505 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 10 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Balkan Göçmenlerinin Bursa’daki Mezar Taşları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 345-354
Türkiye'nin dördüncü büyük şehri olan Bursa, doğal güzelliği ve tarihsel zenginliği ile Marmara Bölgesi'nin önemli bir kentidir. 1783 yılından başlayarak Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte yoğun dış göçe maruz kalan Bursa özellikle Balkanlar'dan göç almıştır. Göçmen şehri olarak adlandırılan Bursa'da mezar taşları ait olduğu toplumun kültürünü gösterir. Mezar taşı üzerine yazılan yazılar üzüntüyü ifade etmekle birlikte o şehrin tarihi, dili, edebiyatı ve sanatı hakkında bilgi verir. Bu çalışmada, göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Mudanya ilçesi, Hürriyet ve Görükle mezarlıkları başta olmak üzere Ahmet Paşa, Hamitler, Pınarbaşı, Fethiye ve Çekirge mezarlıklarında Balkan göçmenlerinin mezar taşlarında yazan sözlerle yer alan motiflerin bugünkü durumu incelenmeye çalışılacaktır.

Mısır’daki Arap Harfli Kitabeler Üzerine Bir Değerlendirme

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 251-279
Tolunoğulları, Eyyubiler ve Memlukler'den günümüze ulaşan belli başlı kitabeler yanı sıra Osmanlı Devleti'nin hâkimiyeti süresince Mısır'daki Arap harfli kitabelerin gelişimi üzerinde bir değerlendirme yapılmıştır.

Erzurum İli Vakfiyeleri̇nde Taş Özetler

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 355-379
Doğu Anadolu Bölgesi'nde tarihî geçmişiyle önemli bir yere sahip olan Erzurum, içerisinde barındırdığı kültürel varlıkları ile de geleceğini belirlemiştir. Erzurum'da inşa edilen eserleri üç ana grupta değerlendirmekteyiz. İlk grubu Saltuklu dönemi eserleri oluşturmaktadır. İkinci grubu İlhanlı dönemi yapıtları meydana getirir. Üçüncü grubu ise Osmanlı dönemi kültür varlıkları oluşturur. Taşa ve mermere işlenen vakfiyeleri ile Erzurum ayrı bir yere sahiptir. Bu vakfiyelerden ilki 1310 miladi tarihli Yakutiye Medresesi'dir. Yapının güney eyvanına yerleştirilen ve doğu, batı duvarlarındaki ikişer satırlık yazıt, Hoca Yakut'un Medresesi için düzenlettiği vakfının özetidir. Elbette sayfalar dolusu vakfiyelerinin tümünün taşa yazılması mümkün değildir. Vakfiyelerdeki en önemli olumsuzluk, vakfiyenin kaybolmasıdır. Bu durumdan çekinmiş olmalılar ki özetlerinin taşa veya mermere yazdırılması, vakfiyenin âdeta ölümsüzleştirilmesidir. İkinci örneğimiz Osmanlı dönemine ait XVII. yüzyıl eseri olan Caferiye Camii'nin mahfilinde, kuzey duvara yerleştirilen mermer üzerine yazılmış vakfiye özetidir. Günümüze sadece camii ve çeşmesi ile gelebilen külliyenin diğer yapılarının ve vakfedilen vakıf mallarının neler olduklarını belirleme imkânı sağlanabilmektedir. Üçüncü örneğimiz dünyada bir başka örneğini görmediğimiz bir çeşme üzerinde yer alan vakfiye özetidir. XVIII. yüzyıl eseri olan Hacı Mehmed Ağa Çeşmesi üzerinde yine mermere yazılmış on satırlık vakfiye özeti ile Hacı Mehmed Ağanın yaptırdıkları ve bağışladıkları malların özetidir. Taş vakfiye özetleri, yazı tarzları yani hattatları ve taş yontucuları yani hakkâkları açısından da oldukça dikkat çekicidir. Bu üç örnek makalemizde ayrıntılı bir şekilde değerlendirilip irdelenecektir.

“Török Népzene-I: MTA Zenetudományı Intézet - Karachay-Balkar Folksongs - Kyrgyz Folksong

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 389-397
Sadece Avrupa ülkelerinde değil, hemen hemen bütün dünyada önde gelen Türkoloji çalışmalarında Macar Türkologların katkıları bir hayli önemlidir. Nerdeyse iki yüz yıldan beri ortaya koydukları eserler, yeni yetişen bilim insanlarına daima yol göstermiş, ışık tutmuş ve araştırmalarına temel oluşturmuştur. Geçen yıllarda yayın dünyasına çıkmış olan kitaplar ile makalelerin büyük bir bölümü bugün bile değerini yitirmemiş, önemli birer kaynak görevini üstlenmişlerdir. Türkçenin ve Macarcanın Ural-Altay dil ailesi içinde yer alması dolayısıyla bir yandan her iki dil arasındaki ilişkiler incelenmiş, diğer yandan da Orta Asya topraklarından getirilen maddi ve manevi kültür ürünleri hakkında karşılaştırmalı çalışmalar yapılmıştır.

Türkçede Nesne Tekrarlı Fiiller” Adlı Eser Üzerine

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 381-387
Diğer dillerde olduğu gibi Türkçede de dil ögelerini "anlamlı dil ögeleri" ve "görevli dil ögeleri" olarak iki grupta değerlendirmek mümkündür. Türkçenin anlamlı dil ögelerini: ad soylu kavram işaretleri (adlar / isimler, zamirler / adıllar, sıfatlar / ön adlar, zarflar / belirteçler) ve eylem / fiil soylu kavram işaretleri (basit, türemiş ve birleşik eylemler / fiiller) oluşturmaktadır. Türkçenin görevli dil ögelerini ise: ekler, ek + ekler, ilgeçler / edatlar, ek + edatlar ve bağlaçlar oluşturur (Gemalmaz 1992: 153- 165; Alyılmaz 1994: 1-6; Alyılmaz 2017: 3).

“8. ULUSLARARASI DERGI FUARI”, 4 MAYIS-9 MAYIS 2017 TARIHLERI ARASINDA İSTANBUL’DA YAPILDI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 415-418
TÜRDEB, TİKA, Türk Telekom WPU, Albayrak Medya, Başakşehir Belediyesi, TCDD ve Millî Eğitim Bakanlığının desteğinde gerçekleşen "8. Uluslararası Dergi Fuarı", 4 Mayıs - 9 Mayıs 2017 tarihleri arasında, İstanbul Sirkeci Garı'nda yapılmıştır. Türkiye Dergiler Birliği Derneği (TÜRDEB) ve Dünya Dergiler Birliği (World Periodical Union-WPU) tarafından Sirkeci Garı'nda gerçekleştirilen Fuar'a, Türkiye'den ve yurt dışından; öğrenci dergilerinden okul, gençlik ve çocuk dergilerine kadar pek çok farklı alanda 500'e yakın dergi katılmıştır.

UNESCO 2017 Molla Penah Vâgif Yılı’nın Azerbaycan’da İlk Önemli Eseri

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 403-413
3-18 Kasım 2015 tarihleri arasında Paris'te toplanan UNESCO (BM Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı) 38. Genel Konferansı'nda alınan karar çerçevesinde, Azerbaycan'ın önemli şairlerinden Molla Penah Vâgif (1717-1797), doğumunun 300. yıl dönümü dolayısıyla "UNESCO 2016-17 Ünlü Şahsiyetler-Önemli Olaylar Takvimi"ne alınmıştır.

Türk Dünyası Atasözü Araştırmalarına Katkılar: “Karşılaştırmalı Türkmen Atasözleri, Kazak Atasözleri”

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 399-401
Türk dünyası atasözü araştırmalarına katkı sağlayacak Karşılaştırmalı Türkmen Atasözleri ve Kazak Atasözleri adlı kitaplar Türk Dil Kurumu yayınları arasındaki yerini aldı.

ÜYGE TABA’DA KAHRAMAN ARKETİPİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 43 · Sayfa: 171-205
Tatarların teşkilatlanması ve birleşmesi, ulusal kurtuluş hareketi, Müslüman Türk halklarının bilinçlenmesi ideali için yürüttüğü gazetecilik, dergicilik ve politik faaliyetleriyle tanınan ve hikâye, tiyatro ve roman türünde eserler veren Muhammed Ayaz İshakî İdilli (1878 Kazan-1954 İstanbul) milliyetçi-Türkçü bir aydındır. Çarlık Rusya tarafından pek çok kez tutuklanıp hapsedilmiş, sürgüne gönderilmiş ve uzun yıllar yurt dışında yaşamak zorunda kalmıştır. Eserleri arasında özellikle "Tilenci Kız" (1907), "Mulla Babay" (1913), "Soldat" (1980), "Uluğ Muhammed" (1947), "Tatarın Kızı", "Üyge Taba" (1922) romanlarında ve "Dulkın İçinde" (1937) adlı oyununda Tatarların "kurtuluş"u ve Türk halklarının birliği idealini yansıtır. Üyge Taba romanı yirmi sekiz yıl boyunca Rus ordusunda görev yaparak miralaylığa kadar yükselmiş olan Kazan Türkü Temür Ali'nin Birinci Dünya Savaşı sırasında Türklere karşı savaşması ile başlayan ikilemini, Rus Kazaklarını Azerbaycan ile Osmanlı arasındaki bölgeye yerleştirerek iki kardeş ülke arasındaki irtibatı kesme görevini yerine getirmeyip askerleriyle birlikte Türk tarafına geçişini anlatır. Sözlü anlatmalardan miras kalan "kahramanın erginleşmesi motifi" ve "arayış yolculuğu kalıbı" "Üyge Taba"da açıkça görülür. Romanın hemen başında huzursuzluktan uyuyamayan ve bu huzursuzluğu zamanla manevi bir uyanışa dönüşen Temür Ali'nin geçirdiği değişim ve olgunlaşma, kaderin ve ruhani gerçeğe yürüyüşün sembolü olan "yol" kavramını vurgulayan eserin adıyla birleştiğinde "kahraman arketipi" açık bir şekilde belirginleşir. "Eve Doğru" adı, fiziksel ve ruhsal bir yolculuğa işaret ederken, destanlardaki kahramanın eve dönüşünü de sembolize eder. Kaybedilen ülkenin yeniden kazanılması, romanda kaybedilen Türklüğün bulunmasına, manen bağlı olunan ülkeye, yani Türkiye'ye zorlu bir yolculuk sonucunda kavuşmaya dönüşür. Bu makalede ancak uzun hikâye sayılabilecek büyüklükteki "Üyge Taba" romanının biçim ve içerik yapısının epik türün yapısı ve içeriği ile karşılaştırması yapılacak, eserde "kahraman arketipinin" özellikleri gösterilecektir.