3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Küçük Asya Sikkeleri Üzerindeki Köprü Betimlemeleri
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 323-326 · DOI: 10.37879/belleten.1995.323
Özet
Tam Metin
Önem taşıyan ve varlıkları ile öğünülen yapılar, sikkeler üzerinde betimlenmişlerdir. Bunlar, genellikle bağımsız şehir devletleri, eyaletler veya imparatorlar tarafından finanse edilmiş olan yapılardır. Özel kişilerin yaptırtmış oldukları yapılar, resmi bir anlam taşımadıklarından, sikkeler üzerinde yer almamışlardır. Örneğin Kilikia bölgesinin hem Aigeai (Ayas) hem Mopsuestia (Misis) şehirlerinin sikkeleri üzerinde görülen Pyramos (Ceyhan) Irmağı köprüsü, İmparator Valerianus'un bölgeye armağanıdır.
Bahrî Memlûklerden Sultan Kalavun ve Hânedanı
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 605-620 · DOI: 10.37879/belleten.1995.605
Özet
Tam Metin
Eski Türk hâkimiyet anlayışı, hükümdarda Tanrı bağışı bazı vasıfların bulunduğunu ve idare etme hakkının kendisine Tanrı tarafından verilmiş bir hak olduğunu kabul eder. Başka bir deyişle hükümdar, Tanrı tarafından kendisine 'kut' ve 'ülüg' (kısmet) verildiği için hükümdardır. Buna göre hâkimiyetin kaynağı ilahî olup, Türk kağanı âdeta göğün yeryüzündeki temsilcisi gibidir. Öte yandan eski Türk hukukî kurallarına göre hükümdar olabilmek için hânedana mensup olmak şarttı. Asya Hun Devleti zamanından itibaren, bu anlayışın asırlarca Türk devlet idaresinin temel unsuru olarak kaldığı bilinmektedir.
Osmanlı Devleti'nde Ham Bakır İşleme Merkezleri Olarak Tokat ve Diyarbakır
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 643-660 · DOI: 10.37879/belleten.1995.643
Özet
Tam Metin
Kalhâne, Osmanlı döneminde maden ocaklarında ham hale getirilen altın, gümüş ve bakır madenlerinin saflaştırılarak külçe haline getirildiği tesislere verilen isimdir. Bu türden tesisler, imparatorluğun sahip olduğu maden ocaklarının yanında bulunabildiği gibi, yakınında bir maden ocağı bulunmayan veya herhangi bir şekilde maden üretim faaliyetine sahne olmayan yerlerde ve şehirlerde de bulunabilmekteydi. Burada bahsedilen türden tesislere sahip olan başlıca Osmanlı şehirlerinden birisi ve önceliklisi Tokat, diğeri de Diyarbakır idi.
Şâir Hatîbî ve Tezkire-i Şu'ara-yı Bağdad'ı
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 621-642 · DOI: 10.37879/belleten.1995.621
Özet
Tam Metin
Edebiyat tarihimizin önemli kaynaklarından biri de şuarâ tezkireleridir. Bu eserler genelde hiç ayrım gözetmeksizin şairleri ele alıp, hayatları hakkında az veya çok bilgi verdikten sonra şiirlerinden de örnekler kaydederler. Edebiyatımızda bu sahada yazılan ilk tezkire olarak Ali Şîr Nevâî (ö. 1501) 'nin Mecâlisü'n-Nefâis'i, sonuncu olarak da Fatin Davud (ö. 1866)'un Hâtimetü'l'Eş'âr'ı kabul edilmektedir.
İmparatorluk Tanrısı Amon
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 449-582 · DOI: 10.37879/belleten.1995.449
Özet
Tam Metin
Tanrı Amon, Ptah ve Rê'den sonra imparatorluk tanrılarının üçüncüsü ve sonuncusudur. Amon, Eski İmparatorluk devrinde ülke çapında fazla tanınmayan bir tanrıydı. V. Hanedandan firavun Unas'ın (M.Ö. 2550-2500) mezarındaki Piramit Metinleri'nde tanrı Amon veya Amen ve eşi tanrıça Amonet'in isimleri Başlangıç tanrıları olarak geçmekle birlikte, konumu itibariyle ikinci derecede öneme haiz bir tanrı görünümündedir. VI. Hanedan firavunlarından I. Pepi (M.Ö. 2292-2260) devrinde ise Amon "Teb senyörü" olarak anılmaktadır.
Churchill Vak'ası (1836)
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 661-714 · DOI: 10.37879/belleten.1995.661
Özet
Tam Metin
Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılın başlarında üç kıtadaki geniş toprakları ile Avrupa'da hesaba katılması gereken bir kudreti temsil ediyordu. Buna rağmen devletin askerî gücü, iktisadî ve malî durumu eski devirlerle kıyaslanmayacak derecede zayıflamıştı. Bu zayıflığı, iç isyanlar, sürekli ve uzun savaşlar, merkezî idarenin otoritesini kaybetmesi, çağın teknik gelişmelerinden uzak kalma, dış müdâhaleler ve kapitülasyonlar gibi sebepler artırmış ve hızlandırmıştı.
Brockage Sikkeler
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 585-592 · DOI: 10.37879/belleten.1995.585Tuna Vilâyetinin Teşkîline, Karadağ ve Hersek Vukuâtına (1861) Dâir Cevdet Paşa Tarafından Kaleme Alınan Lâyiha
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 226 · Sayfa: 715-738 · DOI: 10.37879/belleten.1995.715
Özet
Tam Metin
Cevdet Paşa, devletin birçok kademesinde görev yapmış ve bu arada her fırsatta, devlet idaresinin çürük taraflarını ve devlet ricâlinin suiistimallerini çekinmeden tenkîd etmiş, çeşitli meselelerde isabetli kararlar vermiş ileri görüşlü bir devlet adamı oldugu gibi, birçok konuda yazmış olduğu kıymetli eserleri ile de ilim dünyasında mümtaz yeri olan büyük bir âlimdir. Devlet idaresine dair fikirleri ve bu hususta kaleme aldığı lâyiha ve arîzalarla Osmanlı Devleti'nde XIX. yüzyılın ikinci yarısında meydana getirilen birçok yeniliklere damgasını vurmuştur. Onun ilim ve devlet adamlığı hususunda yazılmış birçok eser ve makale bulunduğundan; burada, metnini verdiğimiz lâyihasının etrafında dolaşarak, başlık konumuzla ilgili bazı çerçeve bilgiler vermekle yetineceğiz.
Ortaköy'ün Hitit Çağındaki Adı
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 271-284 · DOI: 10.37879/belleten.1995.271
Özet
Tam Metin
Bilindiği gibi, 1988 yılında bir proje ile başlattığımız yüzey araştırmaları ile tespit ettiğimiz Çorum İli'nin 50 km. güneydoğusunda bulunan Ortaköy'de; 1990 yılında kazı çalışmalarımız başlamış ve çok önemli bir Hitit kenti bilim dünyasında yerini almıştır. Bu bildiride, Ortaköy Hitit kentinin, çağındaki ismini açıklamak istiyorum. Bugüne kadar yapılan kazı çalışmaları ile, Hitit çağına ait büyük bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmış ve bu yapıda çivi yazılı Hitit arşivine ait, şu anda sayıları 2500'ü geçen tablet ve tablet parçası bulunmuştur. Arşive ait tabletler ve fragmanlar bu monümental binanın üst kat yıkıntıları arasında ele geçmiştir. Bugüne kadar üç ayrı arşiv mekanına ulaşılmıştır. Tabletlerin çoğu çok ufak parçalar halindedir ve şimdiye kadar 550 adedi kazı çalışmaları sırasında olmak üzere 650 tablet parçası birleştirilmiştir.
Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesinden Roma Dönemi "Dioskurlar ve Tanrıça" Kabartmaları
Belleten · 1995, Cilt 59, Sayı 225 · Sayfa: 295-322 · DOI: 10.37879/belleten.1995.295
Özet
Tam Metin
"Dioskurlar ve Tanrıça" şeklinde tanımlanan ve bir tanrıça ile iki genç erkek figüründen ya da bunların simgelerinden oluşan üçlü betim Anadolu'nun güneybatısında, Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesi Roma İmparatorluk Dönemi adak kabartmaları ve sikkelerinde azımsanamayacak sayıda örnek ile karşımıza çıkmaktadır. Yerli bir tanrı üçlüsü olduğu anlaşılan grup içindeki iki genç, Yunan benzerleriyle özdeşleştirilerek, kabartmaların eşliğindeki yazıtlarda "Dioskurlar" adıyla anılmıştır. Yunan mitolojisinde Dioskurlar, biri "Kastor", öbürü "Polydeukes" adını taşıyan Lakonia kökenli ikiz kardeşlerin ortak adıdır.