2068 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

AN ASSESSMENT OF LANGUAGE DOMINANCE AMONG TURKISH- ENGLISH BILINGUALS: THE CASE OF THE AHISKA TURKS IN THE US

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2023, Sayı 75 · Sayfa: 61-82 · DOI: 10.32925/tday.2023.95
Tam Metin
Today living in ten different countries, the Ahıska Turks have had to leave their lands and immigrate to different places. As a consequence of these migrations they did compulsorily or sometimes voluntarily as in the case of their migration to the US, they have encountered different cultures and languages/dialects. Some of the Ahıska Turks, today, live in the US. Since they have been living in the US for more than a decade, they have adjusted to the way of life in the US culturally and linguistically alike. Thanks to their previous experiences, they have learned English and become bilingual/multilingual. The aim of this study was to measure the language dominance among the Ahıska Turks. 125 Ahıska Turks (nfemale = 42 and nmale = 83), living in the United States of America, Ohio, consisted of the sample of the survey. The Bilingual Language Profile was employed to measure the language dominance and the SPSS was used to analyze the data obtained. According to the findings, the level of education, employment, age, language use, language proficiency, and language attitude of the participants were significant for the dominant language. The results were discussed within the framework of the existing literature on language dominance and suggestions for the Ahıska Turks living in the United States of America were put forward.

ABDULLAH BOSNEVÎ’NİN ŞERH-İ CEZÎRE-İ MESNEVÎ’SİNDEKİ DİNLEME İLE İLGİLİ BÖLÜMÜN İNCELENMESİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2023, Sayı 75 · Sayfa: 101-130 · DOI: 10.32925/tday.2023.97
Tam Metin
Bilindiği gibi Mevlanâ Celaleddîn-i Rûmî (öl.1273) Mesnevî’sini dönemin teamüllerine uyarak Farsça kaleme almıştır. Hem yazıldığı dönemde hem de sonraki yüzyıllarda Farsça bilmeyenler tarafından yeterince anlaşılmadığı için eserin Türkçeye çok sayıda tercüme ve şerhi yapılmıştır. “Cezîre-i Mesnevî” de Mevlevi büyüklerinden Yûsuf Sîneçâk (öl.1546) adlı mutasavvıf bir şahsın eseridir. Cezîre-i Mesnevî toplam üç yüz altmışaltı beyit olup Mevlânâ’nın Mesnevîsinden yapılan antolojik bir seçkidir. Sîneçâk’in eseri değişik zamanlarda farklı kişilerce şerh ve izah edilmiştir. Eseri Abdullah Bosnevî (öl.1644) ve İbrahim Cevrî (öl.1654) manzum olarak, İlmî Dede (öl.1611), Abdülmecid Sivasî (öl.1639) ve Şeyh Gâlib (öl.1799) de mensur olarak şerh etmiştir. Bosnevî’nin şerhi toplam 9097 beyit olup 1628’de tamamlanmıştır. Mevlânâ’nın Mesnevî’si “bişnev/dinle” hitabıyla başlamaktadır. Dolayısıyla hem Sîneçâk hem de Mesnevî şârihleri “dinleme” konusu üzerinde özellikle durmuşlardır. Abdullah Bosnevî, dinleyicilerin anlayış kıtlığı veya anlayışsız dinleyiciler diye Türkçeye tercüme edebileceğimiz “Der beyân-ı bî-derkî-i müstemi‘ân” başlıklı sekiz beyitlik bölümde kıt dinleyicilerin özellikleri ve dinleme adabı hakkında önemli dersler vermektedir. Şair, konuşmacı ve dinleyicide bulunması gereken özellikleri açıklamakta, söz ve sohbet adabını izah etmektedir. Bu çalışmada Abdullah Bosnevî’nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî adlı eserinin bazı bölümleri yeniden okunmuş ve incelenmiştir. Özellikle eserin dinleme ile ilgili önemli bilgiler ihtiva eden bölümü eserin yazma nüshalarına da müracaat edilerek yeniden okunmuştur. Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’nin 119 beyitten oluşan konumuzla ilgili bölümünün dil içi çevirisi yapılıp beyitlerin karşısına yazılmıştır. Metinlerle ilgili değerlendirmeler yapıldıktan sonra sonuç ve kaynakça bölümü yazılarak çalışma tamamlanmıştır.

TÜRKÇE SÖZLÜK’TE YER ALAN EŞ GÖSTERENLİ “SAZ” SÖZCÜĞÜNE İLİŞKİN DÜZELTME ÖNERİLERİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2023, Sayı 75 · Sayfa: 131-150 · DOI: 10.32925/tday.2023.98
Tam Metin
Yazım ve sesletimi aynı olan ancak farklı etimolojilere dayanan sözcükler eş gösterenli sözcükler olarak değerlendirilir. Birçok dilde olduğu gibi Türkçede de eş gösterenli sözcükler vardır. Türkçe Sözlük’te bu tür sözcüklerin eş gösterenli olduğunu göstermek amacıyla Romen rakamları kullanılmıştır. Türkçe Sözlük’te eş gösterenli sözcüklere yer verilmiş olsa da bazı sözcükler dikkatlerden kaçmıştır. Buna bağlı olarak bazı eş gösterenli sözcükler, çok anlamlı tek bir sözcükmüş gibi algılanmış ve sözlüğe de bu şekilde alınmıştır. Bu durum çoğu zaman sözlük kullanıcılarını yanılgıya düşürmüştür. Bazen bu tür yanılgıları düzeltmek amacıyla çoğunlukla makale düzeyinde, düzeltme ve katkı çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmada da Türkçe Sözlük’te yer alan eş gösterenli “saz” sözcüğü hakkında bazı düzeltme önerilerinde bulunulmuştur. Türkçe Sözlük’te eş gösterenli, biri Türkçe biri Farsça olmak üzere iki farklı “saz” sözcüğü vardır. Ancak yapılan araştırmalar neticesinde “saz” sözcüğünün biri Farsça biri Türkçe olmak üzere iki değil, biri Farsça ikisi Türkçe olmak üzere eş gösterenli üç farklı sözcük olduğu tespit edilmiştir. Eş gösterenlilik Türkçe “saz” sözcüğü ile ilgili olduğu için Farsça “saz” sözcüğü üzerinde durulmamıştır. Öncelikle Türkçe “saz” sözcüğündeki eş gösterenliliğin anlaşılması amacıyla tarihî ve çağdaş Türk dillerindeki anlamları üzerinde durulmuştur. Ardından bu sözcüğün etimoloji çalışmalarındaki durumuna değinilmiştir. Sonuç bölümünde ise eş gösterenli olan bu sözcüğün Türkçe Sözlük’te nasıl yer alabileceği ile ilgili önerilere yer verilmiştir.

ESKİ UYGURCA İYİ VE KÖTÜ PRENS ÖYKÜSÜ’NDE EDİM SÖZEL GÜÇ TAŞIYAN FİİLLER ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2023, Sayı 75 · Sayfa: 181-206 · DOI: 10.32925/tday.2023.100
Tam Metin
Türkçenin tarihî dönemlerdeki yazılı edebî metinleri, söz edimlerinin yapıları ve onların sözlük anlamı dışında da birden fazla anlam değerini taşıdığını gösteren edim sözel güç taşıyıcı fiillerin taranması ve araştırılması için kaynak oluşturmaktadır. Bu açıdan Türkçenin yazılı edebî metinleri edim bilimi için değerlidir. Çalışmada, Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nde Budist çevreye ait İyi ve Kötü Prens Öyküsü’nde yer alan edim sözel güç taşıyıcı fiiller ve fiil deyimlerinin tespit edilmesi ve bu fiillerin metin bağlamı içinde yorumlanıp açıklanması amaçlanmıştır. Edim sözel güç taşıyıcı fiiller, metin bağlamında birden fazla anlam değerini karşıladığı için çalışmada, edim biliminde söz edimlerinin çalışma alanı içinde metinden taranarak yapılarının incelenmesi tercih edilmiştir. Bu bakımdan çalışmada nitel araştırma yöntemi olarak söylem analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda, öykü metninde edim sözel güç taşıyan filler, geçiş sıklıklarına göre yükleyici, yöneltici ve dışa vurucu amaçla kullanılan fiillerden oluşmaktadır. İlgili sınıflandırmada, fiillerin konuşmacılar tarafından birden fazla anlam değeriyle metin bağlamında zengin bir iletişimsel anlam değeri taşıdığı tespit edilmiştir. Çalışmada bazı fiillerin birden fazla edim söz amacıyla farklı bağlamlarda farklı kullanım özelliği gösterdiği de tespit edilmiş ve bu kullanımlar tablolarla dikkatlere sunulmuştur. Yöneltici ve yükleyici amaçla kullanılan edim sözel fiillerin ise, geçiş sıklığının birbirine yakın değerlerde olduğu görülmüştür. Ayrıca, dışa vurucu amaçla kullanılan fiiller, olumlu, olumsuz saygı bildirme anlam değerleri bakımından incelenmiştir. Çalışmanın, edim sözel güç taşıyan fiillerin niteliklerinin Türkçenin tarihî dönemlerindeki yazılı edebî metinlerinde, Türk kültürüne özgü fiillerin kullanım gücünün ve iletişimsel anlam değerlerinin zenginliğini ve derinliğini göstermesi bakımından alandaki çalışmalara katkı sunacağı düşünülmektedir.

ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ BİR TIP METNİ: MANẒŪME-İ ṬIBB

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2023, Sayı 75 · Sayfa: 151-180 · DOI: 10.32925/tday.2023.99
Tam Metin
Selçuklular, Beylikler ve Osmanlıya geçiş dönemini içine alan Eski Anadolu Türkçesi, Oğuzcaya dayalı ilk yazı dili olarak 13. ve 15. yüzyıllarda ortaya çıkmıştır. Bu dönemde yazılan eserlerin temalarını yalnızca edebî konular oluşturmamaktadır. Din, tasavvuf ve aşk dışında çeşitli temalarla örülü çok sayıda eserin yazıldığı bu dönemde tıp konulu eserler de önemli bir yere sahiptir. Tarihsel perspektiften bakıldığında tıbba dair terimlerin Türk yazı dilleri içinde Göktürkler döneminde ortaya çıktığı, bilgi birikimi ve uygulama alanlarının artmasıyla Uygurlar döneminde ilk yazılı kaynakların verilmeye başlandığı görülmektedir. Karahanlı Dönemi'yle birlikte tıp metinlerine duyulan yoğun ilgi özellikle 15. yüzyılda daha da artmış, Türk hekimleri başta olmak üzere tıp alanında çok sayıda isim yetişmiş, bu isimlerin artışına paralel olarak alana ait metinlerin sayısında da artış gözlemlenmiştir. Çalışmanın konusunu oluşturan Manẓūme-i Ṭıbb isimli mesnevi Eski Anadolu Türkçesiyle yazılmış bir tıp metnidir. Eser üç varaktan oluşan kısa bir mesnevidir. 15. yüzyılda yetişmiş, musahibi olduğu hükümdara yakın olacak kadar saygı duyulan ünlü hekimbaşı Ahî Çelebi tarafından kaleme alınmıştır. Belirlenebildiği kadarıyla Türkiye ve Türkiye dışında toplam sekiz nüshası bulunan eserin bu yazıdaki neşri için bütün nüshalar dikkate alınmış ve bu nüshalardan hareketle bir metin neşri hazırlanmıştır. Böylelikle bazı nüshalarda tespit edilen eksiklikler ve vezne bağlı kalınmadan yazılan beyitler tamir edilerek okuyucuya sunulmuştur.

CENGİZ AYTMATOV’UN BİRİNÇİ MUGALİM ADLI ESERİNE METİN DİL BİLİMSEL BİR YAKLAŞIM DENEMESİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 23-42 · DOI: 10.24155/tdk.2023.216
Tam Metin
Metne dayalı edebiyat kuramları arasında öne çıkan metin dil bilim, bir metnin metinsellik ölçütlerini, metindeki bildirişimsel ilişkileri ve dil bilgisel bağlantıları ortaya çıkarmamıza yardımcı olan ve son zamanlarda dikkati çeken bir metin çözümleme yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem bizim için metnin kendisi, yazarı ve çözümleyicisi arasındaki bağlantıları kurmak suretiyle, metnin bütünsel olarak kavranmasını ve incelenmesini kolaylaştırmaktadır. Özellikle modern edebiyata dair metinler üzerinde çok sayıda örneğine rastladığımız bu yöntemle, edebî eserlerin metin özelliklerini belirleyici yapı ve içerik malzemelerine ilişkin önemli tespit ve tahliller yapılabilmektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalar daha çok modern dönem edebiyat eserlerine yönelik olsa da Türk dünyası edebiyatlarını kapsayıcı nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle çalışma, Türk dünyası edebiyatları alanındaki bu boşluğun doldurulmasına ve özellikle Cengiz Aytmatov gibi, eserleri 194 dile çevrilmiş bir yazarın ve eserlerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır kanaatindeyiz. Öncelikle eser; metin odaklı ölçütlerden biri olan “bağdaşıklık” ölçütü çerçevesinde küçük yapıda yer alan “yineleme”, “eş dizimsel örüntüleme” ve “art gönderim” unsurları bakımından incelenmiş, sonrasındaki bölümde ise yine metin odaklı bir ölçüt olan “tutarlılık” ölçütü çerçevesinde metnin büyük yapısında bulunan “özelleştirme”, “genelleştirme”, “nedensellik” ve “karşıtlık” unsurları bakımından ele alınmıştır. İkinci bölümde eser; kullanıcı odaklı ölçütler çerçevesinde “amaçlılık”, “bilgisellik”, “durumsallık”, “metinler arasılık”, “kabul edilebilirlik” bakımından incelenmiştir. Eserin incelemesi Akmataliyev’in redaktörlüğünü yaptığı, Aytmatov’un eserlerinden oluşan sekiz ciltlik bir külliyat içinde yer alan Kırgız Türkçesi şekli üzerinden yapılmıştır.

DEDE KORKUT’TA AĠ VE AĠ BAN ĖV’İ YENİDEN OKUMAK-TÜRKÇEDE AĠ ‘YÜKSEK’ VAR MIDIR?-

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 9-22 · DOI: 10.24155/tdk.2023.215
Tam Metin
Dede Korkut gibi tarihsel derinliği olan ve geniş bir coğrafya ile bütünleşmiş bir metni okumaya çalışmak, bir okyanusun derinliklerini keşfetmeye çalışmak gibidir. Bu uçsuz bucaksız tarih ve coğrafya birikimi ile dolu okyanusun neresinde hangi kültürel öge ile neresinde hangi coğrafyanın söz varlığı ile karşılaşacağınızı tahmin etmek oldukça güçtür. Konu, dilin kendi malzemesi ile ilgili olduğu kadar alınma kelimeler ile de ilgilidir. Metindeki kelimelerin, söz diziminin ve bağlamın izini sürerken karşınıza sorunlar yumağının tahmin edilemez derecede yanıltıcı ve bir o kadar şaşırtıcı örnekleri çıkabilir. Bu sorunlar yumağının bir kısmı ses bilgisi, şekil bilgisi, söz dizimi, alınma kelimeler, deyimler, söz kalıpları ile ilgili olabilir. Bir kısım sorunlar ise anlam ve bağlam ile ilgilidir. Ayrıca okuduğunuz metindeki bir yapı, başka bir eski metinde görülmemiş veya başka bir metinde okuduğunuz metindeki anlamda kullanılmamış olabilir. Başka bir metinde geçmeyen bir dil yapısını doğru okuyup anlamak için eldeki tek anahtar bağlamdır. Türkçeye kaynaklık eden eski metinler, sayıca az ve sınırlı genişliktedir. Eski metinler, yazılmış oldukları dönemde kullanılan dilin bütün sözcüklerine, dil yapılarına ve bunların bütün anlamlarına tanıklık etmez. Ayrıca bazen aynı öge ile ilgili olarak karşınıza yukarıda sayılmış olan sorunların birden fazlası çıkabilir. Böyle bir metinde sorunlar bilinmezin bilinmezi olur ve birbirini izler gider. Bu makalede konunun bir örneği olarak Dede Korkut yazmalarında geçen ve aġ ban ėv üzerinde durulmaktadır.

KÖKTÜRK HARFLİ YAZITLARDA GÖRÜLEN KİŞİ ADLARI VE ESKİ TÜRKLERDE ADLAR ÜZERİNE BİR BAKIŞ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 79-116 · DOI: 10.24155/tdk.2023.218
Tam Metin
Köktürk harfli metinlerden itibaren Türklerin tarihî süreçte geride bıraktıkları yazılı kaynaklar, bugün için içerdikleri konulardan ve mesajlardan daha büyük bir değere sahiptir. Her bir yazılı metin Eski Türklerin sosyokültürel hayatlarına ışık tutmaktadır. Köktürk Kağanlığı’nın yıkılmasından sonra Kutlug Bilge Köl Kağan tarafından kurulan Uygur Kağanlığı da Kırgızlarca sonlandırılmış ve Türk boyları farklı bir yola girmiştir. Batıda tarih sahnesinde Karahanlıların baş gösterdiği sıralarda İslam da kendine Türkler arasında bir yer bulmaya başlamıştır. Özellikle Uygurlardan beri farklı dinî ve kültürel çevrelerle ilişki kuran Türkler, kültürel unsurlarını kimi zaman uyarlayarak kimi zaman yitirerek bugüne dek varlıklarını korumuşlardır. Dîvânu Lugâti’t Türk, Kutadgu Bilig, Atebetü’l Hakayık ve Dîvân-ı Hikmet gibi İslami çevrede yazılan eserler Türk dilleri ve edebiyatları için paha biçilemez bir değere sahiptir. Kimi kesimlerce Orta Türkçe dönemi içerisinde değerlendirilen bu eserlerin Eski Türkçe eserleri ile yakın ilişkisi dikkat çekmektedir. Karahanlılar zamanında oluşturulan eserlerin hangi dönem içerisinde değerlendirileceğinden bağımsız olarak Köktürk harfli metinler ile Türklerin farklı dinî çevrelerde ve farklı alfabelerle oluşturdukları eserlerin birlikte ele alınması filolojik, sosyolojik ve daha birçok alan açısından son derece önemlidir. Bu çalışmada Köktürk harfli yazıtlarda görülen kişi adlarının bir listesi verilecek, Kutadgu Bilig ve Atebetü’l Hakayık’ta geçen ad ile ilgili ifadeler üzerinde durulacak ve kültürün taşınmasına tanıklık eden eserler bir arada değerlendirilmeye gayret edilecektir.

ESKİ UYGURCADA TIP İNCELEMELERİ VE BİR TIP METNİNE İLİŞKİN FRAGMANLAR

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 117-146 · DOI: 10.24155/tdk.2023.219
Tam Metin
Eski Uygurca, temelde muhtelif dinî muhitlere ilişkin yazınsal kaynakların tercümesine dayanmaktadır ancak bunun yanında gündelik hayat, gök bilimi, takvim, fal, dil bilgisi ve tıp gibi konulara ilişkin din dışı olarak nitelendirilebilecek metinler de bu dönemde kaleme alınmıştır. Bunlar içerisinde önemli bir yere sahip olan tıp metinleri esasen muhtelif hastalıklar, ağrılar, sağaltım yöntemleri ve reçetelere odaklanır. Türk dilinin tarihsel gelişimi göz önünde bulundurulduğunda, Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya birçok dönemde tıbbı konu alan metinlerin mevcut olduğu bilinmektedir. Özellikle İslami Orta Asya edebî dilinden ve Anadolu ve çevresinde meydana gelmiş Türk dilinden hacimce ve sayıca hatırı sayılır düzeyde eser günümüze erişmiştir. Eski Uygur sahasındaki sağlık konulu metinler söz konusu olduğunda ise bunlar dayandığı gelenekler, konu edindikleri hastalıklar ve ağrılar, tedavi uygulamaları ve yazıldıkları alfabeler itibarıyla ilgi çekici bir görünüm sunmaktadır. Bu yazı şimdiye kadar neşri gerçekleştirilmemiş bir tıp metnine ilişkin metin parçalarının neşrini amaçlamaktadır. Bu amaçla çalışmaya konu olan metin parçalarının yazı çevirimi, harf çevirisi, aktarımı, metne ilişkin açıklamaları, sözlük ve dizini hazırlanmıştır. Bunun yanında, bilindiği gibi Eski Uygurcadaki tıp konulu metinler üzerine yapılan incelemeler, genel olarak bu sahada hazırlanan diğer incelemelerin tarihi kadar eskiye gider. Bu sebeple ilk çalışmanın yapıldığı 1930 yılından bugüne Eski Uygur tıp sahasına ilişkin incelemelerin araştırma tarihçesine yer vermek hem bugünkü gelinen duruma ışık tutacak hem de sonraki araştırmalar için zemin hazırlayacaktır. Bu gerekçeden ötürü bu yazıda evvela Eski Uygurca tıp sahasında hazırlanan çalışmaların kısa bir değerlendirmesi sunulacak, ardından bugün Çin tıbbında Shennong olarak bilinen efsanevi kahramana da atıf yapılan Eski Uygurca tıp konulu fragmanların neşrine geçilecektir.

TATAR GELENEKLERİ (ETNOGRAFİK SÖZ VARLIĞI)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 147-184 · DOI: 10.24155/tdk.2023.220
Tam Metin
Hakkında sadece ömrü boyunca öğretmenlik yaptığını bildiğimiz makale yazarı Veli Bulatov, bu makaleyi yirminci yüzyılda meydana gelen siyasi ve sosyal değişiklikler sebebiyle unutulan gelenekleri gençlere hatırlatmak için yazmıştır. Türkiye Türkçesine aktarmış olduğumuz bu makalede Tatar halkının etnografik söz varlığına yer verilmiştir. Bunlar da başka bir dile tek kelime ile çevrilemeyen özgün sözlerdir. Mesela ḳuray kelimesi basitçe “flüt” ya da “ney” değildir, bu çevrilemeyen ancak tanımlanması ile anlaşılır kılınabilen bir etnografizmdir ve “genellikle boru saplı bitkilerin gövdesinden yapılan üflemeli bir müzik aleti” şeklinde aktarılabilir. Makalede insan hayatının önemli dönemlerinden olan doğum ve evlilik konularında çokça gelenek yer almıştır. Bunun yanında zengin yemek kültürü, imece usulü yapılan bayramlar, eğlenmek için düzenlenen yemek davetleri dikkat çekicidir. Tüm davetlerde ikramlar bol tutulur fakat daveti veren de davete gelen de tüm yiyeceklerin kadrini, tasarrufunu, nasıl hazırlandığını çok iyi bilir. Kızların ve erkeklerin aynı evde eğlenmelerine müsaade edilen avlaḳ öy ‘‘tenha ev”, gitme vakitleri gelmesine rağmen hâlâ oturan misafirleri uyarmak için yapılan törtkě botḳası ‘‘dürtme pilavı”, ruhen ve bedenen sağlıklı çocuklar yetiştirmek için alınan tañ suvı ‘‘tan suyu”, iş yapan bir insanın yanından yardım etmeden geçilirse gelecekteki eşinin huysuz bir kambur olacağına inanılan bökrě yazuv ‘‘kambur yazısı”, kendi köylerindeki güreşçilerin, koşucuların ve yarış atlarının büyük hasat bayramında başka köyün yarışçıları ile başa çıkıp çıkamayacaklarını denemek için yapılan sınamaḳ saban tuyı ‘‘deneme için yapılan hasat bayramı”, yardımlaşarak yapılan ḳaz ömesi ‘‘kaz imecesi” gibi daha nice geleneklere makalede yer verilip açıklanmıştır.