3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Tarihi'nin Yabancı Kaynaklarından: İngilizce Kaynaklar

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 261-278
Tam Metin
Osmanlı Tarihi'nin yabancı kaynakları, bu imparatorluğun üç büyük kıtada yayılmış olması dolayısıyla, bugüne kadar gerek Türk, gerek yabancı tarihçilerce bilinen ve kullanıla gelmiş olanların çok ötesindedir. Biz burada Osmanlı Tarihi'nin çeşitli yabancı kaynaklarından sadece İngilizce yazılmış olanları üzerinde durmak istiyoruz. İngilizce yazılmış kaynaklar tabirini burada özellikle kullanıyoruz. Zira Osmanlı Tarihi'nin İngilizce yazılmış kaynakları demekle yalnız İngiliz veya Amerikalı yazarlar tarafından bu dilde yazılmış, yayımlanmış veya yazma olarak kalmış eserleri değil başka milletlere mensup kimselerce hatta Türk müelliflerce kaleme alınmış olan İngilizce kitap ve makaleleri de kastediyoruz. Ancak böyle bir makalede bu dilde yazılmış kaynak ve araştırmaların herbirinden ayrı ayrı bahsetmek, bunların mahiyet ve değerleri üzerinde fikir yürütmek mümkün değildir. Ancak ele alacağımız bazı eserler ve bunlarda verilen bilgiler hakkında yer yer yapacağımız mukayeseler, bahis konusu kaynakların nasıl ihmal edilmiş olduğunu açıkça gösterecektir. Sıkı bir tenkit süzgecinden geçirilmek şartıyla bu cins kitaplarda bulunan bilgilerin, layıkıyla değerlendirildiği takdirde Osmanlı Tarihi çalışmalarında nekadar yararlı olabileceğini çeşitli misallerle belirtmeye çalışacağız.

Osmanlılardan Önceki Anadolu Türklerinin Politik ve Kültür Bakımından Dünya Tarihindeki Önemi

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 279-290 · DOI: 10.37879/belleten.1986.279
Tam Metin
26 Ağustos 1071 tarihinde, Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan'la Bizans İmparatoru IV. Romanos Diogenes'in orduları, Anadolu'nun doğusunda Van Gölü'nün kuzeyinde bulunan Malazgirt mevkiinde, karşı karşıya gelmişlerdi. O günün akşamında batan güneş, yalnız Türklerin kesin zaferine değil, aynı zamanda, Bizans ordusunun imhasına ve imparatorlarının da esaretine şahit olmuştu. Türk akıncıları Ege denizine kadar ilerlediler. Malazgirt Meydan Savaşı'nın cihan tarihinde büyük bir önemi vardır. Zira, bu zafer Anadolu'nun kapılarını ardına kadar Türklere açmış ve zamanla Türklükte eriyen bu yarımada "Ebedi Türkiye" olmuştur. İşte bu oluş, Anadolu'nun, bugüne kadar devam eden durumunu ve bugünden sonraki geleceğini ta o zamandan çizmiştir.

Kuruçay Höyüğü Kazıları 1984 Çalışma Raporu

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 247-260 · DOI: 10.37879/belleten.1986.247
Tam Metin
Kuruçay Höyüğü kazılarının 7. dönem çalışmalarına 30 Temmuz / 29 Eylül 1984 tarihleri arasında devam edildi. Kazı kurulu, başkanlığımızda, Araştırma Görevlisi Arkeolog Gülsün Umurtak, Mimar Süreyya Saruhan, Fotoğraf Uzmanı Yılmaz Kaini ile öğrencilerimiz Aylin Bayraktaroğlu, Yeşim Kesiciler, Ali Duran Öcal ve Vedii Örgügören'den oluşuyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Uzman olarak, Arkeolog Halil Özek'i görevlendirmişti. Kazının parasal ihtiyaçlarını bu yıl da, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü karşıladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığı ile Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Başkanlığı da desteklerini sürdürdüler.

Kültür Alanı Yaklaşımı

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 229-246 · DOI: 10.37879/belleten.1986.229
Tam Metin
İnsanoğlunu diğer yaratıklardan ayıran önemli özelliklerden biri, onun her türlü ekolojik ortama uyum sağlayarak varlığını yüzyıllar boyunca sürdürebilmiş olmasıdır. Bunda, insanın, "kültür yaratıcı bir varlık" olma özelliği sonucu, tabiî ekosistemlere ek olarak sunî olanlarını yaratabilmiş olmasının tartışmasız bir rolü vardır. Şöyle ki, insan hayatı, belirli bir tabiî çevre (habitat)'deki sosyal ortamda geçer; bu sosyal ortam ise insanoğlunun eseridir. Bu bakımdan, "çevre" nin insan tarafından yaratılan kısmına "kültür" denilmektedir.

Sefaretnâme de Seyyid Mehmed Emin Vahîd Efendi

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 127-168 · DOI: 10.37879/belleten.1986.127
Tam Metin
A Dieu eternel, Seigneur des seigneurs, sans rival, la louange et la reconnaissance, Qui a annonce le bien et le mal par l'envoi de ses messagers. A son excellence, le sceau des prophetes, a sa famille, a ses compagnons et assistants, la benediction innombrable, qui a enseigne a ses disciples fideles la lutte et la guerre saintes afin de confirmer la religion musulmane et en vue d'eclairer et convaincre les infideles et les hypocrites.

BİBLİYOGRAFYA [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 193 · Sayfa: 111-162
BİBLİYOGRAFYA [Kitap Tanıtımı]

Sümeysat Definesi

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 441-450 · DOI: 10.37879/belleten.1985.441
Tam Metin
Eski ve ortaçağların başkentlerinden ve önemli kalelerinden biri olan Samsat (Samosata, Sümeysat) Atatürk Barajı gölünün suları altında kalacağı için, kurtarma kazıları yapılan eski yerleşme yerleri arasında önemli bir yere sahiptir. Kazılar Orta Doğu Teknik Üniversitesi adına ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteği ile, ortalama yirmi bilim adamından oluşan başkanlığımdaki Kazı Kurulu tarafından 1978 yılından beri yürütülmektedir. Roma çağının ünlü Samsat su yolları Ülkü İzmirligil ekibi tarafından incelenmektedir. Samsat ve çevresinin prehistorik araştırmalarını Işın Yalçınkaya ve H. Müller-Beck ekibi yapmıştır.

Osmanlı Devletinde "Eski Eser" ve "Onarım" Üzerine Gözlemler

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 503-546 · DOI: 10.37879/belleten.1985.503
Tam Metin
Tüm uygarlıklar, kendilerinden önceki uygarlıkların ürünleri ile ilgilenmişler, bu durum değişik şartlarda olumlu ya da olumsuz davranışlar olarak belirebilmiştir. "Eski Kültür"e olan bu ilginin çeşitli nedenleri vardır. "Eski"ye duyulan ilgi, dini kökenli korku ya da saygı, sanatsal değer, ekonomik değer, kullanım değeri vb. birçok etmen hemen tüm ülkeleri taşınır ya da taşınmaz kültür varlıklarına karşı bir tavır takınmaya zorlamıştır. Bu tavırın her dönemde bilinçli olduğunu söylemek olası değildir. Günlük kullanım değerleri ağır basan taşınmazların işlevlerinin sağlıklı olarak sürdürülmesinde gösterilen özenin ana nedenleri arasında, genellikle "yararlılık" ögesinin yattığı söylenebilir. Ancak, özellikle Avrupa'da XII. yüzyıldan başlayarak koruma bilincinin gelişme sürecinde, "eskilik değeri", "izlenim değeri", "çevreye katkı" vb. çağdaş sözcüklerin yer aldığı görülmektedir. Ancak yorumlar çeşitlidir, yaklaşımlar kişiseldir, uygulamalarda çağın beğenileri ağırlık taşır. Bu nedenlerle, "kişi" ile "anıt" arasındaki ilişkiler tarih boyunca oldukça karmaşık olmuştur.

Bir Amerikalı Gazeteci Gözüyle Ermeni Macerası

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 569-578 · DOI: 10.37879/belleten.1985.569
Tam Metin
Konuya Ermeni hadiselerini araştıranların pek fazla dikkat etmedikleri bir hususu açıklamakla başlamak istiyoruz. XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu'nda ortaya çıkan veya çıkarılan Ermeni hadisesi nedir ve bundan ne anlamak gerekir? Kanaatimize göre bu sorunun cevabı çok önem arzetmektedir. Zira, bu soruya verilecek cevaba göre Ermeni hadisesi incelenip, yorumlanabilir. O halde, her şeyden evvel Ermeni hadisesinin ne olduğu ve kime göre neyi ifade ettiği muhakkak açıklığa kavuşturulmalıdır. Evvela, Ermeni hadisesi nedir? derken arkasından üç soru daha akla gelmektedir. Şöyle ki, Ermeni hadisesi "siyasî bir mesele midir"? "siyasî bir macera mıdır"? "siyasî bir isyan mıdır"? Ayrıca, kimin için "mesele", kimin için "macera" ve nihayet kimin için "isyan" olduğu hususu da önem kazanmaktadır. Çünkü, taraflara göre konunun mahiyeti değişir. Şimdi bu hususlar üzerinde biraz durmayı faydalı görüyoruz.

Jeopolitik ve Tarihle İlişkileri

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 195 · Sayfa: 607-624
Tam Metin
Askerlerin yakın ilgisine rağmen, jeopolitiği askerliğe ait bir konu, bir bilim dalı olarak düşünmemek gerekir. Jeopolitiğin doğuşunu coğrafyacılar, siyasî coğrafyacılar hazırlamış, siyaset bilimcileri geliştirmişlerdir. Askerî stratejler ise jeopolitikten yararlanmayı düşünmüş ve yakından ilgilenmeleri sonucu olarak gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Askerlerin veya genellikle stratejlerin jeopolitiğe ilgileri, askerî stratejinin arz politikasını kapsayacak kadar genişlemesinden kaynaklanır. Bugünün global stratejisi, dünya hâkimiyeti peşinde olan ve buna karşı savunan güçler arasındaki ilişkilere göre şekillenmiştir. Dünya stratejisi veya global askerî strateji ise dünya politikasının askerî güçlere ve askerî hedeflere dayalı bir alt hareket tarzıdır. Dünya politikası olmadan, bütün dünyayı kavrayan politika olmadan dünyayı kavrayan askerî strateji olamaz. Dünya politikasından global askerî stratejiye ulaşılır. Bu baba oğul ilişkisi, askerleri jeopolitiğe yöneltmiştir. Buna rağmen jeopolitik askerlerin sorumluluğunda değildir. Çünkü jeopolitikte politikanın bütün unsurları ve sorumluluk alanları vardır. Jeopolitik ismindeki politika kelimesi de bu dediğimizi doğrulamaktadır. Askerler, jeopolitikten yararlanarak kendi stratejilerini belirlerler. Bunun için askerlerin de jeopolitik görüşe, jeopolitik bakış açısına sahip olmaları gerekir.