1321 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İstanbul Askeri Müzesi'ndeki Deri Askerî Eşya ve Aksesuarlardan Örnekler

Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 85-108

Dericilik ilk çağlardan itibaren insanoğlunun taş ve ağaçtan sonra en çok kullandığı malzeme olmuş ve insanların zamanla deri işlemeyi öğrenmesiyle birlikte gelişmiş, ev ve giyim eşyalarından, çeşitli aksesuarlara kadar sayısız dalda yerini almıştır.Bu alanlardan birisi de askeri alanda deri kullanımıdır. Türklerin yaşamında çok geniş bir kullanım alanı olan derinin; Osmanlı'nın kuruluşundan başlayarak ordunun başlıca gereksinimlerinden, çizme, at koşumları, tirkeş, sadak, yay krişi, davul, kös vb. eşyaların yapımında kullanıldığı bilinmektedir.

Bugün ülkemizde müze ve koleksiyonlarda deri sanatlarını belgeleyecek örnekler bulunmaktadır. İstanbul Harbiye Askeri Müzesi'nde bulunan deri ürünler geniş bir yelpazaye sahiptir. Bu çalışmada İstanbul Harbiye Askeri Müzesi'nde bulunan silah aksesuarlan üzerinde durulmuştur. Deri, eşya ve aksesuarlar, kullanılan malzeme, desen ve kompozisyon özellikleri açısından incelenmiştir.

Atatürk Dönem İnde İstanbul'un İmarı Ve Henrİ Prost Planının Basındaki Yankıları (1936- 1939)

Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 109-156
Türkiye Cumhuriyeti'ni kültürle temellendiren Atatürk, kültür politikaları kapsamında sanata ayrı bir önem vermiş, müzik, tiyatro ve sinema gibi sanat dallarının yanı sıra mimari ve şehircilik çalışmalarıyla da yakından ilgilenmiştir. Ankara, 1930'larda şehirlerin çağdaş bir niteliğe kavuşması amacıyla bir yandan şehir planları yaptırırken diğer yandan da ulusal mimariyi oluşturma çabası içerisine girmiştir. 1930'larda planlanmaya çalışılan şehirlerin başında İstanbul gelmiş ve bu şehrin imar planı ünlü Fransız plancı Henri Prost'a yaptırılmıştır. Prost planı, İstanbul'da gerçek anlamda uygulanan ilk ve en uzun süreli uygulama olarak tarihe geçmiştir. Fakat söz konusu planın hazırlık ve uygulama safhasında karşılaşılan problemler nedeniyle hem Prost hem de planı dönemin basınında uzun süre şiddetle tartışılmıştır.

Göynük'e (Bolu) Ait Bazı Gelir Kaynakları Ve İdaresi : Tımar, Zeamet ve Mukataalar (H. 115 4 -130 7 /M. 1741-1889)

Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 55-84

Göynük'te bulunan tımar, zeamet ve mukataa gelirleri çoğunlukla bir yıllığına iltizama verilmiştir. Göynük'ün belli başlı mukataalar, kahve ve aded-i ağnam mukataası, Mihal Bey Mukcitaası, Göynük ve tevabii mukatası ve Etmekçi Başı Ocas Mukataasıdır.

Göynük'e ait gelir kaynakları mültezimler aracılığıyla idare edilmiştir. Bunlar içerisinde aded-i ağnam ve etmekçi hassı mukataaları malikaneye dönüştürülmüştür. Şer'iye sicilleri gerek malikane konuları gerekse bunlar arasındaki ihtilaflar hakkında bizi bilgilendirmektedir. Tımar, zeamet ve mukataaların belgelere yansıyan belli başlı gelir kaynakları cerime dediğimiz cezalar ve zorunlu tüketim maddelerinden alınan sıradan vergi kalemleridir. Bunlar içerisinde belki de en önemlisi, "öşr-i harir" olarak tanımlanan ve bölgede ipek böcekçiliğinin yapıldığının göstergesi olan vergidir.

Isparta Gülcü Mezarlığı Mezar Taşları

Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 169-202
Mezarlıklar bir toplumun tarih, edebiyat, sanat ve yaşam tarzları ile ilgili önemli belgeler niteliğindedir. İsparta merkezde 20. yüzyıl başında 14 mezarlığın olduğu bilinmektedir. Ancak son yüzyılda bu mezarlıkların nerdeyse tamamı kaldırılmış ve yeni mezarlıklar oluşturulmuştur. Bu nedenle İsparta merkeze bağlı mezarlıklarda Osmanlı dönemine ait az sayıda mezar taşı kalmıştır. Gülcü mahallesi sınırlarında yer alan Gülcü Mezarlığı'nda Osmanlı dönemine ait 36 mezar taşı tespit edilmiştir. Tarihleri belli olan mezar taşları içersinde en eski tarihli mezar taşı 1620 yılına aittir. Arap alfabeli en yeni mezar taşı ise 1949 yılına aittir. Osmanlı mezar taşlarında genel özellik olan, erkeklere ait mezar taşlarının serpuşlu, kadınlara ait mezar taşlarının silme mermerden serpuşsuz yapılması Gülcü mezar taşlarının da ortak özelliğidir. Genellikle duygusal şiirlerin işlendiği mezar taşlarının işçiliğindeki titizlik önemli bir unsurdur.

Tonyukuk Yazıtı'nda Geçen (Uğur Kalıtdım) İbaresi Üzerine Yeni Bir Anlamlandırma Teklifi

Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 157-168
Bu çalışmada, Tonyukuk Yazıtı'nın 25. (veya birinci taş kuzey yüzünün ilk) satırında yer alan ve wg1r1k1l1t1d1m biçiminde harfçevrimi yapılan yazım yeniden değerlendirilip anlamlandırılmıştır. Çalışmamızda, bilimsel literatürde önceki yıllarda teklif edilen uğur kalıtdım biçimindeki yazıçevrimi benimsenmiştir. Çalışmanın sonucunda, bu ibarenin "yolu bıraktım" olarak anlamlandırılması teklif edilmiştir.

Tarihsel Sesbilgisi ve Biçimbilgisi Araştırmalarının Dilbilim Çalışmalarına Olası Katkıları ve Terimler Üzerine Birkaç Söz

Erdem · 2007, Sayı 48 · Sayfa: 203-220
Türkiye'deki Türkoloji yayınlarında, Türkologların dilbilim bilmemelerinden kaynaklanan sorunlar dilbilimcilerin sürekli eleştiri kaynağı olmuştur. Madalyonun diğer yüzünde ise dilbilimcilerin tarihsel sesbilgisi, biçimbilgisi ve sözdizimi altyapılarının eksikliğinden kaynaklanan sorunlar bulunmaktadır. Bu yazı, tarihsel Türkoloji araştırmalarının, özel olarak Türkçenin yapı ve işleyişiyle ilgilenen dilbilimcilere sağlayabileceği olası katkıları örneklendirmektedir.

Rus-Türk İlişkileri Perspektifinden Rusya’nın Doğu Anadolu Politikaları

Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 1-18
Osmanlı ile Rusya arasında fiili olarak 1700 yılından itibaren başlayan gerginlik ve savaş dönemi genel bir bakış açısı ile dünyanın en uzun savaş dönemlerinden birisi olduğunu söylemek mümkündür. Bu savaş döneminde taraflar dönemin askeri-politik kuralları gereğince birbirlerine karşı çeşitli stratejiler geliştirmişlerdir. Bunlar genellikle karşı tarafın askeri ve ekonomik yönlerini mahvetmeye yönelik fiziki saldırılar idi. Ancak xıx. yüzyılda politik anlayış çok daha ince bazı kurgular geliştirdi ve politikanın bir devamı olan askeri stratejiler de bundan etkilendi. Özellikle etnik yapılar üzerinden rakip devletin gücünü kırmaya, iç huzursuzluk çıkarmaya yönelik bu girişimler çok uluslu devletler için çok daha sıkıntılı bir süreç yarattı. Devletler bu politika sayesinde savaş yolu ile elde edecekleri bir bölgeyi isyan ettirme veya hâkimlerine sırt çevirme yolu ile ele geçirmek veya topraklarını rakip devletten ayırma sayesinde çok daha az maliyetli bir şekilde amaçlarına ulaşmaya başladılar. Rusya' da da bu politik anlayış xıx. yüzyılın hemen başlarında kendisini göstermiştir. Rusya bir yandan Balkanlarda Bulgarları, Sırpları, Hırvatları, Yunanları panslavist ideoloji yolu ile Osmanlı devletinden koparmayı hedeflerken Güney bölgelerindeki Ermenileri dini aynılık, Kürtleri de milliyetçi ideolojinin aşılanması yolu ile Osmanlı ülkesinde karışıklık çıkarmalarını ve hatta olabiliyor ise ayrılmalarını amaçlayan politikalar üretmişlerdir. Bunu yaparken Ruslar son derece dinamik bir bilim camiasına sahip olmalarının avantajını sonuna kadar kullandılar. Dünyaca isim yapmış bilim adamları bu politikalar merkezinde neşr yaparlarken bilimi manipüle etmekten de geri durmamışlardır. Onların çalışmaları da Osmanlı ülkesinde önemli politik hadiselerin yaşanmasına neden olmuştur. Böylelikle şunu diyebiliriz ki Moskova ve Petersburg'da ve diğer önemli kentlerde üniversitelerde üretilen teoriler, ajanlar ve konsoloslar sayesinde Osmanlı toprakları içinde pratiğe geçirilmiştir. Makalemizde Rusya'nın Ermeni ve Kürtlere yönelik politikalarını irdeleyerek özellikle xıx. yüzyılda tarihçilik yolu ile ortaya çıkarılan toplumsal ayrılık ve aykırılıkları inceleyerek üzerinde çokça söz söylenen önemli bir konuyu aydınlığa kavuşturmaya gayret edeceğiz.

Osmanlı’da Modernleşme/ Batılılaşma Sürecinin İç Mekân Donanımına Etkileri

Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 35-66
Bu çalışma 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı sarayları ve konutlarında eşya ve mobilya kullanımlarındaki değişimlerin iç mekâna etkilerini irdelemektedir. Modernleşme ve batılılaşma hareketlerinin görüldüğü bu süreçte ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun başşehri İstanbul'da genel bir dönüşüm ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bu çalışmada Osmanlı'nın günlük yaşamda kullandığı eşya ve mobilyalardaki dönüşümün nasıl ortaya çıktığı, Osmanlı'nın batılı anlamda eşya ve mobilya kullanımını neden seçtiği, bu dönüşümün insanlara nasıl sunulduğu ve algılandığı araştırılmış, sonuçta saray ve çevresinde başlayarak konut yaşamına yansıyan tüm bu yaşanan değişimlerin konut planlamalarını nasıl etkilediği irdelenmiştir.

Milli Kütüphane Hadis Elyazmalarının Osmanlı Hadis Edebiyatı Çerçevesinde Analizi

Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 109-127
Bu yazıda öncelikle genel olarak Osmanlı dönemi hadis faaliyetlerinde muhaddislerin ortaya koydukları eserler incelenmeye çalışılmış ve bu inceleme sonucunda hadis eserlerinin genel olarak hadis şerhleri ve Kırk Hadis türü eserler üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür. Daha sonra bu çerçevede Milli Kütüphane'nin hadis elyazmaları ele alınmış ve bu elyazmaların Osmanlı dönemi hadis eserleriyle paralellik arz ettiği görülmüştür; yani Buharî'nin Sahîh'i, Bağavî'nin Mesâbih'i, Sağânî'nin Meşârik'inin ve Nevevî'nin Kırk Hadis'inin ağırlığı görülmüştür. Bilindiği gibi bunlar ve benzeri diğer kitaplar, Osmanlı medreseleri ve Daru'l-Hadislerinin hadis müfredatında okutulan kitaplardır. Dolayısıyla genel olarak Osmanlı dönemi hadis müfredatı ürünleri ile Milli Kütüphane'deki hadis elyazmaları arasında bir örtüşme görülmektedir. Bu da Osmanlı dönemi hadisçiliğinin anlaşılması noktasında, eserlerden hareketle değerli ipuçları sağlamaktadır ki, bu dönemdeki eserlerin ağırlıklı olarak büyük eser şerhleri ve Kırk Hadis şerhlerinden oluştuğu bulgusu öncelikle dile getirilmelidir.

Cevdet Paşanın Bir Aylık Aile Bütçesi

Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 87-108
Bu çalışmada, XIX. yüzyılda Osmanlı devletinin önemli hukuk ve siyaset adamlarından Cevdet Paşanın 1887 tarihli bir aylık masraf defterine göre günlük hayatına ilişkin bir kesit ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada, önce günü gününe yazılan harcamalar sınıflamaya tabi tutulmuş, daha sonra hangi tür harcamalar yapıldığı tablolar halinde gösterilmiştir. Bu sınıflama içerisinde, yiyecek, giyim, ev ve mutfak eşyaları ile ulaşım ve evde çalışan kişilere ödenen maaşlar yer almaktadır. Masraf defterindeki bazı bilgilerden, Cevdet Paşa ailesinin günlük hayatına ilave olarak İstanbul'da o zamanki günlük hayata ilişkin bazı bilgiler verilmiştir.