2068 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 2068
Yazarlar
- Zeynep Korkmaz 37
- Nail Tan 29
- Agâh Sırrı Levend 27
- Hasan Eren 23
- Mustafa Öner 21
- Osman Fikri Sertkaya 21
- Mehmet Ölmez 16
- Saadet Çağatay 15
- Sadettin Özçelik 14
- Şinasi Tekin 14
Anahtar Kelimeler
- Türkçe 42
- Abdullah Tukay 26
- Turkish 23
- Dede Korkut 20
- Türkiye Türkçesi 20
- Eski Türkçe 19
- Tatar edebiyatı 19
- TÜRKÇE 19
- dil 16
- Eski Anadolu Türkçesi 15
Türk Masal ve Halk Hikâyelerinde İki Taş: Binek Taşı, Şamşırak Taşı
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2012, Sayı 33Türk Taş Heykelleri ve Moğol Taş Heykelleri
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 15-38
Özet
Eski Türklerden kalma taş heykeller esas olarak iki grupta ele alınabilir: Sağ elinde bir kadeh tutanlar, her iki elinde kadeh tutanlar. İlk grup esasen Türk kağanlıkları dönemine aittir. İkinci grup ise 8-9. yüzyıllarda görülmeye başlanıp 13. yüzyıla kadar devam ederler. Birinci grup esas olarak erkeklere aittir ve genelde de kağanların kabirleri çevresindedir. İkinci grup kadınlara ait heykelleri de içerir. İlk grup taş heykel geleneği Uygur Kağanlığı dönemiyle sona ermiş görünmektedir. İkinci grup kuzeybatı Moğolistan'dan başlar Kazakistan'a, Güney Rusya'ya (Kıpçak Bozkırı) değin uzanır. Özellikle Moğol dönemiyle birlikte taş heykellerde, Kıpçaklardan kalma heykellerde Moğol ve Çin etkisi de görülür
Türk Kağanlıkları Yönetimindeki İç Asya Göçmenlerinin Etnik Arka Planları Hakkındaki Kaynaklara İlişkin Meseleler
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 7-14
Özet
Bu makalede Türk kağanlıkları yönetimindeki İç Asya göçebe gruplarının etnik arka planları ve daha somut olarak da, Orhon Yazıtları'nda adı geçen Az halkı meselesine özel bir önem atfedilerek Batı Avrasya steplerinin Türkleşme süreci ve Kuzey İran (Alan) kavimlerinin yavaş yavaş geri çekilmesi ele alınmaktadır
TÜRKMEN ŞAİRİ MAĞTIMGULI VE ONUN ESERLERİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN KONULAR-1
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 85-122
Özet
Büyük Türkmen klasik şairinin ünü kendi yaşadığı devirde bile yalnız Türkmenlerin yaşadığı bölgenin değil, Orta Asya'nın sınırlarını da aşmıştır. Kendisinden önce yaygın olan edebî dil ile halk dili arasındaki engeli aradan kaldırdıktan sonra XVIII. yüzyıl Türkmen edebiyatının çehresini değiştirerek halka sunmayı başarmıştır. Halk edebiyatının ve halk dilinin zengin malzemesini ustalıkla kullanarak çok çeşitli temalarda yazdığı şiirleri Orta Asya halk ozanlarının ilgi çekici malzeme olarak kullanmaları sonucu, şairin eserleri geniş bir coğrafi alana yayılmıştır. Şairin şiirlerinin sade olduğu kadar derin anlamlı olması yalnız Türkmenleri değil, Maveraünnehir'den Kafkasötesi'ne kadar uzanan bölgelerde yaşayan Türk kökenli halkları iki yüzyıl boyunca etkisi altında tutmuştur. Mağtımgulı, üslubuyla ve Türkmen edebiyatına getirdiği yeniliklerle çığır açmış, toplumun bütün katmanlarına hitap eden eserleriyle evliya mertebesine ulaşmıştır. Şairin kendi eliyle yazdığı divanı kaybolmuş, başkaları tarafından istinsah edilen nüshalarda da sayılmayacak kadar çok hatalar yapılmıştır. Bu yüzden düzgün bir Mağtumgulı Divanı'nı bulmak kolay değildir. Yanlış istinsah edildiği için metin kargaşası yaratan dizeler şairin şiirlerinin yanlış anlaşılmasına ve mantıksız şekillerde yorumlanmasına neden olmaktadır. Özellikle de Mağtımgulı'ya mal edilen şiirler, şairin edebî mirasına halel getirmektedir. Şairin şiirleri ve edebî kişiliği üzerinde, özellikle de Sovyet Dönemi'nde önemli çalışmalar yapılmıştır. Ancak bütün hazırlanan divanlar, şairin kendi dilinin özelliklerine göre değil de, şimdiki zaman Türkmen edebî dilinin gramer özelliklerine göre yazılmıştır. Türkmenistan'da şairin şiirlerinin sayısı artırılmaya çalışılırken hiçbir yazma divanda şairin şiirlerinin sayısının üç yüzü aşmadığı da bir geçektir. Bu gerçek hiçbir zaman dikkate alınmıyor
TÜRK RUNİK ALFABESİNİN KÖKENLERİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 77-84
Özet
Bu makalede, Eski Çağ Avrupa tarihi ile ilgili yapılan son dönem araştırmalarının ışığında Türk runik alfabesinin kökeni konusu ele alınacaktır. Bu araştırmalara göre, Hint-Avrupa kavimlerinin Avrupa'da ortaya çıkmalarından önce Avrupa'da "Tanrıça Uygarlığı" adı verilen bir uygarlık bulunmaktaydı. Yaklaşık olarak milattan önce 6.-4. yıllar arasında var olan bu uygarlık zamanında kullanımda olan alfabe, eski Avrupa dünyasında binlerce yıl süren bütün "sesi yazıya dökme" (phonetisation) aşamalarını geçmişti. Sağdan sola doğru yazılan bu alfabede ünsüz ve ünlü ile ya da sadece ünlü ile kurulan heceleri oluşturan otuz temel işaret bulunmaktaydı. Kullanılma amacı göz önünde bulundurularak bu alfabe "kutsal alfabe" olarak adlandırılmıştır. Bu uygarlığı izleyen uygarlıkların tarihî süreçlerine bakıldığında, Hint-Avrupa kavimlerinin eski Avrupa kültürüne ait bazı özelliklerin yanı sıra bu alfabeyi de benimseyip kullandıkları tahmin edilmektedir. Buradan yola çıkarak, Hint-Avrupa kavimleri ile ilişkide olan Hunlar (Hsiung-nu) aracılığıyla Türklerin runik alfabeyi tanıyıp kullanmaya başladıkları söylenebilir. Eski Avrupa ile Türklerin arasında böyle bir ilişkinin varlığı, eski Avrupalıların kullandıkları alfabe ile Türklerin runik alfabesi arasındaki bazı benzer özelliklerle de kanıtlanmaktadır. Türk runik alfabesinin de Avrupa runik alfabesi gibi tamamen fonetik bir alfabe olup 30 (31) temel işarete sahip olması, sağdan sola yazılan bir alfabe olması ve kullanım amacına bakıldığında kutsal bir alfabe olarak kabul edilebilmesi gibi benzerlikler bu açıdan göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak binlerce yıl süren bir evreden sonra bu alfabe eksiksiz bir fonetik sisteme sahip olmuş ve böyle bir sisteme sahip bu alfabe ile yıllar sonra Moğolistan'daki Türk yazıtları meydana getirilmiştir
ALTAY CUMHURİYETİ JABOGAN KASABASI ÇEVRESİNDE BULUNAN ESKİ TÜRKÇE BİR YAZIT: METİN VE PALEOGRAFİK İNCELEME
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 49-58
Özet
Bu makale, Altay Cumhuriyeti, Jabogan kasabası çevresinde bulunan Jabogan Yazıtı'nı okuma denemelerinden birini sunmaktadır. Jabogan Yazıtı, bu çevrede en iyi muhafaza edilmiş, en uzun yazıtlardan biri olmasından dolayı son yıllarda Altay Cumhuriyeti'nde keşfedilmiş en önemli Eski Türk runik yazıtlarından birisidir. Bu yazıt, burada şimdiye dek keşfedilen yüzden fazla yazıtla birlikte Altay Cumhuriyeti'nin Eski Türkçe runik yazı geleneğinin yaşadığı en önemli coğrafi bölgelerden biri olduğunu kanıtlamaktadır. Jabogan Yazıtı için yapılmış çeşitli okuma denemeleri bulunmasına karşın bu yazıtın eksiksiz bir şekilde incelenmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla beraber, şimdiye kadarki okunmuş bölümler, bu yazıtın etkileyici eski Türkçe bir şiirin parçası olduğunu göstermektedir
Altay Cumhuriyeti Jabogan Kasabası Çevresinde Bulunan Eski Türkçe Bir Yazıt: Metin ve Paleografik İnceleme
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 39-58
Özet
Bu makale, Altay Cumhuriyeti, Jabogan kasabası çevresinde bulunan Jabogan Yazıtı'nı okuma denemelerinden birini sunmaktadır. Jabogan Yazıtı, bu çevrede en iyi muhafaza edilmiş, en uzun yazıtlardan biri olmasından dolayı son yıllarda Altay Cumhuriyeti'nde keşfedilmiş en önemli Eski Türk runik yazıtlarından birisidir. Bu yazıt, burada şimdiye dek keşfedilen yüzden fazla yazıtla birlikte Altay Cumhuriyeti'nin Eski Türkçe runik yazı geleneğinin yaşadığı en önemli coğrafi bölgelerden biri olduğunu kanıtlamaktadır. Jabogan Yazıtı için yapılmış çeşitli okuma denemeleri bulunmasına karşın bu yazıtın eksiksiz bir şekilde incelenmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla beraber, şimdiye kadarki okunmuş bölümler, bu yazıtın etkileyici eski Türkçe bir şiirin parçası olduğunu göstermektedir
BİRİNCİ ESKİ TÜRK KAĞANLIĞI’NDA UMNA KAĞAN’IN GÜZERGÂHI VE ONUN OYNADIĞI SİYASİ VE KÜLTÜREL ROL ÜZERİNE 2007-2008 YILINDAKİ MOĞOL VE JAPON ORTAK YÜZEY ARAŞTIRMALARINA GÖRE
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 59-76
Özet
Bu makalede MS 6. yüzyılda inşa ettirilen I. Türk Kağanlığı'na ait Bugut Anıtı ve Yazıtı üzerinde durulmakta, 1997'de Bichees kitabında yayımlanan Yoshida Yutaka'nın okuyuşuna dayanarak anıt ve yazıt hakkında arkeolojik ve tarihî bazı yeni fikirler sunulmaktadır
Orhon Yazıtlarındaki adınçıg bark Üzerine
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 2 · Sayfa: 43-52
Özet
Orhon Türkçesi, yazılı kayıtları bize kadar gelen en eski Türk diyalektidir. Moğolistan'da, başlıca Orhon Irmağı havzasında bulunan, dolayısıyla uygun olarak 'Orhon Yazıtları' diye adlandırılan yazıtlar vasıtasıyla bize biliniyor.Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen Orhon ve Yenisey yazıtlarında kullanılan eski Türk yazısını deşifre etmeyi başardığından beri çok sayıda bilgin yazıtların metinlerini yorumlamaya çalışmıştır.KT G 12 ve BK K 14'deki adınçıg bark ibaresini içeren cümleler, Fin ve Rus keşif heyetlerinin ilk Orhon yazıtları kopyalarında farklı çıkıyor. Üstelik bu cümlelerin kısımları daha o zamanlarda tahrip olmuş ve okunaksız durumdaydı.Söz konusu cümleler 1896'daki V. Thomsen'in okuyuşuna dayanılarak hemen hemen her zaman şöyle okuna gelmiştir:aŋar adınçıg bark yaraturtum (KT G 12)aŋar adınçıg bark yar[atıt]dım (BK K 14)"Onlara olağanüstü bir anıt-mezar yaptırdım."Halbuki kr.ivm ve ..i…d harflerini (IO 7) adïnčïg bark okumak zordur. Ayrıca, eski Türk yazıtlarında adïnčïg bark ibaresinin başka bir örneği de yoktur. Bu arada, Söz konusu cümleler 1896'daki W. Radloff'un baskısı ve 1897'deki onun okuyuşuna dayanılarak, onun baskıları birkaç kez değiştirilmişse de, şöyle okunabilir:(a)ŋ(a)r : m[(ä)n : t(a)]ş b(a)rk : y(a)r(a)turt(u)m : "Onlara b[en ta]ş anıt-mezar yaptırdım." (KT G 12)[m(ä)n] (a)ŋ(a)r t(a)ş(ı)g : b(a)rk : y(a)r(a)[t(ıt)]d(ı)m : "[Ben] onlara taştan anıtmezar yap[tır]dım." (BK K 14)Taş bark 'taş anıt-mezar' ibaresi Orhon yazıtlarında üç kez (KT G 13, KD; BK K 15) daha geçiyor