3787 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3787
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3787
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 338
- Osmanlı 271
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 98
İznik Roma Açıkhava Tiyatrosundaki Kilisede Bulunan Bebek İskeletleri
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 315-322 · DOI: 10.37879/belleten.1991.315
Özet
Tam Metin
Bursa iline bağlı İznik ilçesinde Roma Açıkhava Tiyatrosu'nun açılması amacıyla Bedri Yalman başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları sırasında, bir kilise kalıntısıyla karşılaşılmış; çok sayıda bebek kilisede gömülü olarak bulunmuştur (Yalman, 1987). Gerekli temizlik, onarım ve antropolojik analizleri yapılmak üzere laboratuvarımıza teslim edilen bebek iskeletleri toplam 22 bireyi temsil etmektedir. Süt dişlerinin kök ve taçlarındaki gelişme derecesi başta olmak üzere, gerektiğinde uzun kemiklerin diyafiz uzunluklarından yararlanarak ölüm yaşlarını tesbit ettiğimiz (Brothwell, 1981; Ubelaker, 1978; Olivier ve Demoulin, 1976) bebeklerin tam listesini Tablo: I'de gösterdik. Söz konusu tablodaki yaş dağılımından da anlaşılacağı üzere, kiliseye gömülen bebeklerin % 50'sinin 1 yaşına basmadan öldüğü görülür. Bebeklerin ortalama ölüm yaşı da 16,2 aydır.
Mimarbaşı Sedefkâr Mehmet Ağa Dönemi Edirne Yapıları ve Defterdar Ekmekçioğlu Ahmet Paşa
Belleten · 1991, Cilt 55, Sayı 213 · Sayfa: 393-414 · DOI: 10.37879/belleten.1991.393
Özet
Tam Metin
Bu çalışmada 1603-1622 tarihleri arasında Hassa Baş Mimarı olarak görev yapan Sedefkâr Mehmet Ağa'nın Edirne'de yaptığı eserler ile bu eserler arasında önemli bir yer tutan Defterdar Ekmekçioğlu Ahmet Paşa'nın yaptırdığı yapılar mimari form ve işçiliklerinde görülen devirsel yenilemeleri ele alınarak irdelenmektedir.
Myriokephalon Savaşının Yeri: Çivril Yakınında Kûfi Çayı Vadisi
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 99-116
Özet
Tam Metin
İmparator Manuel Komnenos, Rum (Anadolu) Selçuklu devletinin çok güçlendiğini ve Doğu Roma İmparatorluğu için büyük bir tehlike oluşturduğunu görmenin, kendi olanaklarını da yeterli saymanın yani düşmanı yenebileceğine güvenmenin sonucunda, Rum (Anadolu) Selçuklu devletini can evinden vurmak, yıkıp yok etmek amacıyla 1176 yılında Konya üzerine sefere çıkmıştı. Bilmediğimiz bir nedenle, impatorluk ordularının güneybatıya giderken kullanageldiği, Dorylaeion/Eskişehir'den geçen ana yolu izlemedi ve önce dosdoğru güneye, Denizli yöresine inip oradan Laodikeia (Denizli ile Pamukkale arasında kalıntıları bulunan Lâdik), Khonai (Denizli doğu yakınındaki bucak merkezi Honaz) üzerinden doğuya yöneldi. 70.000 kişilik ordusu, Konya'yı kuşatıp ele geçirmeyi amaçladığından, mancınıklar, arabalara bindirilmiş merdivenler gibi kuşatma savaşı araçlarını da birlikte getiren ağır bir ordu idi.
Hititlerde Tuz ve Kullanımı
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 1-8
Özet
Tam Metin
Bu çalışmaya ileride tuz ile ilgili yapılacak kapsamlı bir araştırmaya baz oluşturmak amacıyla başladık. Elde edilen ilk bulguları yararlı olacağı düşüncesiyle bir an önce yayınlamayı yeğledik. İnsan vücudunun yapı taşlarından olan, halk arasında "yemek tuzu" adıyla anılan Sodyum klorür'e (NaCl) erişkinlerde günde 10-20 gr. gereksinim duyulmaktadır. Bitkisel gıdalarla beslenen insanlarda aldığı besin gereği potasyum vücutta yoğunlaşmaktadır. Potasyum idrarla vücuttan çıkarken sodyumu da beraberinde götürmektedir. Böylece doğal olarak vücuttaki gerekli tuz miktarı azalmakta ve metabolizmanın tuz gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca terleme ve bazı diğer yollardan vücuttaki tuz eksilmektedir. İlkçağda insanların tarımsal üretime geçmeleri, bitkisel gıdalara yönelmeleri daha az et yemelerine neden olmuştur. Böylece tuzun ek olarak alınması gereksinimi doğmuştur. Bu durum insanları doğal tuz kaynaklarından yararlanmaya yöneltmiştir.
Kargı Köyü Büyük Çalıştepe Definesi
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 33-38
Özet
Tam Metin
Definenin Yeri ve Tanımı: Define, Muğla İli, Fethiye İlçesi, Kargı Köyü, Büyük Çalıştepe Mevkii'nde bir kaçak kazı sonucu bulunmuştur. Bayram GÖCER isimli bir şahıs bu defineyi 2.8.1974 yılında Fethiye Müzesine satmıştır. Söz konusu define pişmiş toprak bir gözyaşı (Unguenterium) kabı içersinde 61 adet olarak bulunmuştur. Definedeki sikkeler M.Ö. 167-88 yılları arasında Rodos'ta darp edilmişlerdir. Sikkelerin tamamı gümüş drahmidir. Ağırlıkları: 2,80 ve 3,15 gr., çapı: 14 ve 15,5 mm., kalınlıkları: 3 ve 3,5 mm. arasında değişmektedir.
Selçuklu Devletinin Askeri Teşkilatının Eyyubi Devleti Askeri Teşkilatına Tesiri
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 117-120
Özet
Tam Metin
Eyyubi Devletinin askerî teşkilatına değinmeden önce Selçuklu askerî teşkilatının ana hatlarına bakma gerektiği kanaatindeyim. Selçuklularda askerî teşkilatta yapılan en mühim değişikliklerden biri askerî iktadır. Bu sayede pek kalabalık orduların devlete yük olmadan beslenmesi mümkün kılınmıştır. Eski Türk toprak hukukunun yeni şartlara uydurulması ile ortaya çıkarılan ikta, askerî olduğu kadar devletin idarî ve hukukî temellerinden birini teşkil etmektedir.
Urartäisch - Griechischer Religionsgeschictlicher Gedankenaustausch, nach einer Darstellung
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 15-28
Özet
Tam Metin
Der Sammelfund von über 2000 Bronzeblechen, die über eine Reihe von Museen und Privatsammlungen der Welt verstreut sind, wurde nach übereinstimmenden Berichten bei der Steingewinnung in Giyimli, 30 km. ostwärts der Stadt Gürpınar in der Gegend des Van-Sees, gefunden. Auf den bisher bekanntgewordenen Votivblechen sind unterschiedliche Szenen dargestellt, die hauptsächlich wohl Kulthandlungen in Verbindung mit dem Jenseitsglauben der Urartäer schildern.
II. Muwatalli'nin Mühürleri Üzerine Gözlemler
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 9-14
Özet
Tam Metin
II. Muwatalli'nin yedi mühür baskısı elimize geçmiştir. Bunlardan ikisinin diğer kral mühürlerinden farklı olmamalarına karşın, geriye kalan beş mühür baskısı özgünlüklerinden ötürü çok ilgi çekmişlerdir. Örneğin, bu mühürlerin göbeğinde yer alan konuya ilk kez rastlanmaktadır ve hiyeroglif kümelerinden birinin okunuşu için çeşitli varsayımlar öne sürülmüştür. Bu varsayımların hepsi II. Muwatalli'nin soyadını okuma çabası göstermişlerdir. Biz başka bir varsayım düşünüyoruz.
Bulgaristan Türklerinin Birinci Milli Kongresi (31 Ekim - 3 Kasım 1929)
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 309-330
Özet
Tam Metin
Bundan 60 yıl önce, 31 Ekim - 3 Kasım 1929 tarihleri arasında Sofya'da Bulgaristan Türk azınlığının Birinci Milli Kongresi yapıldı. Bu, Bulgaristan Türklerinin milli varlığını, duygularını dile getiren ilk teşebbüs oldu. Böyle bir kongrenin yapılması için çeşitli düşünceler senelerce ortaya atılan konular arasında yer almış, fakat onun gerçekleştirilmesi için gereken imkânlar yaratılmamıştı. 1928-1934 yılları arasında Mehmet Celil yönetimi altında çıkarılan "Rehber" gazetesi Milli Kongre düşüncesini özetle şöyle açıklamaktadır: "Bulgaristan'ın kuruluşundan beri geçen elli yıl içinde Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığı bir genel toplantı yapmamış, kendi sorunlarını birlikte görüşüp konuşmamış ve ortak kararlar almamıştı. Bu, büyük bir eksiklikti. Bulgar Hükümeti böyle bir toplantıyı engellemiyordu; ama Türklerin kendisinden kongre teklifi de gelmemişti. Ara sıra bu düşünceyi ortaya atanlar olmuşsa da onlar da bu işi gerçekleştirememişlerdi. Başkaları böyle toplantılar yapıyorlardı. Bulgaristan Türk gençliği de bazı dernekler kurmuştu ve periyodik aralıklarla toplantılar düzenliyorlardı. Bütün Bulgaristan Türklerini kapsayacak genel bir kongre ihtiyacı günden güne artmıştı".
Balkan Türkleri ve Bulgarlar
Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 209 · Sayfa: 297-308
Özet
Tam Metin
İkinci Dünya Savaşı sonunda Rusya'nın Kars ve Boğazlar üzerindeki isteklerini bildirmesi ile birlikte Türkiye'ye dışarıdan yapılan saldırılar giderek yoğunluk kazanmıştır. Bu saldırılar zaman zaman açıkça, çoğu zaman ise terör örgütlerine her türlü destek sağlanarak dolaylı yollardan yapılmış ve yapılmaktadır. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu bu tehlike yanında Türkiye dışında, özellikle komşu ülkelerde yaşayan Türkler üzerindeki baskı ve zulüm son elli yılın en üzücü olayları olarak tarihe geçecektir. Rusya'da yaşayan Türklerin durumu herkesce bilinmektedir. En iyi durumda bulundukları Romanya ve Yugoslavya'da her türlü hakları sınırlandırılmıştır. Arnavutluk'ta Türklerin varlığı artık kabul edilmemektedir. Yunanistan Türk kelimesinin kullanılmasını yasaklamıştır. Bulgaristan'da Türklere yapılanlar ise insanlık tarihinin bir yüz karasıdır. Bunlar Türkiye'de az-çok bilinen durumlardır. Türkiye'de pek çok kişi tarafından bilinmeyen bir durum vardır ki o da Suriye, Irak ve İran'da yaşayan Türklere yapılan zulüm, baskı ve soykırımın Bulgaristan'da yapılanlara rahmet okutacak boyutlara ulaşmış olmasıdır.