2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 1 yıl
  • Aydın Çakmak
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Tahlisiye İdaresinin Türk Yönetimine Devri Ve Tasfiye İşlemleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2025, Cilt XLI, Sayı 111 · Sayfa: 223-266 · DOI: 10.33419/aamd.1700213
Tam Metin
XIX. yüzyılın ikinci yarısında bir Osmanlı müessesesi olarak kurulan ve yönetimi Bahriye Nezâretine bağlı İstanbul Liman Riyâsetine bırakılan Tahlisiye İdaresi, 1883 yılında hazırlanan nizamnameyle birlikte yabancı devletlerin kontrolüne açık bir hale gelmişti. Kapitülasyon haklarından yararlanan yabancı devletler, malî ve idarî anlamda etkili olmaya başlamışlardı. I. Dünya Savaşı’nda Türk yönetimine geçen kuruluş, Mütareke Dönemi’nde neredeyse tamamen İtilaf Devletleri’nin kontrolü altında kalmıştı. Ankara Hükûmeti, Lozan Konferansı’nın devam ettiği günlerde Tahlisiye İdaresinin yeniden Türk yönetimine alınması için harekete geçmişti. İtilaf Devletleri temsilcileriyle İstanbul’da yapılan görüşmeler sonucunda önce yönetim geri alınmış ve ardından da Tahlisiye Umum Müdürlüğü kurularak yabancı devletlerin etkinliğine son verilmişti. Aynı dönemde Osmanlı Bankasının Londra şubesinde tutulan mevduatın geri alınması için de çalışma başlatılmış; fakat bu durum hiç kolay olmamıştı. Uzun zamana yayılan çalışmalar uluslararası ilişkileri hareketlendiren bir gündem konusu teşkil etmişti. Sonuçta çetin geçen görüşme ve müzakerelerin ardından mevduatın geri alınması mümkün olmuştu. İşte bu makalenin amacını da yeni Türk Devleti’nin önemli bir kazanımı olan Tahlisiye İdaresinin tekrar Türk yönetimi altına girmesi sürecinde ve sonrasında yaşanan girişim ve gelişmeler oluşturmaktadır. Uzun ve zorlu bir diplomasi mücadelesine odaklanan çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan doküman analizi esasına dayalı olarak kapsamlı şekilde yürütülmüştür. Bu noktada elde edilen bilgi ve belgeler ayrı ayrı değerlendirilerek sürecin gelişimi ve ayrıntıları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ana malzemesini Türk Diplomatik Arşivi oluşturmakla birlikte diğer arşivler, süreli yayınlar ve telif eserlerden de yararlanılmıştır. Netice itibarıyla Millî Mücadele hareketinin siyasi ve askerî alanlardaki başarıları, Lozan Antlaşması’nda kapitülasyonların tamamen kaldırılması ve yeni Türk Devleti’nin yabancı devletlerin müdahalelerine son veren uygulamalarının da etkisiyle bu diplomasi mücadelesi olumlu şekilde son bulmuştu.

1921 Tarihli Türk-Afgan Antlaşması İle İlgili Yaşanan Sorunlar

Belleten · 2024, Cilt 88, Sayı 312 · Sayfa: 605-638 · DOI: 10.37879/belleten.2024.605
Tam Metin
Bu çalışmanın temel amacı imzalanan bir antlaşma neden geç onaylanır sorusuna cevap bulabilmektir. Hiç kuşkusuz bir antlaşmanın yetkili murahhaslar tarafından imzalanması yürürlüğe girmesi için yeterli değildir. Antlaşmaların meclis, hükûmet veya devlet başkanları tarafından da kabul ve onaylanması gerekir. Tarihte murahhaslar tarafından imzalandığı hâlde yürürlüğe girmeyen, onaylanmayan veya değiştirilen antlaşmalara dair örnekler vardır. Bunlardan sonuncusu için verilebilecek bir örnek de Millî Mücadele Dönemi’nde Ankara Hükûmeti ile Afgan yönetimi arasında Moskova’da imzalanmış olan antlaşmadır. 1921 tarihli Türk-Afgan Antlaşması iki tarafın tam yetkili murahhasları tarafından imzalanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmış olmasına rağmen, diğer imzacı taraf olan Afgan yönetimince uzun süre tasdik edilmemiştir. Süreç içerisinde Kâbil Sefiri olarak tayin olunan Fahreddin Paşa, antlaşmanın onaylanması ve resmî olarak yürürlüğe girmesi için hem Afganistan Emîri Amanullah Han hem de Afgan devlet adamları ile uzun görüşmeler yapmak durumunda kalmıştır. Zaten tercümesinde birtakım farklılıklar barındıran antlaşma, yapılan müzakereler neticesinde ve bir buçuk yıldan fazla sürede onaylanabilmiştir. Ama bundan sonra da konuyla ilgili yaşanan sorunlar bitmemiştir. İşte bu çalışmada antlaşmanın içeriği, anlaşmazlık maddeleri ve sürecin yürütülmesi gibi daha önce pek dikkat çekmeyen meseleler doküman analizi tekniğiyle ve kapsamlı şekilde ele alınmıştır. Çalışmanın ana malzemesini Türk Diplomatik Arşivi oluşturmakla beraber diğer arşivler, hatırat ve telif eserlerden de yararlanılmıştır.