1321 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Aydın Sayılı 16
- Erdem Dergi̇si̇ 14
- Müjgan Cunbur 12
- Ömer ÇAKIR 12
- Mübahat Türker Küyel 11
Anahtar Kelimeler
- Dokuma 35
- Halı 32
- Mustafa Necati Sepetçioğlu 24
- Weaving 23
- Kilim 20
- Peyami Safa 20
- Osmanlı 19
- Motif 17
- roman 16
- novel 15
Turizmde Plânlama ve Türkiye 'de Turizm Plânlaması: Turizm Plânlarının Etkinliği ve Başarılarına İlişkin Bir Değerlendirme
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 87-118
Özet
Turizmin gelişmesiyle ortaya çıkan yararların en üst düzeye çıkarılması için de, bir araç olarak kullanılan plânlamanın başarıları hakkında çok az araştırma yapılmıştır. Özellikle son 30-40 yıl içinde bütün dünyada ve ülkemizde değişik ölçeklerde plânlar hazırlanmıştır, aynı iş bugün de devam etmektedir. Sekizi (1963-2002) ulusal ölçekte genel kalkınma plânı olmak üzere, yerel ölçekte de birçok plân yapılmış olan ülkemizde turizm plânlaması konusu 1963'ten beri önemli bir yer tutmaktadır. Bu inceleme yazısında, Türkiye'de turizm plânlarının sonuçlarına ilişkin analizler yaparak, turizm plânlarının turizmdeki gelişmeyi ne ölçüde etkilediğini ve plânlama hedeflerinin ne ölçüde gerçekleştirildiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak görülmektedir ki her beş yıllık plânın öngörülen hedeflerinin gerisinde kalmış, aynı kararlar sonraki plânlama hedeflerinde de yer almıştır. Bu durum daha çok Türkiye'de yapılan plânların, ülkenin coğrafi farklılıklarını dikkate almadan yapılmaları ile ilgili olmuştur. Turizm plânlamasındaki karar ve onay mekanizmasındaki sorunlar da bir başka faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
Diyarbakır Yapılarındaki Osmanlı Dönemi Çinilerinin Tarihlendirmeleri ve Üretim Yeri Hakkında Düşünceler
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 119-144
Özet
Anadolıı-Türk sanatının en önemli mimari anıtlarının sergilendiği merkezlerden biri de Diyarbakır'dır. Kent hakkında bugiine kadar yapılmış Sanat tarihi araştırmaları, daha çok binaların mimari özellikleri üzerinde yoğunlaşmış, süslemeleri nisbeten daha az ele alınmıştır. Oysa özellikle çiniler, hala aydınlatılmamış pek çok yönüyle önem taşımakta ve araştırmacıların az ilgisini çekmiş bir grubu meydana getirmektedir. Tiirk çini sanatını ele alan yayınlarda, buradaki çinilerin mahalli üretim olduğu söylenmekte, ancak ayrıntılı ve doyurucu bilgiler verilmemekledir. Diyarbakır'daki Osmanlı dönemi çinileri, Türk dönemi eserlerinin ys-nı sıra Ermeni Kiliselerinde de yer almaktadır. Çalışmamızda, ele aldığımız döneme ait çinilere, teknik ve süsleme özelliklerine dayanarak stil kritiğiyle yüzyıl olarak tarihler belirlenecek ve bunların üretim yerinin aydınlatılmasına çalışılacaktır.
Christopher Marlowe’a Göre Timur
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 1-14
Özet
Bu araştırmaya göre M arlowe'un "Tamburlaine the Great" adlı oyunu gerçek tarihi olaylardan oldukça uzaktır. Marlovve, Orta Asya Türkleri ve İslam hakkında da pek bilgi sahibi değildir. Timur, saygın bir aileye (Barlas) mensub olup, bir beyin oğludur. Marlovve onun dinsiz bir çobanın oğlu olduğunu iddia eder. Halbuki, o Beyazid'e göre daha katı şeriatçı ve sert yapıya sahip bir hükümdar idi. Böyle olmakla beraber, dervişlere ve âlimlere saygısı büyüktü. Onlar için Kazakistan ve Özbekistan'da görkemli binalar yaptırmıştır. Beyazıt'i hapse atmayıp, evlatlarını atfetmiştir. Karısının etini yemesini de emretmemiştir. Sonuç olarak, AvrupalIları Türk tarihi hakkında yanıltan bu tür eserler eleştiri süzgecinden geçirilmelidir
İnebolu Çeşmeleri
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 145-184
Özet
İnebolu, bu günkü İdarî bölünmeye göre Kastamonu'ya bağlı bir ilçedir. Roma, Bizans, Selçuklu, Candaroğulları ve Osmanlı hakimiyetinde kalmış olmakla birlikte, günümüze gelebilen eser sayısı son derece azdır ve bunların büyük bir bölümü de Osmanlı dönemine ait çeşmelerdir. İnebolu'daki araştırmalarımızda yirmidört adet çeşme tespit etmiş bulunm aktayız1. Burada tanıtmayı düşündüğümüz bu eserlerin çoğunluğu sokak duvarlarına bitişik yapılmış, az bir kısmı ise bahçe içerisinde yer almıştır. Ayrıca bir tane de meydan çeşmesi mevcuttur. Genellikle dikdörtgen plan ve priznıal gövde teşkiliyle inşa edilen bu yapılarda, kaba yonu ve düzgün kesme taşlar, bazen de yekpare bloklar halinde ince levhalar kullanılmıştır. Ön cepheleri yüzeysel kemerlerle hareketlendirilerek, çeşitli bitkisel, geometrik ve mimari öğelerle süslenmiştir.
Üsküp İsa Bey Camii Haziresi’ndeki Şahideler
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 59-86
Özet
Üskiip İsa Bey Camii Haziresi'ııdeki on yedi adet şahide form, işleniş niteliği ve tasvir özellikleri bakımından kapsamlı bir şekilde tanıtıldıktan sonra önce kendi aralarında daha sonra da farklı bölgelerdeki Osmanlı şahideleri ile karşılaştırma ve değerlendirmeleri yapılarak Türk Sanatındaki yerleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Peyami Safa ’nın Romanlarında Aydınlar
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 185-216
Özet
Peyami Safa, ıom anlaıında genellikle Türk toplumunda yaşanan aksaklıkları, batılılaşmanın yol açtığı değerler karmaşasını anlatır. Roman kişileri, özellikle de başkişi konum undakiler söz konusu karmaşadan fazlasıyla etkilenen bireylerdir. Yazar, bunların içinde doğu-batı değerleri, materyalizmidealizm arasına sıkışmış bunalımlı yarı aydınlara ağırlıklı olarak yer vermiştir. Bu kişilerin çoğunluğu başlangıçta gelenekleri bir yana bırakıp yeniye ayak uydurmaya çalışan, o sırada çıkan sorunlara çözüm üretmekte sıkıntıya düşen, mutsuz bireyler olarak görünür. Ama zaman içinde yeniye uyarken eski değerlere gereken özeni göstermeyi öğrenir ve bunalımdan kurtulurlar. Peyami Safa'nın romanlarında ayrıca, bunalımdan çıkmalarında bu kişilere yardım eden bir aydın tipine daha rastlanmaktadır. Ancak söz konusu aydınlar genellikle yalnızca bu yönleriyle ele alınır ve kişilikleri başka yönleriyle tanıtılmaz, özel yaşamları verilmez. Başka bir dikkati çeken nokta da Peyami Safa'nın öteki roman kişilerine eleştirel yaklaşımlarda bulunurken, "yazarın sözcüsü" diyebileceğimiz bu aydınlara hep benimseyici bir tutum takınmasıdır. Onlar âdeta yazarın ele aldığı konularla ilgili iletilerini vermelerini sağlayan birer sözcüdür.
Kırgız Boylarının Yenisey’den Çıkarılmaları Ve Coğrafî Dağılımları
Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 77-100
Özet
Kırgızların yerleşim merkezi meselesi birçok araştırmacının ileri sürdüğü tezlerle önemli bir tartışma konusu olarak belirlenmiştir. Kırgızların Yenisey-Altay, Sibir, Hakasya ve Moğolistan topraklarını içine alan bölgede uzun dönemler yaşadığı bilinmektedir. Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar döneminde Kırgızların sistematik bir göç politikasına tabi tutulduğu ve bu yerleştirme siyaseti sonucunda eski vatanlarım terk ettikleri görülmektedir. Araştırmamızda, Kırgızların sonraki dönemlerde değil, Hunlar döneminden itibaren Tiyanşan (Tanrı Dağlan) bölgesine sürüldüğü ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sonraki dönemlerde Karahitaylann ve Moğolların saldırılan ile son guruplarda Tiyanşan bölgesine göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu göç döneminde Kırgız boylarının etnik yapılannda büyük değişiklikler olmuştur.
Türkiye’de Halkçılık İdeolojisi Ve Halkevleri
Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 101-118
Özet
Meşrutiyet ve Milli Mücadele dönemlerinde halkın siyasete katılımım artırmak şeklinde ortaya çıkan halkçılık ideolojisi, Cumhuriyetin kurulmasıyla nitelik değiştirmeye başlamıştır. Halk Fırkasının yönetiminde tüm halkı kapsayan yeni halkçılık anlayışı, vatandaşları, laiklik, etnik milliyetçilik ve otoriter merkeziyetçilik çerçevesinde toplumsal kuramlarla halkı eğitmeyi amaçlama şekline dönmüştür. Siyasal katılmayı ve alternatif siyaset kanallarını sınırlayarak siyasi rejimin çoğulcu ve yarışmacı bir sisteme dönüşmesini engelleyen Halk Fırkası, vatandaşları, siyasal ve sosyal bir eğitim kurumu olması amaçlanan Halkevleri yoluyla, halkın, cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda terbiye edildiği kurum haline dönüşmüştür.
Kırgızistan’ın Kale Ve Şehirleri (XVII -XIX. Yüzyıllar)
Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 59-76
Özet
Bu makalede XVIII. asırdan XIX. asrın ortalarına kadarki sürede Kırgızistan'ın etrafında bulunan şehir, kasaba gibi yerleşim birimleri ve surlann yapım tarihi, yeni bir bakış açısıyla araştırılmıştır. Yapılan araştırmada ortaya konan bilgilerle Kırgızistan'ın etrafındaki surları başka yerlerden gelenlerin değil, yerli Kırgızlar tarafından inşa edildiği ispatlanmaktadır. Bu surlar, genelde o civarda yaşayan halklar arasında ticari ilişkilerin devam etmesi ve yerli halkın dışarıdan gelen saldırılar karşısında korunabilmesi amacıyla yaptırılmıştır.
Masal Ve Destansı Anlatım
Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 31-58
Özet
Sözlü gelenekte her bir tür kendine ait özellikler taşımaktadır. Efsane, masal, destan ve hikâye türü, yaygınlık ve çeşitlilik noktasında, sözel ürünlerin en çok incelenen alanları olmuştur. Pertev Naili Boratav, bu çalışmasında da, Er Töştük, Köroğlu kolları ve birkaç hikâye metni vererek, ele aldığı konuyu anlaşılır kılmıştır. Sözlü metinlerin arasındaki geçişme, Boratav'm bu yazıda üzerinde durduğu konulardandır. Anlatım/icra ve metinlerin yapısındaki değişmelerin boyutu bir başka açıdan ele alınmıştır.