5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Fahrettin Tızlak
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Van Gölü'nde Vapur İşletme Teşebbüsleri (1879-1907)

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 467-486
Tam Metin
Türkler Anadolu'ya ilk adım attıkları anlardan itibaren denizlerle ve denizcilik ile ilgilenmeye başlamışlardır. Bu ilginin kökenlerinin daha önceki dönemlere dayandığı bilinmektedir. Mesela bazı Türk hükümdarlarının çocuklarının isimleri Tengiz yani Deniz idi. Aynı şekilde Hazar Denizi ile Baykal Gölü'nde de Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce denizcilik ile uğraştıkları bilinmektedir. Nitekim Timur, Yıldırım Bayezit'ı esir aldığı zaman O'na, "...sizin ceddiniz gemicidir..." diye hitap ederek, bu gerçeğin tarihi temellerinin derin olduğunu ifade etmiştir.

XIX. Yüzyılın Ortalarında Osmanlı Maden Yatakları

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 703-718
Tam Metin
Devlet hazinesi için büyük gelir kaynaklarından biri olmanın yanında, gerek resmî ve gerekse sivil alanlarda birçok kullanım alanı ile büyük önem arzeden madenler açısından Osmanlı Devleti oldukça zengindi. Bu zenginlik, aynı zamanda ülke topraklarının çok geniş olması ile de yakından alakalı idi. Böyle olunca, Osmanlı ülkesi içerisinde yer alan madenlerin cinsi de çeşitlilik arzediyordu. Fakat yakın zamanlara kadar Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu bu zenginlik hakkında ve özellikle ülkede mevcut olan maden yatakları hakkında pek fazla bilgiye sahip değildik. Çünkü şimdiye kadar bu alanda Ahmet Refik tarafından yapılan bir çalışmayı bir yana bırakacak olursak, Osmanlı ülkesindeki maden yataklarının çeşit itibariyle coğrafi olarak dağılımına yönelik doğrudan bir çalışma yapılmamıştır.

Osmanlı Devleti'nde Ham Bakır İşleme Merkezleri Olarak Tokat ve Diyarbakır

Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 643-660 · DOI: 10.37879/belleten.1995.643
Tam Metin
Kalhâne, Osmanlı döneminde maden ocaklarında ham hale getirilen altın, gümüş ve bakır madenlerinin saflaştırılarak külçe haline getirildiği tesislere verilen isimdir. Bu türden tesisler, imparatorluğun sahip olduğu maden ocaklarının yanında bulunabildiği gibi, yakınında bir maden ocağı bulunmayan veya herhangi bir şekilde maden üretim faaliyetine sahne olmayan yerlerde ve şehirlerde de bulunabilmekteydi. Burada bahsedilen türden tesislere sahip olan başlıca Osmanlı şehirlerinden birisi ve önceliklisi Tokat, diğeri de Diyarbakır idi.

XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Yukarı Fırat Havzasında Eşkıyalık Hareketleri

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 220 · Sayfa: 751-780
Tam Metin
XVIII. yüzyıl, klasik Osmanlı toplumu için önceki dönemlerden daha farklı karakterler arzeden ve değişik muhteviyatta olayların yaşanmaya başladığı bir yüzyıl olmuştur. Bu hususta ilk göze çarpan unsurun, devletin uluslararası siyasetteki yerinde meydana gelmeye başlayan değişim olduğu görülmektedir. Çünkü Osmanlı Devleti belirtilen yüzyıla girerken artık, daha önceki dönemlerde olduğu gibi, ezeli rakibi olan batı Hıristiyan dünyasına karşı taarruz pozisyonunda değildir, aksine savunma pozisyonuna geçmiştir.