3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Atatürk'ün Tarım ve Orman Sevgisi ve Tarım Alanındaki Gelişmeler
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 367-406
Özet
Tam Metin
Kuşkusuz, bütün milletlerin tarihinde büyük ölçüde etkiler yapan, devrimler yaratan liderler yaşamıştır. Kimisi devrimci veya büyük devlet adamı, kimisi büyük kahraman ve askerdir. Fakat hiçbirisi Atatürk gibi çok yönlü olamamış, Atatürk'ün sahip olduğu özellikleri kendi kişiliklerinde toplayamamıştır. O, mensubu olmakla övündüğümüz Türk milletinin en ünlü lideri; "Devletimizin banisi" unutulmaz adı daima yaşayacak olan büyük Atatürk'tür. Mustafa Kemal Atatürk, kısa süren hayatında, bir insan ömrüne kolayca sığdırılamayacak kadar büyük işler başarmıştır. Atatürk, savaştaki kahramanlıkları kadar, devlet kurup yönetmekteki ustalığı, görüşlerinin genişliği ile de eşsiz bir liderdir. Atatürk'ün sayısız hizmetlerinden sadece biri bile O'na tarihte çok şerefli bir yer sağlamaya yeterlidir. Tarihte hiçbir millet, Atatürk'ün önderliğindeki Türk milleti kadar kısa zamanda, bu kadar mesafeler aşmamış, bu kadar büyük hamleler yapmamıştır. Aşılan mesafenin büyüklüğünü anlamak için, nereden yola çıkıldığını iyi bilmek lazımdır. Yolu, limanı, enerji santralları, yetişmiş teknik elemanları olmayan, eğitim ve teknolojide geri bırakılmış, tarımı geri, sanayii sıfıra yakın bir ülkeye, her alanda büyük kalkınma ve dinamizmi getiren Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Mycenaean Fishing in Troubled Waters
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 199 · Sayfa: 15-18 · DOI: 10.37879/belleten.1987.15
Özet
Tam Metin
In recent years the Trojan War has continued to figure in the forefront of debate. One of the crucial questions still at issue is whether there was indeed a War at all. For the 'believers', the results of the American excavations between 1932 and 1938 and the authority of Carl Blegen did much to bolster their position. On one question, however, the Cincinnati Expedition did not seem to shed decisive light -the motivation for the War, although the results of those investigations have been exploited to this end in various ways. It is the object of this brief discussions to examine more closely one such attempt.
Kalkınma Antropolojisi
Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1349-1358 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1349
Özet
Tam Metin
Kalkınmakta olan ülkelerin insanları dünyanın hızla geliştiğini görmektedirler. Bu insanlar çeşitli ekonomik ve teknik yardımları istemektedirler; bunlara muhtaçtırlar da. Halk sağlığı, tarım, eğitim, idari ve benzeri bir çok alanlarda çalışan teknik uzmanların iyi yetmiş oldukları ve meslek açısından yetkili oldukları inkâr edilemez. Ancak, bilinen ihtiyaç ve yardım isteğine ve de teknik uzmanların beceri ve yeteneklerine rağmen, genellikle, sözkonusu yardım veya kalkınma programlarının amaçlarına ulaşamadıkları da bir gerçektir. İşte burada, sözkonusu kalkınma, planlı değişme veya modernleşme programını uygulayanların bir "kültür görmezliği" içinde bulundukları kabul edilmelidir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın Boğdan Seferi ve Zaferi (1538 M. = 945 H.)
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 727-806 · DOI: 10.37879/belleten.1986.727
Özet
Tam Metin
Derya gibi zengin Türk tarihinin en renkli dönemi olan Osmanlı devrinin olayları arasında, birbirini takip eden sefer ve zaferler başta yer alır. Gerek Avrupa ve gerek Türkiye tarihçileri ilgi çekici bu konu üzerinde fazlasıyla durmuşlardır. Örneğin Claude Cahen'in La campagne de Mantzikert d'apres les sources musulmans (Müslüman kaynaklarına göre Malazgirt seferi), Al. Yu. Yakubovski'nin Ibn Bibi'nin XIII. asır başında Anadolu Türklerinin Sudak, Polovets (Kıpçak) ve Ruslara karşı yaptıkları seferin hikâyesi (Rusça) başlıklı araştırmalarını Selçuklu devrine ait olarak hatırlatabilirim. Osmanlı devrine gelince, A.S. Atiya'nın The Crusade of Nicopolis (Londra 1934), N. Beldiceanu'nun La conquete des cites marchandes de Kilia et de Cetatea-Alba par Bayezid II (Ticari kent-kalelerin Kili ve Akkerman'ın II. Bayezid tarafından fethi), Felix Tauer'in Histoire de la Campagne du Süleyman I er contre Belgrad en 1521... (I. Sultan Süleyman'ın 1521 tarihli Belgrad üzerine sefer tarihçesi), J. P. Tercier'in Memoire sur la prise de la ville et de l'ile Rhodes (Rodos şehrinin ve adasının zapt edilmesi hakkında hatıra), M. Pavet de Courteille'nin Histoire de la campagne de Möhacz par Kemal Pacha [= Ibn Kemal] (Mohac seferinin tarihçesi...) W.F.A. Berhnaur'in Sulaiman des Gesetzgebers ( Kanuni) Tagebuch auf seine Feldzuge nach Wien im Jahre 935/6 H. = J. 1529 n. Chr. [(1529 M./935 H.) tarihli Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana seferi], yine F. Tauer'in Soliman Wiener Feldzuge (Süleyman'ın Viyana seferi) ve Prof. Dr. Hüseyin G. Yurdaydın'ın Naşıhü's-Silahi (Matrakçı); Beyan-ı Menazil-i Sefer-i 'lrakeyn-i Sultan Süleyman Han adlı eserlerini sıralayabiliriz. Kanuni devrine ait olan eserlerde az çok Boğdan-Moldova seferinden söz edilir. Bunlardan başka Saffet Bey'in Bir Osmanlı filosunun Sumatra seferi ve Sumatra seferinin üzerine vesikalar [1569] isimli makalesi de göze çarpar. Bu konu üzerinde Sayın İsmet Binark'ın gayretiyle Türkiye'de basılan eserleri içeren Türk sefer ve zaferleri bibliyografyası (izahlı) isimli çok değerli ve faydalı bir kaynakça tertiplenmiştir.
Asyalı Türk Halkı ile Amerika Kıt'alarının Yerli Halkları Arasında Olumlu Dil ve Kültürel Bir Akrabalık Hakkında Araştırma (Özet)
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 647-649 · DOI: 10.37879/belleten.1986.647
Özet
Tam Metin
Makalenin başlığından da anlaşılacağı gibi, bu makalenin maksadı Türklerle Amerikalı yerli halkın arasında dil ve kültürel bakımdan olması çok olumlu bir akrabalığın hakikatte var olup veya olmadığını araştırmak, bu tezi destekleyecek delilleri, eğer varsa, bulmak ve bu konuda yapılacak yeni araştırmalara bir ışık tutmaktı. Dünya haritası üzerinde Sibiryadan başlayarak Kuzey Amerikanın Alaska bölgesinden güneye doğru inildikçe, harita üzerinde Türkçe isimlermiş gibi okunan pek çok coğrafya isimlerine rastlanır. Bunların çoğu Amerika kıt'alarında İndian diye anılan yerli halkın yaşadıkları yerlere, dağlara, nehirlere, göllere ve bunun gibi diğer coğrafi noktalara verdikleri adlardır. Bir Türk olarak, bu isimleri gördükçe ilgilenmemek elde değil. Genellikle, ilim adamlarının üzerinde anlaştıkları husus şudur ki Kuzey Amerikanın yerli halkı aslen Asyalı olup, ilk defa son jeolojik buz devrinde yani takriben 13000 sene evvel Asyadan Alaskaya göç etmiş ve oradan da Kuzey Amerikanın her yanına yayıldığı gibi zamanla Orta Amerikaya ve oradan da Güney Amerikaya yayılmıştır. Asyadan Amerikaya göç eden Asyalıların "Orta Asyalı" oldukları da çeşitli kaynaklarda işaretlenmektedir. Türkler de Orta Asyalı olduklarına göre, "Acaba Türklerin ataları ile on bin seneyi aşan bir geçmişte Asyadan Amerikaya göç eden bu günkü Amerikalı yerli halkın ataları arasında ne gibi bir yakınlık vardı?" sorusu ister istemez akla geliyor. Ve yine akla gelen ikinci bir soru da, "Dilleri bu kadar Türkçeyi andıran yerli halkın dillerinde gerek ses bakımından ve gerekse anlam bakımından Türkçede kullanılan bazı sözcüklerle aynı olan sözcükler var mıdır?" sorusu oluyor. İşte bu makale bu soruları biraz olsun cevaplandırmak amacı ile yapılmış olan bir çalışmanın neticesidir.
Gazzalî ve Felsefesi
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 621-636 · DOI: 10.37879/belleten.1986.621
Özet
Tam Metin
Gazzalî, H.450/M.1058 yılında Tus şehrinde doğdu. Küçük yaşta babasını kaybettiğinden baba dostu Yusuf Nessac adında saygıdeğer bir zatın himayesi altında tahsiline devam etti. Yusuf Nessac gerek Ebu Hâmid al-Gazzalî ve gerekse onun küçük kardeşi Ahmet al-Gazzalî'nin yetişmesiyle babalarından kalan para tükeninceye kadar uğraştı. Daha sonra bu çocuklara bir medreseye sığınmalarını tavsiye etti. Ebu-Hâmid al-Gazzalî Tus'ta Ahmet İbni Muhammed ar-Razkanî adlı bir bilginden fıkıh öğrendi. Sonra Gürcan'a gitti. Gürcan'da Ebu'l-Kasım el-İsmailî'den dersler aldı. Yeniden Tus'a döndü. Nihayet Nisabur'a giderek Nizamiye Medresesi rektörü İmamü'l-Haremeyn'in derslerine devam etmeye başladı. Ondan Mezhepler Tarihi, Fıkıh Usûlü, Mantık, Din Felsefesi öğrendi. Kelâm ilminde derinleşti. Öğrenci arkadaşları arasında kısa zamanda ön safa geçti. İmamü'l-Haremeyn H.478 /M.1085 te ölünce Bağdad'da bulunan başbakan Nizamülmülk'ün yanına gitti. Burada yapılan bilimsel bir tartışmada Gazzalî bütün konuşmacıları yendi. Nizamülmülk'ün takdirini kazandı. Nizamülmülk onu Bağdat'taki Nizamiye Medresesi'nin yani Üniversitesinin başkanlığına tayin etti. Ve ona dinin süsü anlamına gelen "Zeynüddin" ünvanını verdi. Gazzalî ye İslâmiyet'in öteki dinlerden ve felsefelerden üstün olduğunu ispatlamaya girişmesinden ötürü "Huccetü'l-İslam" dendiği de bilinmektedir. Hatta bu II nci ünvanı I incisinden daha çok tanınmıştır.
Search for a Probable Linguistic and Cultural Kinship Between the Turkish People of Asia and the Native Peoples of Americas
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 650-678 · DOI: 10.37879/belleten.1986.650
Özet
Tam Metin
This study tries to show probable linguistic and cultural kinship between the Turkish people in Asia and the Native Peoples of Americas, i.e., the north, central and south Americas. In this study, we have shown that the use of the Turkish words "ata" and "apa" for "father and ancestor" and "ana" for "mother" and their derivatives are quite common in the languages of considerable number of the Native Peoples of Americas. The study shows that these three words, i.e., "ata", "apa" and "ana" are probably among the oldest living words in the human languages. In addition, this study points out some other words, aspects of languages and cultures of some of the Native Peoples of Americas which seem to be common with the Turkish people of Asia. The purpose of this study was to indicate with evidence the presence of correlation between the languages of the Native Peoples of Americas and the Turks in Asia and hopefully to attract the attention of linguistic scholars to carry out further studies to possibly illuminate past background of both the Native Peoples of Americas and the Turks of Asia.
Tıbbî Terminolojinin Tarihine ve Esaslarına Kısa Bir Bakış
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 637-646 · DOI: 10.37879/belleten.1986.637
Özet
Tam Metin
Platon'un bize haber verdiğine göre Hippokrat (M.Ö. 460-377) tıbbı, felsefeden yani o zamanın anlayışına göre umumi bilimlerden ayırarak başlıbaşına bir bilim kolu haline getirmiştir. Bilimlerin gelişmesi için en lüzumlu vasıta olan, ilmi lisan, yani terminolojinin de en az ilimler tarihi kadar eski olduğu düşünülecek olursa, tıbbî terminolojinin de tababet ilmi kadar eski olduğunu da kabul etmek gerekmektedir. Gerek eski Mısır tababetinde gerekse Mezopotamya'daki Sümer, Asur, Babil tababetinde tıbba ait özel bir terminolojinin varlığı bugüne kadar gelen papyrus'ların ve tabletler üzerindeki çivi yazılarının okunmasından sonra belli olmuştur.
Türkiye Selçukluları Devleti'nin Ekonomik Politikası
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 613-620 · DOI: 10.37879/belleten.1986.613
Özet
Tam Metin
İstanbul'da toplanan bir Türkoloji kongresinde okuduğumuz bir tebliğde Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun ekonomik politikasını ele almıştık. Bu tebliğimizde de kaynaklarda Anadolu, Konya ve Rum Selçukluları adlarıyla geçen Türkiye Selçukluları Devleti'nin ekonomik politikasını ele alacağız ve bu defa değişik bir metod uygulayacağız. Bilindiği gibi, zamanımızda ekonomik politika üzerinde ekonomistler birçok kitaplar yazmışlardır. Biz, bilhassa Walter Heinrich ile J. Tinbergen'in yazdığı eserleri göz önünde tutarak, Türkiye Selçukluları'nın ekonomik siyasetine dair fikir vermeye çalışacağız.
Devşirme Sorunu, Devşirmenin Anadolu ve Balkanlardaki Türkleşme ve İslamlaşmaya Etkisi
Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 198 · Sayfa: 679-726 · DOI: 10.37879/belleten.1986.679
Özet
Tam Metin
Devşirme sorununu ve bu uygulamanın Anadolu ve Balkanlardaki türkleşme ve islamlaşmaya etkisini iyi bir şekilde anlamak ve açıklayabilmek için, daha önce Anadolu ve Balkanlardaki türkleşme ve islamlaşmayı ortaya koymak gerekir. Bu nedenle yazımız üç bölümden oluşacaktır. 1 - Anadolu'da türkleşme. 2 - Balkanlarda türkleşme ve islamlaşma. 3 - Devşirme sistemi ve bunun Osmanlı İmparatorluğunda türkleşme ve islamlaşmaya etkisi.