2076 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Unknown Lutsk Karaim Letters in Hebrew Script (19th-20th Centuries) A Critical Edition

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2013, Cilt 61, Sayı 2 · Sayfa: 281-284
Karayca ya da diğer adıyla Karaimce, Doğu Avrupa'da yaşayan Musevi bir topluluk olan Karaimlerin konuştukları Türk dilinin adıdır. Karaimce, Türk dil ailesinin Kıpçak grubuna mensup bir dil olup, günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir dildir. Musevi küçük bir topluluğun dili olarak Karaimcenin en dikkat çekici özelliği İbrani alfabesi ile yazılmış olmasıdır. Artık Latin harfleri ya da Kiril harfleri ile yazılan bu dil için 17- 19. yüzyıllarda İbrani harfleri kullanılmıştır. Karaimceninüçdiyalektivardır.BunlardanilkiolanKırımKaraimcesiDoğu Karaimce grubuna girer ve günümüzde artık yok olmuştur. Batı Karaimcesi grubuna ait olan Troki ya da diğer adıyla Trakay diyalekti Litvanya'daki Karaimler tarafından konuşulan Karaimcedir. Yine Batı Karaimcesi grubundan olan Haliç-Lutsk diyalekti ise Ukrayna'daki Karaimlerin dilidir. Her iki diyalekt de diller arası etkileşime maruz kalarak Slav dillerinden çokça ödünçleme yapmış, tehlike altında olan diyalektlerdir.

Hakasların Geleneksel Dünya Tasavvurlarında Su İyesinin Dişil Başlangıcı,

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 9-22
Hakasların inancına göre su iyesi dişidir. Su bereketin, bolluğun, saadetin kaynağıdır ama aynı zamanda da felaket ve yıkımın da kaynağıdır. Su iyesi insani özelliklere sahiptir. Hakaslar, su iyesini memnun etmek için kurban sunarlar. Su iyesini kızdırmamak gerekir. Su, kadının doğurganlığı ile doğrudan ilişkilidir. Altaylıların mitolojik inançlarına göre dünyanın başlangıcı su ile bağlantılıdır

Tuvacada Birleşik Zarf-Fiiller

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 23-42
Görevi, fiilleri geçici olarak zarflaştırmak olan zarf-fiil ekleri yapı bakımından basit ve birleşik olmak üzere iki grupta değerlendirilmektedir. Bu makalede, bazı eklerin ve edatların eklenmesiyle oluşmuş birleşik zarf-fiil yapılarının Tuvacadaki örnekleri üzerinde durulacaktır. Bu yapıların cümle içindeki anlam ve görevleri Türkiye Türkçesiyle karşılaştırmalı olarak verilecektir

Divanü Lûgati’t-Türk’teki Yansımalı Sözcüklerin Görev ve Anlamlarına Göre Sınıflandırılması

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 55-71
Yansımalar, canlı cansız bütün varlıkların çıkardıkları sesleri yansıtan; dış görünüşlerini, hareketlerini betimleyen; insanların yalnız kendilerinin hissedebildiği duyuları, sezimleri deri, koku ve tat alma yoluyla hissettiren sözcüklerdir.Dil biliminde önemli bir tarihsel kategori olarak yerini alan yansımalar, dilin doğuş teorilerinden başlayıp, dil biliminin temellerinden sayabileceğimiz "nedensizlik" ilkesiyle çelişip çelişmediği gibi inceleme alanlarına kadar birçok hususta tartışma konusu olmuş ve öne çıkartılmıştır.Biz bu çalışmamızda, tarihî bir kategori olarak kabul ettiğimiz yansıma sözcüklerin, Türkolojinin en önemli kaynaklarından biri olan Divanü Lûgati't-Türk'teki izlerini aradık ve tespit ettiğimiz onlarca yansıma sözcüğü görev ve anlamlarına göre sınıflandırmaya çalıştık

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Kavramı Çerçevesinde Nasreddin Hoca Fıkralarının Sürdürülebilirliği

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 93-105
Eskişehir'in Hortu (şimdi Nasreddin Hoca) köyü doğumlu (1208) Nasreddin Hoca'nın kişiliği çevresinde oluşan, yüzyıllar boyu sayısı artan, verdiği mesajlarla daima güncelliğini koruyan fıkralar, somut olmayan kültürel mirasımızın en önemli ürünleri arasındadır.Nasreddin Hoca fıkraları sadece Türk dünyasında değil, İslam coğrafyasıyla birlikte Avrupa'da da gayet iyi bilinmektedir. Bu yaygınlığın en önemli sebepleri, fıkraların verdiği mesajların evrensel olması, çağdaş kültürde kullanımını sürdürmesi ve doğurgan/üretken bir yapıda bulunmasıdır.Kültür ve Turizm Bakanlığı, Nasreddin Hoca Fıkraları Anlatma Geleneği'ni Orta Asya'dan Avrupa'ya geniş bir coğrafyada yaygınlığı ve sürdürülebilirlik özelliği dolayısıyla UNESCO'nun "İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi"ne alınması için 2013 yılında gerekli çalışmaları başlatmış bulunmaktadır.Makalede, Nasreddin Hoca fıkralarının sürdürülebilirlik özelliği, UNESCO'nun belirlediği ilkeler çerçevesinde ele alınmakta, örnek fıkra ve anlatma ortamları yardımıyla ileri sürülen görüşler açıklanmaktadır

Tatar Şairi Musa Celil ve Moabit Defterleri

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 43-54
Şair, yazar, aktör ve aynı zamanda bir çevirmen olan Musa Celil, Sovyet devri Tatar edebiyatının en önemli simalarından biridir. 1906'da Orenburg'da başlayan hayatı 1944'te bir Alman esir kampında hazin bir şekilde son bulur. Musa Celil, kısacık ömrüne pek çok şey sığdırır; komsomol ve parti üyeliği gibi siyasi görevlerinin yanı sıra Tatar operası ve Tataristan Yazarlar Birliği gibi sanatsal ve kültürel oluşumlara da önemli katkılarda bulunur. Şiirden librettoya kadar oldukça geniş bir tür aralığında eserler veren Celil'in sanat hayatını taçlandıran eseri, tutsaklık yıllarında kaleme aldığı Moabit Defterleri'dir. Bu makalede, Musa Celil'in hayatından ve edebî şahsiyetinden söz edilecek ve Moabit Defterleri adlı külliyatı daha ayrıntılı ele alınacaktır

Kırım-Tatar Edebiyatının İslam Kültürü Çerçevesindeki Gelişimi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2013, Sayı 36 · Sayfa: 87-92
Bu yazıda İslam kültürü çerçevesinde Kırım-Tatar edebiyatının gelişimi konumuzu oluşturmaktadır. Günümüzde insani eğitimin yenileşmesi, edebiyat çalışmaları için yeni fırsatlar doğurmaktadır. Bu tür programlarda eserler üzerindeki sorular temelinde ve de bir dizi geleneksel konular temelinde yeni eserleri anlama sorunu ortaya çıkmıştır. Burada Kur'an-ı Kerim'de yer alan metinler ile İslami manzumelerin verdiği fikir ve durumların oynadığı rol ele alınmaktadır