215 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 215
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- edebiyat 7
- Eski Türkçe 7
- literature 7
- söz varlığı 7
- vocabulary 7
- Dede Korkut 6
- etymology 6
- Turkish 6
- Altay 5
- Azerbaycan edebiyatı 5
ESKİ TÜRKLERDE GÜNDELİK HAYAT
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 185-192 · DOI: 10.24155/tdk.2023.221ÇAĞATAY TÜRKÇESİNDE YÖNELME HÂLİ EKİNİN SÖZ DİZİMSEL VE ANLAM BİLİMSEL GÖRÜNÜMÜ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 55 · Sayfa: 43-78 · DOI: 10.24155/tdk.2023.217
Özet
Tam Metin
Dünyayı algılayış biçimimiz, zihnin süzgecinden geçtikten sonra dil ile somut hâle gelir. Duygu ve düşüncelerin ifadesi, dili oluşturan birimlerin söz dizimi kurallarına göre bir araya gelerek birbirleriyle etkileşimleri sonucu gerçekleşir. Ancak sınırlı sayıdaki dil birimlerinin sınırsız sayıdaki duygu ve düşünceleri ifade edebilmesinin imkânsızlığı, dil birimlerine birden fazla işlev yükleme zorunluluğunu ortaya çıkarır. Dilin çok işlevli birimlerinden biri de eklerdir. Ekler, kelimeler arasında kurdukları söz dizimsel ve anlam bilimsel ilişkilerle kelime grubu ve cümle biçiminde söz dizimsel yapıların oluşmasını sağlayan dil birimleridir.
Türkçenin işlevsel dil birimlerinden olan hâl ekleri, isimlerle diğer kelimeler arasında bağlantı kurarak zaten tek başlarına bir anlam alanına sahip olan isimlerin aynı zamanda söz diziminin de bir parçası olmalarını sağlar. Hâl eklerinden biri olan yönelme hâli eki de temel işlevi olan yönelme, yaklaşma, yön bildirme işlevinin yanı sıra zaman, sebep, amaç, istek vb. anlam ilgileriyle sonuna geldiği kelimelerin cümlede söz dizimsel görevler üstlenmesini yani cümlenin yönetici ögesine bağlı bir tamlayıcı ögesi olmasını sağlar.
Bu doğrultuda yönelme hâli ekinin Çağatay Türkçesindeki söz dizimsel ve anlam bilimsel işlevlerini tespit etmek amacıyla hazırlanan bu çalışmada, ekin anlam bilimsel işlevleri, kurduğu söz dizimsel yapılar doğrultusunda incelenmeye çalışılmıştır. Çağatay Türkçesiyle yazılmış eserlerde yönelme hâli ekinin başlıca görevi; isimleri, isim, fiil ve edat türünden kelimelere bağlayarak söz dizimsel görevler üstlenmesini yani cümlenin veya kelime grubunun zorunlu veya seçimlik bir ögesi olmasını sağlamaktır. Yönelme hâli eki, bu dönem eserlerinde yer, yön, yönelme bildiren, yaklaşma ifade eden temel işlevinin yanı sıra kelimeler arasında amaç, sebep, durum, zaman, içinlik, mahsusluk, mensupluk, görelik, değer, bedel, karşılık, üstünlük, karşılaştırma, vasıta, zamanda ve mekânda sınırlama, bulunma, çıkma gibi türlü anlam ilgileri oluşturmuştur. Ek, bu işlevlerini kimi zaman bağlandığı köre, ḳarşu, tėgrü, dėgin, dėginçe, tėgi vb. edatlarla birlikte yerine getirmiştir.
HALAÇ TÜRKÇESİNİN AĞIZLARI İLE GÜNEY AZERBAYCAN TÜRKÇESİNİN KUM (COUZEH) AĞZI ARASINDAKİ SÖZLÜKSEL UZAKLIK: LEVENSHTEIN VE DIJKSTRA ALGORİTMALARI AMALGAMI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 71-100 · DOI: 10.24155/tdk.2023.225
Özet
Tam Metin
Bu çalışma, İran’ın Merkezī ve Kum vilayetlerinde konuşulmakta olan iki Türk dili değişkesinin Halaç Türkçesi ve Güney Azerbaycan Türkçesi- sözlüksel uzaklığını Leipzig-Jakarta çekirdek sözcük listesindeki maddeler temelinde saptamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda Halaç Türkçesinin Merkezī ve Kum vilayetlerinde konuşulan, Doerfer’in tasnif etmiş olduğu tüm ağız bölgeleri ile Güney Azerbaycan Türkçesinin Kum’da konuşulduğu tanıklanmış olan Couzeh değişkesi, çalışmada karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Yöntem olarak nicel lehçe/ağız ölçüm yöntemleri arasında ilgili uluslararası alan yazında sıklıkla yararlanılan Levenshtein uzaklık algoritması (LUA) söz konusu değişkeler arasındaki uzaklığı saptamak amacıyla kullanılacak, sonrasında ortaya çıkan değerler ışığında Güney Azerbaycan Türkçesinin (GAT) Couzeh değişkesi ile Halaç türkçesi ağızları arasında Dijkstra algoritması ile minimum yol sorgulanacaktır. Dijkstra algoritmasının uygulanmasında ağızlar birer köşe ve ağızlar arası LUA ile ölçülen değerler köşeler arası kenar değerleri olarak alınacaktır. Çalışmada ayrıca eskicil özellikleri ile tanınan ve Türk dilinin sui generis bir dalını teşkil ettiği belirtilen Halaç Türkçesi (Tekin, 1989) ile bir Oğuz değişkesi olan GAT arasında coğrafi yakınlığın sözlüksel etkisinin olup olmadığı da (alansal yakınsama) incelenmiştir. Çalışmada kullanılan veriler 2021 yılında Temmuz ve Eylül ayları arasında gerçekleştirilmiş olan alan araştırması sırasında İran’da Merkezī ve Kum vilayetlerinin Halaç Türkçesikonuşulan tüm yerleşim birimlerinden ve Kum vilayetinde Azerbaycan Türkçesi konuşulan ancak Halaç Türkçesi yerleşimlerle çevrili Couzeh köyünden derlenmiştir. Bu çalışma kapsamında aynı dil ekolojisi içerisinde konuşulmakta olan iki Türk dili değişkesinin sözlüksel uzaklığı algoritmik çerçevede ölçülerek sözcüklerin ses bilgisel uzaklıklarının söz konusu dil ekolojisi dâhilindeki oranları saptanmıştır. Elde edilmiş olan bulgular, Halaç Türkçesi ile GAT arasındaki sözlüksel uzaklığın paylaşılan ortak dil ekolojisine rağmen göreceli olarak anlamlı olduğuna işaret etmektedir.
KAZAK KİRİL ALFABESİNİN ŞEKİLLENMESİNDE AHMET BAYTURSINULI’NIN ETKİSİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 17-32 · DOI: 10.24155/tdk.2023.223
Özet
Tam Metin
Kazaklar eski ve yeni imlayla Arap alfabesini, Latin alfabesini, Ibıray Altınsarin’in ilk kez denediği Rus Kiril alfabesini ve 1940 yılında kabul edilen Kiril alfabesini kullanmışlardır. Altınsarin tarafından kullanılan ilk Kiril alfabesindeki düzenleme, 1912 yılında Baytursınulı tarafından düzenlenen Kazak Arap alfabesine de ilham kaynağı olmuştur. Baytursınulı’nın Arap alfabesi üzerinde yaptığı düzenleme, 1930 yılında kabul edilen Kazak Latin alfabesi ve 1940 yılında kabul edilip günümüze kadar kullanılagelen Kazak Kiril alfabesine de kaynaklık etmiştir. Baytursınulı, sadece alfabeyi düzenlemekle kalmamış aynı zamanda Kazakçanın ilk imlası hakkında da ciddi çalışmalar yapmıştır. Baytursınulı bugünkü Kazakça dil bilgisinin de mimarı sayılır. Okullarda öğretmenlik yapan, üniversitelerde ders veren Baytursınulı’nın Latin ve Kiril temelli alfabelerin şekillenmesindeki etkisinde bu faaliyetleri de etkili olmuştur. Altınsarin, Kiril alfabesi ile ilk eserleri verirken harflerin kullanımında Arap kökenli alfabenin yazımını dikkate almış, o dönemde kullanılan Rus Kiril alfabesinin imkânları çerçevesinde yazmaya çalışmıştır. Bu kullanımda Kazakçadaki c sesini karşılamak üzere Rus alfabesinde c sesi olmadığı için j harfinin kullanarak Kazakçada kullanılan j sesinin girmesini sağlamış, Kiril alfabesinde “yuvarlak ünlüleri” karşılayan ayrı harfler olmasına rağmen yazımda yuvarlak ünlüleri yazarken Arap alfabesindeki yuvarlak ünlülerin tek bir işaretle kullanılmasını dikkate alarak bu durumu taklit etmeye çalışmış, sadece Türkçenin tarihî dönemlerinde kullanılan çift dudak v’sini hem w hem de uzun u şeklinde (у) kullanılmak üzere Kazakçaya yerleştirmiştir. Aynı durum ı/i, ıy/iy (u) için de geçerlidir. Altınsarin’in ilk denemesini yaptığı bu kullanım, Baytursınulı’nın hazırladığı imla kuralları ve yeni alfabe ile son şeklini almış ve bugünkü alfabeye de kaynaklık etmiştir. Alfabedeki Rusçaya mahsus harfler ve kullanımlar çıkartılırsa bu daha iyi görülecektir.
GÜNEY AZERBAYCAN TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA EK FİİLİN ÇEKİMİNDE OLUŞAN +(y)dX ~ +(y)mXş YAPILARI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 1-16 · DOI: 10.24155/tdk.2023.222
Özet
Tam Metin
Güney Azerbaycan Türkçesi ağızlarında +(y)dX ~ +(y)mXş yapıları, ünlüyle biten isimlere getirilmektedir. Ünlüyle biten isimlerin bazıları, Farsça -ῑ(ی) takılarından örneksemeyle gelişmiştir. Örneksemenin dayandığı -ῑ(ی) takıları ise kaynakları itibarıyla farklılık arz etmektedir. Güney Azerbaycan Türkçesi ağızlarında ünlüyle biten bu isimlerin bir kısmı, Farsçada belirli isimler ile belirsiz isimlerin sonunda kullanılan -ῑ(ی) takılarından örneksemeyle oluşmuştur: adamıydı (< *adamıyıdı < *adami idi < *adamῑ idi) ‘bir adam idi’ kelimesinde olduğu gibi. Ünlüyle biten bir kısım isimler, mastariyet ya’sı adıyla bilinen -ῑ(ی) takısından örneksemeyle ortaya çıkmıştır. Farsçanın mastariyet ya’sı, Türk dilinde +lXK isimden isim yapma ekinin işlevine denk gelmektedir. Güney Azerbaycan Türkçesi ağızlarında +lXK isimden isim yapma ekli isimlere -ῑ takısı, örnekseme yoluyla tekrar getirilmiştir. Bu gelişme cengelliyiymiş (< *cengelliyiyimiş < *cengelliyi imiş < *cengelligi imiş < *cengelῑ imiş) ‘ormanlık imiş’ kelimesinde görülebilir. +(y)dX ~ +(y)mXş yapıları ayrıca var ‘var’ ve yoḫ ‘yok’ kelimelerinin iyelik ekli biçimlerine eklenmiştir. Var ‘var’ ve yoḫ ‘yok’ kelimelerinin iyelik ekli biçimleri, Farsçanın söz dizimsel yapılarına dayanmaktadır. Bunun örneği varıydı (< *varıyıdı < *varı idi) ‘…+(s)X var idi’ kelimesiyle gösterilebilir. Bunlarla birlikte +(y)dX ~ +(y)mXş yapıları, nispet ya’sı olarak adlandırılan -ῑ(ی) takılı isimlere bağlanmıştır: zerdūşiymiş (< *zerdūşiyimiş < *zerdūşῑ imiş) ‘Zerdüştçü imiş.’ örneğinde de bu gelişme izlenebilir.
İRAN KAZAKLARI VE İRAN KAZAK AĞZININ SÖZ VARLIĞI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 33-70 · DOI: 10.24155/tdk.2023.224
Özet
Tam Metin
Dünya üzerindeki Kazakların büyük bir bölümü Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamakla birlikte kırktan fazla memlekette varlıklarını sürdürmektedirler. Bu memleketler arasında nüfus yoğunluğuna göre sırasıyla Özbekistan, Çin, Rusya, Türkmenistan, Moğolistan, Kırgızistan gibi ülkelerin adı zikredilebilir. Kazak diasporasının önemli bir bölümü Türkiye, Afganistan ve İran’da da yaşamaktadır.
İran çok çeşitli Türk topluluklarına ev sahipliği yapmaktadır ve bunlar arasında Oğuz grubuna mensup pek çok topluluk bulunmaktadır. Nitekim çalışmaların tarihi çok eskiye gitmemekle birlikte buradaki Oğuzlar ve Oğuzların dili üzerine bir dizi çalışma gerçekleştirilmiştir. Güney Azerbaycan Türkçesi, Kaşkay Türkçesi, Halaç Türkçesi gibi ağızlar üzerine yapılmış çalışmalar bunlardan bazılarıdır. İran’da Kıpçak boyuna mensup tek Türk topluluğu ise Kazaklardır. İran Kazakları günümüzde İran’ın Gülistan eyaletine bağlı Gorgan, Gümbet-i Kavs ve Bender Türkmen şehirlerinde yaşamaktadırlar.
Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanmasının ardından dış ülkelerde yaşayan Kazaklar, göç politikalarıyla 1990’lı yılların başından itibaren ana yurda dönmeye başlamışlardır. Kazakistan’da yaşayan göçebelerin %26’sı Türkistan eyaletinde iskân edilmiştir. Türkistan eyaletinden sonra en fazla göçmen nüfusun bulunduğu ikinci yer Mangışlak eyaletidir. İran’dan ana yurda göç eden Kazaklar da bu eyaletlerde yaşamaktadırlar.
Bu makalede İran Kazaklarının göç tarihi ve yerleşim yerleriyle ilgili bilgiler verilmiş, çeşitli Oğuz gruplarıyla kesişen bir noktada yaşamlarını sürdürmeleri ve İran’da resmî dilin Farsça olması sebebiyle söz varlığı temelinde İran Kazak ağzını edebî dilden ayıran farklılıklar ve dillerindeki değişimler üzerinde durulmuştur.
BULGARİSTAN TÜRKLERİ ÇOCUK EDEBİYATI METİNLERİNİN “ÇOCUKLUK SOSYOLOJİSİ” BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 101-114 · DOI: 10.24155/tdk.2023.226
Özet
Tam Metin
Çocuk, günümüzde “toplumsal özne” olarak kabul edilmekte; dinsel, kültürel, ekonomik referanslarla analiz edilmektedir. Genç bir disiplin olan çocukluk sosyolojisi tekil olarak çocuğu değil, toplumsal özellikleri ışığında bütünleyici bir anlayışla çocukluk dönemini ele almaktadır. Kendine özgü bir metodolojisi olan çocukluk sosyolojisi, çocuğun yaşadığı toplumdaki “sosyal kodlar”ı incelemekte ve çocuğu vazgeçilmez bir “sosyal aktör” olarak kabul etmektedir. Bu araştırmada, Bulgaristan Türkleri çocuk edebiyatı metinlerinin çocukluk sosyolojisi bakımından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bilindiği üzere Bulgaristan, nüfusunun yaklaşık yüzde onunu teşkil eden Türklerin yaşadığı ülkelerden birisidir. Bulgaristan’daki Türk nüfusun kültürel erozyona ve sosyal asimilasyona karşı uzun bir zamandan beri mücadele ettiği bilinmektedir. Yaşanan bütün zorluklara ve insan hakları ihlallerine rağmen Bulgaristan Türkleri; öz kültürünü yaşatıp gelecek nesillere aktarmada aile, din, dil, edebiyat, folklor, mimari vb. kültürel kurumlar ve sivil toplum teşkilatları aracılığıyla ciddi bir çaba göstermektedirler. Bulgaristan’da çocuklara yönelik edebiyat; dergi, gazete, kitap vb. aracılığıyla gelişmektedir. Araştırmada; Atıf Akgün tarafından hazırlanan Bulgaristan Türkleri Çocuk Edebiyatı (Dönemler-Temsilciler-Türler) adlı kitabın “Bulgaristan Türkleri Çocuk Edebiyatından Örnek Metinler” bölümünde yer alan çocuk şiirleri, “dezavantajlı çocuklar”ın eğitimine etki eden dört önemli faktör olan “aile, okul ve öğretmen, sosyal çevre, küreselleşme araçları ve sosyal medya” bakımından ayrıntılı olarak incelenmiştir. Araştırma, betimleyici yöntem ışığında doküman taraması tekniği ile yapılandırılmıştır. Araştırmanın sonunda, oluşturulan kahramanlar/tiplemeler ve edebî metinler aracılığıyla, Bulgaristan Türklerinin çocuğu yalnızca çeşitli sosyal ve çevresel tehditlere karşı korunması gereken pasif birey olarak değil, yaşadığı topluma değer katan, beslendiği kültürün devamlılığını sağlayan aktif birey olarak algıladığı tezine ulaşılmıştır.
KARAY EDEBİYATININ ÇOK YÖNLÜ ŞAİRİ: ZACHARIASZ IZAAK ABRAHAMOWICZ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 115-144 · DOI: 10.24155/tdk.2023.227
Özet
Tam Metin
Zachariasz Abrahamowicz, Karay edebiyatının altın çağını yaşadığı XX. asrın başlarındaki dönemde seküler şiirleriyle de öne çıkan bir şairdir. Makalede, onun hayatı ve bazı şiirleri tanıtılıp değerlendirilmiştir. Dinî temaların çevresinde gelişen ilk dönem Karayca eserler, XX. asrın başlarından 1940’lı yıllara doğru farklı tema ve yapılarda gelişmiştir. Karay Avazı, Onarmach, Myśl Karaimska gibi Karayca yayınlanan dergilerin bunda emekleri büyüktür. Şahıs temelinde bakıldığında ise “Zachariasz Abrahamowicz”in bahsi geçen dönemdeki şiirleri Karay edebiyatında ve kültüründe kalıcı izler bırakmıştır.
1878 yılında dünyaya gelen Abrahamowicz, zorlu ve yoksul bir hayat sürmüş, henüz yirmi beş yaşında iken vefat etmiştir. Şiirlerini Karayca, Lehçe, Ukraynaca ve Rusça olarak kaleme alan şair, seküler olarak tanınsa da şiirlerinde Karay inancının gerekleri ve Tanrı sevgisi kendini hissettirmektedir. Lirik ve didaktik türdeki şiirleriyle dikkat çeken Abrahamowicz; farklı kimliklerin ruhundaki izleri ile köklerine olan bağlılığı, ana dile verdiği önemi, gelenek ve göreneğe göre yaşamın ilkelerini şiirlerine yansıtmıştır.
Polonya ve Ukrayna topraklarının verdiği tarihî altyapı ile millî köklerine olan bağlılığını birleştiren Abrahamowicz, dinî kimliğindeki unsurları geleneksel altyapısı ile harmanlayıp eserlerinde işlemiştir. En önemli şiirleri arasında, Karayların marşı hâline gelen “Karaj edim, Karaj barmen (Karay idim, Karay’ım)” ve Polonya marşı “Jeszcze Polska nie zginela (Polonya Henüz Ölmedi)”nin Karay Türkçesi varyantı “Hanuz Karajlar Eksilmed (Karaylar Daha Eksilmez)” gelmektedir.
Bu makalede Abrahamowicz’in “Hanuz Karaylar Eksilmed, Karay Edim Karay Barmen, Ullu Titinbe, Alğemi Tenrinin, Tsivre Tsivre, Tenrim Senin Ulanların, Tenrim Ki Biznin Atalarımıznı, Ulusum Yisrael, Taḫanun Ullu Kinge, Tuvğan Ana, Ey Neşer Neşer, Ne Fayda ve Tigendi Yaz” adlı şiirleri “Millî Altyapı, Dinî Altyapı ve Sosyal Altyapı” olmak üzere üç tematik başlık altında incelenmiştir.
TATAR TİYATROSUNUN YILDIZI: KERİM TİNÇURİN
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 145-158 · DOI: 10.24155/tdk.2023.228
Özet
Tam Metin
Tatar tiyatrosunun tanınmış yazarı, ünlü oyuncusu ve başarılı rejisörü olan Kerim Tinçurin; 1887 yılında Akkul (Tarakan) ismindeki bir Tatar köyünde dünyaya gelir. Edebiyat ve sanata eğilimi medrese yıllarında başlayan ve edebiyatın hemen her alanına ilgi duyarak çeşitli alanlarda eserler veren Kerim Tinçurin, eserlerinde Tatar halkının yaşayışını bütün şeffaflığı ile yansıtmaya çalışır. Bu çerçevede Kerim Tinçurin’in eserlerinden dönemin siyasal olayları ve bu olayların halkın yaşamı üzerindeki etkisi ile Tatar halkının ekonomik durumu ve sosyal yaşamı hakkında bilgi edinmek mümkündür. Kerim Tinçurin’in Repressiya kurbanlarından biri olmasına karşın Stalin yönetiminin sona ermesiyle itibarını tekrardan kazanarak günümüzde hâlâ saygın bir şekilde anılması, kuşkusuz ki eserlerinin halktan ve halkın yaşayışından kopuk olmamasından kaynaklanır. Eserlerindeki karakterleri halkın içinden seçen Kerim Tinçurin; popüler olmak için çabalamayan, halkın önünde yapmacık bir imaja bürünmeyen bir yazardır.
Verdiği eserler ile halkı aydınlatma gayesi güden Kerim Tinçurin, Repressiya kurbanlarından biri olup 17 Eylül 1937 tarihinde burjuva milliyetçiler kurumunun üyesi olmak, Sovyetler Birliği’nin düşmanı olan Ayaz İshaki ile bağlantı kurmak, Japonya adına casusluk yapmak gibi iddialar ile tutuklanır. 14 Aralık 1938 tarihinde ölüm cezasına çarptırılan Kerim Tinçurin’in elli bir yıllık ömrü 15 Aralık gecesi bir saat elli dakikada son bulur.
Bu çalışmada, bütün ömrünü ve sanatsal yeteneğini Tatar tiyatrosunu geliştirmeye adayan Kerim Tinçurin’in hayatı ve tiyatro eserleri hakkında bilgi verilecektir.