3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Dokimeon Heykelleri

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 605-612
Tam Metin
Pisidia Antiocheia'sı heykellerini araştırırken bu kentte bulunan bazı yontuların malzemesinin, Dokimeon mermer ocaklarında elde edilen beyaz kaliteli mermerden olmaları, ayrıca aynı mermerden yapılmış olup bu yontularla önemli stil benzerlikleri gösteren Bozhöyük yakınında Kandilli'de bulunan ve şimde İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen İmparator Marcus Aurelius ve karısı Genç Faustina portrelerinin de hangi atelyede üretildiği sorusu, bizi Dokimeon mermerinden yapılan heykelleri birlikte araştırmaya yöneltmiştir.

XIII.-XV. Yüzyıllarda Anadolu'da Türk-Hıristiyan Dini Etkileşimler ve Aya Yorgi (Saint Georges) Kültü

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 661-674
Tam Metin
Anadolu'nun türkleşmesi ve islâmlaşması tarihi, asrımızın başından günümüze kadar Franz Babinger, F. W. Hasluck, Fuad Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı, Osman Turan, Irene Melikoff ve Speros Vryonis gibi ilim adamlarını meşgul eden, dikkate diğer, kaynakları zengin ve çeşitli, çok verimli bir araştırma sâhası olmuştur. Bilhassa, elîm vefatının 25. yıldönümünü üzüntüyle idrak ettiğimiz merhum Fuad Köprülü'nün, başta temel ve klasik eseri Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar'ı olmak üzere, muhtelif kitapları ve makaleleriyle bu sahayı adeta apayrı bir araştırma disiplini durumuna getirdiğini söylemek mübalağalı sayılmamalıdır. O, "Anadolu'da İslamiyet" adındaki klâsikleşmiş meşhur makalesinde bu konunun sanki araştırma planını çizmiş ve pek çok meseleye dikkati çekmiştir. Bununla beraber, aradan geçen şu kadar yıldır değerli çalışmalarla bir hayli mesafe katedildiğini de belirtmek lazımdır. Ne var ki, bahis konusu sahanın araştırılıp aydınlatılacak daha bir çok meselesi bulunmaktadır. Bunlardan birini de, Anadolu'ya Türkler'in yerleşmesiyle birlikte başlayan islâmlaşma ve türkleşme sürecinde müslüman Türkler'le yerli hıristiyan halk arasında cereyan eden karşılıklı dini tesirler ve bu arada evliya yahut aziz kültleri teşkil eder.

Karadeniz'in Kapalılığı Karşısında Avrupa Küçük Devletleri ve "Mîrî Ticâret" Teşebbüsü

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 687-756
Tam Metin
Ahdnâmelerde yer almasına rağmen, Karadeniz'de serbestçe ticaret yapabilmeyi öngören maddelerin, aynı şekildeki Akdeniz ile ilgili olanların tamamen aksine, kullandırılmayan ve kullanılamayan bir hak olarak saklı kalmış olması dikkat çekicidir ve dikkat çekici olduğu kadar üzerinde de fazla çalışılmamış bir konudur. Mısır-Girid ve Mora üzerinden geçtiğini farz ettiği bir hat ile Akdeniz'i İkiye bölen ve bu "hatt-ı mefrûz"un doğusundaki sahillerin tamamının kendi toprakları ile sarılmış olması gerçeğinden hareketle, bu sahayı kendisine mahsus bir "içdeniz" gibi gören Osmanlı Devleti, burada ticaret yapma hakkını çeşitli dönemlerde ve genelde zaman zaman ticari kayguların ötesindeki politik saiklerin etkisiyle Avrupa devletlerine bahş etmiş bulunuyordu, ki bunlara Osmanlı terminolojisinde Ahdnâme veya Frenkçe tâbiri ile Kapitulasyon denilmekte olduğu hep malumdur. Bu mefruz hattın doğusunu Avrupa ticaretine açık tutan Osmanlı Devleti, yine tüm sahilleriyle hakim ve sahibi bulunduğu Karadeniz'e yabancı gemilerin girmelerini ve ticaret yapmalarını kesin olarak yasaklamış ve bu yasaklamasını yüzyıllar boyu özenle sürdürmüştür.

Takvim-i Vekayi'de Ermenilerle İlgili Haberler (1908-1915)

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 797-854
Tam Metin
XIX. yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı İmparatorluğu için içte ve dışta yeni sorunların doğduğu bir dönem olmuştur. Bilindiği gibi Fransız İhtilâli'nin ortaya attığı milliyetçilik akımı imparatorluğun parçalanmasında rol oynayan en önemli faktörlerden birisi olmuş, 1829'da Yunanlıların bağımsızlıklarını almalarıyla başlayan süreç diğer Hristiyan azınlıklara da yayılarak onların birer birer imparatorluktan kopmalarıyla sonuçlanmıştır. Milliyetçilik akımından etkilenen azınlıklar arasında Ermeni toplumu da bulunmaktaydı. Ermeniler ve Türkler Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde başlangıçtan beri barış ve dostluk içerisinde yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet 1453'de İstanbul'u aldıktan sonra, Bursa'daki Ermeni Piskoposunu İstanbul'a getirterek ona "Patrik" ünvanını vermiş, bu tarihten sonra Ermeni toplumunun, hukuk, eğitim ve sosyal işleri patriklik tarafından görülmeye başlanmıştı. Ermeni ve Türk toplumları, diğer Hristiyan azınlıklara oranla birbirleriyle yakın ilişkiler kurarak kaynaşmışlardı. Ermeniler pek çok önemli resmi devlet görevlerinde de bulunmuşlardı.

İmparatorluktan Cumhuriyete, Türk Mali Politikasına Bakış

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 757-796
Bir devletin sosyo-ekonomik yapısını yansıtan ve çağdaş değer sistemlerine göre kalkınma düzeyini gösteren en önemli faktörlerden biri, hiç şüphesiz o devletin maliye politikası ve o politikanın ortaya koyduğu mali düzenlemelerdir. Bu mali düzenlemeler, ister geçmişte olsun, ister günümüzde olsun; o devletin yönetim biçiminde tutan, ekonomik ve politik etkinliklerine kadar uzanmakta ve bunların sayesinde şekillenerek vücut bulmaktadır. Devletin maliye politikasının sağlam ve gerçekci temellere dayanmaması ve çağın gerisinde kalarak kendini yenileyememesi, buna paralel olarak mali düzenlemelerde yapılan hatalar, o ülkede sosyal çalkantılara sebep olduğu gibi, bazen o ülkenin siyasi bağımsızlığını bile tehlikeye düşürebilmektedir. Bunun en güzel örneğini dünya tarihinin en uzun ömürlü ve en iyi organize edilmiş devletlerinden biri kabul edilen Osmanlı İmparatorluğu vermektedir.

D. KRASSZON, A Concise History of Veterinary Medicine, Academia Kiada, Budapeste 1988. 458 sayfa. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 855-856
Tam Metin
Eser bir önsöz, beş bölüm, bibliyografya, kronolojik tablo, ad ve konu indeksinden meydana gelmiştir. Eserde, ilk bölüm paleontropolojik dönemde, Mezopotamyada, Eski İran'da, Eski Hindistan'da ve Eski Çin'de hayvanların tedavisi konudunda bilgi verilmiştir. Bilindiği gibi, veteriner hekimlik bu devirde rituel motiflerle meczolmuş durumda bulunmakdaydı. Bu eski uygarlıklarda bu paralelde bilgilerle yoğun şekilde karşılaşılmaktadır. Eserin ikinci kısmında, başta Aristoteles'teki konuyla ilgili çalışmalar olmak üzere, klasik Yunanda, İskenderiye Okulunda, ve Roma İmparatorluğu'ndaki veteriner hekimlik konusundaki çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir.

The Protégé System in the Ottoman Empire and its Abuses

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 675-686
Following the establishment of regular diplomatic relations between the Ottoman Empire and foreign states in the sixteenth century, the Ottomans began to face what came to be known as the protégé system, which later proved to be the most dangerous threat to the very existence of their empire. This was the notion of foreign protection for the non-Muslim subjects of the Ottoman Empire.

Doğumunun 110. Yıl Dönümünde Atatürk Makedonya'da Türklük Coşkusu İle Anıldı

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 214 · Sayfa: 857-860
Tam Metin
Son yıllarda Avrupa ve Balkan Yarımadası'nda esen yumuşama ve demokrasi rüzgârı, Yugoslavya'daki Türklerin durumunu da olumlu yönde etkiledi. İlk kez örgütlenme hakkı tanınması sayesinde Makedonya'da Türk Demokratik Birliği kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı Sayın Namık Kemal Zeybek'in Ağustos 1990'da, Makedonya'ya yaptığı verimli faaliyetlere zemin sağladı. Bunların arasında en önemli etkinlik 23-26 Nisan 1991 tarihleri arasında, Atatürk'ün Doğumunun 110. Yıl Dönümü dolayısıyla Üsküp, Kalkandelen, Gostivar (Kozivar) ve Manastır'da gerçekleşti.

İznik Roma Açıkhava Tiyatrosundaki Kilisede Bulunan Bebek İskeletleri

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 315-322 · DOI: 10.37879/belleten.1991.315
Tam Metin
Bursa iline bağlı İznik ilçesinde Roma Açıkhava Tiyatrosu'nun açılması amacıyla Bedri Yalman başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları sırasında, bir kilise kalıntısıyla karşılaşılmış; çok sayıda bebek kilisede gömülü olarak bulunmuştur (Yalman, 1987). Gerekli temizlik, onarım ve antropolojik analizleri yapılmak üzere laboratuvarımıza teslim edilen bebek iskeletleri toplam 22 bireyi temsil etmektedir. Süt dişlerinin kök ve taçlarındaki gelişme derecesi başta olmak üzere, gerektiğinde uzun kemiklerin diyafiz uzunluklarından yararlanarak ölüm yaşlarını tesbit ettiğimiz (Brothwell, 1981; Ubelaker, 1978; Olivier ve Demoulin, 1976) bebeklerin tam listesini Tablo: I'de gösterdik. Söz konusu tablodaki yaş dağılımından da anlaşılacağı üzere, kiliseye gömülen bebeklerin % 50'sinin 1 yaşına basmadan öldüğü görülür. Bebeklerin ortalama ölüm yaşı da 16,2 aydır.

Mimarbaşı Sedefkâr Mehmet Ağa Dönemi Edirne Yapıları ve Defterdar Ekmekçioğlu Ahmet Paşa

Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 393-414 · DOI: 10.37879/belleten.1991.393
Tam Metin
Bu çalışmada 1603-1622 tarihleri arasında Hassa Baş Mimarı olarak görev yapan Sedefkâr Mehmet Ağa'nın Edirne'de yaptığı eserler ile bu eserler arasında önemli bir yer tutan Defterdar Ekmekçioğlu Ahmet Paşa'nın yaptırdığı yapılar mimari form ve işçiliklerinde görülen devirsel yenilemeleri ele alınarak irdelenmektedir.