1321 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İçtihad Mecmuasında Dil Ve Dilde Sadeleşme Tartışmaları (Iı. Meşrutiyet Dönemi)

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 119-148
İçtihad mecmuasının Türk kültüründe önemli bir yeri vardır. Bu dergide ortaya atılan görüşlerde Batıcı düşüncenin etkin bir sözcülüğü yapılmıştır. Dergide toplumsal, siyasî, İktisadî ve kültürel hayatın hemen her detayıyla ilgili konular işlenmiştir. Dergide savunulan görüşlerin bir çoğu Cumhuriyet döneminde somut hayata geçmiştir. Bu hâliyle dergide düşünsel olarak inkılâpların hazırlığı yapılmıştır. Bu araştırmada İçtihad mecmuasının dil ve dilde sadeleşme tartışmaları konularında ileri sürdüğü görüşler İncelenmektedir. Dil konusuna baştan beri önem gösteren dergide bu konuda onlarca yazı yayımlanmış diğer yayın organları ile polemiklere girilmiştir. Konuşma ve yazı dilinde sadeleşme istenmiştir. Bu istek de zamanla gerçekleşmiştir.

İstanbul Divan Edebiyatı Müzesindeki İki Rahle

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 157-166
Türk sanatında, ahşap üzerine yapılan çalışmalar, oldukça sınırlıdır. Ahşap eserlerin gelişimi, meydana getirilen ekoller, sanatkarlar ve diğer kültür çevreleri ile karşılaştırılmasından oluşan bilgiler oldukça sınırlıdır. Zaman içerisinde tahrip olan ya da tamamen yok olmuş ahşap sanat eserlerinin bir gurubunu rahleler oluşturmaktadır. Terim anlamıyla rahle; "üzerinde kitap okunan veya çizim ya da yazı çalışmaları yapılan, bazıları açılır kapanır tarzda hareketli, bazıları sehpa ya da masa şeklinde sabit olan eşyalar" dır. Ana malzemesi ahşaptır. İlk dönemlerde sade olarak kullanılan ahşap zaman içinde değişikliğe uğrayarak sedef, bağa, fildişi, boynuz, gümüş ve değerli taşların kakılması ve kaplanması ile değişerek ve gelişerek günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu araştırmada incelenen iki rahle, açılır kapanır tarzda, ahşap üzerine kadife kaplı olup, birinci örnekte kumaş, ikinci örnekte ise gümüş plaka aplikasyon tekniği uygulanmıştır. Bu incelenen rahlelerden birinci örnekte görülen kumaş üzerine kumaş aplikasyonu, Türk sanatında kıyafetlerde yoğun kullanılmıştır. Kumaş üzerine metal aplikasyon uygulaması yapılmış ikinci örnek ise Türk sanatında ender olarak yapılmıştır.

Gürün Şallarının Durumu ve İran Şalları İle Benzerliği

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 149-156
Bin yıl kadar önce Anadolu'da yerleşik düzene geçen Türkler, Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan yol üzerinde kültür ve sanat alanında, Türk egemenliği altında ortak kavram ve biçimlerini oluşturmuşlardır. Bu yüzden Orta Asya'da bulduğumuz bir motife Anadolu'da da rastlamamız mümkündür. Oğuzlar' ın Türkistan, Horasan, Kirman yöresine yerleşimi, sonra batıya akını, İran ile Anadolu arasındaki ilişkilerin temelini oluşturmuştur. Bu yüzden bu yol üzerinde yapılan eserlerde ortak özelliklere sahip pek çok sanat ürününe rastlanır. Örneğin; Bugünkü İran'ın Keşan ve Kirman yöresinde XIX. yy'da dokunmuş olan şalların benzerlerinin aynı yüzyıllarda Sivas/Gürün'de dokunmuş olduğu gibi.

Küreselleşme, Bireyselleşme ve Toplumsallaşma

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 29-58
Küreselleşme günümüzün en önemli olgularından biridir. Konu çeşitli yönleriyle ele alınmaktadır. Bireyselleşme sorunlarının aşılması ve toplumsallaşma süreçlerinin başarılması da küreselleşme açısından önemlidir. Hızlanan toplumsal değişmenin yarattığı ortam bireyselleşme yönünde giderek daha fazla olanak sağlama eğilimindedir. Ancak sağlıklı yollardan gerçekleşmeyen bireyselleşme çabalan kişiyi bencilliğe düşürme, bireysel özgürlükleri geliştirmek adına toplumsal uyum ve bireyler arası ilişkilerle birlikte birey ve toplum ilişkilerindeki dengeleri de bozma tehlikesi içermektedir. Bireyselleşmenin, sağlıklı olarak başanlabilmesi oranında, sağlıklı toplumsallaşma ve küreselleşmenin güvenli temelini oluşturacağım söyleyebiliriz. Bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde ahlak sorunu giderek önem kazanmaktadır. Dünya insanlan olarak bir küreselleşme kültürü yaratmaya gereksinimimiz var. Bu aşamada bir dünya ahlakının nasıl oluşturulacağı, üzerinde düşünülmesi gerekmektedir. Değişimin dünyamız açısından arzu edilir yönde gerçekleşmesi için sağlıklı bireyselleşme, bireysel özgürlüklere saygılı toplumsallaşma, adaletli ve ahlaksal temele oturan bir küreselleşme anlayışına gereksinmemiz vardır. Gelişmekte olan toplumlann haklanna saygılı olmanın yalnızca bir etik sorun olmayıp, onlann gelişmiş toplumlar tarafından sömürülmelerinin dünyanın dengesini bozan ortak bir sorun olduğu kabul edilmelidir. Ahlaki temele dayanmayan bir dünya kültürünün sonuçta kendi kendini yok etme olasılığı vardır. Farklı dinlere ve kültürlere çokluk içinde birlik anlayışıyla yaklaşılmalı, dünya kültürünü yozlaştıracak, kısırlaştıracak, tek tip ve donuk bir hale getirecek girişimlerden uzak durulmalı, çok renkliliğin sunduğu çeşitli seçenekler yok edilmemelidir.

Sivas I. İzzeddin Keykavus Şifahanesi ve Niğde Alaeddin Camii'nin Simge Dili

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 59-78
Sivas I. İzzeddin Keykavus Şifahanesi ve Niğde Alaeddin Camii'nin plan kuruluşları ve bezemeleri değerlendirildiğinde, Çin ve Orta Asya kültür çevrelerinden gelen eski inanç ve sembollerin 13. yüzyılın İslâm dinini benimsemiş Türk toplumunda halâ canlılığını koruduğu görülmektedir. Bu çalışma ile sosyolojik, politik ve psikolojik bağlamlarda kullanılan simgeler yoluyla, Anadolu Selçuklu toplumunun eski kültürel değerleriyle İslâmi değerleri sentezleyerek, yaşadıkları çağ için olduğu kadar günümüz dünyasında da özgünlüğünü koruyan baş yapıt niteliğinde mimari eserler inşa ettikleri gösterilmiştir.

İlk ve Orta Öğretimde Tarih Öğretimi Problemler ve Öneriler

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 1-28
Bu araştırmada, "tarih" ve "tarih eğitimi"nin fert ve millet hayatındaki önemine işaret edildikten sonra, Türkiye 'deki ilk ve ortaöğretim kurumlanndaki "tarih öğretimi" mercek altına alınmıştır. Özellikle; tarih öğretim metodlan, tarih öğretiminde bilgi teknolojisi kullanımı, müfredat ve buna bağlı olarak hazırlanan tarih ders kitapları ve buralardaki tarih anlayışları, tarih öğretiminde "kavramlar" meselesi konularında mevcut problemler tespit edilerek modem batı ülkelerindeki uygulamalar da dikkate alınarak bazı öneriler geliştirilmiştir.

Miras Turizmi Açısından Atatürk Evleri

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 119-138
Dünya üzerinde en büyük gösteri olarak tanımlanan turizm olgusu, giderek daha yaygın hale gelmektedir. Bu duruma paralel olarak, turizm sektörünün ekonomik sektörler arasındaki önemi de artmaktadır. Bu önem artışına ilâve olarak, turizm türleri de çeşitlilik kazanmaktadır. Ortaya çıkan turizm türlerinden biri de miras turizmidir. Farklı şekillerde tarif edilen miras turizmi, kısaca, nesilden nesile aktarılan değerler üzerine kurulu turizm türü olarak tarif edilebilir. Miras turizmi kendine has özellikleri ve çekicilikleri olan bir turizm çeşididir. Bu çekiciliklerden birisi de tarihî kişilerin (yazar, sanatçı, besteci, siyaset adamı, askerî lider, popüler kültür lideri) evleri ve çalışma yerleridir. Bu açıdan Türkiye önemli çekiciliklere sahiptir. Bu çekicilikler arasında ulusal devlet oluşumuz açısından "Atatürk Evleri" önem taşımaktadır. Çalışmada yurt sathında yaygın olarak bulunan "Atatürk Evleri" ele alınmakta; "Atatürk Tur Güzergâhı" üzerinde "Sosyal Nitelikli Gençlik Miras Turizmi" yapılması önerilmektedir. Konunun sosyal nitelikli oluşu yurt sathında yaygın, çok sayıda Atatürk Evinin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla önerilen miras turizmi devlet tarafından mali yönden desteklenmelidir. "Atatürk Evleri", bazı kısımlar hariç, ülkemiz demiryolu ağı ile örtüşmektedir. Böylece Türkiye demiryolu ağının hemen hemen tamamı "Atatürk Tur Güzergâhı" olarak kabul edilebilir. Ucuz taşımacılık sayesinde, demiryolu, sosyal nitelikli olan bu turizm faaliyetini kolaylaştıracaktır. Bir başka kolaylık ise bu evlerin yer aldığı yerleşmelerde Yüksek Öğrenim Kurumlannın mevcudiyetine, dolayısıyla öğrenci yurtlarının yaygınlığına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Miras turizmi zamanla uluslararası boyut kazanmalıdır. Bu durum için Atatürk'ün dünya ölçüsünde önemli bir şahsiyet oluşu yeterlidir.

Trabzon Rum Devleti'nin Kuruluşu Hakkındaki Tartışmalar

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 139-146
Doğu Karadeniz bölgesindeki ilk yerleşim merkezlerinden birisi olan Trabzon, M.Ö.VII. yüzyıldan itibaren bir Grek ticaret kolonisi haline gelmiş, zamanla Pers ve Roma hakimiyeti dönemini yaşadıktan sonra XI. yüzyılın sonlarına kadar Bizans'ın elinde kalmıştır. 1075 yılında, şehri ele geçirmiş bulunan Türkleri buradan çıkaran Theodore Gabras, Sinop'a kadar uzanan bölgede kendi hakimiyetini tesis etme yoluna giderken yöredeki Türk beyliklerinden de yardım görecektir. XII. yüzyılın ortalarına doğru tekrar Bizans'ın eline geçen Trabzon, Haçlılar İstanbul'a girdiği sırada Gürcistan'a kaçan Komnenoslar tarafından zaptedilerek XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir devletin merkezi haline getirilecektir. Daha sonra Türkler, Bizanshlar ve Gürcüler arasında vuku bulan Karadeniz bölgesine hakim olma mücadelesinde önemli bir yer işgal edecek olan bu siyasi teşekkül, yani Trabzon Rum devleti çok yönlü bir dış politika izlemek suretiyle XV. yüzyılın ortalarına kadar varlığını sürdürmeyi başaracaktır.

İslam Sanatının İlk Şaheseri Kubbetü's-Sahra: Tarihi Arka Planı, Tasviri, estorasyonlan ve Kitabeler

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 79-98
Mabedler, antik şehirlerden modem şehirlere gelinceye kadar, şehirlerde merkezi bir role sahip olmuşlardır. Öyle ki bazı şehirler adeta mabetlerle özdeşleşmiştir. Bu tür şehirlerin başında Kudüs gelmektedir. Kudüs, üç semavi dinin kutsal merkezi olmasından dolayı, bu üç dinin en güzel mabedlerine sahip olmuştur. Bunlar Yahudilerin Süleyman Mabed'i, Hıristiyanların Kutsal Mezar Kilisesi ve Müslümanların Kubbetü's-Sahra'sidir. Bu çalışmada Kubbetü's-Sahra'nın yeri, inşasının sebebleri, bir caminin fonksiyonlarına sahip olup olmadığı üzerinde duruldu. Kubbetü's-Sahra'nın inşasında, Emevi dönemi iç politikası çerçevesinde, Abdullah b. Zübeyr ile Emeviler arasındaki hilafet mücadelesine vurgu yapılmıştır. Aynca Ortaçağ kaynaklanndaki tasviri ile geçirdiği restorasyonlar ve buna bağlı olarak kitabeleri üzerinde durulmuştur.