6 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Yusuf Halaçoğlu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Kaybettiğimiz Bir Değer: Prof. Dr. Nejat Göyünç'ün Ardından

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 759-770
Tam Metin
1 Temmuz 2001 tarihinde sabaha karşı Prof. Dr. Nejat Göyünç kalp krizi sonucu hayata veda etti. Tanıdığım ve talebesi olduğum 1967 yılından itibaren bir hoca olarak hep rehber edindiğim kimselerden biri olmuştur. O, gerçek bir bilim adamı, gerçek bir insan, içiyle dışı bir olan, yardımsever, yetenekli gördüğü kimseleri destekleyen bir karaktere sahip, dürüstlüğü kendisine ilke edinmiş vatansever, milliyetperver, çalışkan, maddeye değer vermeyen, hiçbir görevden kaçınmayan ve yılmayan bir şahsiyet, bir İstanbul efendisiydi. Almanca ve İngilizce lisanlarına vakıftı. Pekçok ilmi toplantıda Türkiye'yi temsil etmiştir.

Osmanlı Belgelerine Göre Türk-Etrâk, Kürd-Ekrâd Kelimeleri Üzerine Bir Değerlendirme

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 139-146
Tam Metin
Osmanlı arşiv belgelerinde yer alan çeşitli kelime ve terimler, çoğu zaman gerçek anlamlarından daha farklı bir mânâda kullanılırlar. Bu sebeple, Osmanlı Devleti'nde sosyal hayatın araştırılmasında büyük önemi olan bu tür kelime ve terimleri dikkatli kullanmak gerekmektedir. Aksi halde yapılacak çalışmalarda, büyük hatalara düşmek kaçınılmazdır. İşte bu tür kelimelerden olan Türk ve çoğulu olan Etrâk ile Kürd ve çoğulu olan Ekrâd kelimeleri, Osmanlı belgelerinde değişik mecazi anlamlarda kullanılmıştır. Osmanlı arşivlerinde çok önemli istatistikî bilgileri haiz Tahrir Defterleri ve kanunnâmeler başta olmak üzere diğer birçok belgede, yukarıda sözünü ettiğimiz kelimelere sık sık rastlanmaktadır.

Türk Tarih Kurumu Heyeti'nin Moskova-Petersburg Ziyareti ve İlmî İşbirliği Protokolleri

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 235-237
Tam Metin
Bilindiği üzere Rusya, gerek ilk dönem Türk tarihinden Osmanlı'ya, gerekse Osmanlı Devleti'nden günümüze kadar, Türklerle yakın bağlantısı olan bir devlettir. Bu sebeple Türk tarihinin eksiksiz yazılabilmesi için, bu ülke arşiv ve belgelerinin ülkemiz tarih araştırıcılarınca görülüp değerlendirilmesi şarttır. Ancak Sovyetler Birliği zamanında, ülkelerimiz arasındaki rejim farklılıkları nedeniyle, bu ülkedeki zengin arşiv ve kütüphanelerin kullanılması mümkün olamamıştır. Bu defa Soyvetler Birliği'nin parçalanması ile bugün bu imkân ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Kurumumuz tarafından Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü mensuplarıyla kurulan temas sonucu, bu kurumu temsilen iki üye ülkemize davet edilmiş ve Türk Tarih Kurumu'nda "Rusya Arşivlerindeki Türk Tarihi ile ilgili Belgeler" konusunda bir konferans verdirilmiştir.

The Evaluation of the Words Türk-Etrak, Kürd-Ekrad as the Appear in the Ottoman Documents

Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 227 · Sayfa: 147-154
Tam Metin
The various words and terms used in the Ottoman archival documents most of the times have connotations that differ from their actual meaning. One, therefore, should use such words and terms that are vital for making research on the social life in the Ottoman Empire carefully. Otherwise grave mistakes can not be avoided in carrying out such researches. The words of this type such as Türk and its plural Etrak and Kürd and its plural Ekrad used in various figurative meanings in the Ottoman documents. One often comes across the words mentioned above in the Ottoman archival documents, in particular in the Tahrir Defters that have very important statistical information, and in the kanunnames.

Kaybettiğimiz Bir İlim Adamı : Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız

Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 220 · Sayfa: 887-896
Tam Metin
Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız'ı kaybedeli bir yıl oldu. O'nu kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Kurumumuzda 1983 yılından itibaren Bilim Kurulu Üyesi olan Yıldız, Yürütme Kurulu üyesi, Basımevi Komisyonu üyesi olarak da hizmet vermişti. Türk Tarih Kurumu ve camiası, bu çalışkan üyesine çok şey borçludur.

XVI. Yüzyılda Sosyal, Ekonomik ve Demografik Bakımdan Balkanlarda Bazı Osmanlı Şehirleri

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 637-678
Osmanlı Devleti Rumeli'de ilk fütuhata başladığı andan itibaren ele geçirdiği şehir ve köylerde sistemli bir iskan politikası takip etmiştir. Özellikle fütuhat esnasında köy ve kasabalarını terkederek başka bölgelere kaçanların yerine Anadolu'dan büyük ölçüde Türk unsur nakletmiş ve zamanla buralar han, hamam, köprü, medrese, zaviye, imaret, tekke, câmi gibi İslâm kültür varlıkları ile de süslenmiştir. Bu kolonilerin teşekkülünden sonra ise yeni nakiller yapılarak bölge bir Türk yurdu halini almıştır. Anadolu'dan Rumeli'ye geçen ilk Türk gurubunun ise Selçuklular zamanında Konya bölgesinden giden "Konyarlar" olduğu hakkında kayıtlar bulunmaktadır.