3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Institutions Turques en Egypte

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 567-576
Tam Metin
Avant d'être conquise par Amir Ibn El As pour l'Islam dès 639, l'Egypte était un état vassal de l'Empire Byzantin à prédominance chrétienne. L'Egypte était alors divisée en 4 provinces administrées par des gouverneurs de Byzance. En 645, Amir Ibn El As entre à Alexandrie et met ainsi fin à l'occupation byzantine et rallie l'Egypte au Califat de Bagdad, Cette campagne fut grandement facilitée par le mécontentement du peuple, qui était soumis au paiement d'impôts élevés.

Antalya Müzesi'ndeki Kitanaura Sikkeleri

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 727-732
Tam Metin
Bu grubu oluşturan sikkeler 5 adet olup, 1995 yılında Rasim Aynur isimli bir vatandaş tarafından Antalya Müze Müdürlüğü'ne satılmıştır. 1997 yılı içerisinde Kültür Bakanlığı'ndan almış olduğumuz bir izinle Antalya Müze Müdürlüğü'nde sikkeler üzerine bir kitap çalışması projesine başlamış idik. Bu katalog kitap çalışması Antalya Müzesi'nde bulunan Klasik ve Hellenistik Dönem Sikke Definelerini kapsamaktaydı. Bu çalışmalarımız sırasında küçük bir define grubu olan bu bronz sikkeler dikkatimizi çekti. Yaptığımız araştırmalar sonunda bu sikke tipinin tanınmadığı ve sikkeyi bastırmış olan şehrin ise varlığını antik kaynaklardan tanımamıza rağmen kentin yerinin henüz saptanmamış olduğunu belirtmek isteriz. Sikkeler tip ve patina açısından benzerdir. Bronz örneklere göre hayli iyi kondüsyonda olan sikkelerden, 12132 ve 12136 envanter nolu sikkelerin ön yüzleri diğerlerine göre biraz daha aşınmıştır. Aynı zamanda 12136 nolu sikkenin arka yüzünde diğer hiçbirinde gözükmeyen noktalı bordür süslemesi bulunmaktadır. Antalya Müzesi'ndeki bu grubu oluşturan sikkeler, nümizmatik ve eskiçağ bilimleri açısından çok önemli iki konuyu aydınlatan sağlam belgeler olmalarıyla da dikkat çekmektedirler. Önemli hususlardan birincisi bu sikkelerin ilk defa görülmüş olmaları ve bu yayınımızla nümizmatik dünyasına tanıtılmış olmasıdır. İkinci önemli bir durum ise bugüne kadar sikke basıp basmadığı tam olarak bilinmeyen yeni bir Likya kentinin varlığını bize kanıtlamasıdır.

XIV.-XVI. Asırlarda, Avrupa Ateşli Silah Teknolojisinin Osmanlılara Aktarılmasında Rol Oynayan Avrupalı Teknisyenler (Tâife-i Efrenciyân)

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 779-830
Tam Metin
Bulundukları coğrafi yapı, itibariyle farklı milletlere mensup insanlarla birlikte yaşama durumunda bulunan Osmanlılar, asırlarca süren bu birlikteliği karşılıklı huzur, menfaat ve fayda esasına göre tesis ederek, gayr-i müslim insanlarla uyumlu birtakım ilişkilere girmişlerdir. Ne var ki bu ilişkilerin Osmanlıların kuruluş yıllarındaki cereyanı hususunda mevcut kaynaklar bize yeterli bilgi vermediğinden, bu ilişkilerin boyutlarım tesbit etmek oldukça güçtür. Ayrıca, tâife-i efrenciyanın, Avrupa'da gelişen ateşli silahlarla ilgili yeni teknolojilerin Osmanlılara geçmesindeki rolleriyle, saray teşkilâtında bunlara verilen vazifelerin neler olduğu konuları da şimdiye kadar incelenmemiştir. 'Efrenc' tâbiriyle kasdedilen bu Avrupa asıllı kişilerin Osmanlı Devleti'nde bir meslek grubu haline gelmeleri ve devlet kadrosunda düzenli ücret almalarının ne zaman ve nasıl gerçekleştiği meselesi de tam olarak bilinmemektedir. Makalede bu soruların cevabini oluşturacak taife-i efrenciyânın Osmanlı Devleti'ndeki konumu ve hakkındaki yeni bilgiler, arşiv belgeleri ve seyahatnâmelerin ışığı altında incelenecektir.

Delhi Türk Sultanı Alâeddîn Muhammed-Şâh Halacî'nin Hindistan'daki Seferleri

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 747-778
Tam Metin
Türkler'in tarih boyunca kurduğu önemli devletlerden birisi de İslâm dininin Hindistan'da yayılmasında büyük rolü olan Delhi Sultanlığı (1206-1526)'dır. Milâdî 1414 tarihine kadar Delhi Sultanlığı, Türk kökenli hânedanlar tarafından idare edilmiştir. Bunlar; Muizzîler (1206-1290), Halacîler (1290-1320), Tuğluklular (1321-1413)'dır. Sultanlığın kurucusu Kutbeddîn Aybeg (1206-1210), Gazneliler'in çöküşünden sonra Afganistan'da hüküm süren Gurlu hükümdarlarından Muizzeddîn (Şihâbeddîn) Muhammed (1173-1206)'in gulâmı ve önde gelen kumandanlarından birisi idi. Gurlular'ın 1192'de müttefik Hindû racalarına karşı kazandığı Tarain (Triori) zaferi, Müslüman Türkler'in Hindistan'a yaptıkları akınlara hız kazandırmış ve kuzey Hindistan'da Türk idaresinin kurulmasının ilk adımını oluşturmuştur.

Tanzimat'ın Harput Eyaleti'nde Uygulanması ve Karşılaşılan Güçlükler

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 851-862
Tam Metin
Osmanlı öncesi bir çok devlet ve beyliğin hâkimiyeti altında bulunan ve Doğu Anadolu'nun önemli stratejik bölgelerinden biri olan Harput, Yavuz Sultan Selim döneminde (1516 baharında) Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir. Harput Osmanlı hâkimiyeti altına alındıktan sonra Diyarbekir Eyaleti'ne bağlı bir sancak haline getirilmiş ve bu idari statüsü 1845 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra 20 Eylül 1845 tarihli bir fermandan, anlaşıldığına göre, Harput'a bağlı bütün kazalar ve Maden-i Hümâyûn'un bazı kazaları Diyarbekir Eyaleti'nden ifraz edilerek ayrı bir mutasarrıflık haline getirilmiştir. Bu tarihten kısa bir müddet sonra 1 Nisan 1846 tarihinde Harput müstakil bir eyalet haline getirilerek, valiliğine Yakup Paşa tayin edilmiştir. Harput'un idarî yapısında meydana gelen bu değişikliğin en büyük sebebi Tanzimat'ın ilanıyla birlikte eyaletlerin sınırlarında da değişiklikler yapılmaya başlanmasıdır.

Batı Anadolu'da Bir Peçenek Beği: Kızıl Beğ

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 735-746
Tam Metin
Doğduğum Karağaç Ovası topraklarından 1333 yılının Haziran ayında geçen ünlü seyyah İbn Battuta'nın, bu yörenin kuzeyindeki toprakların sahibi olan Germiyanlılar hakkında kullandığı ağır ve sert sözlerin, şimdiye kadar uygun bir izahı yapılamamıştı. Gerçi ilk bakışta bu sözlerin Hamid-oğulları ile Germiyan-oğulları arasındaki mücadelenin bir yankısı olduğu görülüyor. İbn Battuta'nın belki de yörede o sırada faaliyet gösteren yol kesici bir haydut çetesinden dolayı "yol kesici, haydut" gibi ağır sözleri söylediği de akla gelebilir. Bu arada Germiyanlılarla ilişkili sözlerinin, geldiği Hamidoğulları diyarının mı, yoksa ulaştığı Denizli halkının bir düşüncesi mi olduğu açıkça belli değilse de, Hamid diyarının düşüncesini yansıtmış olması daha muhtemeldir.

Göller Bölgesi'nin Batısında Bulunmuş Bir "Maden Taklidi" Testi

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 713-718
Tam Metin
Tunç Çağlarının başlamasıyla Anadolu'da çeşitli madenlerden yapılan kapların üretimi de başlamıştır. Her ne kadar bu çağların bazı evrelerinde bazı bölgelerde madeni kaplar ele geçmemişse de, bunların seramikten taklitleri olabileceği düşünülen bazı kaplar, döneminin madeni kap tipleri hakkında fikir veren önemli örnekler oluşturmaktadırlar. Bu yazımızda, Uşak Arkeoloji Müzesi'nin deposunda korunmakta olan zarif biçimi, kırmızı parlak perdahlı yüzeyi ve gövdesini bezeyen diyagonal olukları ile dikkati çeken bir "maden taklidi" gaga ağızlı testinin tanıtılması amaçlanmıştır.

The Expansion and Reorganization of the Ottoman Library System: 1752-1839

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 831-850
Tam Metin
The reign of Mahmud I ( 1730-1754) established the independent library as the norm . The reigns of his five successors, Osman III (1754- 1757), Mustafa III (1757-1774), Abdülhamid I (1774-1789), Selim III (1789-1807) and Mahmud II (1808-1839) , were to see the spread of independent libraries not only in Istanbul but also in the provinces as well. Apart from the libraries he established, Mahmud I, had also begun to build his mosque complex in the well-established tradition of imperial endowment. He chose a site to the south of the Kapalıçarşı (covered bazar) which was close to many of the existing colleges. The mosque is quite unusual for its rococo style and shows definite European influences.

A Group of Unknown Coins in Antalya Museum

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 733-734
Tam Metin
This small collection of bronze coins forms an uniform group and probably represents a small hoard, since all of the coins are in a similar condition and have the same patina, although two examples are noticeably more worn on the obverse (cat. nos. 1 and 5). They were purchased as a single lot by the Antalya Archaeological Museum from a villager called Rasim Aynur in 1995. The coins were recorded by the present authors in the spring of 1997 as part of a project aimed at studying die numismatic collections in the museum.

Prof. Dr. Masao Mori'nin Anısına

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 234 · Sayfa: 613-616
Tam Metin
Türk tarihçileri, 23 Aralık 1996 tarihinde Tokyo'da ölen Eski Türk Tarihi uzmanı Prof. Dr.Masao Mori'yi kaybetmenin üzüntüsü içindedir. Prof. Mori, Göktürkler ve Uygurlar tarihi üzerindeki araştırmalarıyla Türk ilim âleminde haklı bir şöhret kazanmıştı. O, Türk kültür tarihinin erken çağları hakkında yaptığı orijinal yayınlarıyla dünya tarihçileri arasında da çok iyi tanınıyordu.