54 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Tahsin Özgüç
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Prof. Dr. Hans Gustav Güterbock'un Anısına

Belleten · 2000, Cilt 64, Sayı 240 · Sayfa: 671-672
Tam Metin
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin ilk Hititoloji profesörü Dr. H.C. Hans Gustav Güterbock 24 Mart'ta 91 yaşında Şikago'da vefat etti. Türk Tarih Kurumu'nun şeref üyesi olan H.G. Güterbock 27 Mayıs 1908'de Berlin'de doğdu. Babasının "Alman Doğu Kurumu"nun Genel Sekreteri olması, onun daha gençlik yıllarında eski yakındoğu dillerine, tarihine ilgi duymasının nedeni oldu. Hititoloji, Sumeroloji-Assirioloji öğrenimini zamanın ünlü bilginleri Prof. Dr. Hans Ehelof, Prof. Johannes Friedrich ve Prof. Benno Landsberger'in yanında tamamlayan H.G. Güterbock, göreve Berlin Müzesi'nde başladı.

Ferzant Hitit Mezarlığında bulunmuş eserler hakkında yeni gözlemler

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 383-392 · DOI: 10.37879/belleten.1986.383
Tam Metin
1978 yılında Ferzant-Büget mezarlığı hakkında bilgi vermiştim. Bunlar birbirine yakın iki büyük köydür. O zaman bu bölgedeki Hitit mezarlıklarının kapladığı alanların büyük olmadığını yazmıştım. Mezarlıkların uygun yerlere, 40-60 mezardan oluşan gruplar halinde dağıldığı anlaşılmaktadır. Yeni araştırmalarım Ferzant'da olduğu gibi, Büget arazisinde de Hitit mezarlığının varlığını ortaya koymuştur. Mezarlardan sağlam olarak çıkarılan seramik, müzelere ve özel koleksiyonlara dağılmıştır. Maden, taş ve kemik eserler hakkında hiç bilgimiz yoktur. Ferzant, yeni adı Konaklı, Çorum'un 35 km. kuzeydoğusunda, Çorum-Merzifon-Samsun anayolunun 500 m. batısında, tabanı kalker olan yüksek sırta kurulmuş. Şosenin batısındaki bereketli ovayı kuzeyden ve batıdan kayalık tepeler, kayalık sırtlar çevirmektedir.

The Hittite Cemetery at Ferzant : New observations on the finds

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 197 · Sayfa: 393-402 · DOI: 10.37879/belleten.1986.393
Tam Metin
In 1978 I published some information on the cemetery at Ferzant-Büget. These are two large villages not far apart. I commented that the Hittite cemeteries in this area did not cover much ground. These cemeteries were located at convenient, scattered places in groups of some 40-60 tombs. My further inquiries revealed that there had been a Hittite cemetery at Büget, as there was at Ferzant. Whatever pottery emerged complete from the tombs was dispersed to museums and private collections. We know nothing about metal,stone or bone objects from the tombs. Ferzant, now named Konaklı, is 35 km. Northeast of Çorum Ca. 500 m. West of the main road Çorum-Merzifon-Samsun, it is set on a high limestone ridge. To the West of the road, a fertile plain is bordered on the North and West by rocky hills and ridges.

Altıntepe'de Bulunmuş Olan Emevî Sikkeleri (Altıntepe Definesi)

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 188 · Sayfa: 1191-1206 · DOI: 10.37879/belleten.1983.1191
Altıntepe, Urartu Devleti M. Ö. 590 yıllarında ortadan kaldırıldıktan sonra, uzun bir süre iskan edilmedi. Ancak, çok kuvvetli bir ihtimal ile M.S. 6. yüzyıldan sonra Bizans döneminde, sitadel yeniden sağlam bir taş sur ile tahkim edildi. MÖ. 8. yüzyılın başlarında, 60 m. yüksekliğindeki tabiî tepenin dik sırtlarına tipik Urartu stilindeki sûr inşa edilmişti. Prens ve prenses mezarları, açık hava mabedi bu sûrun dışında kalmıştır. Sûrun, tepenin her yönü dik kesimine inşaedilmiş olması, Urartu yapı tekniğine ve girişilen operasyonların büyüklüğüne canlı bir örnektir. Urartunun aksine, Orta çağ sûru tepenin en yüksek kesimine inşa edilmiş olduğundan, bu çağda sitadel alanı çok küçültülmüştür.

Some Early Bronze Age Objects from the District of Çorum

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 467-474 · DOI: 10.37879/belleten.1980.467
Tam Metin
We have carried out a study of the Early Bronze Age metal objects which have been found either by chance or by illicit excavations in the Çorum - Amasya - Tokat region and its vicinity. Published in this article are the metal objects known with certainty to be from this area and which are presently on exhibit at the İstanbul and Çorum Archaeological Museums. I would like to extend my gratitude both to the former curator of the İstanbul Archaeological Museum, my colleague Mr. Necati Dolunay, and to the Director of the Çorum Museum, Mr. A. Ertekin, for permitting me to publish these finds. Certain very important problems exist for the archaeology of early Anatolia. As our country modernizes its methods of agriculture, much of the farm work is now being done by machinery and of other developments brought about by industrialization, we can quote the construction of highways, hydro-electric dams, factories and various highly technical installations. All of these have contributed toward the problem of accidental destruction of early sites in the Çorum - Amasya - Tokat region. Added to this is the existence of organized looters who plunder exposed sites in search of saleable antiquities. The Early Bronze Age objects from the cemeteries of Oymaağaç and Göller came to light under such unfortunate circumstances and before any properly controlled excavations could be carried out at these sites.

Çorum Çevresinde Bulunan Eski Tunç Çağı Eserleri

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 175 · Sayfa: 459-466 · DOI: 10.37879/belleten.1980.459
Tam Metin
Çorum - Amasya - Tokat çevresinde tesadüfen veya kaçak kazılarla bulunmuş olan Eski Tunç Çağı eserlerini uzunca zamandan beri incelemekteyiz. Bu makalede, adı geçen bölgede bulundukları kesinlikle bilinen ve şimdi İstanbul ve Çorum Arkeoloji Müzelerinde sergilenmekte olan madeni eserler yayınlanmaktadır. Bu eserleri yayınlamama izin veren İstanbul Arkeoloji Müzeleri eski müdürü meslektaşım Arkeolog Necati Dolunay'a ve Çorum Müzesi müdürü A. Ertekin'e içtenlikle teşekkürlerimi sunarım. Eski Anadolu Arkeolojisinin çok önemli sorunları vardır. Şimdi ülkemizde tarım metodları modernleşmekte, işin önemli bir bölümü makinelerle yürütülmektedir. Örneğin Çorum - Amasya - Tokat bölgesinde yeni gelişmeler sunucu yeni yollar, barajlar, fabrikalar ve diğer tesisler kurulurken de höyüklerin ve özellikle mezarlıkların ve düz yerleşim birimlerinin tahribine neden olunmaktadır. Sanayileşmenin neden olduğu bu tesadüfi tahribatın yanında kaçakçıların, eski eser bulmak için, yaptıkları kaçak kazılar bu tehlike ve tahribatı çok arttırmaktadır. Oymaağaç ve Göller'deki Eski Tunç Çağı eserleri müzelere getirilmeden önce kaçak kazıların koşulları altında gün ışığına çıkarılmış durumda idi.

Üyelerimizden Prof. Dr. Tahsin Özgüç'e Şeref Doktorluğu payesi verildi

Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 174 · Sayfa: 457
Tam Metin
Ankara Üniversitesi Rektörü, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Profesörü Dr. Tahsin Özgüç'e Münih Üniversitesi Felsefe Fakültesi tarafından Şeref Doktorluğu payesi verildi. En büyük bölümü Kurumumuz adına olmak üzere yönettiği kazılarda önemli keşiflerde bulunan Prof. Dr. Tahsin Özgüç büyük tarih merkezlerinde yazılı belgelerden oluşan arşivleri gün ışığına çıkarmış ; bu araştırmaların, keşiflerin sonuçlarını zamanında yayınladığı eserleriyle bilim dünyasına sunmuştur. Yayınlarının Dünya ölçüsündeki etkinliği, Arkeoloji ve Tarih bilimine yaptığı katkıları, uyguladığı başarılı kazı metodları, araştırıcılık nitelikleri, bilimde işbirliği girişimleri takdirle karşılanan Prof. Dr. Tahsin Özgüç'e Şeref Doktorluğu Payesi, Münih Ludwig - Maximilians Üniversitesi Rektörü tarafından Nümfenburg Sarayında düzenlenen görkemli bir törende verilmiştir. Prof. Dr. Tahsin Özgüç, Dünya'nın eski ve ünlü Üniversitelerinden biri olan Münih Üniversitesinde ve daha önce Saarbrücken Üniversitesinde misafir Profesör olarak görev almıştır. Prof. Dr. Tahsin Özgüç, Türk Tarih Kurumu, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve İngiliz Akademisi Üyesi; Amerikan Arkeoloji Enstitüsü ve Londra Eski Eserler Kurumu Şeref Üyesidir.

Assur Ticaret Kolonileri Çağına ait İnsan Biçimli Kap

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 261-266 · DOI: 10.37879/belleten.1979.261
Tam Metin
Ait olduğu çağda eşine çok az rastlanan bu eseri, Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumu'nun bugünkü düzeye erişmesinde büyük payı olan ve Atatürk'ün buyruğu doğrultusunda, Türk Tarih Kurumu tarafından yürütülen kazıların başarılı olmasında güçlü etkisine, değerli katkısına hayran olduğum Genel Müdür Sayın Uluğ İğdemir'in 80. doğum yılına armağan edilen Belleten'in bu cildinde yayınlama olanağı bulduğum için çok mutluyum. Kaniş Karumu'nda CC/21 plan karelerinde Ia yapı katına ait mezardaki ölü hediyelerinin önemli bir bölümü, daha o zamanlarda, çalınmış, kırılmış ve dağıtılmıştır. Bunlar arasında boyun ve başı kaybolmuş, gövdesi korunmuş insan şeklindeki bir kab dikkatimizi üstüne çekmiştir. Kaniş Karumu'nun T - ff/16-30 plan karelerinde Ib yapı katının sık bir düzende inşa edilmiş evleri, mahalleleri, sokakları ve meydanlıkları açığa çıkarılmıştır. Şehrin bu merkezi kesimi tarafımızdan, şehircilik bakımından da detaylı olarak incelenmektedir. Aynı yapı tarzına göre kurulan yapılardan oluşan bu mahalleler, evlerin planlarına, boyutlarına ve küçük buluntulara, ölü hediyelerine göre eşit bir sosyal düzeye ve iyi bir organizasyona sahiptir. Evlerden çoğunun bir mutfağı, bir kileri, bir fırın odası, geniş bir salonu ve 2-3 odası vardır. En küçük ev üç odalıdır. Ocak, tandır ve fırınlar, iri zahire küpleri sağlam durumda elimize geçmiş, kilerler de her boydaki çeşitli kaplarla dolu durumda keşfedilmiştir. Çoğunda çivi yazılı tablete, damga ve silindir mühüre, madeni ve taş eşyaya rastlandı. Zahire küpleri, mutfak eşyası, iri banyo kaplanı duvar diplerine, düzenli sıralar halinde, çoğu ufak taşlarla desteklenmiş durumda yerleştirilmiştir. Küçük odalardan birinin tabanı veya büyük oda tabanının bir kısmı yassı taşlarla döşenmektedir. Bu toprak tabana bakınca rutubeti önleyici, azaltıcı bir çare olarak, düşünülmüştür. Çoğunda odalar arasındaki kapılar, eşikler, söve mili taşları, mutfaktaki el değirmeni taşı, ocağın körüğü, kaplar korunmuştur. Bunun için Ib katı yapılarının rekonstrüksiyonunda bir problem yoktur.

A Vessel in the Form of a Human of the Assyrian Trading Colony Period

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 170 · Sayfa: 267-272 · DOI: 10.37879/belleten.1979.267
Tam Metin
The recovery of this find with few parallels owes much to the high level of accomplishment reached today by the Turkish Historical Society, established under the guidance of Atatürk. The success of the excavations carried out by the Society is in large measure due to the strong influence of its General Director Uluğ İğdemir. On the occasion of his eightieth birthday, I would like to express my deepest admiration for his valuable contributions and my gratitude for the opportunity to add to this volume of Belleten presented in his honor. An important part of the burial gifts from graves belonging to building level la in quadrant cc/21 of the Karum Kaniš were stolen, broken or scattered during ancient times. Among these finds, our attention is drawn to a vessel in the from of a human, whose body is preserved but whose neck and head are now missing.