2068 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

 Bahtiyar Vahabzade'nin  “İki Ġorḫu”  Adlı  Manzumesi

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 241-256
Hebs e'lemişler. Günahı ne imiş bilmirdim, ancag Ne men soruşardım, Ne o deyerdi. Söhbet bu metlebe15 yahmlaşanda Sözü deyiştirip tezeleyerdi. Açıgca görürdüm, gizli derdi var, Adamlar içinde çoh zaman susar. IjIetalı söhbetten yan ke'çerdi o, 16 Yüz ölçüp min ölçüp, Bir biçerdi o. Neçe il zindanda ezap çekeli Dolandı hemişe o, seksekeli,17 Meger yalnız o mu? Ijleyr, hamımız.18 Ğaldı gözümüzde bütün kâmımız.19

 İman Şairi (Yehya Kamal)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 215-217
"Bugünkü türk babaları havası ve torpağı müsehnanlıg rayihesi ile dolu semtlerde doğuldular. Doğularken gulaglarma ezan ohundu. Mübarek günlerin ahşamlarında bir me'nde'rin küşesinden ohunan Ğuranm sesini e'şitdiler. Bayram namazlarına babalarmın yanında ge'tdiler, camiler içinde şefeg sökerken tekbirleri dinlediler, dinin bele merhelesinden ke'çdiler, türk oldular"

 İstiġlal Neğmekarı (Méhmét Akif)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 211-213
Ye'r üzünde türk milleti ne ğeder var, bu şe"r de yaşayacağ ve onun merdaneliyini, ğorhmazlığmı, iradesini, ehlağım, dünya görüşünü milletin ğulağlarma pıçıldayacağ [fısıldayacak]. Çünki bu şe'r millete kimliyini, milli varlığını, üstünde yaşadığı torpağların ona hansı ğanlar bahasma çatdığmı hatırladır

 Gülüstan

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 257-262
sivri ucuyla bu lelek Şelem9Deldi sinesini Azerbaycan'ınBaşını Şaldırdı,AncaŞ dembedem10Kesdiler sesini Azerbaycan'ın

 Beḫtiyar Vahabzade Poéziya Mektebinin Teşekkülü

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 3149-3161
Bahtiyar Vahabzade, çağdaş Azerbaycan şiirinin en önde gelen temsilcilerinden biridir. O Azerbayan edebiyatında estetik zevkin ve ideallerin oluşmasında, gelişmesinde de önemli rol oynamıştır. Sanat hayatının ilk yıllarında Sovyet görüşüne özgü şiir konularına, sosyalist realizm prensiplerine yer verse de sanatkârlığının olgunluk dönemlerinde Bahtiyar Vahabzade'nin özellikle lirik bir şair olarak tanındığı, belirtilmiş, onun sanatkârlığının bütün dönemleri göz önünde bulundurularak vatansever ve istiklal âşıkı bir şair olduğunu, şiirlerinden örnekler de verilerek açıklanmıştır

ESKİ TÜRKÇEDEKİ teyeŋ “sincap” SÖZÜNÜN TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDAKİ UZANTILARI VE ANLAMDAŞLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 1 · Sayfa: 17-26
Bu çalışmada, Eski Türkçedeki teyeŋ "sincap" sözünün Orhun Yazıtları'ndan günümüze Türk lehçe ve ağızları ile Türkiye Türkçesi ağızlarında geçirdiği ses ve anlam değişiklikleri ile Türkiye Türkçesi ağızlarındaki uzantıları ve anlamdaşları ortaya konulmuştur. Çalışmada söz konusu kelimenin bir iki ses değişimi dışında günümüze kadar ulaştığı, Türkçenin pek çok lehçe ve ağızlarında yer aldığı gibi Türkiye Türkçesi ağızları içinde de yaşadığı görülmüştür. Ayrıca çalışmada Türkiye Türkçesi ağızlarında teyeŋ sözü gibi "sincap" kelimesini karşılayan diğer kelimeler de verilmiştir

BOZKIRDA HÂKİMİYET MERKEZİ HAKKINDA BAZI GÖRÜŞLER

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 1 · Sayfa: 27-36
Dünya üzerinde belli coğrafyalarda belli bölgeler, bulundukları konum itibarıyla birer siyasi, ekonomik ve kültürel merkez olarak ön plana çıkmışlardır. Bugüne kadar çeşitli araştırmacılar, kaynakların daha çok olduğu yerleşik hâkimiyetlerin merkezlerini net olarak ortaya koymuştur. Kaynakların azlığından dolayı üzerinde daha az durulan bozkırda da tarihî süreçte yine böyle bir ağırlık merkezinin ortaya çıktığı görülmektedir. Bir bölgenin coğrafi konumu, ulaşılabilirliği, nüfus barındırabilme özelliği ve ticaret yolları üzerinde olması, orayı içinde bulunduğu daha geniş bir alanın merkezi hâline getirebilir. Makalede Türklerin bozkırda güçlü bir hâkimiyet kurdukları zaman kendilerine seçtikleri merkezin neresi veya nereler olabileceği tartışılmaktadır

GÖKTÜRK VE UYGURLAR’DA buyruḳ TERİMİ VE İDARİ FONKSİYONLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 1 · Sayfa: 7-16
Göktürk runik yazıtlarında buyruḳ teriminin ne kadar çok geçtiği bu metinleri incelemekte emeği geçen herkesçe iyi bilinir. Bu terimin Göktürklerden Ötüken Uygurlarına geçmesini de ilk açıklayan biz olmayacağız. Bu coğrafyanın dışında Şaçou (Gansu) ve Koço Uygurları ile Karahanilerde, Volga Bulgarlarında ve herhâlde Eski Macarlarda da bulunan bu unvanın etimolojisi ile tarihî gelişmesini incelemek amacımızdır

AĞIZ ARAŞTIRMALARINDAKİ ÇEVİRİ YAZI AYRILIKLARININ BİR SİSTEME BAĞLANMASI GEREĞİ ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 1 · Sayfa: 45-50
Dilciler tarafından yapılan derleme ve yayınlarda karşılaşılan en büyük güçlük, elde bütün araştırmacıları bağlayıcı ve bütünleştirici, bilimsel ölçülere göre hazırlanmış ayrıntılı ve yeterli bir çeviri yazı sisteminin bulunmamasıdır. Bu yüzden her araştırmacı, derlediği metinleri ve bunlara dayanan araştırmalarını eldeki olanaklara bağlı işaretlerle vermek zorunda kalmıştır. Herhangi bir özelliğin belirtilmesi için eserden esere değişen birden fazla şekil ve işaretler ortaya çıkmıştır.Bu makalede, ağız malzemelerinin dilcilik açısından gereken verime ulaşabilmesinin, hiç kuşkusuz öncelikle sağlıklı, yeterli, sistemleşmiş ve resmî nitelik kazanmış, her araştırmacıyı bağlayıcı bir çeviri yazı sisteminin oluşturulmasına bağlı olduğu hatırlatılmıştır. Ayrıca böyle bir sistemi oluşturma çalışmalarına girerken kulakla tespit edilemeyen ses ayrıntıları açısından bir fonetik laboratuvarının kurulmasına da gerek olduğu vurgulanmıştır. Bu hususlarda Türk Dil Kurumu öncü görev üstlenmelidir

Eski Orta Çincedeki Eski Türkçe Akrabalık Terimleri

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2011, Cilt 59, Sayı 1 · Sayfa: 105-116
Bu makalede Tang Hanedanlığı zamanında Eski Çince biçimlerinin yerini alan (ve bugün hâlâ Mandarin Çincesinde kullanımda olan) ailedeki yaşlı bireyler için kullanılan Orta Çince birçok akrabalık kavramının Eski Türkçeden ya da çok sıra dışı bir şekilde para-Moğolcadan en nihayetinde Türkçe bir kökenden geldiğini göstermeye çalışmaktayız. Bu bulguyu Çincedeki her türlü ödünçlemeyi reddeden ırkçı Çin dil bilimi anlayışına ağr bir darbe olarak nitelendiriyoruz. Üstelik bu bulgu, kuzey step "barbarlarının" Çinlilerle kurdukları etkileşimlerde her zaman alıcı taraf olmadığını ve aslında Çin dilini ve toplumunu büyük ölçüde etkilediklerini de göstermektedir.