3787 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

The Attitude of British High Commissioner Sir Horace Rumbold Towards the Turkish National Movement, 1920-1923

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 221 · Sayfa: 185-210
Tam Metin
When Sir Horace Rumbold, the British Minister in Switzerland, succeeded Admiral Sir John de Robeck, on 17 November 1920, as High Commissioner in Istanbul, the Ottoman Empire, a member of the Central Powers, was already defeated by the Entente Powers (the Allies) in the disastrous Great War, and was forced to sign the Armistice of Mondros (Mudros) on 30 October 1918.

Eski Mısır Kraliyet Tanrısı Ptah

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 265-278
Tam Metin
Başlangıçta Libya çölünde, Hibis Vahası'nda hem Mısırlıların hem de Libyalıların taptıkları bir tanrıydı. Bunu, bu bölgede bulunan anıtlarda tanrı Ptah'ın genç kralı şekillendirirken resmedilmesinden anlamaktayız. Tanrı Ptah Tinit devrinde, Yukarı Mısır'ın kralı Menes'in M.Ö. 3100'de Delta bölgesini ele geçirip Mısır'ın birliğini ve I. Hanedanı kurmasıyla ve kendine başkent olarak Memfis şehrini seçmesiyle önem kazanmaya başlamıştır. Ptah adının "şekil veren, yapan" anlamına geleceği sanılmaktadır.

Mulâzım-ı Evvel Mehmed Nazif Efendi'nin Conkbayırı'nda Şehit Düşüşü ve Buna İlişkin Mustafa Kemal (Atatürk)in Bir Mektubu

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 451-460
Tam Metin
Olgular ve belgeler, -kuşkusuz- kendi başlarına tarihi oluşturamazlar; onları tarih biliminin süzgecinden geçirecek olan tarihçidir; ama, tarihçinin yaptığı binada harcı ve tuğlaları, olgular ve belgeler değil midir? Tarihçi, tarihsel olayların açıklanmasına yarayacak nitelikteki belgelere ulaşma ve onları tanık oldukları olaylar hakkında sorgulama amacını sürekli olarak taşır; oysa, sözkonusu belgeler, tarihsel olayları açıklamaya yarar bilgiler yanında, tarihin oluşum biçimi üzerinde rol oynamış önemli kişilere ait olma gibi, "manevi" bir değer de taşıyorsa; tarihçi, hem bilimsel sorgulamanın gereği hem de -büyük adamlarına sahip çıkmak zorunda olan toplumunun bir bireyi olarak- karanlıkta kalmış bir belgeyi gün ışığına çıkarmak gibi, iki yönlü sorumluluğu aynı anda duyuyor demektir. Bu yazının konu edindiği belge, Çanakkale Savaşları'nın önemli bir evresinde, 8 Ağustos 1915 (R. 26 Temmuz 1331) tarihinde, Conkbayırı'nda, Mareşal Fevzi Çakmak'ın kardeşi Mülâzım-ı evvel Mehmed Nazif Efendi'nin şehit düşmesi üzerine, o gün Anafatalar Grubu Kumandanlığı'na atanmış olan Miralay Mustafa Kemal'in, yine Çanakkale savunmasında görev yapan 5. Kolordu Kumandanı Mirlivâ Fevzi Paşa'ya yazdığı, 9 Eylül 1915 (R. 26.6.1331) tarihli mektubudur.

ABDULLAH CEYHAN, Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesi Elyazması Eserleri Kataloğu I, Ankara Emel Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.,VI+478 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 473-474
Tam Metin
Yurdumuzdaki muhtelif kütüphanelerin elyazması eserler yönünden çok zengin olduklarını biliyoruz. Kültürel zenginliklerimiz içerisinde önemli yer tutan bu eserlerin korunması ve bizden sonraki nesillere intikali, ilgililer kadar hepimize de düşen birer görevdir. Fakat bu eserlerin korunması yanında önem taşıyan bir görev de, araştırmacıların bunlardan faydalanması, yeni bilgiler edinirken geçmişin birikiminden azami ölçüde faydalanabilmeleridir. Bu ise elyazmalarının, araştırmacıların tedkikine, uygun ortamlarda sunulması, belki de daha önce araştırmacıları bu eserlerin varlığından haberdar etmekle mümkün olabilir. İşte bu hedefe yönelik olarak muhtelif kütüphanelerdeki yazmaları tanıtan çalışmalar yapılmış ve yapılmaktadır. Bu tarz çalışmalar yorucu ve çoğu defa bir ekip meselesi olduğu halde, mutlak zorunluluktur. Burada tanıtmaya çalışacağımız Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesi Elyazması Eserler Kataloğu I adlı çalışma da bütün bu nedenlerle önem taşıyan, yorucu ve uzun bir mesainin meyvesidir.

Karantina Meclisi'nin Kuruluşu ve Faaliyetleri

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 329-376
Tam Metin
Tarih boyunca çeşitli salgın hastalıklar insanların korku kaynağı olmuş, milyonlarca insan salgınlarda hayatını kaybetmiştir. Veba, kolera, tifüs, tifo, çiçek, grip gibi bulaşıcı hastalıklar tarihte korkunç salgınlara yol açmışlardır. XIV. yüzyılda Çin'de ortaya çıkan veba salgını bütün Asya'yı kaplamış, Avrupa'yı harap etmiştir. Avrupa nüfusunun muhtemelen üçte birini yok eden bu korkunç pandemide veba Avrupa'da 24 milyon, Çin'de de 13 milyon kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bunun gibi muhtelif zamanlarda hükmünü icra ederek kitleler halinde insanların ölümü ve büyük maddi kayıplarla sonuçlanan salgınlara karşı, tıbbi bilgilerin yetersizliğinden dolayı alınan tedbirler: Bulaşık yerleri kordon altına almak, hastalığın görüldüğü yerlerde, sokaklarda ateş yakmak, evlerin duvarlarını absent veya sirke ile ıslatmak ve karantinadan ibaretti.

Ahîlik ve Bir Ahî Şeceresi

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 295-310
Tam Metin
Osmanlı İmparatorluğu'nun üç kıt'ada 600 sene ayakta durabilmesinin sebeblerini "Ahîlik Teşkilâtı" nda aramak gerekir. Bunu şöyle de ifade etmek mümkündür. Ülkedeki çeşitli azınlık gruplara rağmen Osmanlı İmparatorluğu'nun üç kıtada 600 sene gibi uzun süre ayakta kalmasına sebep olan faktörlerin içinde "Ahîlik" ilke ve inançları vardır. Ahî, kelime olarak Arapça olup, kardeşim mânâsına gelmektedir. Terim olarak, esnaf ve san'atkâr birliklerini ifade eder ki, XIII. asırdan XX. asır başlarına kadar yamak, çırak, kalfa, usta hiyerarşisi içinde çeşitli meslek gruplarını iş başında yetiştirip, diplomasını özel törenlerle verip mensuplarının çalışma ve insanî davranışlarını kontrol eden meslekî bir kurumdur.

Turco-Armenian Relations And British Propaganda During The First World War

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 381-450
Tam Metin
In this paper I intend to trace cursorily the background of the incidents that took place in the Ottoman Empire, mainly in 1915, that caused a great tragedy to the people of Anatolia, especially to the Turks, other Muslims, and Armenians. I also intınd to examine that tragedy, its instigators, causes, effects, and how it was exploited by Britain's wartime propagandists, in the light of new documents that have come to my notice during recent studies. I hope that my conclusions may contribute to a better understanding of the Turco-Armenian relations, and of how those amicable relations were disrupted and exploited by external and extremist forces immediately before and during the fateful years of the First World War.

Birinci Dünya Savaşı Günlerinde Türk-Ermeni İlişkileri ve İngiliz Propagandası

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 377-380
Tam Metin
Birinci Dünya Savaşı günlerinde Türklerle Ermeniler arasında çıkan olayları, Ermeni militanlarıyla sempatizanları, Ermenilere karşı planlı biçimde yapılmış kırım, soykırımı ve toptan imha olarak nitelendirirler. Türkler ise, bu olayları, 'Hıristiyan Süper Devletlerce kendi çıkarları için kışkırtılan Ermenilerin, yurtları Türkiye'ye karşı ihaneti ve Türk-Ermeni çatışması olarak nitelendirirler.

New Research Opportunities in the Ottoman Archives of Istanbul

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 461-468
Tam Metin
When I first came to the Başbakanlık Arşivi at its old location in the İstanbul Provincial Governorship's Vilayet Bahçesi in 1956, opportunities for research were extremely limited. The only collections that were readily available were the Mühimme and Mühimme-i Mısır registers of Imperial fermans, themselves not entirely complete, the mass of financial registers heaped together in the Kâmil Kepeci collection, and the thousands of documents brought together in the Ali Emin, Ibn ul-Emin, Cevdet and Fekete collections.

GUYBUNNES (Ed.) Tell Ahmar: 1988 Season, Leuven 1990, Abr-Nahrain Supplement Series, Volume 2, Publications of the Melbourne University Expedition to Tell Ahmar, Volume I. 151 sayfa, 64 adet fotoğraf, plan, keramik çizimi ve tablo, 7 bölüm ve ek. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1994, Cilt 58, Sayı 222 · Sayfa: 469-472
Tam Metin
Kuzey Suriye'nin en önemli höyüklerinden biri olan Tell Ahmar'da ilk kazı 1928-1931 yılları arasında bir Fransız ekibi tarafından gerçekleştirilmişti ki, tanıtmaya çalıştığımız rapor bu ilk kazının yürütücüleri olan François Thureau-Dangin, Maurice Dunand, Lucien Cavro ve Georges Dossin'in anısına kaleme alınmıştır.