505 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 505
Yazarlar
- Nail Tan 22
- Mehmet Ölmez 12
- Sadettin Özçelik 10
- Ahmet Karaman 6
- Cüneyt Akın 6
Anahtar Kelimeler
- Turkish 15
- Türkçe 15
- vocabulary 11
- Azerbaycan edebiyatı 10
- Eski Türkçe 10
- söz varlığı 10
- edebiyat 9
- Eski Uygurca 9
- Kazakh 9
- literature 9
ON bIdgẄčIr IN THE 3RD LINE OF THE SOUTH SIDE OF THE ŠINE-USU INSCRIPTION
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 177-188
Özet
The Šine-Usu Inscription is the most voluminous one with 50 lines among theUyghur inscriptions. Like Tes (750) and Tariat (752-753) inscriptions, the Šine-UsuInscription also was erected in 759 in honor of Moyun Čor, the second qaghan of theUyghur Qaghanate (r. 747-759). It is still on the spot in two pieces.Most parts of the Šine-Usu Inscription are now well understood. However, thesouth and west sides are heavily damaged and there are many illegible and/orincomprehensible words and sentences in these sides. One of them is the letter groupricwgdib bIdgẄčIr in the 3rd line on the south side. The sentences containing thisletter group have been differently interpreted by the researchers. All of the readingshitherto are problematic.The author would like to regard the letter group ricwgdib bIdgẄčIr asa spelling error for ricwgidb bdIgẄčIr and suggests to read it as äbdigüči är'soldier who recruits/drafts soldier' (< äbdi- 'to gather, to pick up' + -güči 'participlesuffix'). There are at least three examples of spelling error related to the position of the letter i I in the inscriptions. The sentences in question can be now read as beš yegirmikä …… tayγan költä teriltim. äbdigüči är anta ït[ïm. är k]älti "On the 15th (of the month) …… we (lit. I) gathered at the Lake of Tayγan. I sent the recruiting soldiers from there. [The soldiers] came".
İSTANKÖY’DEKİ ESKİ TÜRK YER ADLARI
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 135-150
Özet
Bilinen en eski zamandan günümüze, bir dilin ve kültürün bir coğrafya üzerindekitâkibi, o coğrafya üzerinde bulunarak birer etno-kültürel iz olarak varlığını koruyanyer adlarının tespit edilmesiyle mümkündür. Bu sebeple yer adları (toponimler),kültürlerin ve dillerin coğrafya üzerindeki en önemli izleridir. Türklerin geçmiştengünümüze, hâkimiyet kazandıkları coğrafyalardaki kalıcı dil ve kültür etkilerininaraştırılması, doğal olarak Türk göç ve akınlarının akabinde gerçekleşen yerleşimhareketlerinin sonucunda, yerleşilen coğrafyalardaki dağlara, nehirlere, ovalarave yaylalara, tüm coğrafi şekillere ve kurulan yahut yerleşilen köylere, mahallelere,şehirlere takılan Türkçe isimleri filolojik cepheden araştırmakla başlayacaktır. Dilkültürel(Lingo-cultural) etki bağlamında, yer adları üzerinde yapılan çalışmalarınsonuçlarını analitik bir perspektifte incelemek gereği ayrıca doğmaktadır. Bu hedefleçalışmada, Osmanlı Türklerinin bir devamı ve bakiyesi olarak, Türk dünyasınınbatısında bulunan Ege adalarından biri olan İstanköy'deki şimdiye kadar unutulmuşTürklüğe ait yer adları filolojik bir düzlemde incelenmiştir. İstanköy'de yapılan saha çalışmasından elde edilen veriler ve eski harita verileri temel alınan esas kaynaklardır.
ANLAMDAŞ ADDEDİLEN BİRKAÇ KELİMENİN MANA FARKLARI HAKKINDA NOTLAR
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 165-175
Özet
Anlamdaş kelimelerin gerek varlığı gerekse mahiyeti ile ilgili dil bilimciler çeşitliaraştırmalar ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada bu tür kelimelerde zamanla meydanagelen mana bulanıklığı veya mana kaybı ile ilgili birkaç örnek vererek konuyakatkı sağlamaya gayret edilecektir. "Dilde sadeleşme" gibi bazı sebepler birçokkelimeye sırt dönülmesine sebep olmuş; bu durum önce yazı dilinde, daha sonrazamanla konuşma dilinde kelimelerin unutulması veya manalarının bulanıklaşarakbirbirleriyle karışması neticesini doğurmuştur. Bu durumdan anlamdaş kelimeler denasibini almış, bazı kelimelerin manalarında eksilme ve değişme olması anlamdaşkelimeler arasındaki mana farklarının tamamen yok olmasına sebep olmuştur. Bazıanlamdaş kelimeler hem konuşma dilinden hem de yazı dilinden tamamen çıkmış,sadece lügatlerin bir köşesinde unutulmayı bekler hâle gelmiştir. Bu çalışmada eşanlamlı sayılan ve mana farkları unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş ikazihtar,fiil-amel, defetmek-refetmek, cem-haşir kelimeleri arasındaki mana farklarıincelenmiştir. Kelimelerin önce müteradif Türkçe sözlüklerdeki manaları verilmiş, daha sonra da farkları izah edilmiştir.
TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA YAPIM EKLERİ I: YAZI DİLİNDE BULUNMAYAN YAPIM EKLERİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 73-114
Özet
Türkiye Türkçesi ağızları, yazı diline göre çok daha zengin bir yapım eki varlığınasahiptir. Türkiye Türkçesi ağızlarındaki yapım eklerinin sayısı yazı dilindeki yapımeklerinin iki katından fazladır. Ağızlardaki pek çok yapım eki, yazı diline göre dahaişlektir ve bu yapım eklerinin yazı dilinde görülmeyen pek çok farklı işlevi vardır. TürkiyeTürkçesi ağızlarındaki yapım eklerinden 140 kadarı yazı dilinde bulunmamaktadır.Tarihî lehçelerde mevcut olup da yazı dilinde unutulmuş olan pek çok yapım eki,Türkiye Türkçesi ağızlarında varlığını korumuştur, çağdaş lehçelerde kullanılanama Türkiye Türkçesi yazı dilinde bulunmayan yapım eklerinin birçoğu da çağdaşlehçelerdekine benzer işlevlerle Türkiye Türkçesi ağızlarında yer almaktadır. Bazıyapım ekleri ise tarihî ve çağdaş lehçelerde bulunmamakta, Türk dili coğrafyasındasadece Türkiye Türkçesi ağızlarında görülmektedir. Türkiye Türkçesi ağızlarındakibazı yapım ekleri ve bu eklerle kurulu birtakım kelimeler tarihî lehçelerde nadirgörülen yapım eklerinin varlığını doğrulamakta, Türk dili tarihinin pek çok sorununaışık tutmakta ve bu sorunların çözümüne katkı sağlamaktadır.
RAIHAN MUHAMEDOWA (2016). KAZAKH: A COMPREHENSIVE GRAMMAR (ROUTLEDGE COMPREHENSIVE GRAMMARS) (1.BASKI). ROUTLEDGE. 299 S.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 189-191
Özet
Adını "Kazakçanın Kapsamlı Grameri" diye çevirebileceğimiz bu kitap,Justus Liebig Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nde, Almanya / Giessen, çalışanDr. Raikhangul Mukhamedova tarafından hazırlanmıştır. Routledge, kitabınarka kapak yazısında yer alan kısa bilgide kitap "İngilizce olarak yayımlananKazakçanın ilk ayrıntılı inceleme.'' olarak nitelendirilmiştir.İÇİNDEKİLER kısmında (s.vii) sırasıyla: KISALTMALAR LİSTESİ(s.xv), KAZAK ALFABESİ (s.xvii), KAZAKÇANIN GENEL ÖZELLİKLERİ(s.xviii), 1. BÖLÜM SÖZ DİZİMİ; toplam on yedi ana başlık ve altmışdokuz alt başlık (s.1 - 164), 2. BÖLÜM MORFOLOJİ / BİÇİM BİLGİSİ(s. 165 - 272); İlki Kazakça isimler dört ana başlığa ayrılıp toplam 20alt başlık, ikincisi Kazakça fiiller, bir ana başlık ve yedi alt başlık, üçüncüsüDiğer sözcük türleri altı ana başlık ve on altı alt başlık olarak üçe ayrılmıştır ve son bölüm ise FONOLOJİ
DENİZCİLERİN TÜRKÇEYE KAZANDIRDIKLARI İKİ TERİM: “SÜTLİMAN” VE “KÖRBASTON”
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 63-71
Özet
Bu makalede özel dillerden biri olan denizci jargonu bağlamında "Türk gemicidili" ele alınarak, yabancı dillerden Türkçeye geçmiş iki terim incelenmiştir. Türkdenizciler arasında, havanın (rüzgârın) ve denizin durgun durumunu tanımlayan"sütliman" ile yelken dönemi gemilerinde cıvadranın altına dikine olarak bağlanmış,ağaç veya demir bir çubuğun adı olan "körbaston" terimlerinin Türkçe dil varlığıiçindeki durumları değerlendirilmiş ve söz konusu terimlerin, somut olmayan birerkültürel miras örneği olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar değişmedenulaştıkları tespit edilmiştir.
DERLEME SÖZLÜĞÜ’NDE LAZCA UNSURLAR
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 115-134
Özet
Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü 'nde yer alan Lazcaunsurlar incelenmiştir. Söz konusu bu 30 kelime, aşağıda değinileceği gibi, daha çokLazca konuşulan Rize ve Artvin illerinin sahil kesiminden derlenip DerlemeSözlüğü 'ne eklenmiştir. Anadolu ağızlarına girmiş Lazca unsurların oldukça sınırlıolduğu, Derleme Sözlüğü 'nde yer alsa bile bazı kelimelerin aslında Türkçeye geçmiş sayılamayacağı da tartışılan bir başka konudur.
ҚАЗАҚ ЖӘНЕ ТҮРІК ТІЛДЕРІНДЕГІ ДИПЛОМАТИЯЛЫҚ ТЕРМИНДЕРДІҢ ЛЕКСИКАЛЫҚ СИПАТЫ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 39-54
Özet
Қазақ және түрік халықтарында дипломатиялық терминдер ерте кездерден бастап-ақ қалыптасқан. Дегенмен, дипломатиялық терминдердің мағыналық ерекшелігі, жасалу сипаты, танымдық негізділігі салыстырмалы бағытта да, жеке теориялық мәселе ретінде де әзірге зерттеу нысанына айнала қоймаған. Осыдан он төрт ғасыр бұрын бүгінгі таңда жалпы саны 200 млн. адамға жетіп отырған түркі халықтары бір тілде сөйлеп, Түрік қағанаты атты бір мемлекеттің құрамында тіршілік еткені тарихтан белгілі жайт. Тек VII ғасырдан бастап, олардың тарихында бөліну және ажырау үдерісі басталды. Мұстафа Ататүрік "Жер бетінде түрікке түріктен артық дос жоқ" деген. Осы сөздің мәнін байсалдылықпен пайымдасақ, бұл жақындық түркі халықтарының тілінің бірлігі, дінінің бірлігі, мәдениетінің бірлігі, әдет-ғұрпы мен дәстүрінің бірлігі арқылы анықтала түспек. Қазақ және түрік тілдерінің тарихи туыстығы, ортақ діл мен діннің болуы көп нәрсенің байыбына терең барлауға жетелейді. Қазіргі уақытта түбі бір түркі тілдерінің терминдік жүйесін реттеу, мүмкін болған жағдайда, ондағы ортақ терминдердің санын көбейтіп, сапалық мүмкіндігін арттыру мәселесі күн тәртібіне қойылуда.
OSIP SENKOVSKIY’IN RUS TÜRKOLOJISININ GELIŞIMINE KATKISI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 77-91
Özet
Genel olarak Rus Türkolojisi incelenirken üç dönem esas alınmaktadır. Birinci dönem Çarlık Rusya'sının bir sistem olarak oluştuğu dönemden 1917 tarihine kadar olan yılları kapsamaktadır. İkinci dönem 1917-1991 ve üçüncü son dönem 1991'den günümüze kadar olan yılları içine almaktadır. Özellikle birinci dönem, oldukça uzun bir süreçtir. Bu dönemin kesin olarak başlangıç tarihini tespit etmek zor olmasının yanı sıra bu dönemdeki çalışmaları da bilimsel bir Türkoloji anlayışı içinde ele almak oldukça zordur. Ülkemizde birinci dönemi değerlendiren çalışmalar oldukça sınırlıdır veya pek çok çalışma genel değerlendirme niteliğindedir. Birinci Petro ile başlayan Çarlık Rusya'sındaki değişim hareketleri, akademik kurumların da kurulmasını sağlamıştır. Bu dönemde Rusya'ya Batıdan, özellikle Almanya'dan gelen bilim adamları ilk sırada yer almaktadır. Zaman içinde kendi akademik kadrolarına sahip olan bu kurumların kapıları dışarıdan gelen beyin göçüne kapanmamıştır. Bazen Avrupa'dan bazen de diğer ülkelerden gelen bilim insanları başta Şarkiyat olmak üzere Türkoloji biliminin temellerinin atılmasını sağlamıştır. Bu tür bilim adamları arasında Osip İvanoviç Senkovskiy de (1800-1859) yer almaktadır. Sadece Türkoloji alanında değil aynı zamanda Şarkiyat biliminde de katkıları olan Senkovskiy, Rusya'nın yayıncılık hayatında da yer almış bir isimdir. Makalede araştırmacının hayatı, Türkoloji alanında verdiği eserler ve yayıncılık çalışmaları ele alınacaktır.
BƏDII- SƏNƏDLI NƏSR: JANR XÜSUSIYYƏTLƏRI VƏ TIPOLOGIYASI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 93-104
Özet
Makalede edebî türlerin sanatsal-belgesel türü üzerinde durulmuştur. Sanatsal-belgesel edebî türün tanımlanmasından sonra, ona özgü yapısı, türü belirleyenşekil ve içerik özellikleri ele alınmıştır. Modern edebî eleştiri alanında konu üzerineyazılmış literatür incelenmiş, farklı yorumlar, araştırmalar ele alınarak değerlendirilmiştir.Meselenin soru işaretleri belirlenmiş, problemleri üzerinde durulmuştur. Butürde yazarlar ve profesyonel olmayan yazarlar tarafından yazılmış metinler karşılaştırılmış,konunun farklı yönlerine ve sanatsal niteliklerine değinilmiştir.Çağdaş edebiyatta tasnif ve tanımlanmada edebî metinleri "fiction" ve"nonfiction" olarak ikiye ayırmanın yanlış olduğu ileri sürülmüş, sanatsal-belgeselnesrin özellikleri ve sanatsal niteliklerine dayanılarak, sanatsal edebiyatın üçlü sınıflandırılmasının-sanatsal, sanatsal-belgesel ve belgesel eserler- daha doğru ve mantıklıbir tasnif olacağı öne sürülmüştür.Ayrıca yazar memoirlerini (biyografi, yaşam öyküsü, anı yazısı) ve günlükleriniyazar olmayanların kaleminden çıkmış belgesel metinlerden farklı kılan sanatsal nitelikleriaydınlatılmıştır. "Publisistik" (sosyal-politik konulu yazılar) ve sanatsal-belgeseldüzyazı örnekleri arasındaki farklar ortaya koyulmuştur. Son yıllarda bunlarınikisinin de özelliklerini içinde barındıran karışık "hibrit" eserlerin ortaya çıktığı, bueserlerin tür değişkeleri, yeni tür modifikasyonları biçimlenmekte olduğu ve edebîmetinlerde ifade bulduğu belirtilmiştir.