1321 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Sepetçioğlu’nun Kuruluşu Konu Alan Romanlarının İlk Beşinde Manevî Ocaklar

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 67-76
Tam Metin

Türk romanının birçok örneğinde Anadolu'nun fethi, Osmanlı'nın kuruluşu ve teşkilâtlanması değişik bakış açılarıyla ele alınmıştır. M. N. Sepetçioğlu'nun "Dünkü Türkiye Serisi" isimli 13 cilttik roman dizisi, bu eserler arasında çok ayrıcalıklı bir yer işgal etmektedir. Bu romanların en belirgin özelliği Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi hadisesini belli, bilinen, tarihî verilere dayandırmasıdır. Bilindiği ve Fuad Köprülü ile Ömer Lütfi Barkan'ın ilmî yönden gösterdikleri gibi, Anadolu ve Balkanlarda kurulan ocakların kuruluşta, devlet oluşta çok önemli bir payı vardır.

Bu çalışmada yazarın Anadolu'daki Türk tarihini konu alan romanlarında yani Kilit, Anahtar, Kapı, Konak ve Çatı'da bu teşekküllerin yer alışları söz konusu edilecektir. Zira söz konusu manevi ocaklar, buralara yerleşme gayreti içinde olan insanların yanında bulunmuşlar, onlara rehber olup pek çok konuda yardım etmişlerdir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun ‘Büyülü Dünya’sından ‘Büyük Türkiye Rüyası’na

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 49-56
Tam Metin
Efsaneler, toplumun genel belleğidir, kişiliğini ve kimliğini yansıtır. Ancak sebep sonuç ilişkisine dayalı tarih anlatısından farklıdır. Efsane anlatısında temel amaç, olağanüstü olayları nakletmek değil; derviş, veli, arif, eren ya da bilge adını verdiğimiz özel kişilerin yaşam serüvenleri çevresinde oluşan öykülerden ders çıkarmak ve alınması gereken bu dersleri belleklere kazımaktır. Nitekim söz konusu öyküler / efsaneler, Osmanlı coğrafyasında dilden dile söylenerek, gelişerek, farklı varyantlarıyla zenginleşerek bir yandan gönülleri fethettiler; bir yandan da birliğin, dirliğin ve ulus olma bilincinin uyanmasında önemli görevler üstlendiler. Sepetçioğlu bu mucizeyi gerçekleştiren efsaneleri bir folklor araştırmacısı olarak değil, bir öykücü gözüyle görmüş, düzenlemiş ve hatta kurgulamıştır.

Türklerde Devlet Bilinci ve Birlik Düşüncesinin Uyandırılması Açısından Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Kilit ve Çatı Romanlarını Yeniden Okumak

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 19-34
Tam Metin
Bu çalışmada, Türk tarihinin önemli aşamalarını işlediği tarihî romanları ile okura tarih sevgisi aşılayan, "devletleri var eden başlıca unsurun milletler olduğu, bir devletin ne kadar güç koşullar altında olursa olsun dinamizmini milletin "birlik" düşüncesinden alacağı, bu sebeple nesillerin, atalarının sahip olduğu 'devlet bilinci' ve 'birlik' düşüncesini unutmaması gerektiği" düşüncelerini gelecek nesillere anlatabilmek amacına ömrünü vakfetmiş Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Kilit ve Çatı romanları üzerinde durulacaktır. Böylece, Selçuklu ve kuruluş dönemindeki Osmanlı toplumunun sahip olduğu devlet bilinci, Türk kültürel hayatının kaynakları, Türk boylarındaki birlik düşüncesi Sepetçioğlu'nun bakış açısından değerlendirilecektir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Tarihî Roman Anlayışı ve Türk Edebiyatında Tarihî Roman Geleneğindeki Yeri

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 35-48
Tam Metin
Tiyatro, hikâye ve roman yazarı olarak tanınan Mustafa Necati Sepetçioğlu (1932-2006), yazdığı tarihî romanlar ile edebiyatımıza bu alanda, önemli eserler kazandırmıştır. Yazar, tarihî romanlarını, 1971 ve 1992 yılları arasında kaleme almıştır. Tarihî bilgiyi bir bütün olarak kavrayan, millî birlik ve beraberliği esas alan, Türk kültürünü genç kuşaklara aşılamayı kendisine hedef edinen, Sepetçioğlu seri romanlar yazar. Seri romanların her biri, Türklerin Anadolu'ya geliş sürecinden başlayarak günümüze kadar uzanan süreç içerisinde, Türk tarihinin bir dönemini kendisine konu olarak alır ve bütüncül, resmî tarih anlayışını bu yolla, okuruna aktarmayı amaç edinir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Tarihî Romanlarının Millî Bilince Katkısı

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 7-18
Tam Metin
Mustafa Necati Sepetçioğlu, Cumhuriyet dönemi Türk romanında tarih konulu roman yazarları arasında öncü bir kişiliğe sahiptir. O, Türk tarihini romanlarında doğru biçimde yansıtmıştır. Ayrıca Türk tarihini kendi bütünlüğü içinde sergilemiştir. O, romanlarında Türk gençliğine millî bilinç kazandırma düşüncesinde olmuştur. Bu bakımdan onun romanları, Türk gençliğinin yetişmesinde önemli bir role sahiptir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Romanlarında Türk Tarihinin Yorumu

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 1-6
Tam Metin
Mustafa Necati Sepetçioğlu; sanatkâr, romancı, tarihî romancı olmazdan önce Türkolojiyi bitirmiş bir Türkolog idi. Bunun için de Türk tarihini, özellikle Anadolu'daki Türk tarihini derinlemesine inceleyen M. Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, Osman Turan gibi bilginlerin etkisi ile yetişti. Bu bilginler, Anadolu'daki Türk kültür ve medeniyetinin, Orta Asya Türk kültür ve medeniyetinin devamı olduğunu gösterdiler. Sepetçioğlu, bu bilim gerçeklerini roman yoluyla, tarihî romanlarıyla işledi. Özellikle Konak romanında Kumral Dede bu devamı gösteren bir kahramandır.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Romanlarında Bir Anlatım Unsuru Olarak Semboller

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 57-66
Tam Metin
Birtakım anlatım kodları olarak tanımlanan semboller, romanlara anlatım genişliği ve zenginliği katarlar. Semboller kişisel olabileceği gibi, zaman içinde kazandıkları anlamlarla geleneksel de olabilirler. Mustafa Necati Sepetçioğlu sembollerden en geniş ölçüde yararlanan romancıların başında gelir. Yazar özellikle geleneksel sembolleri kullanarak okuyucuda ortak bilinci kuvvetlendirmek ister.

Çatı Romanında Yatay ve Dikey Boyutların Sembolizmi

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 123-134
Tam Metin

Sanatın özü soyutlamaya dayanır. Sanatçı, herkesin günü birlik endişelerle körleştiği dünyayı yeniden kurarken, onu kendine mahsus bir tarzda dönüştürür de. Ne var ki en yüksek duygular, doğrudan kendisi olarak değil de daima sembolik ve simgesel düzlemde kendini ifade eder.

Çatı romanı, olay eksenli bir roman olmaktan çok, fikir ve karakter unsurunun sentezleyici olduğu bir roman yapısı içerir. Roman başkişisi Osman Beyin olgunlaşma süreci, aynı zamanda Kayı Aşireti'nin kurduğu beyliğin bir cihan devletine dönüşme potansiyeline de gönderme yapar. Yazar, güçlü nedensellik bağlarıyla kurguladığı romanın entrik kurgusunu; sembolik söylemin yoğun değer aktarımı ile daha da zenginleştirir.

Sepetçioğlu, Çatı adlı romanında, Osman Beyin kendi çağındaki bireysel yaşam serüvenini yatay boyutta; tarihsel olan ile zamanla değişmez olan'ın da dikey boyuttaki sembolik anlatımını yapar. Böylece roman, geçmiş-hal ve gelecek üçlüsünün üst üste kesiştiği simgesel değerler kompleksine dönüşür. Bu sembolik söylem çözümlendiğinde; toprağın vatanlaşması ve toplumların milletleşmesi süreçlerinine tanık oluruz.

Bu tebliğde, Çatı romanındaki; ocak, söz, töre, mit, ulu kişi, kadın, haç, hilal, ağaç, ışık gibi kavram ve simge değerlerin, yatay ve dikey boyutlu sembolik anlamları; göstergebilim ve psikanalitik yöntemlerle çözümlenecektir

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Kilit-Anahtar-Kapı Romanlarında Yüce Birey Arketipi Olarak Küpeli Hafız ve Sarı Hoca

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 107-114
Tam Metin

Tarihi romanlarda yazar, milletin içerisine düştüğü zor ve bir o kadar da kötü durumdan çıkış sürecini, kahramanın dünyasından okuyucularına aktarmaktadır. Kahramanın roman dünyasına girişiyle birlikte mensubu bulunduğu milletin bütün öz değerlerini benliğinde topladığını görürüz. Yazar, milletin içerisinde bulunduğu zorlukları kahramanın dünyasında, gerek sembolik gerekse gerçekleri yeniden kurgulayarak ortaya koyar. Böylece kahraman kendi çilesini değil kendi benliğinde mensubu bulunduğu milletin çilesini de çekecek ve kurtuluş için çaba gösterecektir. İşte bu noktada kahramana yol gösterici olarak, bütün bir milletin değerleriyle donanmış 'Yüce Birey' eserin dünyasında bilge bir kişilik olarak ortaya çıkacak ve kahramanın gelişim ve değişim sürecine doğrudan etki edecektir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Kilit-Anahtar-Kapı üçlemesinde Küpeli Hafız ve Sarı Hocanın şahsında milletin geçmişinden getirdiği değerleri görünür kıldığını görmekteyiz. Milletin bilinçaltında yatan gerçeklerinin Jung'un Arketipsel Sembolizmin bir unsuru olan 'Yüce Birey Arketipi'nden hareketle eserin dünyasında çözümlendiği takdirde taşıdığı değerler ve kahramanın gelişim sürecine olan etkileri bu çalışmada açık bir şekilde gözler önüne serilecektir.

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Darağacı Romanında Şeyh Bedreddin İmgesinin Dönüşümü

Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 151-182
Tam Metin
Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Darağacı adlı tarihî romanında 15. yüzyıl başlarında Osmanlı devletinin geçirmiş olduğu siyasî ve sosyal çalkantılar arasında Şeyh Bedreddin ayaklanmasına da yer verilir. Romanın kurmaca dünyasında tarihî kişilik olarak Şeyh Bedreddin yerini alır. Musa Çelebi'nin yanında kazaskerliğe kadar yükselen Şeyh Bedreddin, Darağacı romanında bilim adamı kimliği ile siyasî fikirleri ve politik ihtirasları arasında sıkışmış bir kişilik olarak belirir. Onun adı etrafında başlatılan başkaldırı hareketi devletin zayıf bir dönemine rastlaması bakımından sarsıcı olur. Çelebi Mehmed, Şeyh Bedreddin ve müritleri etrafında başlayan sosyal bünyeyi sarsmaya, siyasî birliği bölmeye yönelik hareketi bastırarak ülkenin birliğini sağlamayı başarır. Romanın kurmaca dünyasında felsefî, ilmî, siyasî ve sosyal fikirleriyle beliren, tereddüt ve korkularıyla insanî yönü öne çıkan, bazen düşüncelerinin çarpıtıldığını ileri süren Şeyh Bedreddin, politik ihtiraslarıyla çevresinin kışkırtmaları sonucu başkaldırının liderliğine kadar sürüklenir. Bunun bedelini darağacında hayatıyla öder. Çalkantılar ve başkaldırı içerisinde o, kimliğinden çok kişiliği etrafında oluşturulan "Şeyh Bedreddin" imgesinin dönüşümünün kurbanı olmuştur.