497 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Son 10 yıl
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Eskişehir’de Meskûn Nogayların Nogay Türkçesini Kullanma Pratikleri (Nogai Performance of Noghais Settled in Eskişehir)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 17-26
Bu yazıda, Eskişehir'e yerleşmiş Nogayların, Nogay Türkçesini kullanma pratikleri üzerinde durulacaktır. 1850-60'lı yıllardan itibaren ikinci vatan tuttukları Anadolu'ya göç etmeye başlayan Nogayların önemli yerleşim merkezlerinden biri de Eskişehir'dir. Eskişehir'de yaklaşık 120-130 yıldır ikamet eden Nogaylar, uzun süre köylerde kapalı bir toplum olarak yaşarken öz dillerine ve kültürlerine bağlı kalmışlardır. Türkiye'deki köyden kente göç süreci, Nogayları da etkilemiş ve Nogay köyleri giderek boşalmıştır. Özellikle yakın kent merkezleri başta olmak üzere İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlere göç eden Nogaylar, yurt dışında da Amerika'yı tercih etmişlerdir. Göçler, başta dillerinde olmak üzere kültürlerinde büyük kayıplara yol açmıştır. Böylelikle Nogay Türkçesinin, Nogaylar arasındaki işlevsel değeri neredeyse tamamen kaybolma noktasına gelmiştir. Nogay kültürü ise yaşanır bir değer olmaktan çıkarak yerini ortak kültür değerlerine bırakmıştır. Bu araştırmada, Nogayların Nogay Türkçesini kullanma pratikleri ele alınmıştır. Bunun için Nogayların Eskişehir ilinde ikamet ettikleri bütün yerleşim yerlerine gidilerek kaynak kişilere doğrudan görüşme yöntemiyle önceden hazırlanmış açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Elde edilen veriler çizelgelere aktarılmış ve yorumlar yapılmıştır.Abstract In this paper, Nogai performance of Noghais settled in Eskişehir will be emphasized. Eskişehir is one of the important centres of population for Noghais who started to emigrate to Anatolia. They have identified it second motherland since 1850-60's. Noghais, inhabited in Eskisehir for 120-130 years, kept to their own language and culture while they were living in villages as a closed society for a long time. Emigration process in Turkey affected Noghais too and the Noghai villages became empty by degrees. Noghais emigrated to İstanbul, Ankara, İzmir and near city centres especially, preferred USA abroad. These emigrations caused major losses about their culture and their language especially. Thus, functional value of Nogai between Noghais almost got to failure completely. Noghai culture stopped being a living value and gave its place to commonculture values. In this study, Nogai performance of Noghais was discussed. For this purpose, all places in Eskisehir which Noghais settled were visited. The previously prepared open ended questions were asked resource persons by direct interview method. Acquireddatas were converted to tables and commented.

Türk Kültüründe Kurdun Kutsiyetinin Şaman Mitlerindeki Yeri (The Holiness of Wolf in Terms of Schaman Mytology in Turkish Culture)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 7-15
"Dede Korkut Hikâyeleri"nde kurt kültü olması, kurt yüzünün mübarek olması İslami bir motif değil, Şamanizm inancına ait motiftir; İslamiyet hiçbir hayvanı kutsamaz, totem ve ongunları caiz görmez. Kurdun kutsallığı ve kurt kültü Şamanizm dairesinde teşekkül etmiş, İslam dairesine giren Türk şubelerince bu özellik kabul ettikleri yeni dine uygun olarak yeniden yorumlanmış ve "Dede Korkut Hikâyeleri"ne kurdun bu vasfı taşınmıştır. Yakutlarda bazı efsanevi şamanlar gökten inen Uluu-Toyon'un oğlu ruh veya kurtla bakirenin ilişkisinden ve benzeri olağanüstü surette doğarlar. İlkel insanların ekonomik üretim gücü bağlamında tanrı-insan modeline göre oluşturdukları üst tarafı insan, yarı insan-yarı kurt, yarı insan-yarı boğa veya yarı insan-yarı at şeklindeki tasvirler şaman rahiplerin ilk ataları sayılmışlardır. Yakutlarda cinsiyete bağlı olmayan büyük şamanlar otuzuncu yıllarında gebe kalırlar, 3 kez doğum yaparlar ve üçüncü doğumlarında ayı veya kurt doğururlar. Ancak çok büyük şamanlar 3 kez doğum yapabilir. Kurt, ayinde şamanın ulaşamadığı menzile ulaşmasına yardımcı olur.Abstract It is not true that cult of wolf and the face of wolf to be blessed in Dede Korkut stories are an Islamic motifs. It is a motif which belongs to the belief of Shamanism. Islam does not bless any animal and totem. They are not allowed in Islam. The sacretness of the wolf and the cult of wolf first appeared in the circle of Shamanism. TheTurkish people who accepted Islam reinterpreted this feature and conveyed this attribute of wolf into Dede Korkut stories. In Yakuts culture some legendary shamans are born extraordinarily out of the intercourse between the virgin and the Ulu-Toyon's son, who was a soul or a wolf which descended from the sky. The descriptions; upper sideman, half-man half-wolf, half-man half-bull, and half-man half-horse, which primitive people composed according to God-man model in the context of economic production were accepted the ancestors of the shaman monks. In Yakut culture, superior shamans who are not bound up with sex becomes pregnant in their thirties and give birth three times. In their third birth they give birth to a bear or a wolf. Only superior shamans can give birth three times. Wolf helps shaman reach the distance which they can not reach by themselves.

Yazıt Bilimci Kimdir? (Who is an Epigraphist?)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 117-126
Eski Türk boy ve topluluklarına ait (Kök) Türk harfli yazıtların önemli bir kısmı bugün Asya Kıtası'nın farklı bölgelerinde bulunmaktadır. Önceleri bilim dünyasında yalnızca Türk kağan ve kumandanlarına ait bazı yazıtlar (Köl Tigin Yazıtı, Bilge Kağan Yazıtı, Bilge Tonyukuk Yazıtları; genel adıyla Yenisey Yazıtları ve Talas Yazıtları) bilinirken bugün gelinen noktada (Kök) Türk harfli yazıtların sayısı yüzlerle ifade edilir duruma gelmiştir. (Kök) Türk harfli yazıtların sayısı arttıkça yazıtlara olan ilgi de artmış; yazıt bilimciler kadar yazıt bilimiyle hiçbir ilgisi olmayan kimseler de (mühendisler, doktorlar, veteriner hekimler, müzisyenler, iş adamları…) bu alanın "uzman"ı olarak her yerde boy göstermeye başlamışlardır. Yazıt bilimi ciddi bir bilim dalıdır; akademik bir eğitimi, bilgiyi, birikimi ve deneyimi gerektirir. Yazıt bilimci ise, bu alanda eğitim öğretim görmüş; bilgili, birikimli ve deneyimli kişidir. Bu bildiride (Kök) Türk harfli yazıtlar bağlamında "Yazıt bilimci kimdir?" sorusunun cevabı dikkatlere sunulmaktadır.Abstract A significant number of the inscriptions in the (Kok)turks letters belonging to the former Turkish tribes and communities are today located in different regions of the Asian continent. While previously only some inscriptions belonging to the Turkish Khans and commanders (Kul Tigin Inscriptions, Bilge Khagan Inscriptions, Bain Tsokto Inscriptions, and generally speaking Talas inscriptions and Yenisei inscriptions) were known to the world of science, today the number of the inscriptions in the (Kok)turks letters has reached hundreds. As the number of the inscriptions in the (Kok)turks letters has increased so does the interest in these inscriptions. Epigraphists as well as those who have absolutely nothing to do with epigraphy (engineers, doctors, veterinarians, musicians, business people, etc.) have begun to appear everywhere as an "expert" in the field. Epigraphy is a serious branch of science and requires academic education, information, knowledge and experience. An epigraphist is a knowledgeable, qualified and experienced person who has been trained in this field. In this paper, the answer to the question "Who is an epigraphist?" is presented to the attention with respect to the inscriptions in the (Kok)turks letters.

TÜRKMENİSTAN’DA DEDE KORKUT ARAŞTIRMALARI: DÖNEMLER, İSİMLER VE EĞİLİMLER

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 99-116
Türkmenistan'da Dede Korkut'la ilgili ilk ve kayda değer çalışmalar, Sovyetler Birliği Dönemi'nde başlar. Ancak bu dönemde araştırmaların inişli çıkışlı bir seyir izlediği görülür. Sovyet yönetimi bazen Dede Korkut araştırmalarını serbest bırakırken bazı dönemlerde ise yasaklama yoluna gitmiştir. Bu yüzden Türkmenistan'da "Dede Korkut Kitabı"yla ilgili önemli çalışmalar, 1980'lerden sonra yayımlanabilmiştir. 1990'larda ise Türkmenistan'da Dede Korkut algısının tamamıyla değişmeye başladığı, Dede Korkut'un tıpkı Oğuz Kağan ve Köroğlu gibi millî destanlar arasında gösterildiği görülür. Ayrıca bağımsızlık sonrasında metin neşirlerinde ve nüshalar üzerine yapılan araştırmalarda bariz bir artış söz konusudur. Bu makalede, Türkmenistan'da yüz yıllık araştırma tarihine sahip Dede Kokut'la ilgili olarak yapılan çalışmaların dönemleri, yöntemleri ve amaçları üzerine tespit ve değerlendirmeler yapılmıştır. Dede Korkut araştırmalarının dönemlerini belirlemek, bu dönemlerin bilim anlayışlarını ortaya çıkarmak ve günümüz Türkmenistan'ında Dede Korkut araştırmalarının durumunu tespit etmek, makalenin ana hedefleri arasında yer almaktadır.

Yeni Dönem Tatar Edebiyatından Bir İsim: Gamil Afzal Ve Afzal’ın Tatar Şairlerine İthaf Ettiği Şiirleri (A Character from the Tatar Literature of New Era: Gamil Afzal and the Poems which He Dedicated to Tatar Poets)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 73-88
Gamil Afzal Tatar edebiyatının önde gelen isimlerinden birisidir. Şiir yazmaya Abdullah Tukay ve Hadi Taktaş'ın etkisinde kalarak başlayan şair, lirik, satirik ve mizahi şiirleriyle ön plana çıkar. Bu makalede Gamil Afzal'ın kısaca yaşam öyküsü- ne yer verilerek edebî şahsiyeti üzerinde durulmuş, aynı zamanda Tatar edebiyatının ünlü isimlerine ithaf ettiği şiirlerden örnekler verilmiştir. Abstract Gamil Afzal is one of the important names in Tatar literature. Afzal, who began writing poetry by the influence of Abdullah Tukay and Hadi Taktaş, comes into prominence with lyrical, satirical and humorous poems. In this article, his literal personality is mentioned, as well as the brief biography of Gamil Afzal. Also examples of his poems which dedicated to famous poets of Tatar literature are given.

Milletlerarası (Kök) Türk Harfli Yazıtlar ve Güncel Sorunları Kongresi Bişkek’te Yapıldı [International Inscriptions of (Kok) Turk Characters and Their Current Problems Congress was Held in Bishkek]

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 193-200
Milletlerarası (Kök) Türk Harfli Yazıtlar ve Güncel Sorunları Kongresi, 25-29 Mayıs 2016 tarihleri arasında Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Türk Dil Kurumu ve Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi iş birliği ile yapıldı.

Türk Dünyasından Haberler (News from the Turkish World)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 42 · Sayfa: 201-207
Bu haber yazısında yıl içerisindeki Türk dünyasıyla ilgili etkinliklerden kısaca söz edilmektedir.

Uygur Atasözlerinde Kadın (Woman in Uyghur Proverbs)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 93-111
Uygur sözlü edebiyatının önemli bir ürünü olan atasözleri Uygur Türkçesinde"maqal-temsil" olarak adlandırılır. Uzun bir medeniyet devrinin ürünü olan atasözlerihalkın tecrübesini ve hafızasını yansıtan ayna gibidir. Atasözlerinin dili sanatlıve derli topludur. Geçmişin tecrübesini az sözle ama geniş olarak anlatma imkânınasahiptir. Atasözlerinin dili ahenklidir. Ahenk, atasözlerine şiir ritmi kazandırırkenatasözlerinin insan hafızasında kalıcı yer etmesini sağlayan bir faktördür. MaqaltemsillerUygur halkının hayat süzgecinden geçirip damıttığı bir öz gibidir.Atasözleri Uygur edebiyatında "maqal-temsil" olarak adlandırılmakla birliktebu çalışmada "maqal-temsil" yerine "atasözü" ifadesi kullanılmıştır. Değerlendirilenatasözleri, Eziz Atavulla Sarıtékin tarafından hazırlanan"Uyġur Xelq Maqal-Temsilliri" adlı eserden taranmıştır. İçinde "ayal, xotun, qiz, ana" gibi kadınla ilgilikelimeler bulunduran ya da kadının dolaylı olarak geçtiği ve sosyal hayattaki konumuylailgili olan atasözleri seçilmiştir.Milletlerin kültüründe kadın çok farklı obje olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimikültürde "tanrıça" olarak görülen kadın başka bir kültürde utanç duyulan bir varlıkolarak görülebilmektedir. İncelenen Uygur atasözlerinde kadın olgusu geneldeerkek egemen bakış açısıyla ele alınmıştır. Uygur atasözlerine bakıldığında kadın;yaşam biçimi açısından sürekli denetim altında tutulması gereken bir varlık olarakgörülmektedir. Yalnız yaşamamalı mutlaka bir erkekle hayatını birleştirmelidir. Ancakannelik ve yuva kurma söz konusu olduğunda kadın kutsal bir varlık hüviyetine bürünmektedir.Uygur atasözlerinde kadınla ilgili olumsuz yargılar çok olsa da kadınsızbir dünyanın varlığı da mümkün görünmemektedir.Bu çalışmada Uygur medeniyetinde kadına bakış açısını tespit ederken konutarihî belgelere dayandırılmamış, kadının yalnızca atasözlerindeki duruşları esas alınmıştır. Bu nedenle bazı atasözlerindeki kadına bakış açısı tarihî gerçeklerle örtüşmeyebilirhatta tarihî gerçeklere ters düşebilir. Kadınla ilgili olumsuz yargılar taşıyanatasözlerinin münferit bazı hadiselerin zamanla genelleşmesiyle ortaya çıktığınıbelirtmek gerekir.An important product of the Uyghur oral literature, proverbs are named "maqal-temsil" (proverb). Proverbs, which are the products of long lasting civilizationperiods, are like mirrors reflecting people's experiences and memories. The languageof proverbs are neat and artistic. They have the capability to comprehensively conveythe experience of the past, yet through few words. The language of proverbs areharmonious. This harmony enables proverbs to be permanently retained in people'smemory, while adding poetic rhythm to proverbs. Maqal-temsil (proverbs) are likean essence which Uyghur people have filtered and distilled through the filter of life.While proverbs are named "maqal-temsil" (proverb) in Uyghur literature, thisparticular study addresses them as "proverbs". The proverbs discussed in this studywere surveyed from the book entitled "Uyġur Xelq Maqal-Temsilliri" (Uyghur XelqProverbs) prepared by Eziz Atavulla Sarıtékin. Proverbs which include words relatedto women such as "ayal, xotun, qiz, ana", or proverbs which mention women indirectlyand relate to the role and place of women in social life were chosen.Women are addressed as different entities in various people's cultures. While womenare considered "goddess" in some cultures, they are seen as shameful entities inothers. The proverbs studied in this research address women through a masculine lens.In Uyghur proverbs women are seen as creatures which should be kept in permanentcontrol in terms of lifestyle. They should not live alone, but join lives together with aman. However, they are ascribed as a sacred creature when motherhood or setting upa home is in question. Despite the many negative judgements about women in Uyghurproverbs, a world without women doesn't seem possible. While establishing how Uyghur civilization views women, this study does not dependon historical documents but focuses solely on how women are addressed inproverbs. For this reason, the view on women in some proverbs might not go hand inhand, and even contradict, with historical truths. It is considered vital to note herethat proverbs which bear some negative judgements on women exist due to the generalizationof some individual events.

‘Dede Korkut Kitabı/Kitab-ı Dedem Korkut’ Oğuz Kahramanlık Destanı ve ‘Kitab-ı Korkut’ (‘The Book of Dede Korkut/Kitab-ı Dedem Korkut’ Oghuz Heroic Epic and ‘The Book of Dede Korkut’)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 51-91
Kitab-ı Dedem Korkut adıyla bilinen Dresden nüshasının tespit edilmesiylesadece Türk halkları için değil tüm bilim dünyası için yeni bir dönem başlamıştır.Dede Korkut Hikâyeleri olarak bilinen Oğuz boylarına ait destanların tespiti bütünbilim camiasında büyük heyecan uyandırmıştır. Dede Korkut Hikâyeleri'nin Vatikannüshasının bulunması ise bu heyecanı artırmıştır. Vatikan nüshası Dresden nüshasındagörülen bazı okuma sorunlarının giderilmesini sağlamıştır. Bu destanlar OğuzTürklerine ait olmasına rağmen tüm insanlığın kültürel değeri olarak görülmelidir.Dede Korkut Oğuz boylarının, özelikle de Müslüman Türk halklarının ortak değeridir.Dede Korkut, halkın bilgesi, yol göstericisi, kâhini, hekimi, ozanı ve saygıdeğerkutsal figürüdür. Tahta çıkan hakanların veziridir, hakanlar onun önünde eğilir, onasaygı gösterirlerdi. O, iradesiyle hakanı tahta çıkartır ve tahttan indirir. Hakan vehalk onun kararlarını ve söylediklerini yaparlar. V. M. Jirmunskiy, yazılı ve sözlükaynaklara dayanarak Dede Korkut'un tarihî ve efsanevi kişiliğine ait özellikleri tespitetmiştir. Korkut adı etrafında sayısız menkıbe teşekkül etmiştir. Korkut'un yaşı,yaşam yeri ve mezarının bulunduğu yer, ölümden kurtulmak için kaçmaya başladığıve dünyanın merkezi olan Sır-Derya Nehri'dir. Şamanlık inancının şaman-ozanıolan kâhin Korkut-Ata kültü teşekkül etmiş, bu kült ve Korkut motifi Oğuz halklarınınbatıya ilerlemeleri neticesinde Kafkasya ve Anadolu sahasında da yayılmıştır. Kimitarihî kaynaklar Korkut Ata'yı Hz. Muhammed'in çağdaşı olarak göstermiş, o, Hz.Muhammet'e iman etmiş, Müslüman olmuş ve Oğuzlar arasında İslam'ın tebliğcisi olmuştur. Korkut figürü efsanevi ve itibari bir kişiliktir, ancak onu, tarihî kaynaklaragöre Oğuz hakanlarına vezir olarak hizmet etmiş gerçek kişilik olarak da görmekteyiz.The discovery of Dresden copy of the "Kitab-ı Dedem Korkut", started the newperiod not only for Turkish people but also for the whole academic world. The discoveryof epics blonging to Oghuz clan which are known as Stories of Dede Korkut, hasthrilled the academic society. On the other hand the discovery of Vatican copy of Storiesof Dede Korkut has increased the level of excitement. Vatican copy of it, helped tofix some reading problems existing in Dresden copy. Even though these epics belongto Oghuz Turks, they are seen as cultural heritage of the whole humanity. Dede Korkutis a common haritage of Oghuz Turk clans, especially Muslim Turks. Dede Korkutis a wise man of clan, leader, foreseer, healer, poet, and a holly man who is respected.He is a vizier of crowned kings, so kings hail to him, show respect to him. He wouldenthrone kings or depose kings with his might. Kings and society would do whateverhe says. V. M. Jirmunskiyh detected his historical and mthycal characteristic basedon written and oral sources. On the name of Korkut there are many legends. The age,place he lived and his tomb is located at Sır-Derya River which he ran away in orderto get rid of death and center of the world. Schamanism consisted of Korkut-Ata cultwho was shaman, poet and foreseer, and this cult and myth were brougth to Caucasiaand Anatolia as a result of historical migration of Oghuz clan to those land. Accordingto some sources Korkut-Ata was thought to have lived in the same period withHz.Muhammet and he accepted his religion, became a Muslim and expanded Islamamong Oghuz clan on the other land, he is a mythical character but according tosome historical sources he is seen as a vizier of Oghuz kings.

‘Yunus Emre Divanı’nda Ölümü Güzelleştiren İfadeler (Expressions that Beautify Death in ‘Yunus Emre’s Diwan’)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2016, Sayı 41 · Sayfa: 131-149
Türk dilinin büyük ustası Yunus Emre'nin şiirlerinde ölüm teması, farklı, zarifve çarpıcı ifadelerle örtülü bir şekilde işlenmiştir. Soğuk ve benimsenmesi zor olanölüm, Yunus'un diliyle belki de en güzel ifade biçimlerine kavuşmuştur. Öyle ki ecelşerbetiyle tatlandırılan ve sevgili olan Allah'a kavuşmak için bir aracı niteliğindekiölüm, ona göre hiç de korkulacak bir olgu değildir. Şiirlerini ölüm gerçeğinin bilinciyleören Yunus, kullandığı güzel ve ilgi çekici ifadelerle ölümü âdeta sevdirir. YunusEmre'nin din anlayışı ve ölüme bakışı, onun ölümü ifade biçimlerini belirleyen temelhususlardır. Bütün çıplaklığıyla ölümü anlatırken başvurduğu örtülü söz ve sözcükler,ölüm kavramı ile ilgili Türkçeye kazandırılan ölümsüz ifadelerdir.Hem biçimsel hem anlamsal olarak zenginlik arz eden bu örtmeceler, Yunus'unşiirlerini ebedî yapan etkili bir anlatım tarzıdır. Büyük çoğunluğunun Türkçe olmasıda bu ifadelerin değerini ortaya koyan en önemli özelliklerindendir.Anahtar kelimeler: Yunus Emre, şiir, tasavvuf, ölüm, dil, örtmece.In Yunus Emre's poetry, the grand master of the Turkish language the theme ofdeath was treated in a disguised manner with elegant and dramatic expression. Theconcept of death which is cold and hard to adopt gained perhaps the most beautifulexpression within the language of Yunus Emre. For him death is not a phenomenonthat should be feared by, it is a sorbet flavored means by which a human being reachesthe real beloved God. Yunus who weaves his poetry with the awareness of the realityof death makes death seem beautiful by using appealing phrases. Predominantly the concept of religion and perception of death in his mind define the expression styleof death in his poetry. All the straightforward and unambiguous words he uses explainingdeath are immortal phrases that are donated to the Turkish language relateddeath. The euphemisms which encompass both formal and semantic richness is aneffective narrative style of poetry that makes Yunus eternal. The fact that majorityof his works are in Turkish is another important feature showing the richness of theexpressions.