1336 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Tarihî Kaynaklara Göre Anadolu Selçuklu Devri Camcılığı

Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 201-216
Tam Metin
Anadolu'da Antik dönemden itibaren camın varlığı bilinmektedir. Roma ve Bizans devri camları üzerine birçok yayın bulunmasına karşılık; Selçuklu camcılığı hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır. XII.-XIII. yüzyıllara ait Selçuknâmeler, minyatürlü yazmalar ve vakfiyeler gibi tarihî kaynaklarda doğrudan cam üretimine yönelik bilgiler yoktur. Bu kaynaklarda geçen camcılıkla ilgili meslek isimleri ve cam kapların kullanıldığını gösteren dolaylı bilgiler; Anadolu Selçuklu döneminde de camcılığın varlığına işaret etmektedir. Bu açıdan İbn Bibi'nin Selçuknâmesi, Sahip Ata'nın Sivas Gök Medrese vakfiyesi ve Konya İmaret vakfiyesi ilginç ipuçları vermektedir. Ayrıca Kubad-Abad Sarayı kazılarında ele geçen cam tabak üzerindeki kitabede II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in adının geçmesi, Selçuklu sarayı için cam kapların üretildiğini ortaya koyar. Anadolu'da resimlendikleri anlaşılan bazı yazmalardaki minyatürlerde cam kapların yer alması da Selçuklu devrinde bu tür eşyaların üretildiği görüşünü desteklemektedir.

“Esir Şehrin İnsanları” Romanı Üzerine Bir İnceleme

Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 127-136
Tam Metin
Kemal Tahir, Esir Şehrin İnsanları adlı romanda, İstanbul'un işgali sırasında Türklerin tavırlarını anlatır. Bu eserde başlıca üç tip insandan söz edilir: İstanbul hükümetinin tarafını tutanlar, Kuvayi Milliyeciler ve her şeyi oluruna bırakan vurdumduymazlar. Romandaki çatışma bu üç tip insanın olaylara bakışından oluşur. Yazar, roman kahramanı Kamil Bey'in şahsında ideal Türk aydınında bulunması gerekenleri ifade eder. Kamil Bey, kimliğini hatırlayıp Anadolu'nun kurtuluşu için mücadeleye katılır. Kemal Tahir bu romanında Türk aydınının kimlik bilincini kaybetmemesi gerektiğini ifade eder. Kemal Tahir, İstanbul hükümetinin işgaller karşısında yetersiz kalmasının toplum üzerinde bıraktığı etkiyi başarılı bir şekilde ifade eder.

Gölgeden Gerçeğe Osmanlı’dan Bugüne Aydın Kadınlarımız

Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 137-148
Tam Metin
Bu makalenin konusu, Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze Türk kadınının bilim ve sanat alanına yaptığı katkılardır. Söz konusu katkıları somut olarak ortaya koymak amacıyla, farklı alanlardan 13 örnek seçilmiştir. Örnek olarak seçilen kadınların, kadın haklarını savunma konusundaki çabalarıyla birlikte, bilim ya da sanata yaptıkları katkıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bunun yanında, bilim insanı, sanatçı ve insan olarak birbirlerine benzer yönleri ve farklılıkları vurgulanmıştır.

Mustafa Kemal’de İnkılâp Düşüncesinin Oluşumu ve Gelişimi

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 1-22
Tam Metin
Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesi bir anda ortaya çıkmış değildir. Onda inkılâp düşüncesi okul sıralarında var olan bir gerçekliktir. Ondaki inkılâp düşüncesinin gelişiminde birçok faktör rol oynamıştır. Yaşadığı çevre ve çocukluk yılları bilinçli bir şekilde yetişmesini sağlamıştır. Eğitim öğretim hayatı, arkadaşları, öğretmenleri, okuduğu kitaplar, düşünce akımları Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesinin oluşumuna ve gelişimine etki eden faktörler arasındadır. Mustafa Kemal, doğuştan getirdiği hususiyetler ile sonradan elde ettiği kazanımları harmanlayarak inkılâpçı bir karaktere sahip olmuştur. Çalışma, Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesinin oluşumunu ve gelişimini irdelemektedir.

Özel Koleksiyondaki Bir Halının Kaynağı Hakkında Araştırma

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 43-54
Tam Metin
Koleksiyoncularda, halı mağazalarında ve alan araştırmalarında karşılaşılan en büyük problemlerden başlıcaları; bulunan örneğin doğru bir şekilde teknik analizinin yapılması, desen ve motiflerinin tanımlanması ve bu bilgilerin ışığında halının bir gruba aidiyetinin saptanmasıdır. Bir koleksiyonerin evinde tespit edilen bir örneğin gerekli analizleri yapıldıktan sonra; "bahçe" desenli İran halısı olduğu anlaşılmıştır. Yazılı kaynaklara göre en eski örneklerinin 16. yüzyıla ait olduğu bilinen fakat bu yüzyıla ait örneklerin günümüze ulaşmadığı özel bir gruptur. Günümüze ulaşabilen örnekler 18. ve 19. yüzyıllara aittir. İran'da bu tür bahçeler chahar bagh (dört bahçe) ismiyle tanımlanmaktadır. Klasik İran halılarının arasında yüzey kompozisyon planı açısından çok farklı özellikler göstermektedir. "Bahçe" desenli halılar; tarihi bahçe tasarımlarının İslam dini ile olan sentezinin sonucunu sunduğu için tüm araştırmacılar için önemli bir örneği oluşturmaktadır.

Divan Şiirinde Ortak Mahlas Sorunu ve Kabûlî Örneği

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 55-82
Tam Metin
Bu makalede önce, divan şiirindeki ortak mahlas sorunu ele alınmış, ortak mahlas kullanımının divan şiirinde nasıl karşılandığı, sebepleri, sonuçları, bu edebiyatın yaşadığı dönemde ve sonrasında ne gibi sıkıntılara sebep olduğu üzerinde durulmuştur. Başka şairlerle ortak mahlas kullanmaya divan şiiri geleneğinde iyi bakılmamış, hatta kimi zaman şairler bu yüzden mahlaslarını bile değiştirmişlerdir. Müşterek mahlas kullanımı sonucu geçmişte ve günümüzde şairler ve şiirler karıştırılmış, hatta kimi zaman bu yüzden kavgalar bile yaşanmıştır. Bu bakımdan araştırmacıların çok dikkatli olması, ayrıntıları atlamaması, araştırma sırasında varsa şairlerin eserlerine, tezkirelere, önemli şiir mecmualarına ve ilgili yayınlara mutlaka müracaat etmesi gerekmektedir. Yazıda daha sonra, Kabûlî örneğinden hareketle konu daha net hale getirilmiş ve Kabûlî mahlasını kullanan şairlerin de yer yer karıştırıldığı; Gedizli Kabûlî'nin şiirlerinin Sirozlu Kabûlî'ye ve Şeyh Mustafa Kabûlî'ye ait olarak gösterildiği ifade edilmiştir.

Kırıkkilise Köyünden 4 Düz Dokuma Üzerine Gözlemler

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 129-144
Tam Metin
Kırıkkilise köyü Kahraman Maraş'a 135 km, Göksun ilçe merkezine 35 km uzaklıktadır. Daha önce Adana ili Saimbeyli ilçesi sınırlarında yer alırken 2000 yılında Kahraman Maraş ili Göksun ilçesine bağlanmış ve ismi Kaleboynu olarak değiştirilmiştir. Kırıkkilise köyünde eskiden dokumacılığın yaygın olduğu ve özellikle düz dokumaların üretildiği bilinmektedir. Günümüzde dokumacılıkla uğraşanların sayısı yok denecek kadar azalmıştır. Eskiden yörede yapılan dokumacılığı temsil edecek örnekler, yerli halkın evlerinde bile nadiren bulunmaktadır. Makaleye konu olan dokumalar 1955 yıllında Kırıkkilise köyünde çeyiz için dokutturulmuş ve günümüze kadar iyi durumda saklanmıştır. Bu çalışma 3'ü farklı teknikte olmak üzere 4 düz dokumanın teknik, renk, motif ve desen özelliklerinin belirlenmesi ve o dönem dokumalarına ait genel bir bilgi edinilmesi amacıyla yapılmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek’in Şiirlerinde “Hayat ve Ölüm” Trajedisi

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 207-220
Tam Metin

Necip Fazıl, Türk edebiyatının önemli şairlerindendir. Edebî hayatında derin kırılmalar yaşayan sanatçı, varlığını şiir iklimine derin izler bırakacak şekilde örgütler. Şiir, onun iç dünyasının bir aynasıdır.

Şiirlerini modern ve mistik temellerle oluşturan şair, toplumsal sorunlardan olabildiğince uzaklaşır ve insanın bireysel varoluşunu sorgulayarak iç benliğine yönelir. Böylece sanatçı, hayatın kabalaşan ve sömürücü yönlerini şiirin içine sıkıştırır. Şaire göre insanın yaşam içinde oturduğu yer, bir trajedinin oynandığı sahnedir. Bu trajik sahnenin başoyuncuları ise hayat ve ölümdür. Şaire göre hayat, insana emanet edilmiş kutsal bir süreç ve insanı kaçınılmaz olana taşıyan tek gerçektir. Ölüm ise Necip Fazıl için hayatın karşısında çekilmiş karanlık bir settir.

Çalışmamızda Necip Fazıl'ın şiirlerinde sık sık vurguladığı "hayat ve ölüm" trajedisi üzerinde durduk.

Namık Kemal’in Siyasi Yazılarında Rusya’nın “Şark Meselesi”ndeki Yeri ve Memleketeyn Meselesi

Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 23-42
Tam Metin
Yakın dönem tarihimizin önde gelen aydınlardan Namık Kemal Bey, mensubu olduğu devletin ve ülkenin sorunlarına kayıtsız kalmayarak muhtelif yazılarıyla toplumunu aydınlatmayı kendine görev bilmiştir. Devlet ve toplum hayatına ilişkin yazıları arasında devletlerarası ilişkilere dair yazıları çalışmamızın esasını oluşturmuştur. Bu itibarla, çalışmamızda Hürriyet, Tasvir-i Efkâr, İbret ve Hadika gazetelerinde yayımlanan yazıları ele alınarak Kemal Bey'in dönemin büyük devletlerinin "Doğu" siyaseti ve bu çerçevede Memleketeyn meselesi konusundaki görüşleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Onun Osmanlı Devleti'nin karşı karşıya kaldığı siyasî meselelere bakışı, genel olarak dönemin Osmanlı aydınının düşüncesi ve devletin resmi bilgi kaynaklarıyla paralellik arz etmesi bakımından dikkate değer görünmektedir.