505 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 10 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Rusça Konuşurlara Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi: Tarihî Arka Planı, Eserler ve Ders Materyalleri

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2016, Cilt 64, Sayı 1 · Sayfa: 31-42
Rus coğrafyasında Türkçe çalışmalarının geçmişi bölgedeki politik değişikliklere bağlı olarak farklı aşamalar sergiler. İlk çalışmalar Rus-Osmanlı ilişkileri çerçevesinde 1700' lü yıllarda Çar I. Petro zamanında başlamıştır. Zamanla Sovyet Türkolojisi merkezleri, bilim insanları ve çalışmalarının sayısı büyük oranda artmıştır. Bölgedeki özerk ve bağımsız Türki cumhuriyetlerine bağlı olarak yapılan çalışmalar ve araştırmalar sadece Türk kültürü üzerine değil aynı zamanda Türk dili üzerine de yoğunlaşmıştır. Türk dilini öğrenme ve öğretme süreci, özellikle SSCB döneminde ve birliğin dağılmasından sonra konu üzerine yoğunlaşan çok sayıda basılı eserle desteklenmiştir. Rusça konuşurlara yabancı dil olarak Türkçe öğretimi üzerine çoğunlukla son dönemde basılmış eserler bu çalışmada araştırılmış ve sunulmuştur

KARA-KIRGIZ DİL BİLİMİ NOTLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2016, Cilt 64, Sayı 1 · Sayfa: 87-101
Bu çalışma, Macar zoolog, etnograf, gezgin ve aynı zamanda Asya araştırmacısı György Almássy'nin 1900 yılında Türkistan çevresinde, Kara-Kırgızlar ve Kazaklar arasında kaldığı süre içerisinde özellikle Kara-Kırgızlar (bugünkü Kırgızlar) ile ilgili yapmış olduğu gözlemlerini ve tutmuş olduğu notlarını aktardığı "Kara-Kirgiz Nyelvészeti Jegyzetek" adlı makalesinin Macarcadan Türkçeye çevirisidir.1 Almássy, bu yolculuğu sonucunda, bu yazıda bazılarının isimlerine de yer verdiği ve birçoğu ilk kez keşfedilen yaklaşık 20.000 hayvan türünü (çoğu kuş) belirlediği bir koleksiyon oluşturmuştur. Bu makale, özellikle Kara-Kırgızların/Kırgızların yaşadıkları coğrafyayla ve dilleriyle ilgili bilgilerin, kökenleriyle ilgili anlatıların, günlük yaşamda kullandıkları malzemelerin adlarının, halk edebiyatından bazı örneklerin sunulduğu ve küçük bir kavramlar sözlüğünün de bulunduğu çok yönlü ve önemli bir çalışmadır.

Türkçe ile Rusçada Dil Bilgisel Cinsiyet ve Bu Dillerdeki Cinsiyetçi Deyim ve Atasözleri

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2016, Cilt 64, Sayı 1 · Sayfa: 125-137
Dünyada sayısız dil vardır ve bu yüzden dillerin dil ailelerine göre gruplaraayrılması kaçınılmazdır. Farklı dillerin farklı dil özelliklerini barındırması normaldir.Bu farklar cümle yapısı ve biçem bilimi gibi ögelerde kendini gösterir. Rusça Hint-Avrupa dil ailesinin Slav grubuna aittir. Türkçe ise Altay dil ailesine aittir. Bu çalışmadaRusça ve Türkçe genel bakışla dil bilgisel açıdan ele alınmış, ana dili Rusça olan veTürkçeyi ikinci dil olarak öğrenen bir kişiyle yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiylegörüşme düzenlenmiş, bu dildeki kadınlara yönelik cinsiyet ayırımı taşıyan ögeleribarındıran kelimeler, deyimler ve atasözleri ile ilgili bilgi alınmış ve bulgulardakibenzerlik ve farklılıklar belirlenmiştir.

BUDDHISTISCHE ERZÄHLUNGEN AUS DEM ALTEN ZENTRALASIEN EDITION DER ALTUIGURISCHEN DAŚAKARMAPATHĀVADĀNAMĀLĀ, JENS WILKENS

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2016, Cilt 64, Sayı 1 · Sayfa: 147-151
Kısaca "On Kötü Amelin Yolları'na Ait Anlatılar" olarak çevirebileceğimiz (harfiyen çeviri daha uzundur) metin toplamı Budizme ve Buda'nın geçmişteki hayatına ait hikayeleri ele alan bir metinler zinciridir. Burada ele alınan çalışmadaki metinler F. W. K. Müller'den başlayarak günümüze değin değişik çalışmalarda değişik başlıklarda ele alınmıştır (A. v. Gabain, M. Shogaito, Geng Shimin, H. J. Klimkeit ve J. P. Laut'un çalışmaları). Önceki çalışmalarda bu metinlerin kimisi Jātaka, kimisi de Pañcatantra metinleri olarak adlandırılmış ve yayımlanmıştır

Ongi Yazıtı, Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2016, Cilt 64, Sayı 1 · Sayfa: 43-86
Ongi yazıtı Kül Tėgin ve Bilge Kagan yazıtları ile aynı dönemde, 1891'de keşfedilmiştir. Yazıt ilk bulunduğunda daha sağlam ve okunaklı iken bugün üç parça halinde ve çok yıpranmış bir haldedir. Yazıt üzerine çok sayıda okuma ve tamir etme girişimleri olmuştur. Yer verdiği konular ve dil özellikleri dolayısıyla önemli yazıt bugün Moğolistanda Övörhangay müzesinde saklanmaktadır. Mevcut yayınları kendi saha çalışmamla birleştirerek yaptığım değerlendirme aşağıdadır.

Ali Şir Nevâî’nin Kalenderîlikle İlgili Düşünceleri (The Thoughts of Ali Shir Navai about Qalandariyyat)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 89-98
Orta Asya Türk edebiyatında Kalenderîlik düşüncesinin bazı etkileri görülmüştür. Ali Şir Nevâî, Baba Rahîm Meşreb, Hüveydâ, Harâbâtî, Meczûb-i Nemengânî gibi birçok mutasavvıf şairler eserlerinde Kalenderîlik ve Kalenderlerle ilgili konulara yer vermişledir. Bu makalede daha çok Ali Şir Nevâî'nin bazı eserlerinde Kalenderîlikle ilgili konular incelenecektir.Abstaract Some effects of Qalandariyyat thought in the Central Asian Turkish literature had been encountered. Some sufi poets such as Ali Shir Navai, Baba Rahim Meshreb, Hüveyda, Harabati, Meczub-i Nemengana had written about Qalandariyyat and topics about Qalandariyyat in their works. In this paper, mostly the topics about Qalandariyyat in some works of Ali Shir Navai will be studied.

Eski Türk Yazıtlarında Kelime Başında /h-/ Sesi Gösterilmiş miydi? (Was the Initial /h-/ Shown in the Old Turkic Inscriptions?)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 127-136
Eski Türk yazıtları yüz yılı aşkın bir zamandan beri çeşitli alandaki araştırmacılar tarafından ayrıntılı olarak incelenmektedir. Filologlar da bu metinlerin ses, şekil, söz dizimi, söz varlığı gibi dil özelliklerini belirlemişlerdir. Bununla birlikte her geçen gün yeni yeni bakış açıları, yeni yeni varsayımlar ortaya konulmakta ve yeni okuma şekilleri, yeni anlamlandırmalar teklif edilmektedir. Gerhard Doerfer Eski Türkçede kelime başında /h-/ ünsüzü bulunduğunu ve bunun Orhun Yazıtları'nda özel bir imlayla gösterilmiş olduğunu iddia etmektedir. Bilindiği gibi Orhun Yazıtları'nda /a/ ve /e/ ünlüleri  harfi ile gösterilir. Ancak kelime başındaki /a/ ünlüsü  harfi olmadan yazılır. Sadece at 'isim' ve aç 'tok olmayan' kelimeleri bazen  olmadan bazen de  harfi ile yazılmıştır. Doerfer'e göre  harfi olmadan yazılan ve bugünkü Türkmencede /â/ (uzun a) ile kullanılan kelimeler Halaççada /h-/ ünsüzüyle başlamaktadır. O hâlde Türkmencede /â/, Halaççada /hâ-/ ile başlayan kelimeler Orhun Türkçesinde de /hâ-/ ile başlamakta olduğu için  harfi yazılmamıştır. Buradaki bildiride Doerfer'in varsayımını tartışıp değerlendireceğiz. İleri sürülen varsayımın tutarsızlıklarını göstereceğiz.Abstract Old Turkic inscriptions have been studied by researchers in several fields for over a century. Philologists have determined the phonetic, morphological, syntactic, and lexical characteristics of these texts. However, day by day new perspectives and hypotheses are being put forward and new readings and meanings are being suggested. Gerhard Doerfer claims that there was an initial /h-/ in Old Turkic and a special spelling was used to show it. As it is known, in the Orkhun Inscriptions the vowels /a/ and /e/ were shown with A. But the initial /a/ was written without A. Only the words at 'name' and aç 'hungry' were written sometimes without A and sometimes with A. According to Doerfer the words that were written without A and that are used with /â/ (long a) in contemporary Turkmen start with /h-/ in Khalaj. Then, since the words starting with /â/ in Turkmen, and /hâ-/ in Khalaj started with /hâ-/ in Orkhun Turkic A was not written. In this paper, the hypothesis of Doerfer will be discussed and evaluated. I will show the inconsistencies of this hypothesis.

Yenisey Yazıtları'ndaki Ağız Özellikleri (Fonolojik ve Morfonolojik İnceleme) [Dialectal Occurrences of the Yenisei Inscriptions (Phonological and Morphonological Research)]

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 153-165
Dünyadaki dillerin hepsinin ağızları vardır. Edebî dilden belli bir derecede farklı olan bu ağızlarda hem ses bilgisi hem şekil bilgisi hem cümle bilgisi hem de söz varlığı açısından değişikliklerin olması doğaldır. Türk dilleri için de aynı durum söz konusudur. Çağdaş Türk dillerinin hepsinin ağızları vardır ve Türkçenin eski dönemlerinde de ağız farklılıkları muhtemelen vardı. İşte o eski Türkçenin ağızlarının bazı özellikleri, Türk dillerinin ortak mirası ve yazılı ilk kaynağı olan Köktürk harfli yazıtlarda da yansıtılmıştır. Çalışmada bu yazıtların içinden Yenisey Yazıtları ele alınıp bunlarda görülen ağız özellikleri fonolojik ve morfonolojik açıdan incelenmiştir. Araştırma sırasında yazıtlarda tespit edilen farklılıkların çağdaş Türk lehçelerindeki durumu yansıtılmaya çalışılmıştır.Abstract All languages in the world have their dialects. It is normal for these dialects to have phonetic, morphological, syntactic and lexical differences from literary language. It concerns Turkic languages too. All the modern Turkic languages have their dialects and they must have had them in the past. Some specialities of these old Turkic dialects were recorded in Old Turkic inscriptionss - their first written source and common heritage. This research was made on Yenisei Inscriptions and its dialects were studied from the point of phonological and morphological perspective. In this research, we tried to investigate signs of dialects in Yenisei Inscription in modern Turkic languages.

Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının Ortak Metinlerinde Anlamlı Elemanlar Düzeyinde Karşılaşılan Farklılıklar (The Differences Encountered in the Joint Texts of Köl Tigin and Bilge Kagan Inscriptions at the Level of the Significant Elements)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 137-152
Köl Tigin Yazıtı'nın güney ve doğu yüzlerindeki metnin önemli bir kısmı, Bilge Kağan Yazıtı'nın kuzey ve doğu yüzlerine, cümleler ve kelimeler büyük oranda korunarak, birtakım değişikliklerle aktarılmıştır. Bu aktarma sırasında yapılan değişikliklerin bir kısmı da kelime, kelime grubu ya da cümle düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu çalışmada Bilge Kağan Yazıtı üzerindeki yazı alanının genişliği ve anlaşılabilirlik dikkate alınarak metnin tekrar yapılandırılması sırasında ortaya çıkan bu farklılıkların belirlenmesi amacıyla, önce Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarındaki ortak metin, anlamlı elemanların seçimi ve kullanımıyla ilgili olarak karşılaştırılmış; ardından da yapılan değişiklikler tespit edilerek gerekçeleriyle birlikte değerlendirilmiştir.Abstract A considerable part of the text on the South and east sides of the Köl Tigin Inscription was transferred to the north and east sides of the Bilge Kagan Inscription with some changes substantially preserving the sentences and the words. Part of the changes made during this transfer was held at word, word group or sentence level. In this study, the joint text in the Köl Tigin and Bilge Kagan Inscriptions has been compared in terms of the choice and the employment of significant elements in an attempt to determine the differences arose during the restructuring of the text considering the width of the text area on Bilge Kagan Inscription and intelligibility; and subsequnetly, the changes made have been identified and evaluated along with the justifications.

Prof. Dr. György HAZAI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 209-2015
TDK dernek ve kamu bilim kurumu dönemleri ve TÜBA şeref üyesi, Macar Türkolog Prof. Dr. György Hazai 7 Ocak 2016 tarihinde Budapeşte'de hayata gözlerini yumdu. Cenaze töreni, dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerinin katılımıyla 26 Şubat 2016 tarihinde Budapeşte Farkasrét Mezarlığı'nda yapıldı. Cenaze töreninde T.C. Budapeşte eski Büyükelçisi Ender Arat ve yeni büyükelçi Şakir Fakılı, TDK Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, İSAM Başkanı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ve TDK Eski Bilim ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Parlatır ile hâlen TDK Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ölmez hazır bulundu. Prof. Dr. Hasan Eren'in TDK yayını Türklük Bilimi Sözlüğü ile Macar Türkolog Edit Tasnadi ve yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. İsmail Parlatır'dan edindiğimiz bilgilere göre 30 Nisan 1932 tarihinde Budapeşte'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. Budapeşte Loránd Eötvös Ü Sanat ve Beşerî Bilimler Fakültesi Türkoloji Bölümünde yüksek öğrenim gördü (1950-1954). Gyula Németh, Lajos Fekete ve Lajos Ligeti gibi ünlü Türkologlarca yetiştirildi. Németh'in yönetiminde Bulgaristan'da düzenlenen Türk ağız araştırmaları gezilerine katıldı (1954-55).