3787 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3787
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3787
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 271
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 98
1912 Seçimleri ve Eskişehir'de Meydana Gelen Olaylar
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 459-482
Özet
Tam Metin
İnsanların kendilerini yönetecek olanları belirli bir süre için özgür iradeleriyle kurallara uygun bir şekilde belirlemesine seçim denir. Seçim, çağdaş demokrasilerde yöneticilerin belirlenmesi için vazgeçilmez temel kuralların başında gelir. Siyasal yönetim sistemlerinin gelişimine paralel olarak seçimlerin de geliştiği görülmektedir. 1789 Fransız İhtilali öncesinde yöneticiler seçime başvurmaktan hoşlanmazdı. Antik Yunan ve Roma kentlerinde kenti ilgilendiren bazı konularda sınırlı sayıda halkın oylarına başvurulurken; Ortaçağda ancak kent kilise ve meslek örgütlerinde seçim yapılırdı. Kentlerin büyümesi, burjuva sınıfının güçlenmesi iktisadi yaşamı olduğu kadar siyasal yaşamı da etkiledi. Kent yönetimine katılarak varlıklarını, güçlerini ve yeterliliklerini kanıtlayan burjuvalar devlet yönetimine de katılmak istediler. Geleneksel sistemi kökünden değiştirecek olan bu isteklere yöneticiler pek de sıcak bakmadılar. Kimi ülkelerde yöneticiler halkın devlet yönetimine katılımını reformist uygulamalarla gerçekleştirirken kimi ülke yöneticileri de ülkelerini büyük kanlı devrimlere sürüklediler. Böylece mutlak monarşilerin yerini halkın temsilcilerinden oluşan parlamentolu yeni rejimler almaya başladı. Seçme ve seçilme hakkının varlıklı erkeklere özgü olması tartışmalara yol açtı. Demokrasi halkın egemenliğine dayanan bir rejim olduğuna göre halkın tümünün iradesini yansıtan bir yönetimin getirilmesi zorunlu görüldü. Nitekim büyük bir mücadeleden sonra seçme ve seçilme hakkı zengin-yoksul, erkek-kadın ayrımı yapılmadan tüm halkın temel haklarından biri olduğu kabul edilerek, temsili rejimin vazgeçilmez bir unsuru oldu. Biz, bu makalemizde Türk toplumunun yaşamında önemli bir yer tutan 1912 genel seçimleri sırasında Eskişehir'de meydana gelen olayları inceleyeceğiz. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için seçim olgusunun toplumsal yaşamımızda izlediği gelişme çizgisini de kısaca açıklayacağız.
İlk Türk Basımevinin Kuruluşunda İki Kültür Elçisi: Savary De Brèves İle İbrahim Müteferrika
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 275-306
Özet
Tam Metin
Fransa'nın 1592-1604 yılları arasındaki İstanbul Büyükelçisi, daha sonra 1608-1614 yılları arasındaki Papalık Büyükelçisi olan Savary de Breves, Roma'da bulunduğu sırada, "Typographia Savariana" adını taşıyan ilk Fransız Doğu basımevini kurmuştu. Paris'e geri çağrılan Breves, "Imprimerie des Langues orientales, arabique, turquesque, persique..." ("Arap, Türk, Fars... Doğu Dilleri Basımevi") adını verdiği basımevini oraya nakletti. 1615 yılında şu kitabı yayımladı: Fransa Padişahı ile Âl-i Osman Padişahı mabeyninde münakid olan ahidnamedir ki zikrolunur/Articles du traicte faict en l'annee 1604 entre Henri le Grand, roi de France et de Navarre, et le sultan Amat, empereur des Turcs, par l'entremise de François Savary, seigneur de Breves, conseiller du roi en se Conseil d'Estat et Prive, lors Ambassadeur pour sa Majeste a la Porte dudit Empereur. Daha önce Türkçeden, genellikle transkripsiyon olarak, bir şeyler basılmıştı, ama ilk kez olarak Avrupa'da Türkçe bir kitap basılıyordu. 1729 yılında, Paris'te ilk "Imprimerie turquesque" ("Türk basımevi")'nin ortaya çıkışından aşağı-yukarı yüzyıl sonra, İstanbul'da, ilk Türk basımevinin makinelerinden bir kitap çıkıyordu. Bu da, yalnız Osmanlı İmparatorluğunda değil, bütün İslam ülkelerinde de, Yahudilerin ve Hristiyanların elinde olmayan ilk basımeviydi.
HANSGERD HELLENKEMPER-FRIEDRICH HILD, Neue Forschungen in Kilikien, Österreichische Akademie der Wissenschaften, philosophisch-historische Klasse, Denkschriften, 186. Band, Veröffentlichung der Kommission für die Tabula Imperii Byzantini, Herausygeber: Herbert Hunger, Band 4, 21x30 cm., 144 s., 24 fig., 201 Abbildungen, Wien, Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 1986. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 307-310
Özet
Tam Metin
Amanoslardan Manavgat (Melas) çayına kadar uzanan ve İlkçağda Anadolu'nun en geniş bölgelerinden biri olan Kilikya hakkındaki araştırmaların geçmişi yaklaşık 150 yıl öncesine dayanır. Çukurova'yı içine alarak, Limonlu (Lamas) çayına kadar uzanan doğudaki Ova Kilikya'nın (Cilicia Pedias) aksine, batıdaki dağlık bölge Taşeli (Cilicia Tracheia veya Cilicia Aspera) henüz keşfedilmemiş yerleşme ve kalıntılara sahip gözükmektedir. Bunun başlıca nedeni Ova Kilikya'nın aksine, Taşeli'nde, kıyıkesimi dışında iç bölgelerdeki ulaşım ağının güçlükleridir. Üzerinde çok durulan Göksu (Kalykadnos)-Limonlu (Lamas) arasındaki bölgede bile, literatüre geçmemiş kalıntıların varlığı kendi gözlemlerimizin bir sonucudur. Bu bakımdan Taşeli hala dikkatli araştırıcılar için bir hazinedir.
Pamphylia Bölgesi ve Çevresi Eski Yol Sistemi
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 361-370
Özet
Tam Metin
Antik Çağda Pamphylia Bölgesi Ord. Prof. M. A. Mansel'in tanımlamasıyla "... bugünkü Antalya Vilayeti'nin düzlük alanlarını kapsıyordu" Bölgenin sınırları ile ilgili bir çok tanım yapılmış olmasına karşın, Sayın Mansel'in bu tanımıyla belirlediği sınırlar hemen hiç tartışılmamıştır. Antik Çağda Pamphylia'da Olbia, Perge, Sillyon, Aspendos, Side gibi önemli kentler yer alıyordu. Bölgede kurulu bulunan kentleri birbirine ve bölgeyi kuzey, kuzey-batısındaki Pisidia'ya, kuzey doğusundaki Lycaonia'ya ve güney batısındaki Lykia'ya bağlayan antik ve sonraki çağlara ait yol güzergahlarının belirlenmesi amacıyla yaklaşık 10 yıldan bu yana yürüttüğüm araştırmalarla görülmüştür ki, genellikle nehir ve ırmakların oluşturduğu vadiler boyunca inşa edilen yollar, sahilden yükseklere çıkıldıkça daha belirgin izler vermekte ve özellikle sert, kayalık zeminlerde varlıklarını hala sürdürmektedirler.
Sovyet Tarih Araştırmalarında Bazı Yeni Yaklaşımlar Üzerine
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 215 · Sayfa: 261-274
Özet
Tam Metin
Sayın profesör Yaşar Yücel! Sayın bayanlar! Sayın baylar! Saygıdeğer toplantınıza beni davet ettiğiniz ve bir konuşma yapma olanağını verdiğiniz için içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Son zamanlarda sovyet tarih biliminde incelenen bazı sorunlara bu konuşmada dikkatinizi çekmek isterim. Tüm yaşamımızda perestroyka, yani yeniden yapılanmanın uygulandığı günlerde, glasnost dediğimiz açıklık ve demokratikleşme sürecinde, halkın bilincinde de köklü değişiklikler yapılıyor. Bunsuz, tabii, hayatımız yenilenemez. Geçmişe artan bir ilgi duyulması, 70 yıllık hayatımızın sonuçlarını derinden inceleyip anlamak isteği, bugün sovyet toplumu için karakteristik niteliklerdir. Sovyet kamuoyunun kanısınca, ülkemize başarı kazandıran şeylerin olduğu kadar, acıklı ve feci deneyimlerin nedenlerini de inceleyip anlamak gerekir.
Bartholomaeus Georgievic'in Türkler Hakkındaki "De Turcarum Ritu Et Caermoniis" (1544) Adlı Yazısı ve Türkçe Tercümesi
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 437-458
Özet
Tam Metin
Bartholomaeus Georgievic, daha 16 yaşlarında bir delikanlıyken, Mohaç seferi (29. Ağustos 1526) esnasında Türkler tarafından esir alınmış ve yazılarından anlaşılacağı üzere, 13 yıl Türklerin esareti altında kalmıştır. Georgievic'in 1505-1510 yılları arasında doğduğu ve 1566 yılında öldüğü tahmin edilmektedir. Yazılarında kendisini Macar veya Sırp asıllı olarak tanıtır. Georgievic, 1544'de ilk kitapcığı olan De Turcarum ritu et caeremoniis (De ritu) ve De afflictione tam captivorum quam etiam sub Turcae tributo viventium christianorum'u ve yine aynı sene De ritibus et differentiis Graecorum et Armenorum'u yayımlar.
Piri Reis Haritası Üzerinde Amerika'da Yapılan Geniş ve Derin Çalışmaları İçeren The Maps of the Ancient Sea Kings (Eski Deniz Krallarının Haritaları) Kitabının Türkçe Özeti
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 405-436
Özet
Tam Metin
Piri Reis haritasının önemli olduğunu ve bu önemin, Kolombus'un Amerika'yı keşfinden kısa bir süre sonra, 1513 yılında bir Türk amirali tarafından yapılmış olmasından kaynaklandığını biliyordum. Fakat onun insanlık ve kültür tarihi bakımından ne denli önemli bir araştırma yolu açtığını, harita üzerinde ne derin çalışmalar yapıldığını, ancak şu son yıllarda anlamış ve öğrenmiş bulunuyorum.
Hacı Zağanos'un Elçilik Raporu
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 391-404
Özet
Tam Metin
Faik Reşit Unat'ın, Bekir Sıtkı Baykal tarafından tamamlanıp yayımlanan "Osmanlı Sefirleri ve Sefaretnameleri"nden yıllar önce yararlanırken, "bugün için, kendisini malûm olan en eski bir [Osmanlı] Sefaret raporu olarak kabul" edilen ve 1462 yılı öncesine ait görülen bir belgenin tanıtımındaki çelişkilerden hareketle, o belgeyi incelemiş ve tarihini Nisan 1495 olarak açıklamakla en az otuzüç yıl ileriye kaydıran sonucu doktora tezimin ikinci eki olarak sunmuştum. Unat'ın kitabının iki yıl önce çıkan ikinci baskısının bir tıpkıbasım olması, beni söz konusu araştırmamı Türkçe olarak takdim etmeye yöneltti.
Haçlı Seferleri Dönemi Kalelerinden Râvendân
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 371-390
Özet
Tam Metin
XI.-XIII. yüzyıllarda İslâm-Haçlı çatışmalarında pek çok olayın yaşandığı Güneydoğu Anadolu'nun Râvendân kalesi, bugün sadece yalnızlığa değil, kaderine de terkedilmiş bulunuyor. Râvendân kalesine, Gaziantep'ten Kilis'e Burç kasabası üzerinden giden yol ile ulaşılmaktadır. Yol, Gaziantep'ten Burç'a kadar asfalt olup geri kalan kısmı stabilizedir. Kalenin Gaziantep'e uzaklığı 40 km.'dir. Kilis ilçesinin ise 24 km. kuzeybatısındadır.
Türk Görüntüsünün Rönesans Dönemi İngiliz Edebiyatına Yansıması
Belleten · 1992, Cilt 56, Sayı 216 · Sayfa: 567-590
Özet
Tam Metin
İngilizlerin genelde Türklerle ilgili konulara ilgileri ancak on altıncı yüzyılın son yıllarında yani Türklerle Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerin başlamasından yüzyılı aşkın bir süre sonra önem kazanmaya başlamıştı. Bu tarih Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme sürecine başladığı zamana denk gelir. Bu gecikmenin kendine özgü nedenleri yok değildi. Elbette ki, en önemlisi coğrafi nedenlerdi: Her iki ülke de Avrupa'nın iki uç noktasında bulunuyordu. Yolculuklar bir çok zorluğu da beraberinde getiriyor ve çok uzun sürüyordu. Sanderson'ın 1584 yılındaki İngiltere'den İstanbul'a kadar süren ilk yolculuğu tam beş ay sürmüştü. 1591 yılında gerçekleştirdiği ikinci yolculuk ise hemen hemen altı ayını almıştı. Bu yüzden, ulaşım konusundaki zorluklar, Türkiye ve İngiltere'nin uzun süre birbrilerine yabancı kalmalarında önemli bir faktör sayılmalıdır. Aynı nedenden dolayı İngiltere Türk tehlikesi sınırının dışında kalıyordu. Ne Türklerin heybetli orduları, ne donanmaları ve hatta ne de Akdeniz korsanları, "hendekle korunma" ayrıcalığı içinde emniyette olan bu ada ulusu için bir tehlike oluşturmuyordu.