3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Adana'da 1572 Yılında Kullanılan Türk Erkek Şahıs Adları
Belleten · 1993, Cilt 57, Sayı 218 · Sayfa: 173-200 · DOI: 10.37879/belleten.1993.173
Özet
Tam Metin
Tarihte kullanılmış olan Türk şahıs adları üzerinde yapılacak çalışmalar tarih, dil, sosyoloji ve tarihî demografiyi ayrı ayrı ilgilendirmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Atalarımızın birinci Anayurt'tan Ebedî Anayurt'a gelinceye kadar geçirmiş olduğu bütün sosyal ve coğrafi çevrenin etkilerini onların almış olduğu şahıs adlarında izlememiz mümkündür.
Samsat'ta Bulunan Hiyeroglifli Bir Mühür Baskısı
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 1-2
Özet
Tam Metin
Aşağı Fırat havzasının en büyük yerleşim merkezi olan Samsat Höyük'te arkeolojik kurtarma projesi çerçevesinde Prof. Dr. Nimet Özgüç tarafından yapılan kazıların 1987 yılı kampanyası sırasında, şimdiye kadar elde edilen nisbeten az sayıdaki Hitit yazılı belgelerine bir yenisini ekleyen, hiyeroglifli bir mühür baskısı ele geçirilmiştir.
Ahmed Ârif Hikmet Beyefendi'nin Rumeli Tanzimat Müfettişliği ve Teftiş Defteri
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 69-166
Özet
Tanzimat Fermânı'nın 3 Kasım 1839 tarihinde ilânından kısa bir süre sonra, fermânda yer alan maddelerin lâyıkıyle tatbikini temin için, muhassıllık merkezi olan kazâlar ile bunlara bağlı bulunan kazâ, kasaba ve köylerin teftişine ihtiyaç duyulmuştur. Zirâ, vergilerin tahsili, mahalli meselelerin halli, memleket meclislerinin tertibi ya da, emlak ve nüfus tahriri gibi mühim meseleler üzerinde, türlü güçlüklerle karşılaşılmıştır. Halbuki bu konularla ilgili olarak, muhassıllara talimatlar verildiği ve müşirlere emirler gönderildiği halde, bazılarının, kendilerine havale olunan vazifeyi tam manasıyla anlayamadıkları, maiyyet memurlarıyla aralarında bir takım ihtilaflar meydana geldiği veya fermana aykırı hareket ettikleri görülmüştür. Bu yüzden, Tanzimat'tan beklenen neticenin temini için, Rumeli ve Anadolu'da fermânın tatbik olunduğu mahalleri teftiş etmek, gezdiği yerler hakkında lâyıkıyle mâlumat toplamak ve serî bir şekilde geri dönmek üzere, birer müfettişin gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece, memleketin asayiş ve mamuriyyetini, tebaanın huzûr ve refahını temin etmek maksadıyla ilan edilen fermanın, kazalarda ne şekilde tatbikine çalışıldığının açığa çıkarılması ve bu meyanda, her bir mahalde karşılaşılan meselelerin, mümkün olduğu kadar halli düşünülmüştür. Buna mukabil ahâlinin de, haklarında gösterilen merhamet ve şefkatin kıymetini bilerek, hamiyyet ve insaniyyetin de emrettiği şekilde, memleketlerinin imârı için sadâkatle çalışılacakları ümid olunmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu'na Yapılan İlk Musevi Göçlerinin Beşyüzüncü Yıldönümü
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 201-206
Özet
Tam Metin
XV. yüzyılın ilk döneminde, Bohemya, Avusturya ve Polonya'daki Musevi'ler, sistemli biçimde zulme tabi tutuluyorlardı; ancak, Portekiz ve İspanya'daki kimi Musevi'lerin ölümle tehdit edilerek Hıristiyan olmaya zorlanmaları ve 1492 yılında bu ülkelerden kovulmaları, onların toplu olarak göçlerine yol açıyordu. İspanya'yı Müslüman'lardan geri alan Katolik kırallar, İspanya yarımadasındaki Kuzey Afrika'lı Müslüman'lara büyük bir darbe indirmekle kalmıyor; aynı zamanda, kendi Musevi uyruklarını da ortadan kaldırmaya niyetleniyorlardı. Musevi'ler, 1412 yılından beri giysilerinde aşağılayıcı işaretler taşımaya zorlanıyor; 1480 yılında Enkizisyon, onlara zulüm yapmaya başlıyor ve sonuçta 300.000'e yaklaşık Musevi'nin mallarına el koyarak onları ülkeden çıkarıyordu. Yurtlarından kovulan Musevi'lerin kimileri Fas'a kaçıyor; ama birçoğu Osmanlı İmparatorluğu'na sığınarak coşkuyla karşılanıyordu.
XVI. Yüzyıl İran Şairlerinden Ada'iyi Şirazi'nin Selim-Namesi
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 13-30
Özet
Bu yazımızda, Osmanlılar döneminde Anadolu'da yazılmış şeh-name tarzındaki manzum eserlerin tipik bir örneğini oluşturan, XVI. yüzyıl İran şairlerinden Ada'i-yi Şirazi'nin (öl.928/1521) Selim-namesini bazı yönleri ile tanıtmaya çalışacağız. Yavuz Sultan Selim'in saltanatı döneminde İran'dan Anadolu'ya gelen Ada'i, bu padişah adına yazdığı adı geçen eserinde, bir taraftan padişaha son derece süslü ve zaman zaman da aşırı derecede abartılmış ifadelerle övgüde bulunurken, diğer taraftan da içinde yaşadığı çevre ve toplum hakkındaki gözlemlerine önemli bir yer vermiştir. Bu nedenle eser hem yazıldığı devrin siyasal olaylarına hem de toplumsal ve kültürel yapısına ışık tutacak niteliktedir.
The Fifth Centenary of The First Jewish Migrations to The Ottoman Empire
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 207-212
Özet
Tam Metin
During the first part of the fifteenth century Jews were subjected to systematic persecution in Bohemia, Austria, and Poland; but it was their oppression in Portugal and Spain, where some of them had submitted, under pain of death, to enforced Christianization, culminating, in 1492, in their expulsion, that gave the greatest impetus to their mass exodus. The Catholic kings, at the end of their reconquista of Spain, had not only cracked down radically on the Moriscoes (Moors), and on all the other Muslims of the Iberian peninsula, they had also envisaged a final solution for their Jewish subjects.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğu ile Ekonomik İlişkileri : XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı - Hint Ticareti İle İlgili Bir Araştırma
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 31-68
Özet
Tam Metin
XVIII. yüzyıl Osmanlı tarih araştırmalarında İmparatorluğun Batı ile olan ekonomik ilişkileri yeterli denebilecek kadar aydınlatılmış olmasına karşın, Doğu ile ilişkileri örneğin İran ve Hindistan ile ticareti ihmal edilmiştir. Bu araştırmada Fransız arşivlerinden bir belgeye dayanarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı-Hint ticaretinin yapısı incelenecek, Doğu ile ilişkiler konusunda ipuçları yakalanmağa çalışılacaktır.
Hittitologues Et Byzantinistes A La Decouverte de L'Asie Mineure
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 243-260
Özet
Tam Metin
C'etait en 1951, en compagnie de M.Eugene Dalleggio je faisais un voyage d'etude dans la region d'Ereğli. Lorsque nous avons penetre dans l'etroite gorge d'Ambarderesi deux choses nous preoccupaient: visiter et etudier les ruines byzantines dites Kızlarsarayı et denicher au bas du ravin le relief hittite qui, selon les specialistes doit etre une replique de celui qui orne la source d'İvrizsuyu. Il etait fort passionnant de trouver dans un endroit si difficilement accessible, dans ce ravin sombre et oublie, cote a cote, les souvenirs de deux civilisations anatoliennes disparues. Ici aussi comme ailleurs sur la fameuse stele d'Egrek (Agrak) Byzance s'etait greffe a l'Hittite.
1912 Seçimleri ve Eskişehir'de Meydana Gelen Olaylar
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 459-482
Özet
Tam Metin
İnsanların kendilerini yönetecek olanları belirli bir süre için özgür iradeleriyle kurallara uygun bir şekilde belirlemesine seçim denir. Seçim, çağdaş demokrasilerde yöneticilerin belirlenmesi için vazgeçilmez temel kuralların başında gelir. Siyasal yönetim sistemlerinin gelişimine paralel olarak seçimlerin de geliştiği görülmektedir. 1789 Fransız İhtilali öncesinde yöneticiler seçime başvurmaktan hoşlanmazdı. Antik Yunan ve Roma kentlerinde kenti ilgilendiren bazı konularda sınırlı sayıda halkın oylarına başvurulurken; Ortaçağda ancak kent kilise ve meslek örgütlerinde seçim yapılırdı. Kentlerin büyümesi, burjuva sınıfının güçlenmesi iktisadi yaşamı olduğu kadar siyasal yaşamı da etkiledi. Kent yönetimine katılarak varlıklarını, güçlerini ve yeterliliklerini kanıtlayan burjuvalar devlet yönetimine de katılmak istediler. Geleneksel sistemi kökünden değiştirecek olan bu isteklere yöneticiler pek de sıcak bakmadılar. Kimi ülkelerde yöneticiler halkın devlet yönetimine katılımını reformist uygulamalarla gerçekleştirirken kimi ülke yöneticileri de ülkelerini büyük kanlı devrimlere sürüklediler. Böylece mutlak monarşilerin yerini halkın temsilcilerinden oluşan parlamentolu yeni rejimler almaya başladı. Seçme ve seçilme hakkının varlıklı erkeklere özgü olması tartışmalara yol açtı. Demokrasi halkın egemenliğine dayanan bir rejim olduğuna göre halkın tümünün iradesini yansıtan bir yönetimin getirilmesi zorunlu görüldü. Nitekim büyük bir mücadeleden sonra seçme ve seçilme hakkı zengin-yoksul, erkek-kadın ayrımı yapılmadan tüm halkın temel haklarından biri olduğu kabul edilerek, temsili rejimin vazgeçilmez bir unsuru oldu. Biz, bu makalemizde Türk toplumunun yaşamında önemli bir yer tutan 1912 genel seçimleri sırasında Eskişehir'de meydana gelen olayları inceleyeceğiz. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için seçim olgusunun toplumsal yaşamımızda izlediği gelişme çizgisini de kısaca açıklayacağız.
İlk Türk Basımevinin Kuruluşunda İki Kültür Elçisi: Savary De Brèves İle İbrahim Müteferrika
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 275-306
Özet
Tam Metin
Fransa'nın 1592-1604 yılları arasındaki İstanbul Büyükelçisi, daha sonra 1608-1614 yılları arasındaki Papalık Büyükelçisi olan Savary de Breves, Roma'da bulunduğu sırada, "Typographia Savariana" adını taşıyan ilk Fransız Doğu basımevini kurmuştu. Paris'e geri çağrılan Breves, "Imprimerie des Langues orientales, arabique, turquesque, persique..." ("Arap, Türk, Fars... Doğu Dilleri Basımevi") adını verdiği basımevini oraya nakletti. 1615 yılında şu kitabı yayımladı: Fransa Padişahı ile Âl-i Osman Padişahı mabeyninde münakid olan ahidnamedir ki zikrolunur/Articles du traicte faict en l'annee 1604 entre Henri le Grand, roi de France et de Navarre, et le sultan Amat, empereur des Turcs, par l'entremise de François Savary, seigneur de Breves, conseiller du roi en se Conseil d'Estat et Prive, lors Ambassadeur pour sa Majeste a la Porte dudit Empereur. Daha önce Türkçeden, genellikle transkripsiyon olarak, bir şeyler basılmıştı, ama ilk kez olarak Avrupa'da Türkçe bir kitap basılıyordu. 1729 yılında, Paris'te ilk "Imprimerie turquesque" ("Türk basımevi")'nin ortaya çıkışından aşağı-yukarı yüzyıl sonra, İstanbul'da, ilk Türk basımevinin makinelerinden bir kitap çıkıyordu. Bu da, yalnız Osmanlı İmparatorluğunda değil, bütün İslam ülkelerinde de, Yahudilerin ve Hristiyanların elinde olmayan ilk basımeviydi.