3787 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3787
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3787
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 271
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 98
Selçuklular Devrinde İgdişlik ve Kurumu
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 681-694
Özet
Tam Metin
Selçuklu tarihiyle biraz meşgul olanlar, "iğdiş"ler hakkında muhakkak birşeyler okumuştur. Bilinenlerin bir kısmı, kaynaklardaki müphem bilgilerden, önemli bir kısmı da sözlüklerden veya bazı araştırıcı ve meraklıların konu ile yazdıklarından gelir. "İğdiş"in Türkiye Türkçesi'nde halen de kullanılan bir anlamı, ayrıca bizleri etkiler.
İsmail Aka, Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447), Ankara 1994, XXVIII+260+bir şecere. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 823-826
Özet
Tam Metin
Son yıllarda Sovyetler Birliğin'deki gelişmeler bütün dünya ile beraber Türkiye'de de dikkatleri Orta Asya'ya çevirmiştir. Orta Asya tarihi genel olarak dünya tarihinin önemli bir kısmını teşkil etmesinin ötesinde Türk tarihinin de belkemiğini oluşturur. Şarkiyat araştırmaları çerçevesi içinde Asya tarihinin hemen her dönemi batılı araştırıcılar nezdinde ilgi görmüş ve pek çok çalışmaya konu oluşturmuştur. Bu şekilde XIV. asrın ortalarından XVI. asrın başlarına kadar Maveraünnehr ve Horasan başta olmak üzere Asya tarihinde çok önemli bir yer tutan Timurlular ile alakalı pek çok araştırma yapılmıştır. Timurlu rönesansı olarak adlandırılan bir devre imza atan, Azeri ve Osmanlı sahası dışındaki Türklerin dili haline gelen Çağatayca'yı geliştiren bu hanedan, tarihteki mevkiine oranla yeteri kadar bilinmemektedir. Bu devreyi aydınlatacak kaynak eserlerin yazma kütüphanelerimizde bol olmasına rağmen Türkiye'de Timurlular ile ilgili bilgimizin eksik olması esef vericidir. Timurlular ile alakalı çeşitli makale ve kitapları bulunan sayın Aka'nın çalışmaları hem bu konuya alaka duyan araştırıcıların yollarını aydınlatmakta, hem de son zamanlarda tekrar popüler hale gelen Orta Asya tarihine dair malumat edinmek isteyen okurların ihtiyacına cevap vermektedir. Yukarıda künyesini verdiğimiz Mirza Şahruh ve Zamanı adlı eseri de bu konudaki çalışmalardan biridir.
Prof. Dr. Roderic H. Davison'ın Anısına
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 827-830
Özet
Tam Metin
Tanzimat döneminin en önemli tarihçilerinden biri, Reform In the Ottoman Empire başyapıtıyla tanıdığımız Prof. Dr. Roderic H. Davison 23 Mart 1996 tarihinde Washington, D.C.'de vefat etmiştir. Prof. Davison akademik kariyerine 1947 yılında George Washington Üniversitesi'nde başladı. Siyasi Tarih Profesörlüğü kürsüsüne 1954 yılında atanan Dr. Davison, 1986 yılında Prof. Emeritus unvanı ile emekli olana kadar devamlı ders vermiş, bunu takibeden yıllarda da George Washington Üniversitesi'nde seminerler vermeye devam etmiştir. Prof. Davison Yakın Doğu, Avrupa Diplomasi Tarihi ve Osmanlı Tarihi üzerinde araştırmaları ve verdiği derslerle ünlendi. Zamanında Amerikan Tarihçiler Birliği ve Orta Doğu Enstitüsü gibi mesleki kuruluşların idareciliklerinde bulunmuş ve Yakın Doğu Araştırmaları ve Türkiye Araştırmaları Derneklerinin başkanlıklarını yapmıştır. George Washington Üniversitesi öğretim üyesi olmanın yanısıra, değişik aşamalarda mezunu olduğu Princeton ve Harvard, ayrıca Johns Hopkins Üniversiteleri ve A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Akademisi'nde de ders vermiştir.
Amerikan Belgelerinde Kıbrıs Sorunu, 1958-1959
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 745-782
Özet
Tam Metin
1954-1959 arasında Türk-Yunan münasebetlerini krizden krize sokan ve etkilerini günümüze kadar sürdüren Kıbrıs Sorunu, Yunanistan'ın sorunu 1954 Ağustosu'nda Birleşmiş Milletler'e götürmesiyle, milletlerarası plâna intikal etmiş ve İngiltere'nin de 1955 Ağustosu'nda Londra'da düzenlediği Lancaster House Konferansı'na, Türkiye'yi de "taraf' olarak resmen davet etmesiyle de, Türkiye de, başlangıçtan itibaren sorunun içine dahil olmuştur. Kıbrıs Sorunu'nun, Türkiye-Yunanistan münasebetlerini gerginleştirmeye başlaması da, bu Konferans ile, yani 1955'ten itibaren olmuştur. İki ülkenin de NATO üyesi olması ve NATO savunmasının en stratejik ve önemli Güney-Doğu Kanadı'nı teşkil etmeleri, ve aynı zamanda da, Sovyet tehdidinin de 1950'lerde doruk noktasında bulunması, Amerika'yı Kıbrıs Sorunu ile yakından ilgilenmeye sevketmiştir.
Bademağacı Höyüğü (Kızılkaya) Kazıları 1993 Yılı Çalışma Raporu
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 783-800
Özet
Tam Metin
Burdur Bölgesi'nin tarihöncesi kültürlerini araştırmak üzere, başkanlığını yaptığımız bir çalışma grubu, 1976 yılında ön hazırlıklara başlamış, 1976-1977 yıllarında bölgenin kuzey ve orta kesimlerinde gerçekleştirdiği yüzey araştırmaları sonunda, Kuruçay Höyüğü'nde kazılara başlanmıştı. 1978-1988 arasında devam eden Kuruçay kazılarının bitiminde, bölge çalışmalarını Burdur'un güneyinde sürdüren araştırma kurulumuz, Bucak İlçesi yakınlarında yer alan Höyücek Höyüğü'nde kazı yapmağa karar vermişti. 1989-1992 yılları arasında 4 yıl süren Höyücek kazılarından sonra, çalışmalar biraz daha güneye kaydırılarak, bu kesimdeki durumun araştırılması planlandı ve Höyücek'in 20 km. kadar güneyinde ve Antalya Bölgesi'nin kuzey sınırı yakınlarında yer alan Bademağacı Höyüğü, yeni kazı yeri olarak seçildi.
Tarih ve Söylentilerde Mihalbeyoğulları
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 801-818
Özet
Tam Metin
Türk egemenliği döneminde Bulgaristan'ın birçok yerinde Mihalbeyoğlu soyadını taşıyan beyler yaşamıştı. Bunlar arasında ilk doğan çocuklar vakıfların mütevellisi (dinsel, eğitsel, hayri, toplumsal kurumların; cami, okul, imaret, köprü, çeşme vb. gibi yapıların masrafları karşılığı olarak vasiyet edilmiş emlâk müdürü) olurdu. Vakıf gelirlerinin bir bölümü de, vakıfnameler hükümlerine göre, mütevellillerin ve ailelerinin geçim masraflarına harcanırdı. Mihalbeyoğlu adı Bulgarların da dikkatini çekmekten uzak kalmamıştır; çünkü bu, yalnızca Hıristiyan olmak şöyle dursun, aynı zamanda bir Bulgar adı gibi görünmüştür.
The Jewish Quarter and Synagogue in the Old Urban Context of Ankara
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 733-744
Özet
Tam Metin
In almost all regions of Anatolia through out the centuries, along with the Moslem population, in the ethnic composition of many cities and peripheric settlements the Greeks, Armenians and Jews had an undeniably important part in the social, cultural and economic structures and relationships. For centuries, an interrelated way of life has been experienced between communities in the cities and towns, where minorities were in considerable numbers together with the Muslim population. With respect to ethnic groups and religions Ankara had a cosmopolitan structure; in some quarters of the city the different communities used to live in a mixed state, while in others they tended to have an ethnic orientation. Their contribution to the cultural formation and urban context was realized thus.
Veli Sevin, İmikuşağı I (6.-1. Yapı Katları), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Dizi 6-Sa. 47, Ankara 1995, 153 sayfa+55 resim, 61 levha. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 229 · Sayfa: 819-822
Özet
Tam Metin
Kitap, önsöz, resim, levha ve kısaltmalar listesi ile girişi izleyen 6 bölüm halinde düzenlenmiş; arkada ise kod (buluntu yeri) listesi, bibliyografya, dizin ve levhalar verilmiştir. Kitaptaki 55 resim, İmikuşağı ve çevresinin haritaları, tabakaların planları ve bazı rekonstrüksiyonları, çanak çömleği ile küçük buluntularından oluşmaktadır. Levhalar bölümünde ise 9 renkli ve 114 siyah beyaz görüntü yer almaktadır.
Sfenks Motifi ve Edirne ve Edincik Altlıklarında Almış Olduğu Şekil
Belleten · 1996, Cilt 60, Sayı 228 · Sayfa: 251-254 · DOI: 10.37879/belleten.1996.251
Özet
Tam Metin
Sfenks adlı karışık yaratık kavramının ortaya çıkmış olduğu ülke, Mısır'dır. M.Ö. II. bin yıllarında, bu kavram Ön Asya ülkeleri tarafından benimsenir. Sfenks motifi, Girit ve Küçük Asya yoluyla Yunan sanatına da girer. Roma sanatındaki sfenks motifi, Yunan sanatındaki sfenks motifinin bir devamıdır. Mısır sfenksi, erkek olup kanatsızdır. Ön Asya ve Yunan sanatlarında, bunun dişi (kadın) olanı ortaya çıkmıştır. Yunan ve Roma sanatları, dişi (kadın) sfenksde karar kılmışlardır. Bunlardaki baş, kadın başıdır. 2 tanesi insan, geri kalanları arslan memesi şeklinde iki türlü meme saptanır. Gövde arslan gövdesi, kanatlar kuş kanatları, kuyruksa arslan kuyruğu şeklindedir.
Türkiye Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykâvus'un Aldığı ve Kullandığı Hâkimiyet Sembolleri
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 224 · Sayfa: 55-74
Özet
Tam Metin
Orta Çağ Türk tarihi üzerinde önemli bir ağırlığı olan Fuad Köprülü, bir yazısında hakimiyet sembollerinin devlet hayatındaki rolüne dikkati çekerek, bu sembollerden bazılarına dair esaslı araştırmalar ortaya koymuştur. Köprülü ele aldığı her meselede olduğu gibi, bu sembollerin sadece derin tahlillerini yaparak ne derece önemli olduklarını ortaya koymakla kalmamış, aynı zamanda kendinden sonra bu konuda araştırma yapacaklara da hedef ve vazifelerini göstermiştir.