8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Ahmet Mumcu
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Atatürkçü Düşünce Sistemi’nde Millî Birliğin Yeri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt III, Sayı 8 · Sayfa: 371-378
Atatürkçü düşünce sisteminde millî birliğin yerini belirtmek ve öne¬mini kavramak için, ilk önce, kısa da olsa "Atatürkçü Düşünce Sistemi" ile "Millî Birlik" üzerinde durmak, her ikisinin de niteliklerini görmek gerekir.

Türkiye'nin Akıl Çağına Geçişi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 6 · Sayfa: 669-682
Türkiye'nin akıl çağma geç girme öyküsünün bir yönünü sizlere sunmaya çalıştık. Sorun, çok çeşitli açılardan tartışılabilir. Dikkat edilirse, sebepler üzerinde durmadık. Bunu tek başımıza açıklayacak güçte değiliz. Sizlere sadece, bilimsel gerçekleri bir ufak tablo biçiminde sunmaya çalıştık.

1924 Anayasası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1986, Cilt II, Sayı 5 · Sayfa: 383-400
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 20 Nisan 1924 tarihinde kabul edilen ve bundan dolayı 1924 Anayasası diye adlandırılan metin, gerek içeriği gerek uygulanışı bakımından Türk demokrasi tarihinde ilginç ve özel bir yer almıştır.

Misak-ı Millî ve Anayasamız

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 3 · Sayfa: 813-830
Anayasa, bir devletin temel yapısını kurar. O temel yapının içindeki kuramların nasıl işleyeceği, geliştirileceği de gene anayasada belirtilir. Başka bir deyişle, diğer hukuk kurallarının hangi ölçülere göre konulacağı, anayasal normların çizdiği Çerçeve içinde tespit edilir. Devleti kuran, işleten anayasanın bu çok önemli niteliği dolayısı ile diğer hukuk kurallarından daha başka özelliklere sahip olması kaçınılmaz. Bu Özelliklerin en Önemlisi, anayasanın kurduğu devletin dayanacağı belli fikirlerin, ideolojilerin topluma yansıtılmasıdır.

Cumhuriyetin İlk Dönemlerinde Lâiklik

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1985, Cilt I, Sayı 2 · Sayfa: 513-526
Lâiklik ilkesi, Atatürk İnkılâpları arasında bir zamanlar belki de en çok tartışılmış olanıydı. XIX. Yüzyıldan başlayarak Türk toplumunda lâik düşünceyi doğuracak ilk duygular ve eylemler yavaş yavaş gelişmiştir. Ama bu gelişme, örneğin Türkçülük akımının gelişmesi gibi güçlü ve etkili değildir. Lâiklik, gerçek niteliği anlaşılmadan, gizli bir duygu biçiminde, özellikle XX. Yüzyıl başındaki sayıca çok sınırlı bir aydın kesiminin zihinlerinde belirmişti. Bilindiği gibi, bu belirsizliği tam anlamıyla inkılâpçı bir hareketle sona erdirip Türk toplumuna lâikliği getiren Atatürk'tür.

Külliyat-ı Kavanin

Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 143 · Sayfa: 377-384 · DOI: 10.37879/belleten.1972.143-377
Tam Metin
Bugün her Türk hukukçusunun eli altında bulunan "Sicilli Kavanin" dolayısı ile, Sarkiz Karakoç adı, hukuk dünyamızda hâlâ yaşamaktadır. Bu zatın Türk hukukuna gerçekten emeği geçmiştir. 1865 yılında İstanbul'da doğdu. Askeri elbiseler terzisi Osgiyan Karakoç'un oğludur. 1893'te İstanbul Hukuk Mektebinden mezun oldu. Sırasıyla Beyrut Ticaret Mahkemesi üyeliğinde, Preveze ve Rodos ticaret mahkemeleri başkanlıklarında, "Üsküp Fevkalâde Mahkemesi üyeliğinde, İstanbul ve Beyoğlu sorgu yargıçlığı (istintak hâkimliği) görevinde bulunmuştur. Daha sonra Adliye Vekâleti Arşiv Müdürlüğüne atanmıştır. Bâbıâli Düstur Encümeni Başkanlığını da yapan Karakoç (1910), bu Encümenin ilga edilmesi üzerine Sadrazamlık Müdevvenat-ı Kanuniye Müdürlüğüne getirilmiştir (14.5.1911). Son bulunduğu görev Düyun-u Umumiye Yönetimi Hukuk Müşavirliğidir. Bu görevden ne zaman ayrıldığını ve ölüm tarihi olan 1944 yılına kadar nasıl çalıştığını bilmiyoruz. Karakoç'un iki çocuğu halen Paris'tedirler. Türkiye'de yakınları kalmamıştır. İki çocuğunun adresi de bilinmiyor. Sicilli Kavanin'i yayınlamayı Karakoç'un kurduğu sistem üzerinde sürdüren Cihan Kitabevi (İstanbul) ilgilileri bile, bu konularda hiçbir fikir sahibi değillerdir.