5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Turhan Kaçar
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Roma Dönemi Küçük Asya Ekonomisinde Örüntüler

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 1039-1042
Eskiçağ Anadolu arkeolojisi ve epigrafisi üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda ciddi bir artış kaydetmesine karşın, Anadolu tarihine ilişkin monografilerin sayısı aynı oranda hız kazanmış değildir. Böylesi bir boşluğu doldurmaya teşebbüs edenlerin birisi de Helenistik ve Roma dönemi Anadolu kültür tarihinin yaşayan en iyi uzmanlarından olan Stephen Mitchell'dır. Onun bu alana en son katkısı, uluslararası bir işbirliği ile gerçekleştirilen Roma dönemi Küçük Asya'sının ekonomi tarihini inceleyen bir eseridir. Roma İmparatorluğu'nun en gelişmiş bölgelerinden birisi olan Küçük Asya (Eskiçağ terminolojisinde bugünkü Anadolu'nun tamamını kapsamayan Küçük Asya, daha ziyade Fırat'ın batısında kalan bölümü adlandırmak için kullanılıyordu), ekonomik üretim ve dağıtım bakımından diğer bölgelere nazaran bazı tabii ve tarihi avantajlara sahipti.

M. MAAS (editör), The Cambridge Companion to the Age of Justinian, (Cambridge University Press 2005), xxvii + 626 s. + 10 renkli 30 siyah beyaz levha, 9 metin figürü ve 16 harita ile birlikte. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2006, Cilt 70, Sayı 259 · Sayfa: 1021-1024
M.S. 482 yılında, Bederiana adlı küçük Balkan kentinde (Dardania eyaletinde), doğan ve VI. yüzyılın hemen başlarında İstanbul'a gelen Flavius Petrus Sabbatius'un ya da bilinen adıyla Justinianus'un (Justinus'un evlatlığı) talihi, amcası Justinus'un 518 yılında şans eseri imparator olmasıyla köklü olarak değişti (The Prosopography of the Later Roman Empire II. 645-48). 527 yılında imparator olarak Akdeniz dünyasını yönetmeye başlayan Justinianus, bugün, "yaşadığı dönemin barbar dünyasında", o zaman kontrolü altında tuttuğu coğrafyadan daha fazla tanınmaktadır.

PETER HEATHER, The Fall of the Roman Empire: A New History. (Londra: Macmillan 2005), xvi+572, 16 harita ve 27 levha - BRYAN WARD-PERKINS, The Fall of Rome and the end of Civilization, (Oxford: Oxford University Press 2005), viii+239, 47 harita ve levha [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 256 · Sayfa: 1057-1060
Roma İmparatorluğu'nun batı kanadının düşüşü, Batı Eskiçağ tarih literatüründe bugüne kadar çok etraflı bir şekilde tartışılmış ve yüzlerce neden üretilmiştir. Bunlar arasında Roma'nın kuzey komşularının yarattığı basınç, Hıristiyanlık, askeri ve ekonomik zayıflıklar, sosyal ve idari bozulmalar, demografik sorunlar ve salgın hastalıklar ilk elde sıralanabilecek olanlardır. Alman tarihçi A. Demandt, Roma'nın düşüşüne ilişkin 210 farklı neden sıralamaktadır. Roma'nın düşüş nedenleri arasında en fazla tartışma yaratanlardan birisi de, IV. yüzyılın sonuna doğru Tuna ve Rhen sınır dengelerinin hareketlenmesi ve kuzey komşularının Roma sınırlarına akmaya başlamasıdır.

Ioannes Chrysostomus’un Düşüşü: Doğu Roma Başkentinde Din ve Politika

Belleten · 2003, Cilt 67, Sayı 250 · Sayfa: 745-770 · DOI: 10.37879/belleten.2003.745
Tam Metin
Geç Roma İmparatorluğu'nda, din ve politika ayrılmaz bir ikili oluşturmuşlardır. Bu, sadece İmparatorluğun Hıristiyanlaşmaya başladığı IV. yüzyılın ilk çeyreği ve sonrasındaki bir faktör değil, esas kökleri Hıristiyanlaşma öncesinde bulunan bir olgudur. Esasen, pagan Roma'da, imparatorun Pontifex Maximus (=baş rahip) statüsüne sahip olması, (ve ayrıca kişiliğinin tanrısal bir niteliğe sahip olması), imparatorun, Hıristiyanlaşma süreci içerisinde, kilise işlerine müdahale etmesinin yasal çerçevesini oluşturmaktadır. İmparatorluk ile kilise arasındaki bu tür ilişkiler, aslında Constantinus'tan (306-337) önce başlar1. Ancak, hem doğrudan imparatorun, hem de saray yetkililerinin kilise işlerinde aktif olarak yer almaya başlamaları Constantinus ve sonrası dönemde ortaya çıkan bir faktördür. Bununla birlikte, IV. yüzyılda iktidarda bulunan Constantinus, oğlu II. Constantius (337-61) ve I. Theodosius (379-95) gibi güçlü imparatorlar, saray yetkililerinin kilise politikalarında belirgin bir şekilde görünür hale gelmelerini gölgelemişlerdir. 395'de Theodosius'un ölümü üzerine yerine geçen genç oğullarının (Doğu'da Arcadius, Batı'da Honorius) döneminde, onların gençliği ve tecrübesizliğinden dolayı, özellikle Doğu'da bürokrasi hem devletin iç ve dış politikalarında, hem de kilise ile ilişkilerinde çok daha fazla ön plana çıkmıştır.