3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Hittîn Zaferi ve Kudüs'ün Müslümanlarca Fethinin Batı'daki Akisleri

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1547-1556
Tam Metin
4 Temmuz 1187'de Hıttîn'de sultan Salaheddin karşısında krallık ordusunun uğradığı büyük yenilgi çok kısa bir süre içinde Avrupa'da duyuldu. Bunu, Ekim ayında Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethi haberi izledi. Önce büyük bozgun, ardından kutsal şehrin kaybı Batı dünyasında büyük yankılar yarattı. Derin ve acı dolu bir heyecan dalgası Avrupa'yı sardı. Hıttîn mağlubiyeti hakkındaki ilk bilgiler önce Cenova'lı gemiciler tarafından Avrupa sahillerine taşınmış ve herkesi dehşete düşüren bu haber, söylentiler halinde süratle bütün kıtaya yayılmıştı. Bunu, sonbahar başında Batı'nın yardımını istemek üzere Sûr (Tyros) başpiskoposu Josias'ın Sicilya'ya gelmesi takip etti. Aynı sıralarda Templier ve Hospitalier (St. Jean) şövalyelerinin Batı'daki tarikat kardeşlerine, ne kadar çaresiz bir durumda olduklarını bildiren mektupları da ulaşmış bulunuyordu.

Selçuklu Hükümdarı Büyük Alâeddin Keykubad ve Anadolu Savunması

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1539-1546
Tam Metin
Tarih araştırmalarında bir konu türlü şekillerde ele alınabilir. Meselâ, genelden özele gidilebileceği gibi, özelden genele de gidilebilir. Türk tarihi genelden özele doğru ele almak istendiği zaman, onun; 1 - Dünya tarihi içindeki, 2 - Orta Doğu İslam Tarihi içindeki rolü tartışılabilir. Öte yandan, Selçuklu devri Türk tarihi de aynı şekilde, 1 - Dünya tarihi, 2 - İslam tarihi, 3 - Türk tarihi bakımlarından ele alınabilir. Bu yazımızda konuyu bütün bu bakımlardan ele almak imkânsızdır. Zâten, bu konular, yerli ve yabancı tarihçiler tarafından tartışılmış ve tartışılmaya devam edilmektedir. Biz bu yazımızda, özelden genele doğru bir değerlendirme denemesi yapacağız.

XVI. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Su-Yolculuk

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1585-1654
Osmanlı İmparatorluğunu siyasi açıdan ele alan araştırmalar sayıca belirli bir yere ulaşmasına rağmen, sosyal yönüyle, özellikle alt yapı kuruluşlarıyla ilgili çalışmaların çok az olduğu gözlenmektedir. Osmanlıların sosyal yapısını ilgilendiren konulardan biri de su işleridir. Su, her zaman insanların günlük yaşayışlarında vazgeçilmez unsurlardan biri olmuştur. Bu sebeple, Osmanlılarda su işlerinin nasıl yürütüldüğünü, bu konuda neler yapıldığını ve günümüze neler kaldığını öğrenmek yerinde olur. Ayrıca, XX. yüzyılın ikinci yarısında tarih araştırmalarına getirilen yeni boyutlara bir tamamlama niteliği taşıyabilir.

Abbâsî Kara Ordusunun Merkezî İdaresi ve Sınıfları

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1527-1538
Abbasi Devleti'nin askeri teşkilatı içerisinde, kara ordusunun merkezi idaresi ve hizmet sınıfları önemli bir yer tutmaktadır. Bu makalemizde biz, bu ordunun başkentte ve taşradaki merkezlerinde tutulan kayıtlardan ve sınıflarından bahsedeceğiz. "Askeri daire" de diyebileceğimiz Divânü'l-Ceyş işte bu ordu idaresini üstlenen ve bununla ilgili işleri yürüten makamın adıdır. Asıl konuya girmeden önce, ordu idaresinin Abbasilerden önceki dönemlerde nasıl yürütüldüğünü belirtmenin yararlı olacağı kanaatindeyiz.

Anadolu-Mezopotamya İlişkileri Çerçevesinde Ortak Bir Kelime: ḫupurni

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1505-1508
Hititler kendilerinden önce Anadolu'da yerleşmiş kavimlerin veya hâkimiyetleri altına aldıkları toplulukların tanrılarına da tapıyorlardı. Bu yabancı tanrılara edilen duaları bazan da onların dilinde yazıyorlardı. İşte M. Ö. üçüncü binin ortalarından başlayarak Mezopotamya ve zamanla Eski Önasya'ya yayılan Hurri kavminin konuştuğu dile ait kelime ve cümlelerin Boğazköy çivi yazılı metinler içerisinde, öncelikle dinî metinlerde yer aldığını görmekteyiz.

Der Sieg von Hittîn und die Eroberung Jerusalems durch die Moslems im Spiegel der westlichen Darstellung

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1557-1566
Tam Metin
Die Nachricht der Niederlage des königlichen Heeres am 4.7.1987 in Hittîn gegen Sultan Salaheddin war in kurzer Zeit bis nach Europa durchgedrungen. Im Oktober folgte dem die Meldung von der Eroberung Jerusalems durch die Moslems. Die bedeutende Niederlage und der kurz darauf folgende Verlust der heiligen Stadt stiessen im Westen auf ein heftiges Echo.

The Crisis of the Third Century A.D.

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1509-1526
Tam Metin
Late in A.D. 155 the Greek orator Publius Aelius Aristides from Hadrianoi in Northern Mysia praised Roman rule in the presence of the imperial court at Rome. Indeed, the poets say that before the rule of Zeus everything was filled with faction, uproar, and disorder, but that when Zeus came to rule, everything was put in order and the Titans were banished to the deepest corners of the earth, driven there by him and the gods who aided him.

YAŞAR YÜCEL, Osmanlı Devlet Teşkilâtına Dair Kaynaklar. Kitâb-i Müstetâb - Kitabu Mesâlihi'l Müslimîn ve Menafi'i'l-Mü'mimîn - Hirzü'l-Mülûk, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1988, XXXV + 207 + 77 + 141 + 65 s. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1721-1722
Türkiye'de siyaset-namelere gösterilen ilgi, daha eskilerde, 1860 yılında Koçi Bey risalesi yayınlandığı vakit ortaya çıkmıştı. Bu risale, yayınlanmasını hemen izleyen yıllarda Almancaya çevrilmiş (bkz. W. F. A. Bernauer in: ZDMG XV) sonraları ise başka Avrupa dillerinde de yayınlanmıştı. Böylece de Türklerin eskiden beri devlet idaresi konularını ne kadar iyi bildikleri (bkz. B. Lewis, Ottoman Observes of Ottoman Decline, in: Islamic Studies I. Karachi 1962, s. 71-87) geniş bir çevre tarafından öğrenilmişti. Devlet idaresi konularıyla uzun yıllardan beri meşgul olanlar yalnızca doğu ülkeleri değildir (bkz. Richter, Studien zur Geschichte der alteren arabischen Fürstenspiegel, Leipzig 1932; A.K.S. Lambton, State and Governement in Medieval Islam, Oxford 1981; A. Uğur, Osmanlı Siyaset-nameleri, Kayseri 1987; W. Blum, Byzantinische Fürstenspiegel, Stuttgart 1981.), Batı Avrupa ülkelerinde de bunun zorunluluğu kavranmıştır (bkz. W. Berges, Die Fürstenspiegel des hohen und spaten Mittelalters, Stuttgart 1938; R.A. Müller, Die deutschen Fürstenspiegel des 17. Jahrhunderts, in: Historische Zeitschrift, Bd. 240., 1985, s. 571-597; J. H. Burns, The Cambridge History of Medieval and Political Thought c. 350 - c. 1450, Cambridge 1988). Yaşar Yücel tarafından şimdi yayımlanan üç tarihi kaynak Osmanlı İmparatorluğu'nda XVI-XVII. yüzyıl devlet idaresi konularının daha iyi anlaşılmasına olanak sağlıyor. Bu kaynaklar -yer yer içermiş oldukları çelişkilerle birlikte- bizler için olağanüstü önemlidir.

İngiliz Belgelerine Göre Mustafa Kemal-Lawrence Görüşmesi

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1695-1700
Tam Metin
İngiliz ordusuna mensup Tuğgeneral Moberley, 1926 yılı Nisan'ında, History of the Mesopotamian Campaign (Mezopotamya (Irak) Harekatının Tarihi) adlı bir yapıt kaleme alıyor; bunun bölümlerinden birini, Türk savaş amaçları ve pantürkizm konularına ayırıyordu. Yazar, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na başvurarak bu konularda bilgi istiyor; bunun üzerine, bakanlık yetkililerinden W.G. Childs, 20 Nisan'da, bakanlığın da yararlanabileceği bir tutanak kaleme alıyordu. Bu tutanak, Mustafa Kemal (Atatürk)'in kişilik ve çalışmalarına ilginç ışık tutmaktadır. Anlaşılan, Childs, Arabistan'daki davranışlarıyla tanınan Albay T.E. Lawrence'la bu konuda görüşüyor, bu İngiliz albayı, 1918 yılı Eylül'ünde, "tuhaf bir raslantı" sonucunda "Mustafa Kemal Paşa ile birkaç görüşme yaptığını" ve konuştukları konular arasında Türk savaş amaçlarının da bulunduğunu kendisine bildiriyordu.

Gaziantep Câmilerinde Minber Problemi ve Müteharrik Minberler

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 205 · Sayfa: 1683-1694
Tam Metin
Anadolu'da sanat tarihi araştırmacılarının en az dikkatini çeken bölgelerden biri de Gaziantep'tir. Bunda, bu çevredeki yapıların abidevi ve gösterişli olmayışının büyük rolü vardır. Gerçekten de Gaziantep'teki sanat değerini hâiz en önemli eserler dahi, daha önceki devirlerde birer sanat ve kültür merkezi olan Konya, Kayseri, Erzurum ve İstanbul gibi şehirlerdeki yapılarla mukâyese edilemeyecek kadar mütevazı yapılardır. Bununla birlikte, bunlarda sadece bu çevreye has diyebileceğimiz, fakat henüz etraflı bir şekilde tetkik edilmemiş bazı özellikler ve unsurlar bulunmaktadır. Konumuzu teşkil eden müteharrik minberler de bunlardan biridir. Biz bu yazımızda Gaziantep câmilerinde minber problemi üzerinde durduktan sonra, aslında konunun bir parçası olan "köşk tipi minberler"i bir başka yazımızın konusu yapmak düşüncesiyle yalnızca "müteharrik minberler"i incelemeye çalışacağız.