3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Ahmet Vehbi Ecer
Yayın Yılı

Atatürkçü Düşüncedeki Lâiklikte Din Hizmetlerinin Yeri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 251-262
Tam Metin

"Lâik" kelimesi dilimize Batı'dan geçmiştir. Türk tarihinde, İslam'dan önce ve sonraki yönetimlerde laik uygulama deneyimlerine sahibiz. Orhun Abidelerinde kağanın ödevleri arasında dinî bir görevinden bahsedilmez. Selçuklu sultanları yönetimlerinde töreyi ön planda tutmuşlardır. Osmanlı döneminde ihtiyacı gereği (maslahat) gerekçesiyle emirler düzenlenmiştir. Bunlara örfi, sultani hukuk adı verilmiştir. Sultanlar mutlak otorite sahibidirler.

Cumhuriyetin ilanından sonra 1937 yılında lâiklik ilkesi Anayasamıza girmiştir. Türkiye'de uygulanmak istenen laiklik, Türk toplumunun sosyal yapısı ve dini inançlarına uygun şekilde düzenlenmiştir. Batıdan aynen taklit edilmemiştir. Çünkü İslam dininde Batıda olduğu gibi dini örgüt kurmaya yetkili bir ruhban sınıfı yoktur. Bu sebeple din eğitimi, dini hizmetler ve bu hizmetleri yürütenlerin çalışmaları, kamu hizmeti olarak kabul edilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı'na da Anayasa'da yer verilmiştir.

İkinci İnönü Zaferinin Türk Milletine Kazandırdığı Moral Güç

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 44 · Sayfa: 651-671
30 Ekim 1918'de meşhur Mondros Ateşkesi (mütarekesi) imzalandı. Bu mütareke ile Çanakkale ve İstanbul boğazlan İtilâf Devletlerince (İngiltere, Fransa, Amerika, İtalya...) işgal edilebilecekti. Osmanlı Ordulan terhis edilecek, eldeki mühimmat ve silâhlar düşmana verilecekti. Demiryolları, limanlar, her türlü haberleşme araçları düşmanlarca denetlenebilecekti. Anlaşmanın 7 nci maddesine göre ise gerekli gördükleri taktirde stratejik bölgelerden herhangi bir yeri işgal edebileceklerdi. Bu mütareke ile Osmanlı Devleti devlet olma özelliğini kaybediyordu.