6 sonuç bulundu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Bulgaristan Yol Ayrımında: İvan S. Geşov Meselesi
Belleten · 2013, Cilt 77, Sayı 280 · Sayfa: 1071-1102 · DOI: 10.37879/belleten.2013.1071
Özet
Tam Metin
Bu makale, İstanbul Bulgaristan Kapıkethüdası ivan S. Geşov'un 12 Eylül 1908 tarihinde padişahın doğum yıldönümü vesilesiyle Hariciye Nazırı Tevfik Paşa'nın konağında İstanbul'daki yabancı devlet elçilerinin onuruna verilen ziyafete davet edilmemesiyle ortaya çıkan diplomatik krizin gelişimini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Geşov olayının diplomatik seyri ele alınırken, Bulgaristan' daki akisleri, Osmanlı ve Bulgar hükümetlerinin meseleyi ele alış biçimi ve Osmanlı-Bulgar ilişkilerine etkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Olayın ortaya çıkış biçimi ve sonuçları göstermektedir ki, mesele, basit bir diplomatik tercihin çok ötesinde, zemini önceden hazırlanmış bağımsızlığın temini için ortaya çıkan bir fırsatın değerlendirilmesinden ibarettir.
Modernleşme Çağının Bir Eğitim Kurumu: Denizli İdadisi
Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 31-58
Özet
Tam Metin
İdadiler, eğitim kurumlarının modernizasyonunda yakın dönem tarihimizin önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Rüşdiye mekteplerinin üzerinde, sultanilere öğrenci hazırlamak amacıyla tesis edilen idadilerin ilki İstanbul'da 1873'te açılmıştır. İdadilerin taşrada yaygınlaşmaya başlaması ise 1880'lerden sonradır. Bu bağlamda Denizli İdadisi 1891'de Osmanlı taşrasındaki idadiler arasına katılmıştır. Beş yıllık gündüz öğretim veren Denizli İdadisi'nde incelediğimiz dönemde yedi öğretmen görev yapmıştır. Okul yönetimi, okutulan dersler, öğretim kadrosu, okulun öğrenci durumu bu çalışmanın üzerinde durulan konuları olmuştur. Ayrıca, Denizli'de büyük tahribata yol açan 1899 depreminin Denizli İdadisi ve şehrin eğitim yaşamı üzerindeki etkileri ele alınan başlıca konulardan bir başkası olmuştur.
Denizli'de Rüşdiyelerin Kuruluşu ve Gelişimi
Belleten · 2011, Cilt 75, Sayı 274 · Sayfa: 815-844 · DOI: 10.37879/belleten.2011.815
Özet
Tam Metin
Bu çalışma, modernleşme döneminin sivil eğitim kurumlarından olan rüşdiyelerin Denizli'deki tarihi gelişimine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, 187l'den itibaren Denizli merkez ve kazalarında tesis edilmeye başlayan rüşdiyelerin kuruluş ve gelişme evresindeki öğretmen kadrosu ve öğrenci durumu, eğitim-öğretim faaliyetlerinde karşılaşılan sorunların çözümüne ilişkin izlenen yol ve yöntemlere dair süreç ele alınmaktadır. II. Abdülhamid devrinde Denizli'de yeni usullerle kız çocuklarının eğitimi için atılan ilk ve en önemli adım ise, 1896 yılında Denizli Kız Rüşdiyesi'nin eğitim ve öğretime açılmasıdır. Okul, Denizli eşrafından Tavaslızade Ali Efendi tarafından inşa edilmiştir. Tavaslızade Ali Efendi sonraki yıllarda da okulun bazı ihtiyaçlarını karşılanmıştır. Bu bakımdan, Denizli'de cehaletin izalesi ve modern eğitim kurumlarının tesisinde yerel unsurun oynadığı rolün, ayrıca dikkate değer olduğunu belirtmek gerekir. Denizli' deki diğer okullar gibi rüştiyelerin de gelişim sürecinde karşılaştığı en büyük sorunlardan biri, 1899'daki büyük depremin neden olduğu tahribat olmuştur. Depremin Denizli merkezdeki rüşdiyeler -erkek ve kız rüşdiyesi- üzerindeki etkisi, bu çalışmanın başlıca konularından biri olmuştur.
Misyonerlik Kıskacında Nesturiler: Katolik, Ortodoks ve Protestan Misyonerlerin Nesturiler Arasındaki Faaliyetleri ve Bunun Siyasi Sonuçları
Erdem · 2011, Sayı 60 · Sayfa: 1-30
Özet
Tam Metin
Bu çalışma, Türkiye, İran ve Irak arasında yaşayan Nesturiler arasındaki misyonerlik cereyanının 19. yüzyıldaki seyrini ele almaktadır. Bu itibarla Nesturi toplumundaki Katolik, Ortodoks ve Protestan misyoner faaliyetlerinin başlaması, gelişmesi ve sonuçları daha ziyade arşiv belgeleri ışığında ortaya konulmaya çalışılmıştır. 11. yüzyılda Nesturiler arasında Katolik misyonerler tarafından başlatılan misyoner faaliyetlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısında Ortodoks ve Protestan misyoner teşkilatlarının da devreye girmesiyle altın çağını yaşadığı görülmüştür. Bu çerçevede, 19. yüzyıl boyunca Nesturiler, Ortadoğu'da misyoner teşkilatlarının hedef kitlelerinden biri ve önemli bir rekabet nedeni olarak önemini muhafaza etmişlerdir. Belirtilmelidir ki, misyoner faaliyetleri, diğer Osmanlı tebaa halkları arasında olduğu gibi, Nesturiler arasında da dinî olmaktan çok, siyasî yönüyle Osmanlı devlet adamlarının gündemini meşgul eden bir mesele olarak öne çıkmıştır. Bu bakımdan, içeride tahripkâr ve ayrılıkçı etkileri, dışarıda Osmanlı aleyhtarı çalışmaları nedeniyle, Ermeniler arasında olduğu gibi, Nesturiler arasındaki misyoner faaliyetleri de Osmanlı yöneticileri tarafından endişeyle takip edilmiş ve kontrol altına alınmak istenmiştir. Ancak, bu tür girişimler, zaman zaman Osmanlı devletinin misyonerlerin tabi oldukları devletlerle diplomatik bir kriz yaşamasına neden olmuştur.
Namık Kemal’in Siyasi Yazılarında Rusya’nın “Şark Meselesi”ndeki Yeri ve Memleketeyn Meselesi
Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 23-42
Özet
Tam Metin
Yakın dönem tarihimizin önde gelen aydınlardan Namık Kemal Bey, mensubu olduğu devletin ve ülkenin sorunlarına kayıtsız kalmayarak muhtelif yazılarıyla toplumunu aydınlatmayı kendine görev bilmiştir. Devlet ve toplum hayatına ilişkin yazıları arasında devletlerarası ilişkilere dair yazıları çalışmamızın esasını oluşturmuştur. Bu itibarla, çalışmamızda Hürriyet, Tasvir-i Efkâr, İbret ve Hadika gazetelerinde yayımlanan yazıları ele alınarak Kemal Bey'in dönemin büyük devletlerinin "Doğu" siyaseti ve bu çerçevede Memleketeyn meselesi konusundaki görüşleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Onun Osmanlı Devleti'nin karşı karşıya kaldığı siyasî meselelere bakışı, genel olarak dönemin Osmanlı aydınının düşüncesi ve devletin resmi bilgi kaynaklarıyla paralellik arz etmesi bakımından dikkate değer görünmektedir.
Bosna-Hersek Ayaklanması (1875)'nda Panslavizmin Etkisi ve Sırbistan ve Karadağ'ın Rolü
Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 913-936 · DOI: 10.37879/belleten.2005.913
Özet
Tam Metin
Panslavizm, 19. Yüzyılın başlarında Rusya dışındaki Slavlar arasında edebi-kültürel bir hareket olarak ortaya çıkmış, aynı kökten gelen Slav halkların kültürel ve siyasal birliğini ifade etmiştir. 19. Yüzyılın ortalarından itibaren giderek siyasi bir içerik kazanan Panslavizm, 1870'lerde Avrupa kamuoyunda "bütün Slavların Rusya'nın öncülüğünde birleşmesi" olarak algılanmıştır. Panslavizm terimini ilk olarak 1826 yılında Slovak yazar J. Herkel kullanmıştır. Herkel, Panslavizmi edebi-ilmi mânâda bütün Slav kavimlerinin kültür sahasında karşılıklı etkileşimi olarak tanımlarken, siyasi alanda ise bütün Slav kavimlerinin büyük bir devlet halinde birleşmeleri olarak ifade etmiştir.