1135 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 21
- Nuri Köstüklü 17
- Cemal Enginsoy 12
- Utkan Kocatürk 12
- Suat İlhan 11
- Yücel Özkaya 11
- Bekir Tünay 10
- Mustafa Eski 10
- Hamza Eroğlu 9
- Mevlüt Çelebi 9
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 113
- Turkey 88
- Milli Mücadele 75
- National Struggle 57
- Osmanlı Devleti 52
- Cumhuriyet 48
- Türkiye Cumhuriyeti 45
- Eğitim 36
- Mustafa Kemal 36
Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir'in Sempozyum'a Gönderdiği Mesaj (Başbakanlık Başmüşaviri Acar Okan Tarafından Okunmuştur)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 32 · Sayfa: 325-327
Özet
Devlet bakanı sayın Ayvaz Gökdemir'in sempozyum'a gönderdiği mesajdır. (Başbakanlık başmüşaviri Acar Okan tarafından okunmuştur)
Çağdaşlaşma, Uygarlık ve Türk Toplumu
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 5-19
Özet
1- Bu yazımızda, çağdaşlaşma ve uygarlık kavramları içeriğinde günümüzün. Türk toplumunun çok önemli bir problemine değinmek istiyo¬ruz. Söze çağdaşlaşma ve uygarlık kavramlarını tanımlamakla başla-mak ve sonra iki kavram arasındaki ilişkileri belirtmek ve. sonuç ola¬rak da bugünkü toplumumuzu bu iki kavram bakımından değerlen¬dirmek yazımızın konusunu oluşturacaktır.
Dârülfünûn’un, Kurtuluş Savaşı ve İnkılâplara Bakışı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 177-186
Özet
Osmanlı Devletı'nin çözülme dönemine girmesinden itibaren asıl yapılması gereken, Türk milletinin millî yapışma ve millî kültürüne uygun sosyal ve ekonomik bir kalkınmanın ve gelişmenin sağlanması idi. Türk toplumu, aydınlarının öncülüğünde, kendisini ve devlet müesseselerini hızla yenilemeli ve hiç bir ânda Batı'daki gelişme ve ilerlemelerin gerisinde kalmamalı idi. Ancak, Osmanlı medreselerinin bozulması ve modern bir üniversitenin de bir türlü geliştirilememesi gibi sebeplerle, Türk aydını halka yeteri kadar öncülük edememiş; sonuçta Türkiyemiz, büyük millî problemlerle karşılaşmağa başlamıştır. Bugün, Türk aydını ve yöneticisinin önünde çözüm bekleyen birçok millî problemler bulunmaktadır. Bilim ve üniversite problemi ise, Türkiye'nin geleceğini hazırlayan büyük meselelerden biridir. İstanbul Darülfünû'nunda (üniversite) köklü bir reform yapmak için, zamanın Türk yöneticileri tarafından Türkiye'ye yabancı danışman olarak çağırılan Prof. Albert Malche, 1932'de şöyle diyordu: "Dârülfünûn meselesi esas itibari Türkiye'nin fikrî, manevî, hatta içtimâi istikbali meselesidir" . Üniversite probleminin, günümüzde de önemli millî problemlerimizden biri olduğu açıktır. Ancak bu çalışmada üzerinde durulmak istenen konu, Dârülfünûn'un Kurtuluş Savaşı'na ve Atatürk'ün öncülüğünde gerçekleştirilen Türk İnkılâbı'na karşı gösterdiği ilgi ve tutumun kısaca incelenmesidir.
Cumhuriyet Döneminin Türk Kültürüne Bakışı Ve Kültür Politikaları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 21-41
Özet
Millî mücadele yıllarından itibaren ele alacak olursak yetmiş- altı yıllık, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren ele alacak olursak ise yetmişiki yıllık bir dönemin kültür politikasını bir ko¬nuşmada veya makalede ortaya koymanm güçlüğü herkesçe bilinmek¬tedir. Bu bakımdan yapacağımız değerlendirme, sadece, bu, yüzyıla yakın dönemin genel esaslarını ortaya koymaya çalışmak, onlardan Örnekler sunmak, bazı yerlerini "sondaj metodu"yla gözden geçirmek ve bugünle karşılaştırarak faydacı sonuçlar çıkarmaya çalışmaktan ibaret olacaktır. Bu çerçevede, "kültür"ün ve "Türk kültürü"nün kabul görmüş bir¬kaç tarifi üzerinde durduktan sonra, Cumhuriyet döneminin kültür an¬layışı ve bunun temel kaynakları, Türkiye Büyük Millet Meclisi zabıtları ve hükümet programlarındaki kültür politikaları incelene¬cek, bütün bunlarda Atatürk'ün ve dönemin devlet ve fikir adam¬larının görüşleri gözden geçirilmeye çalışılacaktır.
Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 107-162
Özet
Pontus veya Pont Euxım, eski Yunanlıların Karadeniz'e verdikleri bir isimdir. Pontus adı genellikle Doğu Karadeniz sahilleri için kullanılmakla beraber, tarif ettiği alan zaman zaman değişiklik göstermiştir, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Kelkit havzası Pontus sayıldığı gibi, bu alan daha da genişleyerek, Doğu'da Kafkasya'dan bütün Karadeniz kıyıları boyunca Sinop ötesine kadar yayılmıştır. Yakın devirlerde ise bu bölge Samsun ve Trabzon sahiliyle hinterlandından ibaret sayılmıştır. Bu bölgede tarihi Pontus Krallığı da M.ö. 301'de Pers menşeli Mİthridates Sülalesi tarafından kurulmuştur. Pont devleti olarak da bilinen bu devlet yaşadığı çağda (M.Ö. Doğuda Roma İmparatorluğu'nun rakibi olabilecek bir güce erişmiştir. Ancak M.ö. 66'da Roma orduları tarafından üç parçaya bölünen bu krallık M.Ö. 63'de ortadan kaldırılmıştır. Daha sonra Doğu Karadeniz bölgesinde, Doğu Roma'nm, yani Bizans'ın zayıflaması ile Trabzon Devleti (1207-1461) kurulmuştur. Bizans Prensi Aleksi Komnen tarafından kurulan bu devlet ile önceki Pont Krallığı arasında herhangi bir ilişki mevcut değildir .
Bolşevik İhtilali Sırasında Kırgız - Kazak Öğrencilerin Osmanlı Hükümeti'ne Sundukları Bir Beyanname
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 49-54
Özet
Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı Devleti'nin karşısında yer alan Rusya'da/ Şubat 1917'de meydana gelen Bolşevik İhtilâli ile büyük bir heyecan doğmuştur. Daha çok Alman istihbarat kaynakları aracılığı İle Osmanlı Devleti'ne ulaşan ihtilâl haberleri üzerine/ Sadrazam Talat Paşa, Tanin Gazetesi'ne verdiği demeçte: "Bizim ile Rusya arasındaki bütün mesail çarlığınızın Türkiye'yi imha politikasından mütevellittir. Yeni Türkiye yeni Rusya ile sulh ve musalemet yapabilir" demişti . Gerçekten de kısa bir süre sonra yeni Rusya ile yapılan görüşmeler, Brest-Litovsk Barışı (20 Aralık 1917 - 3 Mart 1918) ile sonuçlanmıştır.
Sakarya Meydan Muharebesi'nin Yankıları (Melhâmc-İ Kübrâ - Büyük Kan Seli Veya Büyük Savaş Alanı)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 89-105
Özet
Sakarya Meydan. Muhârebesi'ni, askeri yazarlarımızdan bazı¬ları "Büyük Kan Seli" diye tanımlarlar. Gerçekten Polatlı kıvrımından sonra Sakarya Nehri sularında güneş ışıklarının renk aldığı bir başka görünüm vardır ki, Sakarya Nehri bu görünüm içinde adeta akmaz olmuştur. Bu bölgelerde sanki bir gizli dil onun sularının derinliğinde yaratılan bu destanı okumaktadır. Bu topraklara ruhundan can vermiş ve kan dökmüş vatan evlatlarının üç çeyrek asır gerilerden "Allah, Allah" diyerejc ufukları çınlatan sesleri, sabahın erken saatlerinde yer ve göklerin yaradılış sırrını çözüyor gibidir.
Kâzım Özalp (1882-1968)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 163-176
Özet
Türk Kurtuluş Savaşı ve devrimler süresince, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında ve karşısında belirli simaların yer aldığını görürüz. Yanı başında bulunan ve Millî Mücadele'ye birlikte başladığı arkadaşlarından bir kısmı, mücadelenin belirli aşamaları geliştikçe bir bir çevresinden kopmuş ve O' nun karşısında yer alarak muhalefet etmişlerdir. Atatürk, bu kişiler hakkındaki hükmünü büyük Nutuk'un başlangıcında, Türk Devrimi' nin amacını ve kapsamını ele alırken, pek güzel bir biçimde anlatmaktadır.
Hacim Muhittin Çarıklı’nın "Kuvay-ı Milliye Hatıralarına Göre Kurtuluş Savaşı'nda Gönen ve Çevresi (1919-1920)
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 43-48
Özet
Hacim Muhittin Çarıklı'nın kuvay-ı milliye hatıralarına göre Kurtuluş Savaşı'nda Gönen ve çevresi hakkında bilgi vermektedir.
1921 Yılı İlk Yarısında Türk, Fransız- İtalyan Yakınlaşması Karşısında İngiliz Politikası ve Mustafa Sagir Olayı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1995, Cilt XI, Sayı 31 · Sayfa: 187-222
Özet
Londra konferansından sonra İngiltere ve onun "Batı Anadoludaki Kılıcı" Yunanistan iyice yalnız kalmış, bu yalnızlığı gidermek amacıyla İngiltere'nin teşvikiyle yeni bir saldırıya geçmişti. Sonuç hüsran... II. İnönü kazanılmış, Anadolu büyük ölçüde Ankara hükümetine karşı olan asilerden temizlenmiş, düzenli orduya geçilmişti. Bu durum Fransız ve İtalyan yakınlaşmasını iyice su yüzüne çıkarmıştı. İki zafere rağmen, İngiltere gözünde maalesef Ankara Hükümeti daha rüştünü ispat edememişti. Sevr, zamanın süper gücü İngiltere'yi yeniden "Güneş Batmayan Ülke" konumunu karşı konulmaz bir biçimde perçinleşmişti. Dünya; İngiltere, sömürgeler ve İngiltere'nin çıkarlarını elde etmede yardımda bulunan birkaç Avrupa Devleti'nden ibaretti. Almanya ve Rusya'nın siyasî ve askerî platformdan çekilmesi ile dünya İngiltere'nin gözünde iyice küçülmüştü. Her devlete nota verilir, herkese hesap sorulabilirdi. Dünyada tek süper güç kalmanın mantalitesi buydu.