3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Özet
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 799-800 · DOI: 10.37879/belleten.1987.799
Özet
Tam Metin
Doğu'dan deniz yoluyla gelen ticaret malları Basra Körfezindeki liman şehirlerine indirilir ve bu şehirlerden diğer Arap ülkelerine ve Osmanlı toprakları yoluyla Avrupa ülkelerine dağıtılırdı. Bugün Suudi Arabistan'ın Doğu Vilayetinin önemli petrol merkezlerinden biri olan Katif bu şehirlerden biri idi. Daha son zamanlara kadar ticaret ve inci merkezi olarak önemini muhafaza eden Katif bugün güzel bahçeleri ve petrol kuleleri ile dikkati çekmektedir.
Yılbaşı Ağacı ve Noel Baba: Toplumumuzda Bir Kültürel Alıntı Örneği
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 863-896 · DOI: 10.37879/belleten.1987.863
Özet
Tam Metin
Türkiye'de, yakın bir tarihe kadar, her Aralık ayının sonuna doğru, sadece azınlık Hıristiyan cemaatlerin evlerinde çam ağacı süslenmekteydi. Son yıllarda ise bu âdete, artık, Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük ve kozmopolit yerleşim merkezlerinin belirli semtlerinde oturan kimi Müslüman Türkler arasında da rastlanılmaktadır.
Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 927-948
Özet
Tam Metin
Konumuza girmeden önce bir hususu çok kısa olarak burada belirtmek isterim. Böyle bir konferansta hemen hemen ikiyüz yıla yaklaşan Türk-Amerikan münasebetlerinin bütününü bir konuşmaya sığdırmanın imkânsızlığı karşısında, bugünkü konuşmamda bu münasebetlerin XIX. yüzyıldaki kısmına ağırlık vereceğimi, esasen daha sonraki münasebetler hakkında son yıllarda memleketimizde de bir takım çalışmalar yapıldığını hatırlatmak isterim.
Polonya'da Türkoloji: Başarıları ve Gelecekteki Gelişimi İle İlgili Bazı Sorunlar
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 1003-1026 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1003
Özet
Tam Metin
Polonya'da, Türkiye ve Türkler ile ilgili olarak yapılan çalışmaların tarihi eski devirlere kadar uzanmaktadır. Bu çalışmalar, Doğu'ya, Dinyeper ötesindeki alanlara doğru ilerleyen Polonyalılar'ın ilk kez karşılaştıkları Türk soyundan çeşitli halklarla temas kurma çabaları sonucu başlamıştır. Daha XI. yüzyılda Polonyalılar, Peçenegler arasında misyonerlik çalışmalarıyla uğraşıyorlardı. XIII. Yüzyılın ortalarına doğru Polonya, Moğollar tarafından yeniden istilâ edildi ve Pole Benedict, Moğolistan'a geziye çıkan Giovanni da Pian del Carpine'ye eşlik etti. 1287'de, muhtemelen Polonyalı olan Ladislaus adında birisi Kırım'a görevle gitti. Altın Ordu İmparatorluğu'nun çöküşü, Lehistan-Litvanya devletinin bu ülke halkının meselelerine müdahale etmesine yol açtı ve bunu, Tatarlar ile uzun süren bir ilişki dönemi izledi. Lehistan-Litvanya devletinin, Osmanlı sarayı ile ilk diplomatik teması, 1414 yılına rastlar. Polonyalılar'ın 1444'de Varna Meydan Savaşı'nda uğradığı yenilgiden ve Türkler'in 1484 yılında kazandığı zaferlerden sonra, iki devlet, 1489'da barışçı bir çözüm yolu aradılar.
"Iugurtha Savaşı"nın Önsözü
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 1027-1030 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1027
Özet
Tam Metin
İ.Ö. I. yüzyılda yaşamış olan Gaius Sallustius Crispus üzerine yazılarından bilgi edinmekteyiz. Küçük yaşta tarihçiliğe eğilim duyduğunu, ancak, bundan daha büyük bir istekle kamu işlerine yöneldiğini kendisi söylemektedir. Sallustius halk temsilcisi olmuş, senatoya girmiş, soylular sınıfının karşısında yer almış, sağtöre bakımından suçlanarak senatodan çıkarılmış, bir yıl sonra Caesar'ın desteğiyle geri dönmüştür. 'Quaestor', 'praetor' olmuştur. Dalmatia'daki önderliğinde başarı gösterememiştir. Africa Nova yönetimi sırasında para edinmesi sonucu yolsuzlukla suçlanmış, sonunda temiz çıkmıştır. Siyasal alanda başına gelen tersliklerden bıkıp tarih yazma yolunu tutmuştur. Collis Quirinalis üzerinde yaptırdığı evine çekilip sonraları 'Horti Sallustiani' (Sallustius'un Bahçeleri) adıyla anılan yerde yaşamanın sonuna değin bu uğraşını sürdürmüştür.
Yeniden İşlenen Bir Kültepe Tableti (Kt. g/t 42+z/t II)
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 1-8 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1
Özet
Tam Metin
Yazımıza konu olan tabletin ilk parçası (g/t 42), diğer iki tabletle (g/t 35, 36) birlikte, Kültepe kazılarının 1955 döneminde, höyükte açığa çıkarılan Warsama Sarayında bulunmuşlardır. Buluntu yerleri ve g/t 35'in bir kraldan ötekine yazılmış bir mektup olması dolayısıyla, o tarihlerde kazı heyetinde yer alan meslek adamlarının dikkatleri hemen bu tabletler üzerinde toplanmıştır. Konusu bakımından bugüne kadar Kültepe'de ele geçmiş binlerce tablet arasında başka bir benzerine rastlanmayan bu mektubu hocamız Prof. Kemal Balkan neşretmiştir. Diğer iki tableti de (g/t 36, 42), bunlardan bir yıl sonra aynı yerde bulunmuş olan bir başka tabletle (h/t 330) birlikte hocamız Prof. Emin Bilgiç, Anatolia VIII (1965)'de "Kültepe Höyüğünde Çıkan Üç Tablet" başlığı altında ayrıntılı olarak yayınlamıştır.
Osmanlı Türkiye'sinde Batılı Eğitim
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 1031-1044 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1031
Özet
Tam Metin
Ondokuzuncu yüzyıl başlarında, Sultan II. Mahmut, reformları döneminde, sivil memurlara Batıdan pantolon, redingot ve fes giydirmiş, ulemâ ise geleneksel sarık ve cüppesini giymeyi sürdürmüştür. Bu, halk gözünde "kadı sarığıyla otursun" diyerek Sultan'ı razı eden Galata Mollası Keçecizade İzzettin'in ricalarıyla olabildi. İstanbul'da bulunan Avrupalılar yaz mevsiminde sıcağa karşı korunmak içi hasır şapkalarının çevresine beyaz kumaş sararak bunun temelini atmışlar ve sokaktaki Türk vatandaşı onları iyi eğitim görmüş anlamında "okumuş" olarak kabul etmiş ve saygı göstermişlerdir. Sarık bir ilim irfan belirtisi olarak da kabul edilerek bırakılmıştır.
General De Gaulle'ün Türkiye'yi Ziyareti (25-30 Ekim 1968)
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 949-964
Özet
Tam Metin
Fransa'nın büyük devlet adamı de Gaulle 1968 Ekim ayı sonlarında Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunmuştur. Böyle bir şey tarihte ilk kez oluyordu. Görünüşte bu, Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın bir yıl önce Fransa'ya yaptığı ziyaretin karşılığı idi. Ama, aynı zamanda, beşyüz yıllık Türk-Fransız ilişkilerinin çerçevesi içinde, 1867'de Sultan Abdülaziz'in Fransa'yı ziyaretinin, geç de olsa, bir iadesi sayılabilirdi. Olayın üzerinden henüz 19 yıl geçmiş olmasına karşın, onun Tarih Kurumumuzda bir Konferans konusu yapılması doğru muydu? Kanımca doğru idi, çünkü yüzyılımızın büyük devlet adamlarından biri olan de Gaulle'ün Atatürk Türkiye'sinin geleceğine olan inancı, Türk-Fransız ilişkilerine verdiği önem ve gelecekteki işbirliği için getirdiği mesaj bir an önce değerlendirilmeliydi.
Timurlular'ın Şiraz'da Bilim ve Sanat Koruyuculuğu
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 965-980 · DOI: 10.37879/belleten.1987.965
Özet
Tam Metin
XIX. yüzyıldaki düşünüşe göre, İran tarihinin genel görünümü, ilk bakışta, sadece üst yöneticilerin yaşadığı hayat ve olayların günü gününe sıralanması olarak kabul edilmektedir. Savaşlardan güncel olayların yazımına değin, hanedan ailesinin sürekliliğini anlatan belli bir akış bulunmaktadır. Yükselmenin temel unsurları olarak bilinen, XV. yüzyıl Rönesansı, XVI. yüzyılda milli devlet kurma girişimi gibi, büyük olaylar Avrupa tarihinden esinlenmiş örneklerdir. Doğu bilimcilerinin, uzun süren çalışmaları, bu hanedanın karmaşık işleyişinin ayrıntılarını saptamayı amaçlamıştır.
İslâm ve Haçlılar
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 1045-1052 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1045
Özet
Tam Metin
Bir şarkiyatçı için "Haçlılar fikri" aşağıda sıralayacağım görüşlerle ele alınabilir: 1- Ortadoğunun durumu neden Haçlı Seferlerinin kaynağıdır? 2- Hıristiyanların Haçlı Seferleri, müslümanların cihad anlayışlarındaki benzeyiş ve ayrılıklar. 3- Doğulular, Haçlıları nasıl anladılar? 4- Haçlılar fikri, Doğu Dünyasında yankılar uyandırdı mı?