1336 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Aydın Sayılı 16
- Erdem Dergi̇si̇ 14
- Müjgan Cunbur 12
- Ömer ÇAKIR 12
- Mübahat Türker Küyel 11
Anahtar Kelimeler
- Dokuma 37
- Halı 33
- Weaving 25
- Mustafa Necati Sepetçioğlu 24
- Kilim 21
- Osmanlı 20
- Peyami Safa 20
- Motif 17
- roman 16
- novel 15
Venizelos'un Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne Aday Göstermesi
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 91-110
Özet
Tam Metin
Yunanistan'da Venizelos'un 1928'de iktidara gelişi, Türk-Yunan ilişkileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Venizelos Yunanistan'da iktidara geldikten sonra, geçmişte Megali İdea'yı gerçekleştirebilmek için Türkiye'ye karşı takip ettiği yayılmacı dış politikadan vazgeçerek, Türk-Yunan dostluğunu kurabilmek için bazı girişimlerde bulunmuştur. Venizelos'un Türkiye ile dostluk kurma girişimleri, Atatürk tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Nitekim bir süre sonra Venizelos Türkiye'ye davet edilmiştir. Bu daveti kabul eden Venizelos, 1930 yılında Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan antlaşmalar, TürkYunan ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Venizelos, 1933 yılında Yunanistan'da yapılan seçimleri kaybetmiş ve muhalefete düşmüştür; fakat Türk-Yunan ilişkileri ve Balkan Paktı ile ilgili görüşmeleri yakından takip etmeye devam etmiştir. Balkan Paktı imzalanmadan kısa bir süre önce de, dünya siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, Balkan Paktı'nın gerçek kurucusu olduğuna inandığı, eski düşmanı Atatürk'ü 12 Ocak 1934'te Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiştir.
İkonografik Açıdan Orta Çağ Türk Mimarisinde Yer Alan İstiridye Motifi
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 111-124
Özet
Tam Metin
Eski çağlardan itibaren pek çok ülkenin sanatında gördüğümüz istiridye motifinin genel olarak "yeniden doğuşu, ikinci hayatı" simgelediği bilinmektedir.Bu makalede Orta Asya'da "Gök Tanrı" ve "Budizm" gibi farklı inançların etkisindeki Türk sanatının kaynaklarında istiridye motifinin varlığına değinilmekte, X. yüzyıldan başlayarak büyük ölçüde Müslüman olan Türklerin 1071'den itibaren kendilerine yurt edindikleri Anadolu'daki mimari eserlerinde istiridye motifini nasıl ve nerelerde kullandıkları üzerinde durulmaktadır. Yine bu araştırmada Selçuklu devleti ve beyliklerin hüküm sürdüğü Orta Çağ Anadolu'sunda öncelikle hangi yapılarda, nerelerde istiridye motifinin kullanıldığı tespit edilmekte ve mezar yapılarında istiridye şeklindeki kubbeye geçiş elamanlarının İslam inancı içersinde taşıdığını düşündüğümüz sembolik anlamları ve bu anlamların diğer kültürlerdeki örnekleri ile benzer ya da ayrılan yönleri irdelenmektedir.
Klâsik Türk Edebiyatında İdiyye Şiirleri (Bayram Şiirleri)
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 125-136
Özet
Tam Metin
Klâsik Türk edebiyatı şairleri, şiirlerinde içinde yaşadıkları toplumun sosyal ve kültürel hayatını, bağlı bulundukları edebiyatın kurallarına uyarak sanatsal bir üslûpla işlemişlerdir. Türk toplumunda önemli bir yere sahip olan Ramazan ve Kurban Bayramı, özellikle kasidelerin nesib bölümlerinde olmak üzere gazel, kıta gibi nazım şekilleriyle yazılan idiyyelerde (bayram şiirlerinde) belli başlı bir tema olarak ele alınmaktadır. İleri gelen kişilere sunulmak amacıyla yazılan idiyyelerde dönemin bayram anlayışı, düzenlenen bayram törenleri, oyun ve eğlenceler vs. ayrıntılı biçimde sanatsal bir üslûpla anlatılmaktadır. Makalenin amacı, eski dönemlerdeki bayram anlayışının, düzenlenen tören, oyun ve eğlencelerin idiyyelere nasıl yansıdığını belirlemektir.
İran'ın Farslaşma Süreci ve Bu Süreçte Farsçanın Rolü
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 1-40
Özet
Tam Metin
İran, Selçuklulardan 1925 yılına kadar Türk hâkimiyeti altında yaşamıştır. Fars siyasal kimliği daha çok 1920'li ve 30'lu yıllara ait bir olgudur. Farsçılık akımının ortaya çıkışı yeri Hindistan'dır. Günümüz Farsçası, Pehlevicenin devamı değildir. Farsçanın etkinliği, özellikle Samanoğulları devrinde birçok İslam kaynağının Farsçaya aktarılmasından sonra başlamıştır. 1925'te kurulan Pehlevi idaresi framason aydınlarla işbirliği yaparak Farslaştırma politikasını başlamışlar ve bunda da kısmen başarılı olmuşlardır.
"Koyunu Hazmederek Arslan Kalmak" Orhan Veli'ye Yöneltilen Taklit ve İntihal Suçlamaları
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 261-276
Özet
Tam Metin
Ülkemizin yazar-şair camiasında, birbirini taklit ve -daha da kötüsü- intihalle itham etmek, adeta eskimeyen bir modadır. Bu ithamlara, daha sağlığından itibaren maruz kalan şairlerimizden biri de, üstelik Türk şiirinde çığır açmış şairlerden biri olan Orhan Veli'dir (1914-1950). Konu üzerine günümüzün mukayeseli edebiyat ve tercüme bilimi ölçüleriyle eğilince, bu ithamların isabetsizliği ve bunların -m aalesef- hakikat endişesinden ziyade ideolojik-nefsanî çekişmelerin mahsulü olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Éluard'dan intihal olduğu iddia edilen "Dağ Başı" şiiri, intihal tartışmalarına ışık tutan çok çarpıcı bir örnektir.
XV. Asır Türk Dünyasının Bozkır Filozofu "Asan Kaygı"
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 245-260
Özet
Tam Metin
Asan kaygı, 14-15. asırlar konar-göçer bozkır Türklüğünün yetiştirdiği büyük devlet adamı, Nogay-Kazak uruğlarının efsanevî bilge kişisidir. Altınordu devletinin son dönemlerinde ve Kazak hanlığının kurulduğu ilk yıllarda etkin bir devlet adamı olarak görülen Asan Kaygı, bilgisinin, yaşının ve tecrübesinin kemâle erdiği dönemden itibaren kendini konar-göçer Türk boylarının istikbaline adamış bir düşünce ve aksiyon adamıdır. İlerleyen yaşına rağmen uçsuz bucaksız bozkırları jelmaye adlı devesinin sırtında dolaşarak Kazak Türklerine jer üyek diye adlandırdığı dünya cennetini arayan bir tefekkür adamıdır.
Yahya Akengin'in Şiiri
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 277-284
Özet
Tam Metin
Yahya Akengin'in şiiri romantik bir şiirdir. Doğa sevgisi, geçmişe özlem, akşam ve gece temaları bu şiire egemendir. Akengin'de su, rüzgâr gibi imgeler zamanı ifade eder. Siyah ile beyaz renkler arasında belirgin bir denge varken sıcak renklerin karşısında soğuk renkler daha baskındır. Şair, daha çok serbest şiiri yeğlemiş; nazım birimi olarak çoğunlukla dörtlük ve bendi kullanmıştır. Yarım uyak, tam uyak ve redif kullanımının yanı sıra aliterasyon, asonans ve tekrarlarla ezgi ve ritim oluşturmuştur. Şiire betimleyici ve anlatımcı bir üslup hâkimdir. Büyük oranda halk şiirinin izleri görülür.
Alman Seyyah Hans Dernschwam'm Gözüyle XVI. Yüzyılda Ankara
Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 231-244
Özet
Tam Metin
Kral 1. Ferdinand tarafından Kanuni ile İran seferi hakkında görüşmek, yıllık vergiyi ödemek ve müzakerelerde bulunmak üzere görevlendirilen Avusturya elçisi Busbeq'in ekibine, Osmanlı devletinin başkentini görme arzusu ile, 1553'te katılan, Alman kökenli Dernschwam, ekiple birlikte İstanbul'a geldiği esnada, Kanuni'nin Amasya'da olması nedeniyle (7 Nisan-2 Haziran 1555) Amasya'ya kadar gitmek zorunda kalmıştır. Çalışmamızda, seyyahın hayatından ve seyahatnamesinden bahsedilmiş olmakla birlikte; Amasya'ya giderken 28-30 Mart 1555'te ziyaret ettiği Ankara hakkındaki gözlemlerine de yer verilmiştir.