3787 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

SALÂHİ R. SONYEL, Cyprus, The Destruction of a Republic (British Documents, 1960-1965), London, The Eothen Press, 1997. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 925-928
Tam Metin
Türk-Yunan ilişkilerinde Türkiye'nin daima bir dezavantajı olmuştur ve bu dezavantaj bugün için de söz konusudur. Bu da, Yunanistan'ın, gerçekleri radikal bir şekilde tahrif ederek, ve kendi davasını ve görüşlerini yaymak için, Türkiye aleyhine giriştiği propagandaların gerçekten etkili olmasıdır. Bu konuda, Yunanistan'ın çok gerisinde kaldığımızı kabul etmeliyiz. Bunun için neler yapmamız gerektiğini bu tanıtım yazısında tartışacak değiliz. Belirtmek istediğimiz, Yunan ve Kıbrıs'la ilgili olarak da, Rum propagandasının etkinliğinde, özellikle bu propagandaya muhatap olanlar bakımından, dinsel ve siyasal faktörlerin bir arada göz önünde tutulması gerektiğidir.

Kalenderhane in Istanbul, The Buildings, Their History, Architecture, and Decoration, Final Reports on the Archaeological Exploration and Restoration at Kalenderhane Camii 1966-1978, edited by Cecil L. Strikes and Y. Doğan Kuban, Verlag Phillip von Zabern, Mainz 1977. IX-X : Preface, XI-XV: List of Illustrations, 1-150: Chapters, 1-179: Paltes, 1-38: Folios. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 933-934
Tam Metin
Yukarıda künyesini verdiğimiz kitap, Türkiye'de yapılmış bir arkeolojik kazı ve mimari restorasyonu derli toplu anlatan bir monografidir. Farklı dönemlerde farklı kullanım amaçları dolayısı ile geçirdiği mimari değişiklikleri bünyesinde toplayan İstanbul'daki Kalenderhâne Camisi, 1966 yılından 1978 yılına kadar yapılan çalışmalarla kimliği ortaya çıkarılan bir anıt eser olarak bu kitaba konu olmuştur.

Prof. Dr. Faruk Sümer Hayatı ve Eserleri (Ölümünün 3. Yıldönümü Dolayısıyla)

Belleten · 1998, Cilt 62, Sayı 235 · Sayfa: 935-968
Tam Metin
Türkiye'nin yetiştirdiği değerli ilim adamlarından, tanınmış Türk tarihçisi Prof. Dr. Faruk Demirtaş-Sümer, Cumhuriyetin ilânından bir yıl kadar sonra, eski Selçuklu başkenti Konya'nın Bozkır ilçesinin Akçapınar (Akçamınar) Köyü'nde doğmuştur (5 Aralık 1924 Çarşamba/1340 Rûmî). Annesi, -ulemâdan Müftü Hüseyin Hilmi Efendi'nin kızı-ev hanımı Zeliha Hanım, babası, eski Maliye memurlarından ve İstiklal Savaşı gazilerinden Mehmet Zeki Efendi'dir. Ailesi, 1934'te çıkan soyadı kanunu üzerine önce "Demirtaş", daha sonra ise, bunun bırakıp "Sümer" soyadını almış ve 1931'de Bozkır'dan gelerek İstanbul'a yerleşmiştir.

Eski Anadolu Kentlerinden Luḫuzatia/Lawazantiya'nın Tarihi ve Lokalizasyonu Üzerine

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 1-14
Tam Metin
M.Ö. II. binyıl Anadolu'nun önemli şehirlerinden biri olan Lawazantiya'nın Asur Ticaret Kolonileri döneminden başlayarak Geç Hitit'e kadar iskân edildiğini, her ne kadar bu şehir hakkında geniş bilgiler edinmemize imkân vermeyecek kadar az da olsa, çivi yazılı belgelerde Lawazantiya'ya ilişkin kayıtların sürekliliği ile biliyoruz.

Kapulukaya Solidus Definesi

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 15-22
Tam Metin
Burada ele alınan definenin Kırıkkale ili, Keskin ilçesi sınırları içinde, Kapulukaya Baraj Gölü yakınlarında bir testicik içerisinde bulunmuş olduğu söylenmişti. Bu define 1991 yılı Temmuz ayı içerisinde değerli koleksiyoner Sayın Yüksel ERİMTAN tarafından bir eski eser satıcısından satın alınmıştır.

The Kapulukaya Solidus Hoard

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 23-32
Tam Metin
The hoard was found in a pottery vase in the vicinity of the Kapulukaya dam in the Keskin district of the province of Kırıkkale. This hoard was bought by Mr. Yüksel Erimtan, who is a private collector in Ankara.

Harput'ta Bir Türkmen Beyliği Çubukoğulları

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 67-92
Tam Metin
Türkler, binlerce yıllık tarihleri boyunca, anayurtları olan Orta Asya'dan, çeşitli sebeplerle, müteaddit defalar göç etmek zorunda kalmışlardır. Ancak bu göçler içerisinde şumûlü, etkileri ve sonuçlarının büyüklüğü bakımından, XI. yüzyıl başlarında vukû bulan Oğuz göçünün çok önemli bir yeri vardır. Orta-Asya'da nüfus kesafeti, yurt darlığı, otlak sıkıntısı ve Karahıtay baskısı gibi sebeplerle birbirlerini sıkıştırarak yerlerinden oynayan Türk boyları bir kere daha göçe ve yeni bir yurt aramaya mecbur oldular. Bu arayışlar içerisinde kayda değer ilk teşebbüs, Çağrı Bey'in 1015 yılında, henüz Karahanlılar idaresindeki Maveraünnehir'de yaşarlarken, içinde bulundukları şartların ağırlığı nedeniyle, kendileri için tehlikelerle dolu düşman Gazne ülkesini (Horasan) aşarak, Doğu-Anadolu bölgesine yaptığı keşif akınıdır.

XVI.-XVII. Yüzyıllarda Bayrâmî (Hamzavî) Melâmîleri ve Osmanlı Yönetimi

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 93-110
Tam Metin
Altıyüz yıllık tarihi boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nda mevcut olmuş tarikatlar arasında özellikle ikisi, gerek yapı husûsiyetleri gerekse merkezî yönetimle ilişkileri açısından bir hayli dikkate değerdirler. Bunların ilki ve en eskisi olan Kalenderiyye tarikatı, XIV. yüzyılın başından XVII. yüzyılın sonlarına kadar maceralı bir çizgi takip ederek bu yüzyılın sonlarına doğru Bektaşîlik için de eriyip gitmiştir. Diğeri ise, Hacı Bayram-ı Velî'nin (öl. 1430) halîfesi olup 1475'te Göynük'te vefat eden Ömer Dede (Emîr Sikkînî) ile başlayıp yine XVIII. yüzyılın sonlarına doğru bir sükûn devresine giren Bayrâmî Melâmîliği, diğer adıyla Hamzavîlik'tir. Bu sükûn devresi XIX. yüzyılda sona erecek, Seyyid Muhammed Nûr el-Arabî ile yeni bir devre başlamış olacaktır.

Türkler ve Balkan Milletleri Arasında Kültürel İlişkiler - Sorunlar

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 121-132
Tam Metin
Değişik adlar altında Türk topluluklarının Balkanlar ile ilişkisi erken Ortaçağlardan itibaren görülür. Avarlar, 670'lerde Tuna Bulgar Devleti'ni kuranlar, Peçenekler, Kumanlar Karadeniz kuzeyinden Balkanlar'a gelenlerdir. Tuna Bulgarları IX. yüzyılın ikinci yarısında Ortodoks kilisesine bağlanmışlar, zamanla Slavlaşmışlardır. Avarların da Bizans harp donanımına tesir ettikleri belirtilir: Onların yuvarlak çadırları, rüzgâra karşı daha dayanıklı olduğundan, Roma zamanından beri kullanılan, gelenekleşmiş dört köşe çadırlara tercih edilmiş, üzengi ve dizgini Avarlardan öğrenmişler, Avarların atlarının göğsündeki zırhlar da Bizans'a örnek teşkil etmiştir.

İbn El-Heysem'in Işık Üzerine Adlı Çalışması

Belleten · 1997, Cilt 61, Sayı 230 · Sayfa: 43-66
Tam Metin
İbn el-Heysem'in optik bilimine katkısı gerçekten olağanüstüdür. Öyle ki, kendisi çalışmalarıyla Antikçağ ve 17. yüzyıl arası optik tarihinin en önemli kişisi haline gelmiş, optik bilimini kökten değiştirerek, konuya getirdiği esaslı matematiksel inceleme tavrını olgunun fiziksel boyutunu da işin içine katarak ve son derece özenli ve ayrıntılı deneyler düzenleyerek, modern anlamda bir matematiksel fizik çalışmasını gerçekleştirerek optiği çok iyi işlenmiş bir bilim haline getirmeyi başarmıştır.