5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Remzi DEMİR
Dergiler
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Askeri Devrim ve Türk Modernleşmesine Etkisi

Erdem · 2019, Sayı 77 (Bilim Tarihi ve Prof. Dr. Fuat Sezgin Özel Sayısı) · Sayfa: 263-280 · DOI: 10.32704/erdem.656935
Tam Metin

Avrupa'da kabaca XV. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar geçen sürede askeri sahada gerçekleşen değişimleri Askeri Devrim tezleri ile açıklamaya çalışan araştırmacılar, bu dönemde gerçekleşen birtakım teknolojik, bilimsel, idari ve iktisadi gelişmeleri de söz konusu bu askeri yeniliklerle irtibatlandırmaktadırlar. Michael Roberts 1560-1660 tarihleri arasında Avrupa askeriyesinde görülen bir takım değişiklikleri Askeri Devrim olarak tanımlamıştır. Onun araştırmalarından sonra birçok tarihçi de bu konu hakkında kapsamlı araştırmalar yapmaya başlamıştır. Son yıllarda Osmanlı askeri tarihine olan ilginin giderek artması sonucunda Askeri Devrim'in hem Osmanlılara tesiri hem de Osmanlıların bu devrime katkıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda bu araştırmalara da değinilmiştir.

Avrupalı ve Rus rakipleri ile hem coğrafi yakınlığı hem çıkar ilişkileri bulunan Osmanlıların bu askeri yeniliklerden etkilenmemesi olanak- sızdı. Eğer Avrupa'da askeri bir devrim gerçekleşmişse Osmanlılar da bu devrimi bazı yönlerden yakalamışlardı. XVII. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak kaybedilen savaşlar ve topraklar askeri teknik ve teknolojilerin yanı sıra Askeri Devrim'in irtibatlı olduğu bilimsel-teknolojik, idari, iktisadi ve kurumsal yapıların da Batı'dan Osmanlılara doğru aktarılması mecburiyetini doğurmuştur. Bu gelişmeler XVIII. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Osmanlı kültür hayatının ikili bir yapıya kavuşmasına neden olmuştur. Geleneksel eğitim kurumları olan medreselerde bilgi üretme faaliyetlerine devam eden ulema sınıfı eski gücünü kaybetmeye başlamıştır. Bunun karşısında çoğu askeri ve sivil bürokrat olan mütefenninler topluluğu güçlenmiştir. XVIII. yüzyılın son çeyreğinde bu yeni grubun üyeleri Avrupalı tarzda eğitim veren askeri okullar kurmaya başlamıştır. Daha sonra bunları sivil okullar takip etmiştir. Bu kurumlarda Avrupa'da gelişmekte olan yeni bilimler ve sanatlar okutulmaya başlanmıştır. Balistik, iktisat, mülkiye, inşaat, gemi yapımı ve matematik gibi disiplinler bu okullarda okutulan başlıca dersler olmuştur. Yukarıda verdiğimiz gelişmeler sonucunda Osmanlı-Türk modernleşmesinin temelleri inşa edilmiştir. Yeni bilimler ve teknoloji ile beraber askeri kurumlar da Askeri Devrim'in doğal bir sonucu olarak XVIII. yüzyıl sonlarında Osmanlı mütefenninlerini diğer bilginler karşısında ayrıcalıklı bir konuma getirmiş, hatta bu bilginler diğer epistemik toplulukları yavaşça yönetimden uzaklaştırarak XX. yüzyılda tarih sahnesinden dışarı itmişlerdir.

Sâlih Zeki Bey’in Matematikle İlgili Küçük Bir Yapıtı: Hârika-i Hilkât

Erdem · 2009, Sayı 55 · Sayfa: 57-78
Çağdaş bilimlerin özellikle de matematiğin Türkiye'de tanınmasına ve yayılmasına önemli katkılarda bulunan Sâlih Zeki Bey, Hârika-i Hilkât adıyla yayımladığı risalede zihinden çok büyük sayılarla aritmetik işlemleri yapabilen Jacques Inaudi'yi tanıtmıştır. İtalyan asıllı bir çoban olan Inaudi, Paris'e yerleştikten sonra söz konusu yeteneğiyle dönemin Fransız bilginlerinin ilgisini çekmiş ve Bilimler Akademisi'nce oluşturulan bir komisyonun yürüttüğü araştırmalara ve incelemelere konu olmuştur. Tarafımızdan günümüz Türkçesine çevrilen işte bu çalışmada, Inaudi'nin yaşamından bir kesit ile komisyonca hazırlanan raporlara yer verilmektedir.

Ahmet Cevdet Paşa'nın Önerdiği Yeni Bir Takvim

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 111-120
Tam Metin
Bu makalemizde, önde gelen tarihçilerimizden ve devlet adamlarımızdan Ahmed Cevdet Paşa'nın Takvîmü'l-Edvâr adlı eserini tanıtarak, bu eserde önerilen ve şemsî seneye dayanan yeni takvimin Türk astronomi tarihindeki yerini ve önemini göstermeye çalışacağız.

İstanbul Rasathanesi'nde Yapılmış Olan Gözlemler

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 161-172
Tam Metin
XVI. yüzyılın üçüncü çeyreğinde, Takiyüddin bin Maruf (1521 - 1585) tarafından İstanbul'da kurulan rasathanede kullanılmış olan rasat aletlerinin türleri ve vasıfları hakkında yapılmış olan araştırmalar, İstanbul Rasathanesi'nin Ay ve Güneş rasatlarının yanında diğer gezegenlerin ve sabit yıldızların rasatlarının da yapılabilmesine imkân tanıyacak şekilde donatılıdığını göstermişti. Ancak, Takiyüddin'in zîclerinden sadece Sidretü'l-Müntehâi'l-Efkâr fi Melekûti'l-Feleki'd-Devvâr'ın dikkate alınmış olması sebebiyle, İstanbul Rasathanesi'nde yapılmış olan gözlemlerin Ay ve Güneş rasatları ile sınırlı kaldığı ve hatta Güneş rasatları tamamlandığı halde Ay rasatlarının tamamlanmadığı şeklinde yanlış bir kanaatın oluşmasına neden olunmuştur. Biz, bu makalemizde, bu kanaatın yanlışlığını ispat ederek, Takiyüddin'in, İstanbul Rasathanesi'nde yapmış olduğu rasatlar hakkında genel bir malumat vermek istiyoruz.