2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Abdullah Saydam
Yayın Yılı

Osmanlıların Siyasî İlticalara Bakışı Ya da 1849 Macar-Leh Mültecileri Meselesi

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 231 · Sayfa: 339-386
Tam Metin
Günümüzde devletlerin medeniliğini, insan haklarına bakışını, liberalistliğini yahut da demokratlığını tespit etmeye yarayan en önemli ölçülerden birini, siyasi suçlara bakış açısının oluşturduğunu dünya kamuoyunun büyük çoğunluğu kabul etmiş durumdadır. Ülkelerin adi suçluları cezalandırma şekli ne olursa olsun siyasi fikirlerinden dolayı kişilerin mahkum edilmeleri genelde tasvip görmemektedir. Diğer suçluların aksine siyasi suçlular uluslararası düzeyde hüsn-ü kabul görmüşlerdir. Bilhassa yaygın biçimde XIX. yüzyılda Avrupa'da çıkan ve Osmanlı Devleti'ni de etkileyen siyasi mülteciler kavramı, uluslararası ilişkilere tesir eden politik bir nitelik kazanmıştır. Osmanlı Devleti'nin 1849 yılında ülkesine sığınan ve büyük çoğunluğu Macar ve Leh asıllı olan mültecilere karşı uyguladığı politikanın bugünkü anlayışın yerleşmesinde çok önemli katkısının olduğu kanaatindeyiz. Tanzimat devri Osmanlı bürokrasisinin ve diplomasisinin en önemli imtihanlarından biri olan mülteciler hakkında yazılan bazı makalelere rağmen, hadiseye ilişkin Osmanlı politikasının çok daha ayrıntılı bir izahının yapılması gerektiği düşüncesi ile bu araştırmayı yapmaya karar verdik.

Kurtuluş Savaşı'nda Trabzon'a Yönelik Ermeni-Rum Tehdidi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 17 · Sayfa: 421-434
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti'nin yenilgiyi kabul etmek zorunda kalması ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalaması, bütün Türkiye'yi olduğu gibi Trabzon vilâyetini de endişeye sevk etmişti. Zira şimdiki Doğu Karadeniz Bölgesinin tek vilâyeti olan Trabzon üzerinde yoğun bir Ermeni-Rum tehdidi vardı. Birinci Dünya Savaşı'nda açıkça kendisini gösteren bu tehdit, mütareke döneminin buhranlı ortamında emperyalist politikaların emellerini gerçekleştirme vasıtası haline getirildi. Trabzon'un jeopolitik konumu dolayısıyla, öteden beri güdülen amaçların gerçekleştirilmesi zamanının geldiği kanaati yaygındı. Trabzon'un düşman tehdidi altında kalmasının yanında, vilâyetin bazı hususiyetleri, burayı Kurtuluş Savaşı boyunca ön plâna çıkardı. Bu olağanüstü görünümün sebepleri şunlardı : Bölge tarıma az elverişli, orta verimlilikte topraklara sahip olup hayvancılık ilkel durumdaydı. Bundan dolayı şehrin güçlü ve köklü Müslüman-Türk eşrafı, iç ve dış ticarete yönelmişti. Ticaret ortamından dolayı eşraf kesimi politik gelişmeleri yakından takip ediyor, çocuklarını okutuyor, basın-yayın çalışmalarına katılıyordu