüeller içeren önlemler ile korunmaya çalışmıştır. Çekirge gibi hayvanların verdiği zararlar da afet olarak nitelendirilmektedir. Çekirge istilaları tarih boyunca insanoğlunu oldukça sıkıntıya düşürmüştür. Bazen "yaratanın cezalandırması" olarak da nitelendirilen çekirge istilaları nedeniyle kıtlıklar yaşanmış, köyler ortadan kalkmış, ölümler meydana gelmiştir. Ekili ve dikili mahsule verdiği zararlar nedeniyle, ekonomiyi de sekteye uğratan çekirgelerden ötürü sıkıntı yaşayan halkın çare olarak başvurduğu önlemlerden biri de "çekirge suyu"dur. "Sığırcık suyu" olarak da bilinen çekirge suyu, Osmanlı Devleti'nde çekirge felaketine karşı alınan önlemlerden biriydi. Bu çalışmada, sadece çekirge değil, diğer zararlı haşerelere karşı da sıklıkla kullanılan çekirge suyu, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında değerlendirilecektir.
Telmih’e Telmih: Klasik Türk Edebiyatında Geleneğin İnşası
Erdem · 2014, Sayı 67 · Sayfa: 5-18 · DOI: 10.32704/erdem.537397
Özet
Tam Metin
Klasik İslamî edebiyatların bir kolu olan klasik Türk edebiyatında, diğer edebiyatlarda olduğu gibi edebî sanatlar sıkça kullanılmaktadır. Ancak edebî sanatların layıkıyla tahlil edildiğini iddia etmek mümkün görünmemektedir. Edebî sanatlardan biri olan telmih de sadece bir edebî sanat işlevi görmez. Kelime düzeyinden mürekkep bir söyleme biçimine uzanan telmih, aynı zamanda hafıza, metinlerarasılık, anlatı ekonomisi gibi vasıtaları kullanarak bir edebiyat geleneği inşasına katkıda bulunur. Dolayısıyla telmihi, bir edebî sanat olmanın yanı sıra gelenek inşa edici bir vasıta olarak da telakki etmek imkân dâhilindedir.
Yün Halı İpliklerinin Boyanmasında Turunçgillerin Bazı Türlerinin Kullanımı
Arış · 2014, Sayı 10 · Sayfa: 14-24 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.57
Özet
Tam Metin
Bu çalışmada limon, portakal, mandalina ve turunç ağaçlarının yapraklarının bitkisel boyacılıkta kullanılabilirliğinin belirlenmesi ve yapılan boyamalar sonucunda elde edilen renklerle bir renk katalogu oluşturulması amaçlanmıştır. Bununla birlikte boyamalar sonucu elde edilen renklerin ışık, sürtünme ve su damlası haslık değerlerinin belirlenmesi de hedeflenmiştir. Araştırmada limon (C.limon L.), mandalina (C. reticulata Blanco), portakal (C. sinensis L.) ve turunç (C. aurantium L.) ağaçlarının kurutulmuş yaprakları kullanılarak, mordanlı ve mordansız olmak üzere toplam 68 boyama yapılmıştır. Mordanlı boyamalarda alüminyum şapı (Kal(SO4 ) 2 ), çinko klorür (ZnCl2 ), kalay klorür (SnCl2 ), potasyum bikromat (K2 Cr2 O7 ), sodyum klorür (NaCl), sodyum sülfat (Na2 SO4 ), sodyum sülfit (Na2 SO3 ), tannik asit (C76H52O46) olmak üzere 8 adet kimyasal madde mordan olarak %3 ve %5 oranlarında kullanılmıştır. Boyamalar sonucunda başta sarı rengin çeşitli tonları olmak üzere bej, kemik rengi, bal rengi, toprak rengi, hardal, kahverengi, gül kurusu, sarı-yeşil ve yeşil-kahve renkleri ile bu renklerin açık ve koyu tonları elde edilmiştir. Turunçgil yapraklarından elde edilen renklerin ışık haslığı değerleri 2 ile 7, sürtünme haslığı değerleri 1/2 ile 4/5, yaş ve kuru su damlası haslık değerleri ise 3 ile 5 değerleri arasında değişmektedir. Bu renklerin genel olarak ışık ve sürtünme haslık değerleri orta, su damlası haslık değerleri ise iyi düzeydedir.
Eskişehir İli Geleneksel Kadın Şalvarları
Arış · 2014, Sayı 10 · Sayfa: 26-33 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.58
Özet
Tam Metin
Ait olduğu toplum ve bulunduğu dönem ile ilgili önemli belge niteliği taşıyan giyim kuşam ürünlerinin her biri kültürel bir değer ifade etmektedir. Anadolu'nun her bölgesi kendine özgü nitelikleriyle zengin bir giyinme kültürüne sahip olmasına karşın, her bölgenin giyim kuşamını tamamlayan ortak giysi parçaları da dikkat çekicidir. Bu giysi parçalarından biri olan şalvar, her bölgenin gelenekselleşmiş giyim kuşamı içinde farklı biçim ve isimlerde yer almaktadır. Zamanın ruhuna yenik düşerek kullanımdan kalkan, diğer gelenekselleşmiş giysi parçaları gibi şalvarlar da özgün niteliklerini, dolayısıyla kültürel değerlerini kaybetme tehdidi ile karşı karşıyadır. Geleneksel giyim kuşamın toplumun kültürel ve manevi değerlerini üzerlerinde taşıdığı, gelecekte bu kültürel miraslarımızın da yok olacağı düşünülerek, maddi kültür varlıklarımızın araştırılması, belgelenmesi, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılarak, yaşatılması gerekmektedir. Eskişehir ili geleneksel kadın şalvarlarının biçimsel özelliklerinin belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada; Eskişehir'in Beylikova, Mihalıççık, Sivrihisar ve İnönü ilçelerinde araştırma yapılarak, ulaşılan şalvar örnekleri fotoğraflanmış, gerekli ölçümler yapılarak teknik çizimleri yapılmış, şalvarların kumaş, dikim, süsleme gibi biçimsel özellikleri belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, Eskişehir şalvarlarının torba (paçasız) kalıp formuna sahip olduğu ve farklı iki formda hazırlandığı, yapımında kullanılan kumaş miktarı ve süsleme özelliklerinin dikkat çekici olduğu belirlenmiştir
Isparta Müzesi Envanterinde Bulunan Cumhuriyet Dönemine Ait El İşlemeli Peşkirler
Arış · 2014, Sayı 10 · Sayfa: 34-41 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.59
Özet
Tam Metin
İnsanoğlunun varolduğu tarihten günümüze kadar uygarlıklar, el sanatları ile iç içe yaşamışlardır. Yaşamın gereği olan üretim biçimlerinden meydana gelen el sanatları aynı zamanda kültürel birer olgudur. Anadolu'da el dokumacılığının en güzel örneklerinin görüldüğü ürünlerden biri de peşkirlerdir. Bu makalede, Isparta Müzesinde bulunan peşkirler işleme tekniği, motif ve kompozisyon özelliklerine göre, kullanılan malzemeler de dikkate alınarak dönemlerine göre incelenmiştir. Cumhuriyet dönemine ait olduğu müze envanter kayıtlarında belirtilen 16 örnek incelemeye alınmıştır. Cumhuriyet dönemi peşkirlerinin önceki dönemlerden faklılık ya da benzerlik gösteren özelikleri irdelenmiştir. Genellikle peşkirlerin desenlerinde stilize tarzda çiçek motifleri, basit-sıralı yüzey şemaları ve dokumanın kendinden desenli olduğu örnekler yer almaktadır. Cumhuriyet dönemine ait olan örnekler, ayrıca işleme, kenar süsleme teknikleri, renk ve kompozisyon özelliklerine göre incelenmiştir.
Ordu İli Gölköy İlçesi Kozören Köyü Kilim Dokumaları
Arış · 2014, Sayı 10 · Sayfa: 4-13 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.56
Özet
Tam Metin
Kozören köyünü oluşturan etnik yapı Çepni Türkmenlerinin yaşadıkları coğrafyanın yerleşim yerlerine uzak olması sebebiyle dış etkilere uzak kalmıştır. Folklorik unsurları eski inanç uygulamalarını da halen yaşatan bir beldemizdir. Yazımızda Kozören'de yapılan dokumaların (halı, kilim, cicim, sumak, zili) malzeme temini, hazırlanması, uygulamaları aktarılmaya çalışılacaktır. Ayrıca hammadde olan yün ve kılın ipe dönüştürme aşaması, boyama teknikleri, dokuma teknikleri ve dokuma aletleri üzerinde durulup işlenen motifler hakkında bilgiler verilecektir
Azerbaycan Dokumacılık Geleneği
Arış · 2014, Sayı 10 · Sayfa: 60-71 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.62
Özet
Tam Metin
Günümüzde geçmişin manevi mirasının derinden öğrenilmesi, korunması ve her bir kesin bilinçaltı objesine dönüşmesi çok önemlidir. Azerbaycan'ın çağdaş cemiyetinin gelişiminde kültürel mirasın tetkiki, etnik kendine haslığın ifadesi ve belirlenmesi önemli hususlardandır. Dokumalar kendilerinde halkımızın tarihi ve sosyal yönde geçtikleri uzun yolu yansıtıyorlar. Tarihi-kültürel süreçlerin çeşitliliği kendini dokumaların karakterinde, dokuma tekniğinde, hazırlanma bölgesinde, üzerindeki desenlerde, elementlerde gösteriyor. Boşuna, halı tarihtir, geçmişle bağlı bilgileri bizlere ötüren kaynaktır denilmiyor. Dokumaların aldığı isimler de hususi ilgi kaynağıdırlar: palas, cecim, zili, verni, kayık, gedceri, şedde, çul, sumak. Dokumalara verilen adlar özel olarak dokumacılar tarafından düşünülürdü, fakat çoğu zaman tarihi, kültürel ve sosyal faktörlerin etkisiyle bu isimlerden bazıları değişebiliyordu. Maalesef, hala Azerbaycan 'da dokumaların taşıdıkları isimler araştırma konusu olarak yeterince ilgi çekmiyorlar. Bunun sonucu olarak da dokumaların taşıdıkları ilkin adlar göz önünde bulundurulmadan, incelenme zamanı aynı dokumalar farklı şekillerde adlandırılıyorlar ki, bu da onların doğru anlaşılmasına ve kabullenilmesine engel oluyor. Bağımsız Azerbaycan'ın milli gelenekleri geliştirerek ve yaşatarak dünyevi entegrasyon sürecine katıldığı devirde bu konu daha da aktüeldir. Türk halklarının etno-kültürel dinamikliğinin gelişimi ile bağlı olarak bedii sürecin önemli unsuru olan bahsini ettiğimiz sorunun aktüelliği halkımızın etnik bilincinin yükselmesi ile daha da artıyor. Dokuma adlarının incelenmesi onların tarihini bilmeye, gelişim sıralamasını belirlemeye, sembolün etno-şuurlu ve evrensel özgünlük arketipler ile alakasını yüze çıkarmaya ve nihayet bu dokumaların gelişim özelliklerini, geçmiş ve çağdaş durumunu yansıtan terminler sisteminin kurulmasına destek olacaktır. Azerbaycan dokuma adlarında eski Türk kökenli daha derin tabakalar mevcuttur. Bunun dışında yalnız Türk etnomisi ve toponomisiyle bağlı adlar eski kabul ediliyor. Mevcut durumdan çıkış yolu bulmak amacıyla dokumaların geleneksel terminolojisinin ilkin sisteminin tetkikinin berpası ve buna dayalı olarak Azerbaycan dokumalarının vasıflandırılması teklif ediliyor.