497 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 10 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının Ortak Metinlerinde Anlamlı Elemanlar Düzeyinde Karşılaşılan Farklılıklar (The Differences Encountered in the Joint Texts of Köl Tigin and Bilge Kagan Inscriptions at the Level of the Significant Elements)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 137-152
Köl Tigin Yazıtı'nın güney ve doğu yüzlerindeki metnin önemli bir kısmı, Bilge Kağan Yazıtı'nın kuzey ve doğu yüzlerine, cümleler ve kelimeler büyük oranda korunarak, birtakım değişikliklerle aktarılmıştır. Bu aktarma sırasında yapılan değişikliklerin bir kısmı da kelime, kelime grubu ya da cümle düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu çalışmada Bilge Kağan Yazıtı üzerindeki yazı alanının genişliği ve anlaşılabilirlik dikkate alınarak metnin tekrar yapılandırılması sırasında ortaya çıkan bu farklılıkların belirlenmesi amacıyla, önce Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarındaki ortak metin, anlamlı elemanların seçimi ve kullanımıyla ilgili olarak karşılaştırılmış; ardından da yapılan değişiklikler tespit edilerek gerekçeleriyle birlikte değerlendirilmiştir.Abstract A considerable part of the text on the South and east sides of the Köl Tigin Inscription was transferred to the north and east sides of the Bilge Kagan Inscription with some changes substantially preserving the sentences and the words. Part of the changes made during this transfer was held at word, word group or sentence level. In this study, the joint text in the Köl Tigin and Bilge Kagan Inscriptions has been compared in terms of the choice and the employment of significant elements in an attempt to determine the differences arose during the restructuring of the text considering the width of the text area on Bilge Kagan Inscription and intelligibility; and subsequnetly, the changes made have been identified and evaluated along with the justifications.

Prof. Dr. György HAZAI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 209-2015
TDK dernek ve kamu bilim kurumu dönemleri ve TÜBA şeref üyesi, Macar Türkolog Prof. Dr. György Hazai 7 Ocak 2016 tarihinde Budapeşte'de hayata gözlerini yumdu. Cenaze töreni, dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerinin katılımıyla 26 Şubat 2016 tarihinde Budapeşte Farkasrét Mezarlığı'nda yapıldı. Cenaze töreninde T.C. Budapeşte eski Büyükelçisi Ender Arat ve yeni büyükelçi Şakir Fakılı, TDK Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, İSAM Başkanı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ve TDK Eski Bilim ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Parlatır ile hâlen TDK Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ölmez hazır bulundu. Prof. Dr. Hasan Eren'in TDK yayını Türklük Bilimi Sözlüğü ile Macar Türkolog Edit Tasnadi ve yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. İsmail Parlatır'dan edindiğimiz bilgilere göre 30 Nisan 1932 tarihinde Budapeşte'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. Budapeşte Loránd Eötvös Ü Sanat ve Beşerî Bilimler Fakültesi Türkoloji Bölümünde yüksek öğrenim gördü (1950-1954). Gyula Németh, Lajos Fekete ve Lajos Ligeti gibi ünlü Türkologlarca yetiştirildi. Németh'in yönetiminde Bulgaristan'da düzenlenen Türk ağız araştırmaları gezilerine katıldı (1954-55).

Atasözleri ve Deyimlerde ‘Kan’ Kavramı (The Concept of ‘Blood’ in Proverbs and Idioms)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 13-35
Bireyin; ait olduğu toplumun deneyimleri, gelenek ve görenekleri, inançları vetarihi gibi zaman içerisinde edindiği birikimle donanarak o topluma ait ve toplumunkodlarına sahip olması "kültürel bellek" ve "toplumsal hafıza" gibi kavramlardâhilinde tartışılmaktadır. Asırlar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılarak zamanın gereksinimlerineuygun hâlde yaşatılan kültürel birikim bireyin kabulü, kullanımı veaktarımı ile bir sonraki kuşağa nakledilmektedir. Bu durum edinilen bilginin yenikuşakların sosyal çevre ve şartlarına uygunluğu süresince devam eder; aksi durumdagereksiz ve uygunsuz hâle gelerek yaşatılması mümkün değildir.Kültürel belleğin aktarım yollarından biri sözlü aktarımdır. Bu bağlamda sözlükültür ürünleri, geçmişten günümüze aktarılan toplumsal deneyim ve kültürel birikiminürünüdür. Kalıp ifade yapısına sahip atasözleri ve deyimler de ilk ve ikincilanlamlarıyla kültürel kodlar taşıyan sözlü kültür ürünlerindendir ve bu bakımdan incelendiğindebir toplumun geçmişten günümüze getirmiş olduğu deneyimleri, gelenekve görenekleri, inançları ve tarihi yansıtırlar.Bu çalışmada; "kan" kelimesinin Anadolu sahası atasözleri ve deyimlerinde karşıladığımetaforik anlamlar üzerinde durulmuştur. Atasözleri ve deyimlerle aktarılanve yaşatılan gelenek ve görenekler, inançlar ve tarihsel deneyimler işlenerek günümüzdeaktif bir şekilde kullanılan bu "kanlı" sözlerle aktarılan toplumsal birikim vekültürel bellek tespit edilmiştir.The fact that the individual is equipped with the experiences, traditions and customs,beliefs and history of the society to which he/she belongs and possesses the codes of the society is discussed within the concepts such as "cultural memory" and"collective memory". The cultural accumulation, which has been conveyed from generationto generation for centuries and maintained according to the needs of time,is transferred to the next generation through the acceptance, usage and conveyanceof the individual. This continues as long as the knowledge acquired is in compliancewith the social environment and conditions of that time; otherwise, it becomes unnecessaryand inconvenient, and accordingly unable to be maintained.Verbal conveyance is one of the conveyance ways of the cultural memory. In thiscontext, verbal cultural products arises from the social experience and cultural accumulationconveyed from past to the present time. Proverbs and idioms having clichéexpression structure are also the verbal cultural products with their primary and secondarymeanings, and when examined from this aspect, they reflect the experiences,traditions and customs, beliefs and history taken from past to the present time by asociety.In this study, the metaphorical meanings implied by the word "blood" in Anatolianproverbs and idioms are emphasized. The traditions and customs, beliefs andhistorical experiences that are conveyed and maintained through proverbs and idiomsare handled, and the social accumulation and cultural memory conveyed with thesebloody words that are used actively at the present time are determined.

Berdinazar Hudaynazarov’un Romanlarında Mahtumkulu’nun ve Şiirlerinin Yeri The Place of Mahtumkulu and His Poems in Berdinazar Hudaynazarov’s Novels

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 37-49
18. yüzyıl, Türkmen edebiyatı tarihinde özel bir yere sahiptir. Türkmen edebiyatınınzirve isimleri bu yüzyılda yaşamıştır. Bu dönemde öne çıkan isimler Andalip,Azadi, Şabende ve Mahtumkulu'dur. Bu isimlerden Mahtumkulu, yalnızca 18. yüzyılındeğil tüm Türkmen edebiyatının en önemli ismidir.Mahtumkulu yazdığı şiirleriyle kendisinden sonra gelen bütün Türkmen şairlerinietkilemiştir. Mahtumkulu'dan yaklaşık iki yüzyıl kadar sonra yaşayan çağdaş Türkmenyazarı Berdinazar Hudaynazarov da Mahtumkulu'dan etkilenmiş, romanlarındaMahtumkulu'nun şiirlerine ya da mısralarına yer vermiştir.Berdinazar Hudaynazarov eserlerinde millî kültüre, Türkmen örf ve âdetlerine,toplumun aksayan yönlerine özellikle de Türkmenlerin birliğine ve bağımsız birTürkmenistan'ın kurulmasına genişçe yer veren, bu yönleriyle de Mahtumkulu'yukendisine rehber edinmiş bir şahsiyettir. Bu makalede Hudaynazarov'un yazdığı dörtroman hakkında genel bilgiler verilecek, bu bilgilerden hareketle yazarın romanlarındaMahtumkulu'nun hangi şiirlerine yer verdiği tespit edilecek ve bu tespitten sonrabu şiirlerin yazarın romanlarındaki olay örgüsüne etkisi incelenecektir.18th century was a special period in Turcoman literature. The chief names ofTurcoman literature lived in that century. The prominent ones were Andalip, Azadi,Şabende and Mahtumkulu. Among these names, Mahtumkulu is not only the mosteminent poet of 18th century but also the whole Turcoman literature.Mahtumkulu's writings have influced all the successor Turcoman poets. A contemporarywriter Berdinazar Hudaynazarov, who was born two centuries after Mahtumkulu,was also affected by him and Hudaynazarov made references to Mahtumkulu'spoems and verses in his novels.Berdinazar Hudaynazarov was a personality who emphasized on national culture,Turcoman's customs and traditions, the problematic aspects of the society especiallythe unity of Turcomans and the foundation of a sovereign Turkmenistan and he acceptedMahtumkulu as guide on these issues. In this article, it has been given a generalinformation on Hudaynazarov's four novels and defined which references have beenmade to Mahtumkulu's poems and finally the effects of these poems on plot in hisnovels have been examined.

Tatar Halk Geleneklerinde ve Yerel Ağızlarında ‘Ekmek’ Sözünün Kullanımı (The Use of the Word ‘Bread’ in Tatar Folk Tradition and Local Dialects)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 7-11
'Ekmek', insan için bir gıdadan çok daha fazlasıdır. Özellikle tarım kültürlerininvazgeçilmezi olan 'ekmek', dilde ve halk kültüründe de büyük bir yere sahip olmuştur.Tatar halk kültüründe de çok çeşitli ekmek türleri olduğu görülmektedir. Bu türlerinçeşitliliği fonetik açıdan da Tatar diyalektleri içerisinde zenginlik kazanmıştır. Bununyanı sıra folklorik ürünlerde ve söylemlerde 'ekmek'le ilgili ritüellerin fazlalığı dadikkat çekicidir. Bu ritüeller ve ekmek türlerinin adlandırılmasında kullanılan sözlerinköken bakımından genel olarak Türk dili kaynaklı olduğu görülmektedir. AncakArap dilinden alıntı bilgilerin de anlam değişikliğine uğrayarak kullanıldığı tespitedilmektedir. Özellikle evlenme, doğum, ölüm ve ölüyü anma gibi ailevî âdetlerde'ekmek'le ilgili ifadeler ve pratikler önemli bir yere sahiptir.'Bread', for people, is more than food. 'Bread', indispensable part of agriculturalsocieties, has an important place in language and folk traditions. It is seen that thereare a number of bread types in Tatar folk culture. This variety is also rich in termsof phonetic in the local dialects. The variety of rituals regarding 'bread' in folkloricdiscourse is notable. The words used to name the types of bread and in the rituals aremostly Turkish origins. However, some Arabic origin words with changes in meaningare also used. In particular, expressions regarding 'bread' and the practices in the familial traditions concerning marriage, death/funeral have an important place.

Türk Destanlarında Kahramanın Olağanüstü Doğumu (Extraordinary Birth of Heroes in Turk Epics)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 27-47
Türk dünyasındaki destanlarda coğrafi farklılıklara rağmen meydana gelen ortak paydalar, destan kahramanlarının "birey" olarak değil, "toplumu temsil eden bir kahraman" olarak ortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır. Oğuz Kağan ile başlayıp Dede Korkut ile devam eden Batı Türkleri yani Oğuzların ortak alp tipini birçok destanda görmekteyiz. Her ne kadar Dede Korkut'ta yer alan hikâyeler, Müslüman Türk toplumunu anlatsa da Türklerin İslamlaşmadan önceki yaşantılarının birçok özelliğini üzerinde barındırmaktadır. Araştırmacıların Türk destanlarının Batı kaynaklı destanlardan ayrılan yönü olarak işaret ettiği destan kahramanlarının olağanüstü doğumları bazı Altay, Hakas, Özbek, Kırgız, Kazak, Tıva destanlarında da kendini göstermektedir. Bu sebepten Türk dünyasını Türkiye ile sınırlamadan bu coğrafyalardaki Türk destanlarının bazılarını inceleyerek kahramanın doğumundaki olağanüstülüklere değineceğiz. Bu olağanüstülükler daha çok, çocuksuz bir anne-babanın çok ileri bir yaşta dua ile, rüyada görülen derviş ile veya dervişin verdiği bir şey ile (çoğunlukla elma) çocuk sahibi olması; kahramanın mezar, mağara gibi kapalı bir alanda doğması ve peri, gün ışığı, kurt gibi çeşitli mitik unsurlarla dünyaya gelmesi etrafında toplanmaktadır.Abstract The common points, occuring in Turkish epics despite the geographical differences stem from the epic heroes' occuring not as own "individual" but as a "hero, representing the society". The common "alp" type in Western Turks (namely the Oghuz Turks), beginning from Oghuz Kagan and continuing up to Dede Korkut, is seen in most epics. Although the stories of Dede Korkut cover the Muslim Turkish community, they include many parts from cultural and social aspects of Turks' experiences in pre-Islamic period. Extraordinary birth of epic heroes, which the researchers have pointed out as the seperating point of Turkish epics from Western-based epics appear in some Altay, Khakassia, Uzbekh, Kirghiz, Kazakh and Tyva epics. So, we are going to point out the extraordinary sides in the births of some epic heroes, by examining some of the Turkish epics from those geograhical areas, without limiting the Turkish world only with Turkey. The extraordinary births usually group around an old and childless couple, having a baby after many prayers, dervish or having something (usually an apple) by him in dream; the birth of the epical hero in closed area such as a grave, cave and coming into the world with several mythical elements such as fairies, wolfs, daylight.

Afganistan’da Türkçe Basının İlk Temsilcisi: Yulduz Gazetesi (First Representative of Turkish Press in Afghanistan: Yulduz Newspaper)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 63-71
Bugünkü Afganistan coğrafyasının en eski halklarından birisini Türkler teşkil etmektedirler. 1747 yılında bugünkü Afganistan kurulmaya başlanmıştır. Bu tarihten itibaren burada yaşayan Türkler, kendi dil ve edebiyatlarını korumada devlet erkinden faydalanamamışlardır. Aksine hâkim devlet erki, türlü baskılar ve engellemeler yapmıştır. 1960'lı yıllardan itibaren Türkler arasında artan bireysel ve toplumsal itirazlar, mevcut ortamın da kısmen uygun hâle gelmesiyle, semereler vermeye başlamıştır. Bu semereler önce çok kısa radyo yayınları ve Darice süreli yayınlarda çıkan birkaç şiir ile sınırlı iken, 1978'de yeni bir sürece girilmiştir. Bu süreçte yayımlanmaya başlayan ve 12 yıl boyunca Afganistan Türklerinin resmen tanınan tek süreli yayını, "Yulduz" gazetesi olmuştur. "Yulduz" gazetesi bu yönüyle önemli bir misyonu üstlenmiştir. Bunun tabii sonucu olarak da, Afganistan Türklerinin gönlünde ve eserlerinde yer etmiştir.Abstract Turks constitue one of the oldest communities in todays Afghanistan geography. Todays Afghanistan, has begun to be established in year 1747. Turks who live here since that time were unable to benefit from government authority on protecting their language and literature; on the contrary, dominating government authority has put various pressures and obstructions. Individual and social objections growing among the Turks after 1960s, have started to fruition with the pre-existing conditions' becoming partial appropriate. A new progress has been started in 1978, even though this fruition was limited with very short radio broadcasts and few poems in periodical publications in Dari language. "Yulduz" newspaper which has begun to be published in this process, has been the only recognized periodical publication of Afghanistan Turks for 12 years. In this respect, "Yulduz" newspaper undertook an important mission. As a natural result of this, the newspaper has taken place in hearts and works of Afghanistan Turks.

Hayran Hanım Dünbüli’nin Türkçe Şiirlerinde Arkaizmler (Archaism in Turkish Poems of Hayran Khanim Dunbuli)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 49-61
XVIII. yüzyıl sonları ve XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Hayran Hanım Dünbüli'nin (1780-1850) eserlerinde kullandığı bazı Türkçe sözcükler özellikle dikkati çekmektedir. Bu kelimelerin bir kısmı eskicillik açısından dil bilimsel bir ifade ile "arkaizmler" kapsamına girebilen türdendir. Söz konusu arkaizmlerin bir kısmı dönemin İran ve Azerbaycan sahası edebî metinlerde görülmeyen ender örneklerdir. Makalemizde Hayran Hanım'ın Türkçe şiirlerinde kullanmış olduğu arkaizmler tespit edilerek teker teker ele alınmaktadır.Abstract Hayran Khanim Dunbuli (1780-1850), who lived at the end of the 18th and at the first half of the 19th century, draws attention by the usage of some Turkish words in her works. These words are from the type that can be described by the linguistical phrase "archaisms", because of its agedness. Some of these archaisms are rare examples that can't be seen in the literary texts of Iran and Azerbaijan. In our article, these archaisms that Hayran Hanım used in her Turkish poetry are detected and dealt with particular attention.

Manas Destanı'nda “Bark” Kelimesi ve Eski Türk Mezar Geleneği (The Word “Bark” and Ancient Turk Tomb Tradition in Manas Epic)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 173-191
Türk dünyasının bin senelik destan geleneğini, tarihini, kültürünü ve dünya görüşünü kendi içinde barındıran Manas Destanı'nda, bugünlerde çağdaş Türk lehçelerinde kullanılmayan birçok kelime geçmektedir. Bu kelimelerden birisi bark kelimesidir. Köktürk harfli yazıtlarda türbe, ve ev anlamlarında kullanılan söz konusu kelime Manas Destanı'nın söylendiği Kırgız Türkçesinde hiç görülmez. Ancak, geçmiş asırların kültürünü, inancını mısralarında korumuş olan Manas Destanı'nda bark kelimesi 'Söögümdü kömsün barkı cok "(Cesedimi gömsün türbesi yok)" ve "Atakemdin ölügün, Kirgizem - dep barıkka (Babacığımın cesedini, Giyireceğim diye türbeye)" gibi mısralarda Orhun Yazıtları'ndaki anlamda, yani "türbe, mezarlık" anlamında geçmektedir. Eski Türkçedeki bir kelimenin Kırgız Türkçesinde hiç kullanılmayıp, sadece Manas Destanı'nda geçmesi bu destanda anlatılan Eski Türk kültürü ile ilişkilidir. Gerçekten de söz konusu destanda tasvir edilen mezarlıklar, türbeler ile Eski Türk türbeleri ve mezarlıkları arasında çok ilginç benzerlikler bulunmaktadır. Örneğin, destanda Manas'ın heykeli yaptırılmaktadır. Bildiğimiz gibi Köl Tigin, Bilge Kağan gibi Eski Türk kağanlarının, devlet adamlarının mezarlıklarında da insan heykelleri bulunmuştur. Manas'ın türbesine onun katıldıkları savaş sahneleri resmedilmektedir. Türbeye resimler yapmak Eski Türk mezarlık geleneğinde de görülen bir özelliktir. Makalemizde Manas Destanı'ndaki bark kelimesi Köktürkçe aracılığıyla açıklanarak, destandaki Eski Türk mezar geleneği incelenmiştir.Abstract Manas Epic contains a thousand-year epic tradition, history, culture and world view of the Turkic world in itself. Therefore, there are many words unused today in modern Turkic languages, in this epic. One of these words is the word bark. This word used in the Old Turkic runik inscriptions as a meaning tomb, never seen in Kirghiz Turkish. However, in the Manas epic that have maintained cultures and beliefs of the past centuries the word bark in the verses 'Söögümdü kömsün barkı cok "(bury my dead body no tomb)" and "Atakemdin ölügün, Kirgizem - dep barıkka (I'll put father's body in a tomb)" passes as a means of Orkhon inscriptions in the sense "cemetery, tomb." The use of the word bark only in the Manas Epic is associated with ancient Turkish culture described in this saga. Indeed, there are very interesting similarities between the old Turkish cemetery with mausoleums and tombs depicted in the Manas Epic. For example, it built a statue of Manas in the epic. As we know, human statues were also found in the cemeteries of the old Turkish Kağans and statesmens as Bilge Kagan and Kül Tegin. There are illustrated the battle scenes on his tomb that Manas participated in. Make pictures on the tomb is a feature seen in the ancient Turk cemetery tradition. In our article, the word bark in the Manas epic to be announced by Kokturkish and has been examined the ancient Turkish tomb tradition in the epic.

Dağlık Altay Bölgesi Yazıtları: Yeni Okuma ve Anlamlandırma Denemeleri (Runic Inscriptions of the Altai Republic: Re-reading and Re-interpretation Attempts)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 167-172
Eski Türk yazıtlarının Dağlık Altay bölümü çalışmaları, XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde G. İ. Spasskiy'in Çarış Irmağı yakınındaki bir kaya üzerinde ilk Altay bölgesi yazıtını bulmasıyla (1818), başlamıştır. Altay bölgesi yazıtlarıyla ilgili çalışmalar A. P. Okladnikov, K. Seydakmatov, N. A. Baskakov, E. R. Tenişev, V. M. Nadelyayev, S. G. Klyaştornıy, D. D. Vasil'yev, V. D. Kubarev, İ. L. Kızlasov gibi bilim adamları tarafından yapılmakla birlikte, bu yazıtların sistematik ve toplu hâlde incelenmesine 2002'de başlanmıştır. Gorno Altay Devlet Üniversitesi ile Frankfurt Üniversitesi bilim adamları L. N. Tıbıkova, İ. A. Nevskaya ve M. Erdal'ın daimi katılımcı olarak yer aldıkları proje kapsamında 90 tane Altay bölgesi yazıtı, http://www.altay.unifrankfurt. de adresli ağ sayfasında kullanıcıların hizmetine sunulmuştur. Yazıtların konumlarını, fotoğraflarını, çizim kopyalarını ve daha önceki okuma denemelerini de içeren bu katalog, 2012 yılında Tıbıkova, Nevskaya ve Erdal tarafından Gorno- Altaysk'ta kitaplaştırılmıştır. Bu çalışmada, Eski Türk dili literatüründe Altay bölgesi yazıtları olarak bilinen yazıtlardan sekiz tanesindeki bazı kelime, kelime grubu ve cümleler yeni okuma ve anlamlandırma denemesiyle sunulacaktır. Ele alınan yazıtlar A 3, A 13, A 19, A 32, A 41, A 43, A 52 ve A 88 numaralı yazıtlardır.Abstract Studies of the Runic inscriptions of the Altai Republic have started in the first rock near the river Charysh in Altai Republic. Since then researching of the epitaphic monuments have carried out by A. P. Okladnikov, K. Seydakmatov, N. A. Baskakov, E. R. Tenişev, V. M. Nadelyayev, S. G. Klyaştornıy, D. D. Vasil'yev, V. D. Kubarev, İ. L. Kızlasov et al. Detailed researches of the Runic Turkic inscriptions of Altai started in 2002. L. N. Tıbıkova, İ. A. Nevskaya and M. Erdal, who are the scholars of the Gorno Altai State University and Frankfurt University, have published 90 Runic inscriptions in a website (http://www.altay.uni-frankfurt.de a) as the coordinators and the permanent participants of the project "the cataloguing and documentation of the Runic inscriptions of the Altai Republic." This catalogue, which includes the coordinates, photographs, copies and the former editions of the inscriptions, was published by L. N. Tıbıkova, İ. A. Nevskaya and M. Erdal in Gorno Altai in 2012. In this paper, I propose re-readings and re-interpretations of some words, phrases and sentences of the 8 Altai inscriptions. These inscriptions are A 3, A 13, A 19, A 32, A 41, A 43, A 52 and A 88.