3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Azmi Özcan
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı

Travellers in Faith: Studies of the Tablighi Jamaat as a Transnational Islamic Movement for Faith Reneval (ed. M. Khalid Masud), Leiden, Brill 2000, XII+261, indeks. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 581-584
Tebliğ Cemaati Mevlana Muhammed İlyas tarafından 1920'lerde Hindistan'da Delhi yakınlarındaki Mevat'ta başlatılan mütevazı bir tebliğ faaliyetinin zamanla gelişerek dünya çapında bir harekete dönüşmesiyle ortaya çıkmıştır (Hareketin ortaya çıkış tarihi ile ilgili tartışmalar için bk. S. 9). Günümüzde yıllık genel toplantılarına dünyanın her tarafından, bir milyondan fazla cemaat üyesinin katıldığı, bu yönüyle belki de haccın dışında Müslümanların en yüksek katılımının sağlandığı harekettir.

A.L. MACFIE, Orientalism: A Reader, Edinburg University Press, Edinburg 2001, 8+365+9 sahife [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 248 · Sayfa: 215-216
"Orientalizm" genel anlamda geleneksel "Doğu bilimleri" olarak anlaşılırken XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bir başka deyişle koloniyalizmin sona ermeye başlamasıyla yeni bir anlam çerçevesi kazanmıştır. Buna göre yeni dönemde Orientalizm teknik bir ifade olmaktan çıkarak, doğu ve batı ikileminde batı ve batı emperyalizminin hayat anlayışı, doğu toplumları veya daha ziyade İslam toplumlarına karşı geliştirilen bir tavır, bir ideoloji olarak takdim edilmeye ve anlaşılmaya başlanmıştır. Bir bakıma hakim Batının Doğuya karşı politikalarının meşrulaştırma gayretlerini de içeren bu yaklaşım tabiatıyla pek çok hararetli tartışmaların da konusu olmuş ve olmaya devam etmektedir.

M. NAEEM QURESHI, Pan-Islam in British Indian Politics, A Study of the Khilafat Movement 1918-1924, E.J. Brill, Leiden-Boston-Köln 1999, XV-543 sahife. Esas metin 414, ekler 425-445. Bibliyoğrafya ve index. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 667-670
Tam Metin
Hindistan Müslümanları ile Osmanlılar arasındaki ilişkilerin tarihi çok eskilere gitmektedir. XIX. ve XX. yüzyıllarda bu ilişki dramatik bir mahiyet kazanmış adeta Osmanlılarla kendilerini özdeşleştirmişlerdi. Zira Osmanlı Devleti, Hıristiyanların hâkimiyeti altına girmiş Müslümanların ümit ve teselli kaynağı idi. Bunlar arasında Hindistan Müslümanlarının özel bir yeri vardı. Osmanlı Devleti İslâm'ın dünyevî gücünün sembolü ve hilâfet merkezi olarak özellikle İngiliz Hindistan'ındaki Hindû çoğunluk içinde yaşayan Müslümanlara bir güvenlik duygusu veriyordu. Fakat XIX. yüzyılın ikinci yarısında Hint Müslümanları, bu devletin parçalanması halinde hem İngilizler karşısında hamisiz kalacakları hem de Hindûlar arasında ezilecekleri korkusuna kapıldılar. Bu sebeple Osmanlı Devleti ile dayanışma anlamında Panislâmizm, onlar için psikolojik bir takviye olmanın yanı sıra millî kimliklerini kazanma yolunda çok önemli vazife ifa etmişti.