3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

1274/1858 Tarihli Osmanlı Ceza Kanunnamesinin Hukuki Kaynakları, Tatbik Şekli ve Men'-i İrtikâb Kanunnamesi

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 153-192 · DOI: 10.37879/belleten.1987.153
Tam Metin
Osmanlı hukukçularına göre ceza hukuku, "insan toplumunun Allah tarafından irade edilen şekilde medeni olarak yaşayıp terakki edebilmesi için vaz' edilen kanun ve nizamların hükümlerini korumak amacıyla konulan kaidelerden" ibarettir. Kanun ve nizamların hükümlerini koruma görevi ceza hukukuna has değilse de, ceza hukuku sırf bu gaye için var olduğundan, bu fonksiyonu ile tarif edilmiştir. Yoksa protesto ve haciz gibi birtakım tedbirler de bu fonksiyonu icra için kabul edilen tedbirlerdir. Yapılan bu tarif temel anlam itibariyle günümüzdekinden farksızdır. Maksat aynı ama ifade ve üsluplar farklıdır. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti bir kamu hukuku dalı olan ceza hukuku alanında da, İslam hukukunun hükümlerini benimsemiştir. Onun müsaade ettiği ölçüde bazı ceza kurallarını kabul etmiş ve kanunname tarzında ortaya koymuştur. Bu sebeple Osmanlı hukukunda da ceza hukukuna İslam hukukunda olduğu gibi "Ukubat" denmekte ve Mecelle'de de "Ukubat", yaptığımız tarif doğrultusunda izah edilmektedir.

1875 Hersek Ayaklanmasının Uluslararası Bir Nitelik Kazanması

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 205-230 · DOI: 10.37879/belleten.1987.205
Tam Metin
Osmanlı Hükümeti ayaklanmayı daha başlangıcında kuvvet kullanarak hemen bastıracağı yerde, kamuoyunu endişeye düşürmemek, kan dökülmesini önlemek ve Karadağ aleyhine düşmanca bir tasavvuru olduğu kanısını uyandırmamak gibi nedenlerle, bu yola gitmemiş ve tamamen aksine, önce asilere nasihatçılar göndererek şikayetlerinin tespitine ve isteklerinin göz önüne alınacağına dair vaatlerde bulunmuştur. Bu yoldan olumlu bir sonuç alamayınca da bir taraftan Viyana Hükümeti'ne başvurarak Dalmaçyalıların asilere yaptıkları yardımların önlenmesi amacıyla bu devletin hudutlarında önleyici önlemler almasını, diğer taraftan da büyük devletlere başvurup Karadağ ve Sırp prenslikleri nezdinde, bu prensliklerin asilere yaptıkları yardımların durdurulması için, nüfuzlarını kullanmalarını istemiştir. Böylelikle ayaklanmanın uluslararası bir nitelik kazandırılması yolunda istenmeyerek de olsa ilk adımlar atılmıştır.

Sultan Abdülazîz'e Karşı Girişilen Bir Suikast Olayı ve Hüseyin Vasfi Paşa

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 193-204 · DOI: 10.37879/belleten.1987.193
Tam Metin
Türkiye'de parlamenter rejimin kurulması yolunda ilk hareketler XIX. yüzyılın ikinci yarısında görülmeye başlar. XVIII. yüzyıl başlarından itibaren imparatorluğun başta askerî kurumları olmak üzere diğer teşkilâtında da görünmeye başlayan batı tesirleri giderek artarak Tanzimat döneminde Türk-Osmanlı tefekkür hayatını da iyice etkisi altına almıştır. Özellikle 1860'lı yılları takip eden dönemde büyük ve süratli bir gelişme gösteren basın faaliyetleri ile Avrupa siyasi tefekkürü kamuoyuna da intikal etmiş bulunuyor ve devrin hükümetlerinin icraatı bazı paşa konaklarıyla kahvehane ve diğer benzeri yerlerde açıkça konuşuluyor ve münakaşa ediliyordu. Bu münakaşaların ağırlık merkezini de Reşit ve Âli paşaların şahsî nüfuz ve gayretleriyle sarayın hükümet icraatına müdahalesinin önlenmesi dolayısıyla hükümetin murakabesiz icraatı teşkil ediyordu.

Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi'nin Fransa Sefaretnâmesi (1132-33 H./1720-21 M.)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 131-152 · DOI: 10.37879/belleten.1987.131
Tam Metin
Padişah III. Ahmet zamanında, Fransa Devleti ile olan ilişkileri daha da geliştirmek amacıyla, Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi, Fransa'ya "fevkalâde elçi" olarak gönderilmişi. Yirmisekizinci Yeniçeri Ortasından yetişen Mehmet Efendi, bir müddet Çorbacılık ve Muhzır ağalığı görevlerinde bulunduktan sonra Yeniçeri Efendisi, Darphane Nâzırı ve Üçüncü Defterdar olmuş; Pasarofça Antlaşmasını yapan Osmanlı heyetinde ikinci murahhas sıfatıyla bulunmuştu. Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi'nin, çok yetkili ve Osmanlılığı yabancı ülkelerde başarıyla temsil edecek yeteneklere sahip olması nedeniyle, Fransa'ya elçi olarak atanmasına karar verilmişti. Mehmet Çelebi, oğlu Sait Efendi'yi de yanında Divan Efendisi olarak Fransa'ya götürmüştü.

Albay T.E. Lawrence, Haşimi Araplarını Osmanlı İmparatorluğuna Karşı Ayaklanmaları için Nasıl Aldattı. İngiliz Gizli Belgelerine göre.

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 231-255 · DOI: 10.37879/belleten.1987.231
Tam Metin
Yetmiş yıl önce, 1916 Haziranında, Haşimi Araplarının önderi Mekke Emiri Şerif Hüseyin İbn-i Ali, kendisine, "Arapların bağımsızlığı"nı sağlayacağını iddia eden İngilizlerin kesin olmayan sözlerine kapılarak, bağlı bulunduğu Osmanlı Sultan-Halifesine karşı ayaklanıyor ve Halifeliğin Hıristiyan devletlerce bölünmesine araç oluyordu. İngiliz yazarı Robert Lacey'in deyimine göre, "onun (Hüseyin) akımı, bir Arap ayaklanmasından çok bir İngiliz-Haşimi komplosu" idi ve bir milyon Sterline yaklaşan İngiliz altınlarıyla finanse edilmiştir.

Memleketimizde Gençler İçin Kurulan İlk Dernekler, Gazete ve Dergiler (1913-1920)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 281-304 · DOI: 10.37879/belleten.1987.281
Tam Metin
Gençlerimiz için, veya onlar tarafından kurulan ilk dernekler hakkında henüz esaslı incelemeler yapılmamıştır; Türk milliyetçiliğine dair yazılanlarda da, böyle derneklerin üzerinde durulması bir yana, varlığından, adından bile bahsedilmediği görülür. Bu makalemizde, ma'nen ve ahlak bakımından yüksek, vucûd ve sihhatce de kuvvetli, sağlam Türk gençliğinin yetiştirilmesi düşüncesiyle 1913-1920 arasında kurulan ilk derneklerimizle, gençlerle ilgili gazeteler, dergiler üzerinde duracağız.

How Colonel T.E. Lawrence Deceived the Hashemite Arabs to revolt against the Ottoman Empire. In the Light of Secret British Documents

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 256-280 · DOI: 10.37879/belleten.1987.256
Tam Metin
Seventy years ago, in June 1916 to be precise, Sherif Hussein ibn Ali, the Hashemite amir of Mecca, having been encouraged by the British with vague promises of "independence for the Arabs", revolted against his suzerain, the Ottoman Sultan-Caliph, and became an instrument in the destruction of the Caliphate by Christian Powers. In the words of Robert Lacey, "his (Hussein's) movement was less an Arab revolt than an Anglo-Hashemite conspiracy", cemented by about one million pounds sterling in British gold.

Kuruçay Höyüğü Kazıları 1985 Çalışma Raporu

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 305-314 · DOI: 10.37879/belleten.1987.305
Tam Metin
Kuruçay Höyüğü kazılarının 8. dönem çalışmaları, Temmuz-Eylül 1985 tarihleri arasında sürdürüldü. Kazı kurulu, başkanlığımız altında, Araştırma Görevlisi Gülsün Umurtak, mimarlar Ayşe ve Süreyya Saruhan, Fotoğraf Uzmanı Yılmaz Kaini ile öğrencilerimiz Aylin Bayraktaroğlu, May Apkan ve Muharrem Kıcı'dan oluşuyordu. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Uzmanı, Burdur Müzesinden Alaaddin Eryılmaz idi.

Türk-Yunan Başbakanlarının 1974 Haziran Toplantısı

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 357-366
Tam Metin
Türk-Yunan münasebetleri 1950'lerden itibaren, Yunanistan'da iç savaş sona erip de, Mareşal Papagos mustakar bir hükümet kurduktan sonra bozulmaya başladı. Bozulma sebebi, Yunan Hükümetinin Kıbrıs'la ilgili tutumu idi. Yunan Hükümetleri o tarihe kadar, kendi iç meseleri dolayısıyla başka konularla ilgilenmek imkânı bulamamışlardı. Kıbrıs, Papagos Hükümeti zamanında, 1952 yılından itibaren, Yunanistan'ın millî bir davası haline sokuldu. Bu davranış karşısında ilgisiz kalamayan Türk Hükümeti de konuya dahil olunca Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasında bir problem haline geldi.

Tārih-i Beyhaḳ. Mirzā Muḥammed Hān Ḳazvini

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 407-416 · DOI: 10.37879/belleten.1987.407
Tam Metin
Beyhak, en önemli şehri bugünkü Sebzevar olan Horasan'a bağlı bir bölgenin eski adıdır. Tarihler, devlet adamlarından, şeyhlerden, hadis ve fıkıh alimlerinden bahseden kitaplar, şair tezkireleri, her devirde bu bölgeden çok sayıda alim ve yazarın çıktığını yazarlar. Bunlara örnek olarak, Sunen u delailu'n-nubuvvet'in yazarı, ehli sünnet alimlerinin en tanınmışlarından Ebu Bekr Ahmed b. El-Huseyin Beyhakî'yi; Tarih-i Beyhakî olarak bilinen Tarih-i Mes'udî'nin yazarı, Gaznelilerin saray kâtibi ünlü tarihçi Ebu'l-Fazl Muhammed b. el-Huseyin Beyhakî'yi; yazma bir nüshasının fotokopisi elimizde bulunan ve konumuz olan Tarihi Beyhak'ın yazarı Ebu'l-Hasan 'Ali b. Zeyd Beyhakî'yi ve daha pek çoğunu gösterebiliriz. Tarih-i Beyhak'ın konusu, adından da anlaşılacağı gibi, İran'ın bu bölgesinin tarihinden, oraya mensup olan alim, edip, şair, seyyid, vezir, saray kâtibi, filozof, tabib gibi kimselerin tanınmışlarının hayat hikayelerinden, eskiden beri orayı yurt edinmiş veya başka yerlerden oraya göçmüş büyük ailelerin soy kütüklerinden ve hatta bir ölçüde o bölgenin coğrafyası hakkında verilen bilgilerden ibarettir.