3787 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3787
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3787
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 271
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 98
Gök-Türklerin Sonu ve Belgeleri
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 23-42
Özet
Tam Metin
II. Gök-Türk Devleti'nin sonu yani Bilge Kagan'ın ölümünden yıkılışına kadar olan devre müstakil bir çalışma olarak ele alınmadığı gibi çeşitli araştırmalarda sadece bir kaç cümle ile değerlendirilmiştir. Bunun sebebi hiç şüphesiz yaklaşık on yıllık zaman dilimini ihtiva eden 734-744 yılları arası ile ilgili kaynakların az bilgi vermesidir. Bilindiği gibi, Orhun Abidelerindeki bilgiler Bilge Kagan'ın ölümüyle kesilmektedir. Diğer taraftan, her zaman Gök-Türk tarihi hakkında zengin malzeme taşıdığını söylediğimiz Çin kaynakları da artık yetersizleşmektedir. Sadece CTS 194A ve HTS 215B'nin yanında Wang Chung-ssu adlı bir kumandanın biyografisinde bir sayfayı geçmeyen bilgiler vardır. İmparator kayıtlarında da (Pen-chi) bir kaç cümle bulunmaktadır.
Kıbrıs'ın Siyasî Tarihi İle İlgili Bir Belgenin Değerlendirmesi
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 165-228
Özet
İnsan toplulukları, tarih boyunca uzun bir gelişme sonucunda, bugünkü milletler haline gelmişlerdir. Çağımızda milletlerin, ayni tekâmül seviyesine eriştiklerini iddia etmek, mümkün değildir. Ancak, her milletin geçmişteki tecrübelerinden edinilmiş birtakım tarih görüşü olup, bu görüşün geleceğe yönelik tutulması gerektiği, muhakkaktır. Bilindiği üzere başarıya ulaşmanın ilk şartı, yeni kuşakların, mücadelenin temelinde yatan gerçekleri doğru kavraması ve mücadeleyi sürdürebilmesi için gerekli manevi gücü oluşturan, inanç ve azmi kazanmasında yatar. Hiçbir zaman hatırdan çıkartılmaması gerekir ki, şans, tarihin yapısında yoktur. Tarih, hiçbir çağda kumar masası olmamıştır ve de olmayacaktır.
Niğde-Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 95-122
Özet
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü devlet adamı Sokullu Mehmet Paşa, Niğde'nin Bor ilçesinde 1574 yılı civarında cami, bedesten-arasta ve mektepten oluşan bir külliye inşa ettirmiş, fakat mektep günümüze gelmemiştir. Sokullu'nun hazinedarı Tavâşî Hasan Ağa da aynı tarihlerde bu yapıların yanına çifte hamam yaptırarak külliyeye dahil etmiştir. Sokullu Mehmet Paşa (1505-1579); Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566), II. Selim (1566-1574) ve III. Murad (1574-1594) dönemlerinde sadrazamlık yapmış ünlü devlet adamıdır.
Türkiye Selçuklu Devleti'nde Siyaseten Katl (1075-1243)
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 43-94
Özet
Tam Metin
Türkler'de devletin başında bulunan hükümdarların mutlak yetkilerine, örf-siyaset haklarına dayanarak verdikleri en ağır ceza, şüphesiz ölüm'dür. Bilindiği gibi ölüm, hükümlünün yaşamına çeşitli biçimlerde son vermek suretiyle uygulanan bedenî bir cezadır. Türk-İslâm devlet anlayışı, hükümdarın bu yetkisine bağlı olarak gelişen kurumu "siyaseten katl" olarak adlandırmıştır. "Siyaset"kelimesi de hükümdarın daha ziyade devlet yönetimi ile politika gerekleri dolayısıyla verdiği ölüm cezası manasına gelmektedir. Türk örf hukuku ile devlet geleneğinde, mutlak bir otoriteye sahip olan hükümdarın, kudretinin son sınırı olarak ölüm cezası verebilme yetkisinin bulunduğu kabul ve ifade edilmiştir.
Basra Körfezi'nde Bir Arap Aşireti: Acman Urbanı (1820-1913)
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 123-164
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti Arap Yarımadası'nı hâkimiyetine aldığı 1517 yılından itibaren karşılaştığı en önemli problem, genellikle göçebe olarak yaşayan bedevi Arap kabile ve aşiretlerini bir düzene sokmak olmuştur. Osmanlı Devleti'nin bölgeyi ele geçirdiği sıralarda zaten meskün ahâli ve şehirlerin eskidenberi devam eden belli bir düzeni vardı. Bundan dolayı devlet bu düzeni, bir takım yenilikler ilave etmek suretiyle hemen hemen aynen muhafaza etmişti. Ancak başlangıçta bedevî hayatının özelliklerine bütünüyle vakıf olamayan Osmanlılar, uzun zaman bedevi Arap kabilelerini düzene sokmakla uğraşmıştır.
Fethiye Müzesi'ndeki Erken Likya Stater Definesi
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 1-8
Özet
Tam Metin
Bu define, 19 adet gümüş sikkeden oluşmuştur. Tüm sikkelerin tipleri aynı olmakla birlikte, çok farklı kalıp özellikleri taşımaktadır. Likya'nın en erken sikke darplarından olan bu tipteki sikkeler, Likya'ya özgü olup, 9.50 gr. ağırlıktadır. Stater olarak isimlendirilen bu birimdeki sikkelerin, ön yüzünde sağa bazen sola yürüyen yaban domuzu ve arka yüzde ise, kare çukur içerisinde deniz kaplumbağası betimlenmiştir.
Tire'de Bulunmuş Erken Roma Devrine Ait Cam Eserlerden Oluşan Mezar Grubu
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 15-22
Özet
Tam Metin
İzmir'in ilçelerinden biri olan Tire kent merkezinin güney doğusundadır. Yazılı kaynaklarda adından Tyrra, Apateira ve Arkadiupolis olarak bahsedilmektedir. Roma dönemi kaynaklarındaki adı ise Teira'dır. Son Pergamon kralının ölümünden sonra kent Roma egemenliğine geçmiştir. Bu dönemde kente ait toprakların bir kısmı Ephesos'daki Artemis Tapınağı'nın kutsal alanı içerisinde kalıyordu.
A Hoard of Lycian Staters in Fethiye Museum
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 9-14
Özet
Tam Metin
The hoard consists of 19 silver staters of an unidentifiable Lycian dynast. As such they represent an important group of examples from the early coinage of Lycia. The hoard was acquired by Fethiye Museum in 1992 after it was confiscated by the police during an operation against antiquities' smugglers. This group of coins may have belonged to a larger hoard that was quickly dispersed after discovery. So, for example, another group of 5 similar coins was also acquired by Fethiye Museum as a result of the same operation.
IRÈNE MÈLIKOFF, Hadji Bektach: Un Mythe & ses Avatars, Genèse & Evolution du Soufisme Populaire en Turquie (Hacı Bektaş: Bir Efsane ve Görüntüleri, Türkiye'de Halk Sufîliğinin Doğuşu ve Gelişmesi), Islamic History and Civilisation: 20, Brill, Leiden-Boston-Köln 1998, XXVI+317. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 275-278
Özet
Tam Metin
Alevîlik ve Bektaşîlik tartışmaları yaklaşık 1985'lerden itibaren ve özellikle de içinde yaşamakta olduğumuz 1990'lı yıllarda hızlı bir şekilde Türkiye'nin gündemine girdi. Türkiye tarihinde mühim bir dönüm noktasını simgeleyen bu vâkıa, yaklaşık on yıldır tartışılmakta ve üzerinde pek çok yayın yapılmaktadır. Bu vâkıa Türkiye dışında da, münhasıran Fransa, Almanya ve Hollanda gibi, Alevî-Bektaşî kökenli Türk işçilerinin ağırlıklı olarak yaşadığı Batı Avrupa ülkelerinde de çok tabii bir yansıma buldu. Bunun sonucu, Türkiye'de Alevî-Bektaşî kökenli yazarlar tarafından yoğun bir tempo ile sürdürülen çoğu ideolojik ve yüzeysel yayın furyasına karşılık, sözü edilen ülkelerde bilhassa akademik çevrelerin bu konuya yöneldiği ve genç araştırmacıların Türkiye'ye akın ettiği görüldü. 1990'lı yılların başından beri Türkiye'de çok sayıda Amerikan, Fransız, Alman, Hollandalı ve kısmen İngiliz kökenli sosyoloji veya antropoloji eğitimi almış genç araştırmacılar Alevîlik ve Bektaşîlik üzerine çalışmakta ve yayın yapmaktadırlar.
JAN GERRIT DERCKSEN, The Old Assyrian copper trade in Anatolia, Nederlans Historisch-Archaeologisch Institut Te İstanbul, LXXV, Leiden 1996, 279 s. (Anadolu'da Eski Assur Bakır Ticareti). [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1999, Cilt 63, Sayı 236 · Sayfa: 257-262
Özet
Tam Metin
Yazar, Acknowledgements: Teşekkürler (s.I) kısmında, bu kitabın Leiden Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. K.R. Veennof başkanlığında yapılan doktora tezi olduğunu belirtmektedir. J.G. Dercksen, 1948 ve 1950 yıllarında Kültepe kazılarında ortaya çıkarılan ve büyük bir kısmı yayımlanmamış çivi yazılı tabletlerin, Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunduğunu ve 1990 yılında bunlar üzerinde çalışma izni veren Prof. E. Bilgiç ve Prof. T. Özgüç'e sonsuz teşekkürlerini sunmaktadır. Yazar eserinin Introduction: Giriş (s. 1-3) başlığında, Kayseri'nin yaklaşık 20 km. kuzeydoğusunda yer alan Kültepe'nin (eski Kaneş) 1880 yıllarından itibaren keşfediliş öyküsünü ve Assurlu tüccarların bırakmış oldukları çivi yazılı tabletlerin bulunup okunuşunu özetlemektedir. 1948 yılından itibaren ise Türk Tarih Kurumu adına T. Özgüç ve daha sonra K. Emre başkanlığında Kültepe'de yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan yaklaşık 15.000 çivi yazılı tabletin büyük bir kısmının parçalar halinde olduğu ve henüz yayınlanmadığını belirtmektedir.