1321 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Özel Koleksiyondaki Bir Halının Kaynağı Hakkında Araştırma

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 43-54
Tam Metin
Koleksiyoncularda, halı mağazalarında ve alan araştırmalarında karşılaşılan en büyük problemlerden başlıcaları; bulunan örneğin doğru bir şekilde teknik analizinin yapılması, desen ve motiflerinin tanımlanması ve bu bilgilerin ışığında halının bir gruba aidiyetinin saptanmasıdır. Bir koleksiyonerin evinde tespit edilen bir örneğin gerekli analizleri yapıldıktan sonra; "bahçe" desenli İran halısı olduğu anlaşılmıştır. Yazılı kaynaklara göre en eski örneklerinin 16. yüzyıla ait olduğu bilinen fakat bu yüzyıla ait örneklerin günümüze ulaşmadığı özel bir gruptur. Günümüze ulaşabilen örnekler 18. ve 19. yüzyıllara aittir. İran'da bu tür bahçeler chahar bagh (dört bahçe) ismiyle tanımlanmaktadır. Klasik İran halılarının arasında yüzey kompozisyon planı açısından çok farklı özellikler göstermektedir. "Bahçe" desenli halılar; tarihi bahçe tasarımlarının İslam dini ile olan sentezinin sonucunu sunduğu için tüm araştırmacılar için önemli bir örneği oluşturmaktadır.

Divan Şiirinde Ortak Mahlas Sorunu ve Kabûlî Örneği

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 55-82
Tam Metin
Bu makalede önce, divan şiirindeki ortak mahlas sorunu ele alınmış, ortak mahlas kullanımının divan şiirinde nasıl karşılandığı, sebepleri, sonuçları, bu edebiyatın yaşadığı dönemde ve sonrasında ne gibi sıkıntılara sebep olduğu üzerinde durulmuştur. Başka şairlerle ortak mahlas kullanmaya divan şiiri geleneğinde iyi bakılmamış, hatta kimi zaman şairler bu yüzden mahlaslarını bile değiştirmişlerdir. Müşterek mahlas kullanımı sonucu geçmişte ve günümüzde şairler ve şiirler karıştırılmış, hatta kimi zaman bu yüzden kavgalar bile yaşanmıştır. Bu bakımdan araştırmacıların çok dikkatli olması, ayrıntıları atlamaması, araştırma sırasında varsa şairlerin eserlerine, tezkirelere, önemli şiir mecmualarına ve ilgili yayınlara mutlaka müracaat etmesi gerekmektedir. Yazıda daha sonra, Kabûlî örneğinden hareketle konu daha net hale getirilmiş ve Kabûlî mahlasını kullanan şairlerin de yer yer karıştırıldığı; Gedizli Kabûlî'nin şiirlerinin Sirozlu Kabûlî'ye ve Şeyh Mustafa Kabûlî'ye ait olarak gösterildiği ifade edilmiştir.

Kırıkkilise Köyünden 4 Düz Dokuma Üzerine Gözlemler

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 129-144
Tam Metin
Kırıkkilise köyü Kahraman Maraş'a 135 km, Göksun ilçe merkezine 35 km uzaklıktadır. Daha önce Adana ili Saimbeyli ilçesi sınırlarında yer alırken 2000 yılında Kahraman Maraş ili Göksun ilçesine bağlanmış ve ismi Kaleboynu olarak değiştirilmiştir. Kırıkkilise köyünde eskiden dokumacılığın yaygın olduğu ve özellikle düz dokumaların üretildiği bilinmektedir. Günümüzde dokumacılıkla uğraşanların sayısı yok denecek kadar azalmıştır. Eskiden yörede yapılan dokumacılığı temsil edecek örnekler, yerli halkın evlerinde bile nadiren bulunmaktadır. Makaleye konu olan dokumalar 1955 yıllında Kırıkkilise köyünde çeyiz için dokutturulmuş ve günümüze kadar iyi durumda saklanmıştır. Bu çalışma 3'ü farklı teknikte olmak üzere 4 düz dokumanın teknik, renk, motif ve desen özelliklerinin belirlenmesi ve o dönem dokumalarına ait genel bir bilgi edinilmesi amacıyla yapılmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek’in Şiirlerinde “Hayat ve Ölüm” Trajedisi

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 207-220
Tam Metin

Necip Fazıl, Türk edebiyatının önemli şairlerindendir. Edebî hayatında derin kırılmalar yaşayan sanatçı, varlığını şiir iklimine derin izler bırakacak şekilde örgütler. Şiir, onun iç dünyasının bir aynasıdır.

Şiirlerini modern ve mistik temellerle oluşturan şair, toplumsal sorunlardan olabildiğince uzaklaşır ve insanın bireysel varoluşunu sorgulayarak iç benliğine yönelir. Böylece sanatçı, hayatın kabalaşan ve sömürücü yönlerini şiirin içine sıkıştırır. Şaire göre insanın yaşam içinde oturduğu yer, bir trajedinin oynandığı sahnedir. Bu trajik sahnenin başoyuncuları ise hayat ve ölümdür. Şaire göre hayat, insana emanet edilmiş kutsal bir süreç ve insanı kaçınılmaz olana taşıyan tek gerçektir. Ölüm ise Necip Fazıl için hayatın karşısında çekilmiş karanlık bir settir.

Çalışmamızda Necip Fazıl'ın şiirlerinde sık sık vurguladığı "hayat ve ölüm" trajedisi üzerinde durduk.

Namık Kemal’in Siyasi Yazılarında Rusya’nın “Şark Meselesi”ndeki Yeri ve Memleketeyn Meselesi

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 23-42
Tam Metin
Yakın dönem tarihimizin önde gelen aydınlardan Namık Kemal Bey, mensubu olduğu devletin ve ülkenin sorunlarına kayıtsız kalmayarak muhtelif yazılarıyla toplumunu aydınlatmayı kendine görev bilmiştir. Devlet ve toplum hayatına ilişkin yazıları arasında devletlerarası ilişkilere dair yazıları çalışmamızın esasını oluşturmuştur. Bu itibarla, çalışmamızda Hürriyet, Tasvir-i Efkâr, İbret ve Hadika gazetelerinde yayımlanan yazıları ele alınarak Kemal Bey'in dönemin büyük devletlerinin "Doğu" siyaseti ve bu çerçevede Memleketeyn meselesi konusundaki görüşleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Onun Osmanlı Devleti'nin karşı karşıya kaldığı siyasî meselelere bakışı, genel olarak dönemin Osmanlı aydınının düşüncesi ve devletin resmi bilgi kaynaklarıyla paralellik arz etmesi bakımından dikkate değer görünmektedir.

Türk Kültürü ve Edebiyatında Çevgan Oyunu

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 83-114
Eski çağlarda savaşsız geçen günlerde eğlence amacıyla şenlikler düzenlenir ve bu şenliklerde birçok spor etkinliklerine yer verilirdi. Spor etkinlikleri, kişiyi bedenen ve zihnen güçlendirdiği gibi düşmana karşı verilecek savaşa da hazırlamış olurdu. Bu bakımdan diğer devletlerin yanı sıra Orta Asya Türkleri ve daha sonraki Türk devletleri için sporun ayrı bir önemi vardı. O dönemlerdeki spor etkinliklerinin bir bölümünü atlı spor gösterileri oluşturmaktaydı. Çevgan, atlı spor oyunlarından sadece biridir. Türklerin yanı sıra bu oyunu Arap, Acem ve Bizanslılar da oynamışlardır. Çevgan oyununu bütün dünyanın "polo" adıyla tanıması, XIX. yüzyıl başlarında İngilizlerin Afganistan ve Kuzey Hindistan'ı işgali sırasında olmuştur. Bu çalışmada, çevgan oyununun Türk kültürü ve edebiyatındaki yeri ve önemi, edebî metinlerde işlenişi üzerinde durulmuştur.

Devlet Ana Romanı Üzerine Bir İnceleme

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 115-128
Tam Metin
Devlet Ana, Kemal Tahir'in tarihsel romanlarından biridir. Bu romanda Osmanlı İmparatorluğu'nun aşiret halindeki dönemine inilir. Osmanlı insan tipi, yaşam tarzı, adaletleri gelenek ve göreneklerini konu edinerek bir aşiretten devlet olma mertebesine nasıl yükseldiğini destansı bir ifade tarzı ile okuyucuya verilir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Söğüt'teki yaşam tarzı dikkatlere sunulduktan sonra bu mekana Ertuğrul Gazi, Osman Bey ve Orhan Bey, tarihi şahsiyetler olarak dahil edilir. Devlet Ana'da, 1290 yılından itibaren yaklaşık on yıllık bir zaman diliminde geçen vak'alar bir yıla sığdırılır. Eserde, Türk kültür ve medeniyeti ile batı karşılaştırılarak feodalitenin ve din sömürücülerinin batıyı karanlığa hapsettiği anlatılır.

19. Yüzyılda Düzce ve Akçakoca Kazalarında Kullanılan Aile ve Kişi Adları

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 145-184
Tam Metin
Bu araştırma temettûât defterleri ışığında Düzce ve Akçakoca'da kullanılan aile ve erkek şahıs adlarını tanıtmayı amaçlamaktadır. Düzenli olarak kaydedilen bu vesikalar günümüz kent tarihçileri tarafından kullanılmaktadır. Temettûât kayıtları vasıtasıyla kolaylıkla günümüzde yaşayan bir ailenin ve mesleğin geçmişini en azından yüz elli yıl geriye götürmek mümkündür. Aynı zamanda incelenen adlarla Türk kültürü arasındaki ilişkiye de değinilmiştir.

Ala-Yuntlu Halılarından (Muğla-Marmaris) Üç Örnek

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 185-206
Tam Metin
Türkler birer estetik değer olan dokumalara, günlük hayatlarının her alanında yer vermiştir. Marmaris'te yaşayan Ala-Yuntlu'lara ait üç halı da bu anlayışla ütetilmştir. Renk, bezeme, tasarım ve malzeme kullanımıyla, tarafımızca incelenen örnekler geleneksel yapıya sahip olduğundan, kültür tarihimizdeki haklı yerini almalıdır.

Türk Dilinin Tarihî Sözvarlığı Açısından Yazma Eser Nüshaları

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 221-236
Tam Metin
Bu yazıda Türk kültürünün tarihî mirası olan elyazmalarının nüshaları arasında görülen sözvarlığı farklılıkları işlenmiştir. Yazma eserlerin nüshaları arsındaki sözvarlığı farklılıklarının hangi boyutta olduğu, Behcetü'l-H. ada¯éik. fı¯ mevèiz.eti'l-h˘ ala¯éik., Süheyl ü Nev-baha¯r, 1640 Tarihli Narh Defteri ve özellikle Münebbihü'r-Ra¯k.idı¯'in nüshalarından örnekler verilerek ortaya konulmuştur. Yazma eserlerin nüshaları arasında görülen sözvarlığı ve dilbilgisel farklılıklar, genellikle müstensihin sözvarlığının nüshaya yansımasından ya da kopyaladığı eseri, sunduğu sosyal katmanın kültürel düzeyine ve dönemin dil özelliklerine göre yeniden uyarlamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Birkaç yazma eserin farklı tarihlerde ve yüzyıllarda çekimlenmiş nüshaları arasında yaptığımız karşılaştırmada, dildeki sözvarlığı ve dilbilgisel değişimlerin tespiti konusunda nüsha farklarının tarihî dil incelemelerinde çok önemli kaynaklar olduğu görülmüştür.